Sosyal Medya

Ergün Yıldırım'ın kaleminden: Toplumbilim ve salgın mücadelemiz

Türkiye salgına karşı çok başarılı bir mücadele veriyor. Bunun çok boyutlu bileşenleri var. Sağlık Kurulu da bunlardan biri. Ortak akıl bu defa sağlık konusunda çalıştı. Kamuoyu doğru bir biçimde aydınlatıldı, tarafsız çalışan bir bilimsel akıl çeşitli kararlar aldı.



KutuplaÅŸma diye söyleyip dururken Türkiye kutuplaÅŸmayı aÅŸan akılla, bilimle ve izanla hareket eden önemli bir adım attı bu kurul aracılığıyla. Tıpçılarımızın bu ilmi, akli ve gayretli çalışmalarıyla gururlandık. SaÄŸlık ve bilim salgınla baÅŸ etmeye çalışırken aslında aynı zamanda bize bir ÅŸeyi daha gösterdi. Bütün kutuplaÅŸma çabalarına raÄŸmen devlet ve toplum sorunu çözmek için kutuplaÅŸmaya takılmadı ve ortak bir akıl ortaya koydu.
 
SaÄŸlıkçıların salgına salt saÄŸlık üzerinden giderek yoÄŸunlaÅŸmalarından daha tabii bir ÅŸey yoktur. TÜBÄ°TAK dergisinde doktorların Covid-19 ile ilgili hazırladıkları makaleleri de okudum. Tamamen tıpsal sınırlarda yürüyen bulgular, gözlemler ve önermelerden oluÅŸuyor. Ki doÄŸaldır bu. Halk saÄŸlıkçıları da olsa yine saÄŸlık bilinci merkezdedir. Sonuçta alınan tıp eÄŸitimi ve buradan kazanılan ana vizyon saÄŸlıktır. Oysa salgın salt bir saÄŸlık meselesi deÄŸil. Ciddi anlamda bir fert ve toplum meselesi. Bedenin biyolojik saÄŸlığı kadar bu bedenin psikolojisi ve bedenlerin beraber yaÅŸadığı sosyolojik koÅŸullar da önemli. Salgın, ciddi bir sosyolojik dünyayla beraber varlık kazanıyor. O nedenle sosyal mesafe, sosyal izolasyon, sosyal kapatma, ev, çalışma hayatı gibi konular tartışmaya girdi. Hatta sosyal medya bile bu baÄŸlamda önemli. Bütün bunlar salgının sosyolojik veçhesini gösterir. Bu veçheyi görmek, anlamak ve yönetmek sosyolojik ufku, bilgiyi ve analizi gerektirir. Bu açıdan da sosyologların rolü önemli. Daha ÅŸimdiden birçok sosyolog meslektaşımız yeni kavramlar ürettiler. AraÅŸtırmalar yaptılar ve metinler yazdılar. Toplumun salgındaki tepkisi, yayılımı ve sorunlarını anlamaya çalışıyorlar.
 
Türkiye’nin iyi sosyologları var. Toplumu anlayan, analiz eden ve sosyolojik bilgiyi çeÅŸitli alanlara transfer ederek kullanan sosyologlardan bahsediyorum. Devlet ve özel üniversitelerde sosyoloji bölümleri, araÅŸtırma projeleri ve yayınlar heyecanla devam ediyor. Çok önemli bir entelektüel sermaye bu. Bunu toplum yararına kullanmak gerekir. Zaten YÖK Kanunu’na göre akademisyenlerin bir görevi de toplumu aydınlatmak deÄŸil mi? Sosyolog akademisyenler, son yıllarda bu konuda ciddi mesafe aldılar. Riske girerek, mesai vererek, enerjilerini harcayarak sosyolojik müktesebatlarıyla aydınlatma çabası içinde oluyorlar. Türk toplumu aile, toplumsal cinsiyet, kentsel dönüÅŸüm, dini cemaatler konularınca ciddi sorunlara sahip. Bütün bunlar sosyoloji müktesebatıyla çalışılacak, araÅŸtırılacak ve anlaşılacak meseleler. Sosyologlar tezleriyle, makaleleriyle, araÅŸtırma projeleri ve medyadaki konumlarıyla bu hususlarda gayret içindeler.
 
Koronavirüs hususunda Toplum Bilim Kurulu’nun oluÅŸmasını Sayın SaÄŸlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca gündeme getirdi. Bu kurulun içinde sosyolog, din sosyoloÄŸu, psikiyatr, psikolog vs olacağını ilan ettiler. Çok isabetli bir karar. Çünkü salgın toplumda, topluma çarptı, toplumu beklenmedik tutumlara yöneltiyor. Anlık reflekslerini zaman zaman görüyoruz. Bu sarsılma, beklenmedik tutumlar, sosyal korku ve beklentiler ciddi analizler, anlamlar ve öneriler bekliyor. Toplum Bilim Kurulunda yer alacak sosyal bilimciler buna önemli katkılarda bulunabilirler. Bu ülkenin hali hazırda var olan sosyal bilim sermayesi neden tam da bu zor toplum günlerinde kullanılmasın?
 
Garip haberleri medyadan alıyoruz! Toplum Bilim Kurulu’na bir çok halk saÄŸlıkçı tıpçılar çaÄŸrılmış. Acaba tıpçılar salgının toplumsal boyutunda da kendilerini mi yetkin görüyorlar? Halk saÄŸlığı, sonuçta saÄŸlık temelinde bir halk algılayışıdır. DediÄŸimiz gibi sosyal bilimsel ufku ve bilgiyi taşımaz. Bundan dolayı buna toplumbilim kurulu deÄŸil, ikinci saÄŸlık kurulu denir. Mesleki asabiyeti de öne çıkardığı gibi gerçek bilimsel verilerle salgın ve toplum iliÅŸkisini anlama ve yönetme hususunda bir ÅŸey de sunmaz. YetiÅŸen o kadar sosyolog, psikolog ve psikiyatr insanı da hiçe saymak demek bu. Tıpçılarımız hayatlarını ortaya koyarak salgına karşı mücadele ediyorlar. Buna sonsuz saygımız var. Ancak salgının sosyal bilimsel gerçekliÄŸi de var. Sosyolojik ve psikolojik boyutları da önem taşıyor. O nedenle Toplum Bilim Kurulu’nun, toplum bilim kurulu olması gerekir.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.