Özel / Analiz Haber
Kudüs'ü Haçlılar nasıl işgal edebilmişti?
Follow @dusuncemektebi2
Hâkimiyet sarhoşluğuyla birbirini kırmaya başlayan İslam dünyasında gerçek anlamda bir lider yoktu. Alparslan, Melik Şah veya bir asır sonraki Selahaddin olsaydı, Kudüs düşer miydi?
Ä°slam devletlerinin Anadolu ve OrtadoÄŸu’da en güçlü oldukları dönemlerden birinde gerçekleÅŸen Birinci Haçlı seferi, Hazreti Ömer devrinden beri, 450 yıldan fazla zamandır Müslümanların elinde bulunan ve üç dinin mensuplarının barış ve emniyet içinde yaÅŸadıkları Kudüs’ün iÅŸgal edilmesiyle sonuçlandı. Sadece Müslümanlar deÄŸil, Papa’ya itaat etmeyen “Heretik” DoÄŸu Hıristiyanları ve Yahudiler de Haçlıların kılıçlarından nasibini aldı, sadece Kudüs’te 70 binden fazla Müslüman ve Yahudi çocuk, kadın ve erkek katledildi. Yahudiler sinagoglara, Müslümanlar da camilere kapatılarak diri diri ateÅŸte yakıldı. Ä°nsanların aÄŸlama, yalvarma sesleri ise, “Ä°sa’m, sana tapıyoruz” ilahisini yüksek sesle söyleyen Haçlı askerleri tarafından bastırıldı! Öyle ki, pek çok tarihçi Kudüs’teki Yahudi nüfusunun Birinci Haçlı seferi sırasında sıfırlandığını yazar!
Bu sefere bizzat katılan Rahip Foucher de Chartres, “sadece Süleyman mabedinde 10 bin kiÅŸinin öldürüldüÄŸü”nden bahisle ÅŸöyle der: “Gerçekten orada olsaydınız, ayaklarımızın bileklerine kadar öldürülenlerin kanı ile kaplı olduÄŸunu görürdünüz. Daha baÅŸka ne denilebilir? Buradaki hiç kimse hayatta bırakılmadı; ne kadınların, ne çocukların hayatını bağışladılar.” Yine katliamların doÄŸrudan ÅŸahidi ve aynı zamanda faillerinden olan Haçlı subayı Raymond d’Aguiles, “Kudüs’ü Ele Geçiren Haçlıların Tarihçesi” adlı kitabında bu eÅŸsiz vahÅŸeti böbürlenerek(!) anlatır:
“Görülmeye deÄŸer, harika sahneler gerçekleÅŸti. Adamlarımızın bazıları - ki bunlar en merhametlileriydi - düÅŸmanların kafalarını kesiyorlardı. DiÄŸerleri onları oklarla vurup yere düÅŸürdüler, bazıları ise onları canlı canlı ateÅŸe atarak daha uzun sürede öldürüp iÅŸkence yaptılar. Åžehrin sokakları, kesilmiÅŸ kafalar, eller ve ayaklarla doluydu. Öyle ki yolda bunlara takılıp düÅŸmeden yürümek zor hale gelmiÅŸti. Ama bütün bunlar, Süleyman mabedinde yapılanların yanında hafif kalıyordu. Orada ne mi oldu? EÄŸer size gerçekleri söylersem, buna inanmakta zorlanabilirsiniz. En azından ÅŸunu söyleyeyim ki, Süleyman mabedinde akan kanların yüksekliÄŸi, adamlarımızın ayak bileklerinin boyunu aşıyordu.”Peki, Papa II. Urban’ın Temmuz 1095’te Fransa’da topladığı Clermont Konsili ile fitilini ateÅŸlediÄŸi Birinci Haçlı Seferi esnasında Anadolu, DoÄŸu Akdeniz ve Asya’daki devletleri ile en güçlü dönemini yaÅŸayan Ä°slam dünyası ne yapıyordu? Gelin, görebilenler için ibret yurdu olan tarihin otağına hayret nazarıyla bakmayı deneyelim.
