Selahattin E. Çakırgil: Sosyal medya çöplüğe dönüşmesin
Follow @dusuncemektebi2
Bu ‘sosyal medya çöplüğü’ne bir kanunî çeki-düzen verilmezse, insanlar oralarda yazılan iğrenç uslûbları ‘yeni normal’ saymaya bile başlayabilirler.
Ömer DöngeloÄŸlu hoca da büyük ‘salgın’ın pençesinden kurtulamayıp vefat etti. Müslüman tarihinin ilk dönemlerindeki acı-tadlı birçok hadiseyi, proÄŸramlarında 1 saate yakın bir süre boyunca elinde yazılı bir metin olmaksızın ve o hadiselerin canlı ÅŸahidi gibiymiÅŸçesine anlatırken, aÄŸlatmanın ötesinde aÄŸlardı da..
Allah rahmet eyleye..
Onun vefatıyla ilgili haberlerin yer aldığı int. sitelerinin herbirinde binlerce yorumcu arasında, Hoca’ya rahmet okuyanlar olduÄŸu gibi, en çirkin laflarla hakaret edenler de vardı. ÇoÄŸu takma isim ve acaib iddialar, aÅŸağılamalar, yüceltmelerle..
Bu da bize, toplumumuzun büyük bir sosyal hastalık ve hattâ karakter bozulması ile karşı karşıya geldiÄŸini gösteriyor.
***
Bu ‘sosyal medya çöplüÄŸü’ne bir kanunî çeki-düzen verilmezse, insanlar oralarda yazılan iÄŸrenç uslûbları ‘yeni normal’ saymaya bile baÅŸlayabilirler.
‘Kanûnî çeki-düzen..’ derken, insanların görüÅŸlerini açıklamalarına gem vurulmasını istediÄŸimiz sanılmasın.. Sadece ÅŸunu diyoruz: ‘Her kim her ne söyler-yazarsa, onun sorumluluÄŸunu kabullenecek kadar bir idrak, cesaret ve izzet sahibi olsun..’ Yani, ‘Sözünün eri olan çıkmalı meydana..’
***
Meclis’te bu yönde bir düzenleme getirilmesi yolundaki haberleri hayırlı bir teÅŸebbüs olarak karşılamak gerekir, herhalde.. Çünkü, son derece gerekli..
Ama, bu nasıl sağlanır?
Yapılması gerekenleri, ‘Åžöyle olmalı-böyle olmalı..’ cinsinden sıralamaya gerek yok.. SöylediÄŸi sözün sonucuna katlanamayacak olanlar, ya sözünün-eyleminin sonucuna katlanmak erdemini kuÅŸanmalı, ya da susmak..
Karanlığın karnından ortaya bir iddia veya laf atıp kaçmak, haysiyetli - izzetli bir insanın yapacağı iÅŸ olmadığı gibi, bir toplumun, ‘Öyle diyorlar, galiba öyleymiÅŸ..’lerle bir ‘sürü’ haline getirilmesine de müsaade edilmemelidir.
Bu ufûnetli, kokuÅŸmuÅŸ çöplük, âcilen dezenfekte edilmeli!.
M . EĞİTÄ°M’ DEDİĞİN BÖYLE OLUR!!!
Kim milyoner olmak ister?’ isimli ve uluslararası bir ‘bilgi yarışması’ proÄŸramı var, yani sadece Türkiye’de deÄŸil.. Son yarışmalardan birinde, hem de avukat olan bir genç, ‘Ä°ftar’ vaktini öÄŸrenmek için imsakiyelerdeki ‘imsâk, sâhur, akÅŸam ve yatsı’ yazılı hanelerin hangisine bakılmalı?’ ÅŸeklindeki bir soruyu bilememiÅŸ.. Hani, gayrimuslim birisi olsa, anlaşılabilirdi. Ama, öyle de deÄŸilmiÅŸ..
Kasıdlı olarak, ‘Bilmezlikten gelinmiÅŸ olabilir mi?’ diye bile düÅŸündürüyor insan.. Çetin Altan diye birisi vardı, 55-60 sene önceleri; ‘Ortaokuldaki oÄŸullarıma, din dersindeki sorulara doÄŸru cevap vermeyip ‘ikmal’e kalın, size, bisiklet alacağım, diyorum!’ dediÄŸini gazetesinde açıkça yazardı.
Ä°çinde büyüdüÄŸü bir toplumun bırakalım inanç konularından, hattâ sosyal kültüründen bile bu kadar habersiz nesiller yetiÅŸtirmek, eÄŸitim sistemimizin toplum kesitleri arasında meydana getirdiÄŸi uçurumun derinliÄŸini anlatması bakımından, nice bir ‘alârm’ iÅŸaretidir.
***
Saray’ın baÅŸmâbeyncilerinden ve en muteber hâtırât sahiplerinden Ali Fuâd Türkgeldi’nin ‘Görüp Ä°ÅŸittiklerim’ isimli eserinde okumuÅŸtum, yarım asır öncelerde.. Sultan Vahdeddin’in romatizma rahatsızlığı varmış.. Onun için, asâ kullanırmış.. Bir gün faytonla bir yere gider, ineceÄŸi zaman aÅŸasını ister, ama, asâsı yoktur ve ‘unutulduÄŸu’ mazereti, lisan-ı münâsible anlatılınca PadiÅŸah, ‘Bu bir felâkettir!.’ der.
GençliÄŸin de verdiÄŸi bir tepkiyle, ‘Aman, ne büyük felaket!. Devlet yıkılıyor, adam, asâsının unutulmasını felâket zannediyor!.’ diye düÅŸündüÄŸümü hatırlıyorum. Sonra düÅŸündüm ki, ‘Evet, o bir felâket habercisi imiÅŸ!’ Çünkü, o basit vazife bile unutulursa, neler olmaz..
‘Bir çivi bir nal, bir nal bir at, bir at, bir kumandan demektir; bir çivi düÅŸerse, bir savaÅŸ kaybedilebilir!’ sözünü hatırlayalım.
Åžimdi.. Åžu ‘bilgi yarışması’nda sergilenen traji-komik durum da, nice ‘felâket alârmları’ndan birisidir.
Star Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.