Faruk Beşer: Ramazan soruları: Kur'an'ı anlamadan okumak fayda sağlar mı?
Follow @dusuncemektebi2
Daha önce de duyurduğumuz gibi, Ramazan akşamları saat 18.00 de twitter üzerinden ‘Ayetler Işığında’ başlığı ile bir sohbet yapıyoruz, sonunda da gelen soruları cevaplıyoruz. Çok seviyeli soruların geliyor olması bizi sevindirdi. Bu soruların herkesi ilgilendirenlerine verdiğimiz cevapları yazılarımızda sizlerle de paylaşmak istiyorum.
‘Kuran bize yeter’ söylemini nasıl anlamalıyız?
Bu söz, kast edilen manaya göre doÄŸru da yanlış da olabilir.
Bizim dinimizin aslı ve esası Kuranıkerim’dir, baÅŸka dinlerin kitaplarından alınacak bilgilere ihtiyacımız yoktur. Bizim doÄŸru ve yanlış ölçümüz odur, ona uymayan, onunla zıtlaÅŸan hiçbir sözü, fikri ya da görüÅŸü kabul etmeyiz gibi bir anlam kast ediliyorsa bu tabii ki, doÄŸrudur.
Kur’an bize yeter, bu sebeple biz Sünneti, sahabe icmaını, ümmetin manevi ittifakı/icmaı ile gelen bütün kabulleri, ehlinden sadır olmuÅŸ içtihatları kabul etmeyiz anlamında söyleniyorsa bu zaten kendi içinde çeliÅŸkili bir söz olmuÅŸ olur. Çünkü bu da bir anlamadır, en nihayet bir içtihattır.
Åžimdi hadi biz de ‘Kuran bize yeter’ diyelim ve Kuranıkerim’i okumaya baÅŸlayalım. Yüzün üzerinde ayeti kerimenin bizi Resulüllah’a uymaya, ona itaat etmeye, onu örnek almaya çağırdığını göreceÄŸiz. O zaman ya bu ayetler bize hitap etmiyor, bunlar Kuranıkerim’in ilk muhataplarına söylenmiÅŸtir, bunların günü geçti, yani bunlar tarihseldirler diyeceÄŸiz ve ‘Kuran bize yeter’ deÄŸil, fazlalığı bile var, onları atmalıyız’ demiÅŸ olacağız. Ya da o ayetleri kendi anlayışımıza göre yorumlayacağız, yani tevil edeceÄŸiz, onlara lafzî anlamlarından baÅŸka manalar yükleyeceÄŸiz. O zaman da kendi tevillerimizi sünnetin, icmaın ya da ehlinden sadır olmuÅŸ, usulüne uygun içtihatların yerine koymuÅŸ olacağız.
Ä°kinci olarak yine Kuranıkerim’in bizi ‘ulü’l-emr’e itaat etmeye, ilimde rusuh bulmuÅŸ ulemayı izlemeye, onun derin manalarını istinbat edecek âlimlere sormaya yönlendirdiÄŸini göreceÄŸiz. Ulü’-emr, ulemanın onayıyla ÅŸeriatı tatbik eden yöneticilerdir, bu yoksa ulema heyetidir. Bundan da ÅŸunu anlayacağız; Kuranıkerim tek başına yeterlidir ama onu anlamak en azından her seviyedeki insanlar için mümkün deÄŸildir. Yani birinci anlamda Kuranıkerim bize yeter olsa da onu doÄŸru anlayabilmemiz için Resulüllah’a ve onun sünnetine, ümmetin ittifakına, onu bilen âlimlere sormaya da ihtiyacımız vardır. Bunu da bize Kuranıkerim söylüyor. Demek ki, bunlar olmadan onu yine doÄŸru anlayamayız. Kuranıkerim kendisinin çok kolay olduÄŸunu söylüyor denirse, elbette çok kolaydır ama onun kendi gösterdiÄŸi anlama yolunda olursanız, o yoldan giderseniz öyledir deriz.
Üçüncü olarak, bu anlama araçlarına da ihtiyacımız yok, tek başına Kuranıkerim bize yeter denmek isteniyorsa o halde bu iddianın sahipleri neden onu anlayıp anlatabilmek için bunca efor sarf ediyor, konuÅŸmalar yapıyor ve onlarca kitap yazıyorlar? Oysa onlara da ihtiyacımızın olmaması gerekmez miydi?
Demek ki, Kuranıkerim bize yeter, ama onu doÄŸru anlayıp doÄŸru yaÅŸayabilmemiz için onu ilk ve en doÄŸru anlayıp uygulayan Resulüllah’a, onun uygulama biçimine/sünnetine, bu doÄŸru anlamayı sevad-ı azam olarak sürdüren ulemanın dediklerine, yani geçmiÅŸin ayıklanmış ana damarına, ittifakına, ya da ittifaka yakın söylediklerine ihtiyacımız vardır. O halde bunlara aykırı münferit bir anlamanın doÄŸru olmayacağını da anlamış oluruz. Ä°ÅŸte bu iddia da böyle münferit bir iddiadır.
Anlamını bilmeden Kuran okumanın bir faydası olur mu?
Kuranıkerim kendi ifadesiyle, ‘hayatta olanları uyarmak için’ gelmiÅŸtir. O halde esas olan onun anlaşılıp yaÅŸanmasıdır. Okunması da, hatta düÅŸüne düÅŸüne okunması da bunun içindir. Okunmasının sevap olması, okumanın böyle bir maksadı gerçekleÅŸtirme aracı olmasındandır. Yine bu sebeple onu dinleyen, bazen okuyandan daha çok sevap alır. Çünkü okuyan dikkatini ikiye bölmek zorundadır; birisini okuyabilmeye, diÄŸerini anlamaya harcar. Oysa dinleyen, dikkatini sadece anlamaya harcadığı için maksada daha çabuk eriÅŸir, daha iyi anlar.
Ama bu esası bilip bunu gerçekleÅŸtirme gayretinde olmakla beraber, Kuranıkerim’in Kelamullah olması itibariyle sadece okunması bile bir ibadettir. O sıradan bir söz deÄŸildir. Resulüllah Efendimiz (sa) ‘Kuran’ı okuyan onun her harfine on sevap alır; ben size, elif-lam-mim bir harftir demiyorum, aksine elif bir harftir, lam bir harftir, mim de bir harftir diyorum’ buyurmuÅŸtur. Demek ki, biz okurken bu harflerden de bu sevabı alırız. Oysa bunların bizim bildiÄŸimiz bir anlamı yoktur.
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.