Özel / Analiz Haber
Çin'in utanç kamplarından salgın ve ölüme yolculuk
Follow @dusuncemektebi2
Dünya Sağlık Örgütü pandemi ilan etmesine rağmen Çin, tüm uyarılara kulaklarını tıkamışçasına Uygur Türklerini bölgedeki toplama kamplarına kapatmaya devam ediyor. Ayrıca Çin toplama kamplarının sayısını, ne kadar insanın bu sağlıksız kamplarda tutulduğunu, şimdiye kadar kaç kişinin işkence veya hastalıktan öldüğünü açıklamıyor.
Çin’in Wuhan kentinden yayılan ölümcül Kovid-19’a çare bulmak için adeta bütün dünya seferber oldu. Ancak Çin tüm dünyaya yaydığı virüsün tahribatını bir kenara koyup ekonomisini kalkındırmanın derdinde. Hong Kong ve Çin medyasında ülkenin Cıciang, Çonçing,Siçuan ve Heilongciang,Guangzhou, JıangXi, Åžangay, JıeJang, Åženzen ve Hunen gibi birçok kentteki fabrikalarda çalıştırılmak üzere, DoÄŸu Türkistan’daki kamplardan tutsakların gönderildiÄŸi ve bu insanların üzerlerinde koruyucu elbise olmaksızın çalıştırıldığı haberleri yapıldı. Haberleri yapan gazeteciler hakkında “devlet sırrını ifÅŸa” ettikleri için soruÅŸturma açıldı. Dünya Müslüman kamuoyunun yayınlanan bu haberler karşısında duyduÄŸu rahatsızlık, giderek büyüyen bir tepkiye dönüÅŸtü.
Virüsü kazanca çevirmek
Çin rejimi koronavirüsü ekonomik kazanca dönüÅŸtürürken bir yandan da insan hakları ve evrensel deÄŸerleri bir kenara itiyor? Bölge iÅŸletmeleri 12 Mart’ta açıldı ve hiçbir koruyucu tedbirin alınmadığı iddiası doÄŸruysa bölgede adeta ölüme zemin hazırlanıyor. Devletin resmi kaynaklarında ve basında yer alan haberlere göre, Çin’in sanayi bölgelerinde koronavirüs nedeniyle kapanan veya iÅŸletme maliyeti yüksek olan fabrikalarda çalıştırılmak için özellikle DoÄŸu Türkistan bölgesinden binlerce kiÅŸi fabrikaların olduÄŸu kentlere gönderildi. Yani Kovid-19 nedeniyle kapanan binlerce iÅŸletmeyi yeniden çalıştırmak için kamplardaki tutsaklar ve masum siviller kullanılıyor.
Akıbetleri belirsiz
1949 yılından beri Çin’in baskıcı idaresinde bulunan DoÄŸu Türkistan bölgesi adeta bir toplama kampına dönüÅŸtü. Devletin resmi politikasına göre, ÇoÄŸunluÄŸunu Uygur Türklerinin oluÅŸturduÄŸu 25 milyon Müslüman’ın bir ÅŸekilde bu kamplarda alınması kararlaÅŸtırıldı. Bölgede yaÅŸayan herkes bu kamplara girmek zorunda, ne zaman çıkacakları ise belirsiz.
Çin rejimi “toplama kampı” ifadesini kabul etmiyor. Bunun yerine “entegrasyon”, “eÄŸitim” veya “meslek edindirme” kursları demeyi tercih ediyor. Oysa bu kamplardan çıkanlar iÅŸkenceye maruz kaldıklarını beyan ediyor. Çin’in kendi eÄŸitim kurumlarının etrafı kalın duvarlarla çevrili olmadığı gibi, gözetleme kuleleri ve dikenli telleri de bulunmuyor. O zaman DoÄŸu Türkistan’daki sözde eÄŸitim kurumlarında neden hapishaneyi andıran görünüm var? Dünya SaÄŸlık Örgütü pandemi ilan etmesine raÄŸmen Çin, tüm uyarılara kulaklarını tıkamışçasına Uygur Türklerini bölgedeki toplama kamplarına kapatmakla meÅŸgul. Ä°ÅŸin garip tarafı Çin toplama kamplarının sayısını, ne kadar insanın bu saÄŸlıksız kamplarda tutulduÄŸunu, ÅŸimdiye kadar kaç kiÅŸinin iÅŸkence veya hastalıktan öldüÄŸünü açıklamıyor.