Büyük Selçuklu
Evvela dönemin süper gücü olan Büyük Selçuklu Ä°mparatorluÄŸunun en büyük hükümdarı Alparslan’ın oÄŸlu MelikÅŸah 1092 Kasımında vefat etmiÅŸ, onun Karahanlı Prensesi olan eÅŸi Terken Hatun, 5 yaşındaki oÄŸlu Mahmud’u, Nizamiye BaÅŸmüderrisi meÅŸhur Ä°mam Gazali’nin “reÅŸit olmayandan emir olmaz” fetvasına raÄŸmen sultan ilan etmiÅŸti. Ancak MelikÅŸah’ın diÄŸer oÄŸlu Berkyaruk bunu kabul etmeyerek Isfahan’a yürüdü ve tahtı ele geçirdi. Kendisini dahi yakacak kadar hırsla dolu Terken Hatun, önce Berkyaruk’un dayısı olan Azerbaycan Emiri Ä°smail bin Yakuti’ye tahtı ele geçirmesine yardım etmesi karşılığında evlenme vaadinde bulundu. Fakat Emir Ä°smail yeÄŸeni Berkyaruk’a maÄŸlup olunca, Terken Hatun bu kez aynı evlilik teklifini Berkyaruk’un amcası Suriye Selçuklu Sultanı TutuÅŸ’a götürdü. TutuÅŸ yeÄŸeni Berkyaruk’u ilk baÅŸta maÄŸlup ettiyse de, 26 Åžubat 1095’te Rey Muharebesinde yenilerek hayatını kaybetti. Bu arada Terken Hatun da terk-i dünya eylemiÅŸti. Önü açılan Berkyaruk bu kez diÄŸer kardeÅŸi Muhammed Tapar ile taht savaÅŸlarına baÅŸlayacak, Berkyaruk’un veremden ölümünden sonra da Tapar ile Sencer savaÅŸa tutuÅŸacaktı. Velhasıl, Büyük Selçuklunun, adı gibi derdi ve meÅŸguliyetleri de büyüktü; Kudüs ile uÄŸraÅŸacak mecali yoktu!
Anadolu Selçuklu Devleti
Kutalmış oÄŸlu Süleyman Åžah Malazgirt’ten henüz 4 yıl sonra Marmara kıyılarına gelerek Ä°znik ve Ä°zmit’i ele geçirmiÅŸ, 1077’de Anadolu Selçuklu Devletini kurmuÅŸtu. Sonrasında Bizans içindeki taht kavgalarında imparatoru belirleyecek bir güce eriÅŸen Süleyman Åžah’ın BoÄŸaz’ın Kadıköy kıyısında ordugâh kuracak kadar ihtiÅŸamlı hayatı 4 Haziran 1086’da, Halep yakınlarındaki Ayn Seylem muharebesinde Suriye Selçuklu Sultanı amcazadesi TutuÅŸ’un elinde son bulmuÅŸtu. Bu savaÅŸtan sonra oÄŸlu I. Kılıç Arslan, Büyük Selçuklular elinde rehin tutulduÄŸu Isfahan’dan MelikÅŸah’ın 1092’deki ölümü üzerine kaçarak Ä°znik’e geldi ve tahta geçti. Dikkat buyurun, SöÄŸüt’te Osmanlı BeyliÄŸinin kurulmasına 200 yıldan fazla zaman vardır ve Marmara kıyısındaki Ä°znik Anadolu Selçuklu Devletinin baÅŸkentidir. Son kez fethi 1331’de Orhan Gazi’ye nasip olacaktır. Kılıç Arslan 1096’da Haçlıların Ä°znik’i kuÅŸattığını kardeÅŸi Kulan Arslan’dan haber aldığında kendisi de DaniÅŸmendliler ile arasında çatışma konusu olan Malatya’yı kuÅŸatmış durumdaydı. Hızla geri döndü ise de Ä°znik’i kurtaramadı. Ä°stanbul BoÄŸazı ve Marmara denizinden gemilerle rahatça geçen Haçlılar milyona yakın bir kalabalık halinde sel olup aktı, Anadolu’yu boydan boya aşıp Urfa ile Antakya’da kontluklar kurdular ve 1099’da Kudüs’ü iÅŸgal ettiler. Kılıç Arslan’ın sadece baÅŸkenti deÄŸil, hazinesi, kardeÅŸi, çocukları ve hatta Çaka Bey’in kızı olan hanımı da düÅŸman eline geçti. Bizans Ä°mparatoru I. Aleksios, esirleri serbest bıraktı gerçi, ama asıl acı hikâye Kılıç Arslan, Aleksios ve 1092’de öldürülen Çaka Bey üçgeninde gizliydi.
