Bir Kitap: Anadolu'da yollar hatıralara çıkar
Follow @dusuncemektebi2
Uzun yıllar Anadolu’da kaymakamlık ve valilik yapan Kadir Çalışıcı gittiği görev yerlerinde şahit olduğu olayları hikayeleştirerek Yollar ve Yıllar adlı kitabındabiraraya getirmiş. Öyküler okurunu Anadolu insanın dünyasına konuk ediyor.
Bazıları güzel seslerle, bazıları da renk ve ÅŸekil vermek gibi yüksek kabiliyetlerle dünyamızı teÅŸrif ediyor. Onları dinlemek, yaptıkları bir tabloya inceden inceye bakmak bize haz verir. Aynen böyle, bir de yazmak, anlatmak ihtiyacıyla doÄŸanlar bulunuyor. Bir ÅŸeyin nasıl yazılacağı, nasıl anlatılacağı onlar için hiç de önemli deÄŸil. Çünkü iÅŸin o tarafı yapa yapa, yaza yaza öÄŸrenilebilen yanı. Asıl önemli olanı, anlatmayı ve yazmayı ruhta bir ihtiyaç olarak duyması insanın.
Bu ayki yazımda sizi, iÅŸte böyle bir kabiliyetle tanıştırmak istiyorum. “Tanıştırmak” diyorum, çünkü onun böyle bir yanı, kendini tanıtma ve pazarlama yanı hiç mi hiç bulunmuyor. O sadece yazıyor. Bir ÅŸeye baÅŸlıyor ve onu bitiriyor, fakat bununla da yetinmiyor. Çünkü içinden dürten bir yazma ve anlatma tutkusu var onda.
Yollar ve Yıllar Kadir Çalışıcı Anadolu Ay Yayınları Aralık 2019 224 sayfa
Sözünü ettiÄŸim yazıcı, Kadir Çalışıcı! 1976’dan beri Anadolu’nun çeÅŸitli ilçelerinde kaymakamlık; Adıyaman, Aksaray, EskiÅŸehir gibi illerde valiliklerde bulunmuÅŸ. Sonra da emekli olmuÅŸ, kendi köÅŸesine çekilmiÅŸ. Fakat dediÄŸim gibi de o bir yazıcı. Yaptığı görevler, idareciliÄŸin bin bir stresi yazmasına mani olmamış. Yazma ihtiyacını derinden duyan biri için, herhangi bir engel düÅŸünülebilir mi diye, ister istemez içimizden geçirmek durumunda kalıyoruz. Dolayısıyla Kadir Çalışıcı, kaymakamlık ve valilik dönemlerinde olduÄŸu gibi, emeklilik günlerinde de yazmayı ve anlatmayı sürdüren birisi.
VALÄ°LERÄ°N DE ÖYKÜLERÄ° VARDIR Ä°LK KÄ°TABI
Yazıyor, fakat ne olacak bunca yazı? Ä°ÅŸte bunu düÅŸünmeden yazıyor Kadir Çalışıcı. Bir gün onu kim harekete geçirdi ise, bir grup anlatısını Ankara’da, Bilgi Yayınevi’nin sahibi Ahmet Küflü’ye ulaÅŸtırıyor. Kadir Beyin hikâyelerini okuyan Küflü, derhal onların basılmasına karar veriyor. O mu, yoksa Küflü’nün yayın danışmanlığını yapan Atilla Ä°lhan mı, onu da bilmiyorum. “Valilerin de Öyküleri Vardır” adıyla çıkan ve haklı bir ilgiye mazhar olan bu hikâyeleri, daha sonra “Masal Bitince” adlı bir baÅŸka hikâye kitabı takip ediyor. “Masal Bitince” Ötüken›de çıkıyor (2011). Fakat aradan bir süre geçtikten sonra, Kadir Çalışıcı’yı yeni bir hikâye kitabı ile karşımızda bulmayalım mı? “Yollar ve Yıllar” adını taşıyan bu hikâyeleri de 2019’un son ayında, Anadolu/ Ay yayınları arasında basılıyor.
Ä°ÅŸte Kadir Çalışıcı›nın Yollar ve Yıllar’ını bu Ramazan içinde okuma imkânı buldum. DiÄŸer ikisini de ardından! Mevcut hikâye dünyamızın o kadar dışından konuÅŸuyor ve anlatıyor ki, ÅŸaşırdım desem yeridir. GezdiÄŸi, dolaÅŸtığı ya da vazife yaptığı çeÅŸitli kasabalardan, büyük - küçük vilâyetlerden sayısız insan galerisi!.. Üstü örtük nice gizli hayatlar, ateÅŸini ve dumanını dışa vuramamış ruhlar ya da, anlaşılmak ihtiyacıyla kendi kendine yanan kavrulan kalpler!.. Bir idareci bu kadar ince hayata, onların mahrem âlemine nasıl nüfuz edebiliyor diye, düÅŸünmeden yapamıyoruz.