3 milyon ölüm kampında
Bölgeden gelen haberler hiç iç açıcı deÄŸil. Çin’in konu ile ilgili dünya kamuoyunu rahatlatan bir açıklama yapmaması da zihinlerdeki soru iÅŸaretlerini arttırıyor. 2014 yılından beri bölge abluka altında. Çin, tarafsız gözlemcilerin kentlere giriÅŸinin ve doÄŸru haber vermesinin önünü kapattı. Haberleri tek taraflı ve sansürlü olarak dünyaya servis ediyor. Devletin resmi beyanına göre ÅŸimdiye kadar DoÄŸu Türkistan bölgesinde Kovid-19 nedeniyle yaklaşık 100 kiÅŸi hayatını kaybetmiÅŸ. Ancak Çinli muhalif gazeteciler binin üzerinde ölüm gerçekleÅŸtiÄŸini söylüyor.
Yasadışı kamplarda yaklaşık 3 milyon insanın tutulduÄŸu tahmin ediliyor. Aktivistler ve görgü tanıkları, Çin Komünist Partisi tarafından zorla ölüm kamplarına tutulan ve asimilasyona tabi tutulan Uygurlara iÅŸkence yapıldığına dair tutanakları dünyayla paylaşıyor. Söz konusu kamplarda Uygur, Kazak, Kırgız ve Özbek Müslümanların bir nevi mankurtlaÅŸtırıldığı ve tutukluların devletin ajanı yapıldığı da iddialar arasında. Yani benliklerini buldukları dini ve milli kimlikleri, dini inançları ve aile baÄŸları kuvvetli olan bölge halkı bu deÄŸerlerden koparılmak isteniyor. Utanç kamplarından bir ÅŸekilde salıverilen veya Çin’in ajanı olmayı kabul edenlerin anlattıklarına göre, hayvan barınağını andıran bu saÄŸlıksız yerlerde her gün iÅŸkence yapılıyor. Ä°nsanlar “güvenilir” veya “ güvenilmez” diye fiÅŸleniyor. Sözde eÄŸitim kamplarında zorla tutulan Uygurların, koronavirüs ilacının ve aşısının denemesi için kobay olarak kullanıldığı da iddia ediliyor.
Kamplarda aile bireyleri birbirinden koparılıyor. Kimse aile bireyinin nerede olduÄŸunu, yaÅŸayıp yaÅŸamadığını bilmiyor. Ebeveynlerinden ayrılan küçük çocukların tutulduÄŸu 50’nin üzerinde toplama kampının olduÄŸu ifade ediliyor. Hücrelerde kadınlarla erkekler aynı ortamda tutuluyor. Kamplara alınanlar resmi kanallarla veya mahkeme yoluyla deÄŸil, Komünist Parti kararıyla alındığından kampların varlığı ve zorla alıkonulan kiÅŸilerin bilgi ve sayıları bilinmiyor. Rejim inkâr yoluna giderek “elimizde böyle bir veri yok” diyor.
Virüs taramasında fiÅŸleme
Basında yer alan haberlere göre son dönemdeki uygulamalardan biri de pandemi bahanesiyle hayata geçirildi. Tüm DoÄŸu Türkistan kentlerine saÄŸlık elemanı görünümündeki görevliler ev ev dolaÅŸarak sözde koronavirüs taraması yapıyor. Bu yolla ailelerin tüm bilgilerini elde ediyor ve fiÅŸleme yapılıyor. Bu ajanların sayısının Tibet ve DoÄŸu Türkistan bölgelerinde yaklaşık 6 milyon olduÄŸu belirtiliyor.
Kovid-19 bahanesiyle denetlenen kiÅŸiler daha toplama kamplarına alınmamışsa derhal derdest edilerek yeri belli olmayan kamplara gönderiliyor. Toplama kamplarından çıkabilenlerin ise rejime baÄŸlılığı, dini duygu ve düÅŸüncelerinden uzaklaşıp uzaklaÅŸmadığı kontrol ediliyor.
