Sosyal Medya

Abdülaziz Kıranşal: Günümüz İslamcılarının yaşadığı krizler

Allah’ın verdiği mal, makam, servet, medya gibi nimetlere karşılık istediği şükür, yoğun ve çalkantılı gündemler arasında ertelendikçe ertelendi. Oysa Allah, kime bir nimet vermişse o nimeti nasıl kullandığına da muhakkak bakacaktı elbet.



Vehn/dünyevileÅŸme Krizi:
 
Tüm dünyalık tutkulara, heva ve heveslere itinayla Ä°slami kılıflar üretme konusunda büyük maharetler kazanıldı zaman içerisinde. Artık Müslüman’ın zengini makbuldü ve itibardan taviz vermek zinhar caiz deÄŸildi… Hem daha çok kazanılırsa daha çok harcanırdı dava uÄŸrunda...
 
Ama öyle olmadı. Cüzdanlar kabardı ama gözler doymadı. Kasalar doldu ama gözler doymadı. Makam koltukları doldu ama gözler doymadı. Belki aylarca giymeye sıra gelmeyecek elbise ve ayakkabılarla doldu dolaplar ama gözler doymasını bilmedi bir türlü…
 
Sonra evlere sıçradı vehn krizleri. Daha geniÅŸ evlerin, daha lüks mobilyaların, mutfakların, perdelerin, bilmem kaç parça yemek takımlarının peÅŸinde faize bile fetvalar üretildi. Yeni eÅŸyalara ve mobilyalara yer açmak için ana-babalar bile uzaklaÅŸtırıldı evlerden. Ama ne o yemek takımlarını açacak akraba ve dost kaldı etrafta ne de o mobilyaların üzerinde oturacak huzur kaldı evlerde…
 
Namaz kılma oranının düÅŸmesi, doların artması kadar gündem olmuyordu artık. Yurt dışına yapılan iÅŸ gezileri, yoÄŸun bürokratik gündemler, Ä°slami otellerin tatil rezervasyonları, muttaki devre mülkler, VIP umreler, lüks AVM’lerin küçük mescitleri, baÅŸörtülü diziler arasında kayboldu gitti hayaller, hedefler ve idealler...
 
Temsil Krizi:
 
TebliÄŸ edilenlerin temsil edilmesi gerektiÄŸi prensibi ihmal edildi zamanla. Sıkışınca yalan söyleyebilen, kafası bozulunca küfür edebilen, dara düÅŸünce faiz yiyebilen, ilk fırsatta kul hakkına girebilen, yeri gelince harama bakabilen, tıpkı bir Çin malı gibi, görüntüsü muhteÅŸem, dayanıklılığı, direnci, kalıcılığı, derinliÄŸi, ahlakı, etkisi sıfır bir Müslümanlık anlayışına teslim oldu kalpler ve zihinler…
 
Randevusuna dikkat etmeyen, aldığı borcu ödemeyen, verdiÄŸi sözde durmayan, gıybet etmekten çekinmeyen, yüzüne güldüklerini arkadan çekiÅŸtiren, akrabalarıyla dargın, kardeÅŸleriyle küs, camiden, cemaatten, Kur’an’dan ve zikirden uzak, ihale peÅŸinde koÅŸmakla meÅŸhur, kulisçilikte uzman, eylemiyle söylemi arasında uçurumlar olan, insanı dinden imandan soÄŸutan kötü örneklikler çoÄŸaldıkça çoÄŸaldı…
 
Madde Bağımlılığı Krizi:
 
Lükse, konfora, gösteriÅŸe, israfa ve maddeye karşı tutku, uyuÅŸturucu bir madde gibi ele geçirdi ruhları ve bedenleri…
 
Makam arabasız, sekretersiz, özel kalemsiz, korumasız yaÅŸayamayan, koltuÄŸu elinden alınınca kriz üstüne kriz geçiren, küçük bir müdürlük için bile aşındırmadık kapı bırakmayan, ÅŸeref ve itibarı malda, makamda ve parada gören, bunları kaybedince de itibarını kaybettiÄŸini zanneden, yeniden bir makama gelebilmek için gerekirse ahlakını, adaletini, merhametini ve deÄŸerlerini bile gözden çıkarabilen makam bağımlısı tipler türedi her tarafta…
 
Marka baÅŸörtüleri, siyah gözlükleri, yüksek topukları ve lüks jipleriyle gecelere akan, bir konser biletine milyarlar saçan, hiçbir tesettür defilesini kaçırmayan, pahalı telefonlarıyla tik tok videosu çeken, tüm özel hayatlarını Instagram’a açan, yılardır kınadığı ne varsa başına Ä°slami ibaresini koyarak yapan, feminizmin kurucularını bile hayretler içerisinde bırakan, marka ve lüks bağımlısı tesettürlü bir nesil çıktı ortaya…
 
ElitleÅŸme Krizi:
 
Malda, makamda, lükste, konforda ve maddiyatta elitleÅŸirken, ahlakta, kültürde, nezakette, merhamette ve insanlıkta büyük bir bedevileÅŸme krizi baÅŸ gösterdi aniden…
 
SadeliÄŸin yerini gösteriÅŸin, mütevaziliÄŸin yerini kibrin, nezaketin yerini kabalığın, samimiyetin yerini protokol kurallarının, kardeÅŸliÄŸin yerini menfaat hesaplarının aldığı zincirleme bir akıl tutulması baÅŸladı adeta…
 
Taktığı kravat iÄŸnesi bilmem kaç asgari ücretlinin maaşıyken, tatilde harcadığı para birkaç gece kondu mahallesinin elektrik faturasını karşılarken, yediÄŸi serpme kahvaltı Suriyelilerin çadır kentlerinde dağıtılan erzaklardan daha fazlayken; tasarruftan, sabırdan, ÅŸükürden, mütevazilikten ve Efendimizin açlıktan karnına nasıl taÅŸ baÄŸladığından bahseden dava adamları çıktı ortaya…
 
Åžükürsüzlük Krizi:
 
Allah’ın verdiÄŸi mal, makam, servet, medya gibi nimetlere karşılık istediÄŸi ÅŸükür, yoÄŸun ve çalkantılı gündemler arasında ertelendikçe ertelendi. Oysa Allah, kime bir nimet vermiÅŸse o nimeti nasıl kullandığına da muhakkak bakacaktı elbet. Güç verdiyse; adaletine, makam verdiyse; merhametine, servet verdiyse; ahlakına, huzur verdiyse; ÅŸükrüne, eÅŸ verdiyse; sadakatine, evlat verdiyse; nasıl yetiÅŸtirdiÄŸine, ilim verdiyse; gayretine ve cesaretine bakacağı gibi…
 
Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.