Çaka Bey
Malazgirt sonrası Anadolu’ya akan Türklerden OÄŸuzların Çavuldur boyuna mensup Çaka Bey, 1078’de Bizans’a esir düÅŸmüÅŸ, ancak yetenekleri ve zekâsıyla sarayda hızla yükselerek soylulara verilen “nobilissimus” (En asil) unvanını almıştı. Hasmı olan I. Aleksios Komnenos’un tahtı ele geçirmesiyle Anadolu’daki Türklerin arasına dönen Çaka Bey, 1081’de Bizans’ın elindeki Ä°zmir’i fethederek 40 parçalık bir donanma kurdu. Bu tarih aynı zamanda Türk Deniz Kuvvetlerinin de kuruluÅŸu kabul edilir. Çaka Bey Foça, Midilli, Sakız adalarını ele geçirdikten sonra, üzerine gönderilen Bizans donanmasını Koyun Adaları muharebesinde maÄŸlup ederek Sisam ve Rodos gibi önemli adaları da topraklarına kattı. Ancak asıl hedefi, bir süre yaÅŸayıp tanıdığı Ä°stanbul’u fethetmekti. Bu amaçla, önce Peçeneklerle ittifak kurdu, ardından denizden Çanakkale’yi kuÅŸatıp aldı. Artık Ege’den sonra Çanakkale boÄŸazından itibaren Marmara denizi de önüne serilmiÅŸ, Ä°stanbul onu bekliyordu.
Tam Bizans için tehlike çanları çalmaya baÅŸlamıştı ki, bin yılı aÅŸkın devlet ve diplomasi aklı devreye girdi. Bizans evvela Türk olan Kumanları yine Türk olan kardeÅŸleri Peçeneklerin üzerine sürüp Levunion savaşıyla onları imha etti. Peçenek desteÄŸinden mahrum kalan Çaka Bey, yardım istemek üzere Anadolu Selçuklu Sultanı olan damadı Kılıç Arslan’a haber gönderdi. Kılıç Arslan da onu Ä°znik’e davet etti. Bu sırada Ä°mparator Aleksios, Kılıç Arslan’a bir mektup yazmıştı: “Senin sultanlığın babandan, dedendendir. Oysa kızıyla evlendiÄŸin için akraban olan Çaka, imparatora karşı savaÅŸ hazırlığı yapmakta ve kendini imparator ilan etmek istemektedir. Kendisi Roma tahtına layık olmadığını iyi bilir. Onun bu planları aynı zamanda sana karşıdır. Harekete geçmelisin; ben bu yandan onu Rum toprağından çıkarmak için harekete geçeceÄŸim. Saltanatının selameti için bu tehlikeyi düÅŸünmeni tavsiye ederim. Bu adamı barış ile veya kılıç ile hükmün altına almanı dilerim.”
Kılıç Arslan, kılıç ile hüküm altına almayı seçti; ancak dindaşı ve kayınpederi olan Çaka Bey’i deÄŸil, Bizans imparatorunu dinledi ve ziyafet sofrasının ortasında kılıcını çekip Çaka Bey’i katletti.
Sonrası mı?
Çaka Bey’den Kılıç Arslan’ın kılıcıyla kurtulan Ä°mparator Aleksios bu kez Kılıç Arslan’dan kurtulmak için Haçlıları çağırdı. Onlar da Bizans ordusuyla birlikte baÅŸkent Ä°znik’i kuÅŸattılar. Åžehrin müdafileri sultana, dost bildiÄŸi Aleksios’un Haçlılarla birlik olduÄŸunu, Marmara denizine ve Ä°znik gölüne indirilen donanma ile buralardan ulaÅŸacak yardım yolunun tamamen kapandığını bildirdiler. Üstelik Ä°znik’i ele geçiren çoÄŸu Peçenek Türklerinden oluÅŸan 40 bin kiÅŸilik ordunun başında Türk asıllı General Tatikios vardı ve bu General, Haçlı ordusuna önce donanmasıyla Ä°znik’te, sonrasında ise karadan Antakya’ya kadar kılavuzluk yapacaktı.
Kılıç Arslan o gün yana yakıla Çaka Bey’i aramış mıdır, bilinmez, ama Aleksios ile Haçlıların, Ä°znik’ten sonra Dorlion muharebesinde de Selçuklu ordusunu yenerek Antakya yoluyla Kudüs’e ulaÅŸtıkları biliniyor. Kılıç Arslan ise bir süre maiyetiyle daÄŸlarda, ovalarda yaÅŸadıktan sonra baÅŸkenti Konya’ya taşımak zorunda kaldı. Bütün Batı Anadolu ve Ä°zmir düÅŸtü, Çaka Bey’in emaneti olan 10 bine yakın Türkmen kılıçtan geçirildi. Kılıç Arslan, Çaka Bey’in kızı olan karısı ile çocuklarını fidye ödeyerek kurtarabildi. Çaka Bey’in ortadan kaldırılması hem Ege ve Marmara’da Bizans ve Haçlılar için deniz yolunun açılmasına, hem de Selçukluların, düÅŸmanı ilk karşılayacak saÄŸlam bir serhat beyinden mahrum kalmasına neden olmuÅŸtu.
