Kürsü
Mustafa Özel'in kaleminden: Oruçla arın, oruçla güzelleş
Follow @dusuncemektebi2
Oruç, arınmaya açılan kapıdır. Muhasebesiz, arınma olmaz. Muhasebelerin özü ise devlet veya şirket muhasebesi değil, nefis muhasebesidir. Kişinin kendi nefsini, hesaba çekilmeden hesaba çekmesidir. Mü''minin kendi nefsinin muhtesibi olması; kendi nefsiyle beraber, diğer inananları da uyarma sorumluluğu taşıması ve onların uyarılarına açık olmasıdır.
A''raf sûresi 3. ayette ÅŸöyle buyruluyor: “Kendilerine (elçi, mesaj) gönderilen herkesi hiç ÅŸüphesiz hesaba çekeceÄŸiz. Gönderilenlerin kendilerini de hesaba çekeceÄŸiz.” Yani peygamberler de yaptıklarının hesabını vereceklerdir; çünkü insanüstü bir tabiatları yoktur; mesela melek deÄŸildirler.
Ä°slam, muhasebedir. Muhtesib, Ä°slam toplumunun hem itikadî hem iktisadî denetçisidir. Ekonomide “emr-i bi''l-maruf ve nehy ani''l-münker” ile görevli kiÅŸidir. Ä°lk muhtesib Hz. Muhammed''dir (sav). Bir seferinde pazar yerindeki simsarlara uÄŸrayan Hz. Peygamber, onlara daha güzel bir isimle hitap ederek ÅŸöyle buyurdu: “Ey tüccar topluluÄŸu! Alış veriÅŸ esnasında çokça yemin ve boÅŸ laf edilir; bunun için sadakaya sarılın!” Peygamber''in atadığı beÅŸ muhtesibin ikisi kadındı. Demek ki pazar yerlerinde çok sayıda kadın ''tüccar'' vardı.
Yukarıdaki örnekte, Hz. Peygamber''in simsarlara, onların hoÅŸuna gidecek tarzda “Ey tüccar topluluÄŸu!” diye seslenmesi önemlidir. Denetim, kibarlıkla kaynaÅŸmazsa sonuç vermez. Haklılık, kabalığı haklılaÅŸtırmaz. Hesaba çekme “sözlerin en güzeli” ile yapılmalıdır. Ä°mam Gazali, uygunsuz uyarıya güzel bir örnek veriyor: Halife Me''mun, minberde kendisini sert bir dille eleÅŸtirip kusurlarını sayıp döken hocaya ÅŸöyle der: “Haklı olabilirsin, fakat güzellikle konuÅŸ. Allah Teala senden daha hayırlı birini (Hz. Musa) benden daha kötüsüne (Firavun) gönderdiÄŸi zaman, ona ÅŸöyle buyurdu: “Varın da ona yumuÅŸak söz söyleyin. Olur ki öÄŸüt dinler yahut korkar.” (Taha 44.)
Ramazan orucu Hicret''in 2. yılında ve üç aÅŸamalı olarak farz kılındı. Resulullah Medine''ye geldiÄŸinde, her aydan üç gün, bir de AÅŸure günü oruç tuttu. Sonra Allah ona orucu farz kıldı ve ÅŸu ayeti inzal buyurdu: “Ey inananlar! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah''a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de sayılı günlerde farz kılındı. Ä°çinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutmadığı günlerin sayısınca diÄŸer günlerde oruç tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düÅŸkünü doyuracak kadar fidye verir.” Bu ayetten sonra dileyenler oruç tutuyor, dileyenler de düÅŸkün bir kimseye yemek yediriyor ve bunu orucun bedeli olarak yeterli görüyordu.
Sonra Allah baÅŸka bir ayet inzal buyurdu: “Kim gönlünden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir. Oruç tutmanız –eÄŸer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır. Ramazan ayı ki onda Kuran –yol gösterici ve doÄŸruyu yanlıştan ayırıcı belge olarak– indirildi. Sizden bu ayı idrak eden, onda oruç tutsun. Hasta veya seyahatte olan, tutmadığı günler sayısınca diÄŸer günlerde tutsun.” (Bakara - 183-185) Artık mukim (seyahatte olmayan) ve sıhhatli kimsenin oruç tutması gerekli bir hüküm haline geldi. Ancak hasta ve yolcu kimselere oruç tutmama ruhsatı tanındı.
Oruç, hicrettir. Her büyük dönüÅŸüm bir hicretten sonradır ve oruç, insanın nefsini denetim altına almasında gerçek bir hicret etkisi yaratır. Oruçlu insan, sayılı saatler boyunca da olsa, Rabbine hicret etmiÅŸtir. “EÄŸer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” Fidye sayesinde yoksul bir insanı sevindirseniz de, hicreti yaÅŸamayan ruhunuz yoksul kalır.
Ruh yoksulluÄŸu, ekonomik zenginlik içinde de olsa, insanları mutsuz yapar. Yüksek maaÅŸ ve kazançlara raÄŸmen, çoÄŸumuz itiraf etmeliyiz ki kalplerimiz bir türlü yatışmak bilmiyor. Ana/Ata yurdumuz Cennete kavuÅŸmanın formülü oruç ayetinde belirtilmiÅŸtir: “Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah''a karşı gelmekten sakınasınız diye size de sayılı günlerde farz kılındı.” Evet, Cennete kavuÅŸmanın ÅŸartı, Allah''a karşı gelmekten sakınmaktır ve oruç, modern ekonomi diliyle söylersek, bu yolda insanoÄŸluna sunulan en güçlü kaldıraçtır.
Kaynak: YeniÅŸafak-ArÅŸiv (Eylül 2007)
Henüz yorum yapılmamış.