Çin’in ülke genelinde Kovid-19 sorgulaması yaptığı biliniyor. Bunu resmi olarak açıkladılar. Ancak DoÄŸu Türkistan için görevlendirilen “AÄŸa baÄŸlı üyeler” teÅŸkilatı çalışanları tarafından, kiÅŸilerin mahrem bilgileri, yurt dışındaki akraba ve dostlarının isimleri, dini inançları, devlete olan bakışları not ediliyor. SaÄŸlık çalışanlarının toplaması gereken verilerle baÄŸlantısı olmayan bu soruların Kovid-19 ile ilgisi bulunmamaktadır.
DoÄŸu Türkistan’da yaÅŸayan Müslüman Uygur, Kazak, Kırgız ve Özbek Türklerinin kaldığı kamplarda koronavirüsün yayılmasına mani olmayarak ölmelerine göz yumulduÄŸu da gözlemciler tarafından ortaya atılan çarpıcı bir iddia. Çünkü idam kararları açıktan yapıldığında ülke, dünyanın her tarafından tepki alıyor ve bunu göÄŸüslemesi güçleÅŸiyor. Esaret kamplarında ilaç denemeleri yapmak veya virüsün yayılımını bilinçli olarak kontrol altına almamak, toplu ölümlerin sessiz sedasız gerçekleÅŸmesi demek.
Görgü ÅŸahitleri kampları anlatıyor
Habibullah Aziz: “Kamplara alınan birçok kiÅŸi bilim adamı, sanatçı ve entelektüellerden oluÅŸuyor. Bu eÄŸitimli kiÅŸileri yeniden eÄŸitmeye gerek var mı? Gün boyu güneÅŸin altında aç, susuz ve ayakta bekletiyor, köpekleri üzerimize saldırtıyor, gün boyu her ÅŸeyimizi Çin Komünist Partisi’ne borçlu olduÄŸumuzu tekrarlatıyorlardı. Ne olduÄŸu belli olmayan yemekleri alkolle birlikte almamızı mecbur koÅŸuyorlardı.” Kayrat Samarkan: “Sorgulama sırasında ağır iÅŸkence gördüm. Ufacık hücrelerde çok sayıda insanla bir arada tutuldum. Ä°nsanları intihara sürükleyen Komünist Parti rejiminin acımasız uygulamalarına maruz kaldım. Metal bir sandalyeye zincirlenerek üç gün boyunca uykusuz kaldım. Hareket ettikçe demirler vücuduma batıyordu. Çince ÅŸarkı söylemek ve ezberlemekle birlikte Komünist doktrin okumak zorunda bırakıldım.” Gülziya Mogdunkyzy:”Ä°slam’a kesinlikle inanmamam gerektiÄŸi söylendi. Boyun eÄŸmek zorunda kaldım. Bir de Allah’a inanmadığımı ve dini reddettiÄŸimi belirten bir belge imzaladım. EÄŸer bunu yapmasaydım ÅŸartlar çok daha ağır hale gelecekti. Tüm Müslümanları, dini inkar ettiklerini beyan eden bir belge imzalamaya mecbur ediyorlar.”
Aziz, Samarkan ve Mogdunkyzy gibi binlerce görgü ÅŸahidinin tanıklığı bulunmaktadır. Uydudan çekilen görüntülerde DoÄŸu Türkistan’ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili inÅŸaatların yapıldığı görülmektedir. Masumların zorla tutulduÄŸu kamplar Çin’in utanç tablosudur. Özgür dünya Çin’e baskı yaparak söz konusu illegal ve gayri insanı ÅŸartlardaki ölüm kaplarını kapatmaya zorlamalıdır. Kovid-19 nedeniyle esaret altına alımlar derhal durdurulmalıdır. Virüsün kamplarda yayılası engellenmeli ve sorumlular yargılanmalıdır.
Müellif: Aslan Balcı (Gazeteci - Yazar) / Kaynak: Açık GörüÅŸ
Henüz yorum yapılmamış.