1101 Haçlı seferine gelindiÄŸinde trajik yakın geçmiÅŸten ders alan Kılıç Arslan, DaniÅŸmend Ahmed Gazi ile ittifak yaparak üç ayrı Haçlı ordusunu Merzifon ve EreÄŸli’de Anadolu’ya gömecekti. Haçlı tehlikesi geçince bu kez Kılıç Arslan ile DaniÅŸmend Gazi MaraÅŸ’ta savaÅŸa tutuÅŸacak, DaniÅŸmend Gazi kaybedip vefat edecekti. Sonrasında gözünü babası Süleyman Åžah ve dedesi Kutalmış gibi Büyük Selçuklu tahtına diken Kılıç Arslan da, onlarla aynı akıbeti paylaÅŸtı; Emir Çavlı komutasındaki Büyük Selçuklu ordusuna yenildikten sonra Habur çayında boÄŸularak can verdi.
Velhasıl-ı kelam, o da tarihteki pek çoÄŸu gibi kâfire karşı kılıç salladıkça ÅŸan ve izzet kazandı; Müslüman ile savaÅŸtıkça hem itibarını, hem hayatını kaybetti.
Peki, bunca istila, yaÄŸma olurken, Kudüs elden giderken Ä°slam dünyasındaki diÄŸer melikler, beyler, anlı ÅŸanlı baÅŸka sultanlar neyle meÅŸguldü o sıra?
Berkyaruk’un öldürdüÄŸü Suriye Selçuklu Sultanı TutuÅŸ’un iki oÄŸlu birbiriyle savaÅŸa tutuÅŸmuÅŸtu; Dukak Åžam’da, Rıdvan ise Halep’te meliklik yapıyordu. Bunlar kâh birbiriyle, kâh Antakya Selçuklu Emiri Yağı Sayan, kâh Musul Atabeyi GürboÄŸa ile savaÅŸmaktayken, Haçlılar Kılıç Arslan’ı geçip Suriye’ye dayanmıştı. Kaçınılmaz olarak Haçlılara sırasıyla yem oldular. Hatta Haçlılar o denli meydanı boÅŸ bulmuÅŸlardı ki, yolda çektikleri açlığın öcünü almak için, kendi tarihçilerinin ifadelerine göre, tarihin en vahÅŸi yamyamlık örneklerinden birini sergilediler; bugünkü Suriye’nin Ä°dlib ÅŸehrine baÄŸlı Ma’arrat’ün-Numan’da masum ahaliyi kazanlarda kaynatıp piÅŸirdikten sonra yediler!Bir de Fatımiler var tabii. BaÄŸdat’taki Sünni Abbasi halifeliÄŸine karşı Mısır’da Åžii halifeliÄŸini kuran Fatımilerin Ermeni asıllı baÅŸveziri, El-Afdal ÅžahinÅŸah Haçlıların Antakya’yı kuÅŸattığını haber alınca pek çok deÄŸerli hediyelerle bir elçi göndererek onların zaferi için duacı olduÄŸunu iletmiÅŸti. El-Afdal, Haçlıların sadece Sünnilere zarar vereceÄŸini, onlarla iyi geçinirse Åžii Fatımilerin öne çıkacağını düÅŸünmüÅŸtü. Fena halde yanıldı. Haçlılar Kudüs’ü aldıktan sonra Fatımi topraklarına da girip yaÄŸma ve tecavüze baÅŸladılar. El-Afdal, Bizans Ä°mparatoruna Haçlılara karşı aracılık etmesi için yalvaran bir mektup gönderdiyse de faydası olmadı.
Ayetin tecellisi
Büyük tarihçi Ä°bn’ül-Esir, Birinci Haçlı seferinin Ä°slam dünyası açısından bir felaket olmasını Müslümanlar arasındaki iç çekiÅŸmelere baÄŸlar. Yoksa zayıf deÄŸildirler, sadece, “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekiÅŸmeyin. Sonra gevÅŸersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider” ayeti tecelli etmiÅŸtir, o kadar.
Tabii bir de hâkimiyet sarhoÅŸluÄŸuyla birbirini kırmaya baÅŸlayan Ä°slam dünyasında gerçek anlamda bir lider yoktu. Alparslan, Melik Åžah veya bir asır sonraki Selahaddin olsaydı, Kudüs düÅŸer miydi?
Haçlılar hiç durmadı, bugün de gelmeye devam ediyor. Onlar binlerce yıllık hesaplarını görmeye geliyor. Ya içimizdeki TutuÅŸlar, Terkenler, Dukaklar, Rıdvanlar, Yağı Sayanlar, El-Afdallar…
Kudüs düÅŸmüÅŸken, onlar kimin adına, neyin hesabını görüyor?
Dr. M. Mücahit Küçükyılmaz / Açık GörüÅŸ
Henüz yorum yapılmamış.