Ä°NSANA DÖNÜK HÄ°KAYELER
Dolayısıyla Kadir Çalışıcı›nın hikâyeleri en çok insana dönük. Ä°nsanın deÄŸer üreten yanını, bin bir imkânsızlığa raÄŸmen de ÅŸartlarını aÅŸmayı becerebilen yanını, öne çıkarıyor desek daha doÄŸru olur. Dolayısıyla baktığı ve gördüÄŸü, hayatlarının bir anına ÅŸahit olduÄŸu kiÅŸileri öyle bir noktasından yakalıyor ki, o insan anında diriliyor, depreÅŸiyor, gözümüzün önünde trajik bir destan kahramanı seviyesine yükselmekte gecikmiyor. Bunların arasında köylüsü, ÅŸehirlisi, bürokrat veya kendi ailesi, hepsi var.
Bu hikâyelerinde anlatılan karakterlerin bir kendi gerçeklikleri, bir de onlara bakan, onları anlamlandıran “idareci-yazıcının” bakış açısı söz konusu. Ä°ÅŸte burası önemli geldi bana. Çünkü Yazıcı’nın kendisini, beklemediÄŸimiz, yerine göre de ÅŸaşırdığımız mahalle aralarında, ıssız yörelerde, kapıları açılmamış küf kokan odalarda buluyoruz. Onun bütün amacı insana ulaÅŸmak, bâkir ruhlarla temasa geçmek! Ä°ÅŸte o anda ironik, esprili bir dil ile baÅŸlayan anlatılarda, yazıcının ruhunda bir mızrap harekete geçmekte, içini oynatmakta gecikmiyor. Bir yandan Adıyaman’ın, MuÅŸ’un, Seyitgazi’nin, Soma’nın veya Afyon’un, Hatay SoÄŸukoluk’ta ruhları kirletilememiÅŸ gepegenç kızların derin muztarip ÅŸarkıları, kovalar dolusu boÅŸalmaya baÅŸlıyor çünkü. Öbür yanda da, valiliÄŸini ve kaymakamlığını unutmuÅŸ ÅŸövalye bir ruhun kendi besteleri!.. Uzak çocukluktan, kendi içine açılan kapalı aile yaÅŸamalarından, insana veya çaresiz hayatlara deÄŸmek, dokunmak için çırpınıp duran bir ruh galeyanından kuvvet alan acılı ÅŸarkılar bunlar.
Ä°yi ki diyorum bu gizli, örtük hayatlar kendilerine böyle bir ÅŸahit bulmuÅŸlar. Dolayısıyla böyle sayısız yaÅŸamaların üzerine gün vurmuÅŸ gibi, burkulmuÅŸ nice vicdanlar feraha ermiÅŸ gibi bir hisse kapılıyoruz bu hikâyeleri okurken. Bunları söylerken de hatırıma rahmetli Åžükrü Karaca›nın Dünyayı Dolduran Kiraz’ı, Aytmatov’un Beyaz Gemi’si, Åževket Arı’nın Kırdan Bayırdan Hikâyeler’i ve Süleyman ÇobanoÄŸlu’nun Tamgalar’ı geliyor. Malzemesini kendi hayatımızdan çıkaran bir sanat! Yerli kültür ve medeniyetimizin ürettiÄŸi gönlü zengin, hâlâ daha yazılmayı ve anlatılmayı bekleyen kiÅŸilerini bulup çıkarmak.
Kaldı ki o tür kiÅŸiler, arayarak bunacak kiÅŸiler de deÄŸil. Devamlı onların arasında yaşıyoruz. Bütün mesele bakmakta, bakabilmekte! Bu insanın Yunus’tan, Mevlâna’dan, eski destanlardan sürüp gelen davranış kalıplarını, duyma biçimlerini yani psikolojisini, deÄŸer üreten yanlarını farketmek!.. O insanı ve ruhları yazarken varoluÅŸçuluk, gerçeküstücülük veya postmodernizm gibi edebi akımları bir mengeneye dönüÅŸtürmemek, yani kendi parametreleri ile kavramaya çalışmak vs. Ä°ÅŸte rahmetli Åžükrü Karaca’nın, sevgili Süleyman ÇobanoÄŸlu’nun veya Cengiz Aytmatov’un yaptığı budur. Dolayısıyla Kadir Çalışıcı’nın insana nüfuz etmesini bilen bu anlatma tarzı, bende büyük bir ferahlık uyandırdı desem yeridir.
Çünkü bu hikâyelerde bambaÅŸka bir dil karşılıyor bizi. Mevcut hikâye ve ÅŸiir dilinin tamamen dışında bir dil bu. Çocuklukta edinilmiÅŸ bir masalsılık ve eski yaÅŸama tarzımızın ürettiÄŸi soyutlama teknikleri!... BambaÅŸka bir mecazlar dünyası, tabiat yorumları, tabiatı soyutlama denemeleri vs. Kadir Çalışıcı tanıdığı insanları, modern hayatı iÅŸte böyle, tamamen kendine mahsus bir dil ile aktarıyor bize.
KuÅŸkusuz bu anlatılarda her ÅŸeyi kendi rengine boyayan, gizli bir sihir de söz konusu. Fakat o bunu yaparken, anlattığı farklı farklı kiÅŸilerin üzerini de örtmüyor. Mevcut hikâyecilerin çoÄŸunun yaptığı gibi, kendi benini bir hapishaneye de dönüÅŸtürmüyor.
Ä°nceleme: Necmettin Turinay
Henüz yorum yapılmamış.