Ramazan bir nevi eğitim sürecidir
Follow @dusuncemektebi2
Oruç ahlakının, inceliğin, zarafetin, alçak gönüllülüğün, cömertliğin, sabrın bütün bir hayatı kuşatmasıdır.
Dünya, güneÅŸ etrafındaki turunu bir kez daha tamamlarken, gündüz geceye yenik düÅŸüp, hilal bütün zarafetiyle gökyüzünü süslediÄŸinde o gece oruç hanelerimize misafir olmuÅŸtur. On bir aylık alışkanlıkların deÄŸiÅŸme zamanı gelmiÅŸ, oruç kendi plan ve programını, kendi düzenini getirmiÅŸtir. Kendimizi orucun manevi atmosferine bırakma zamanıdır artık. Oruç geçen yıl ki bıraktığı yerden bu yeni geliÅŸine kadar kırılan dökülen yanlarımızı yeniden tamire, yeniden tadilata baÅŸlamıştır. Yola revan olma, yolculuÄŸu sürdürebilme gücünü verir bize yeniden. Yoksa beden yorulmuÅŸ, duygular köhnemiÅŸ menzile ulaÅŸma gücü kalmamıştır.
Oruç her yıl bir önceki yıldan on gün önce gelir. Bu erken geliÅŸ geçen yılki vedalaÅŸma gününe bir hazırlık gibi gelir bana. Gönlü razı deÄŸildir on bir ay boyunca meydana gelen tahribata. Ä°nsan düÅŸtüÄŸü yerden kalkar, oruç tam da düÅŸtüÄŸümüz yerde bulur ve kaldırır bizi. Sonra orucun sarsıcı, sarıcı, kuÅŸatıcı manevi atmosferine bırakırız kendimizi. Tıpkı bir hekime ÅŸikâyetlerimizi anlatır gibi; kırılan, ufalanan, aksayan yanlarımızı dua niyetinde aktarırız oruca. Oruç bununla yetinmez birtakım ÅŸikâyetlerimizi söylemeyi unuttuÄŸumuzu, bir kısmını söylemeye çekindiÄŸimizi anlar ve sorularla açar bizi. UnuttuÄŸumuz, alıştığımız için normal gelen davranışlarımızı hatırlatır bize.
Åžaşırır kalırız! MeÄŸer ne çok aksayan yanımızın olduÄŸunu anlarız. Sonra oruç otuz günlük bir tedavi süreci baÅŸlatır, bir yol haritası çizer bize. Yememizden içmemizden uykumuzdan ve diÄŸer davranışlarımızdan oluÅŸan bir plan hazırlar, bir reçete yazar. Kuruyan, çölleÅŸen, virane hale gelen taraflarımızı yeniden yeÅŸertmek için bu reçeteyi bu otuz günlük süreçte yoÄŸun bir ÅŸekilde uygular, sonra da ramazan sonrası için bir reçete daha yazar ve bunu on bir ay boyu uygulamamızı ister bizden ve on bir ay sonra yeniden çağırır bizi oruç.
Üstad Sezai Karakoç ‘Samanyolunda Ziyafet’ kitabında ruhun oruçla arınmasına ÅŸöyle deÄŸinir: “Bir ev nasıl yılda bir defa temizlenir, örümcek aÄŸlarından kurtarılır, kiremitleri aktarılır, sıvanır, yıkanır, onarılır ve badana edilir, yani yeni yapılmış hale getirilirse, bir ruh da, yılda bir kere, böyle bir genel temizlik ve revizyon ister. Bir ÅŸehrin temizlenmesi onarılması, yeniden yapılması, sıva boya ve badanaların tazelenmesi ile Müslüman bir ÅŸehrin oruç boyunca ruhî canlılık ve hareketi, yükselme ve ilerlemesi birbirini çok andırır. Oruç, demek ki, bir noktadan bakınca, ruhun ve vücudun dezenfekte edilmesi oluyor.”
Oruç bir mevsimdir; ilkbaharda kuru dallarda bir tomurcuk, meyveye duran bir çiçek, hasat mevsimi yazın baÅŸakta aziz buÄŸday tanesi, hazan mevsimi sonbaharda daha gür gelmek için bir geri çekiliÅŸ, zemherinin soÄŸuÄŸunda içimizi ısıtan bir bahar havasıdır. Ä°nsan ömrünün de ilkbaharı-yazı; sonbaharı-kışı vardır. Hayatının her mevsiminde oruca farklı anlamlar yükler insan. “…yaşını başını almış bir müslümanda, geçmiÅŸ her yılın ramazanı, birbirine karıştırılmayacak ÅŸekilde farklıdır. Her ramazanın ayrı bir rengi, ayrı bir kokusu, ayrı bir biçimi vardır. Her biri kökte ve temelde aynı olsa da, her yılın ramazanı, mevsimlerin boyasına batıp çıka, hafızada ayrı bir fenomen deÄŸeriyle yaÅŸar.” (Sezai Karakoç, Samanyolunda Ziyafet)
Ramazan bir eÄŸitim sürecidir
Oruç tedavi ederken aynı zamanda bir eÄŸitim süreci de baÅŸlatır. On bir ayımızın nasıl geçmesi gerektiÄŸini, hayatımızı nasıl yönlendirmemiz gerektiÄŸini öÄŸretmeye çalışır. Åžunu söyler lisan-ı hâl ile bize oruç; -asıl Ramazan, Ramazan çıkınca baÅŸlar der. Amacı Ramazan terbiyesinin, oruç ahlakının, inceliÄŸin, zarafetin, alçak gönüllülüÄŸün, cömertliÄŸin, sabrın bütün bir hayatı kuÅŸatmasıdır. Kibrin, israfın, inkârın, hoyratlığın, yalanın, gıybetin, merhametsizliÄŸin, vicdansızlığın girdabına kapılmamamız için, bizi eÄŸitir bir ay boyunca.
Oruç, çocukları ise bir baÅŸka ağırlar ramazanda. Bir çocuk için yiyip içmekten alı konulmak ne kadar zor bir durumdur. Ancak çocuklar pek heveslidirler oruca tutunmaya. Sahura kalkmak için can atarlar. Tekne orucu denilen (bizde kuÅŸ orucu denirdi), günün bir kısmını oruçlu geçirmek için yalvarırlar anne babalarına. Ä°ftarın iftiharını yaÅŸamak isterler büyükleriyle. Minik bedenlerini kocaman yürekleri taşır camilere teravihlere. Temiz yürekleri heyecan doludur, ramazan hatırası, oruç hatırası biriktirirler berrak zihinlerinde.
Oruç bireysel bir ibadet olmasına raÄŸmen önce aileyi, aileden baÅŸlayarak dalga dalga kalbini ona açmış bütün insanlığı aynı atmosfer içerisine alır. Ä°lkin en doÄŸudan baÅŸlayarak insanlar sahur sofraları kurarlar. Bir düzen içerisinde doÄŸudan batıya sahur ışıkları gecenin karanlığını aydınlatır. Oruç gecenin en kutlu vaktinde sofraların kaldırılmasıyla baÅŸlar. Sonra ilk günün imtihanı yüz akıyla verilmiÅŸ akÅŸam olmuÅŸ tatlı bir telaÅŸ baÅŸlamıştır. Ä°lk sofranın kalktığı yerde bu sefer iftar için, iftihar için kurulmuÅŸtur sofralar. Sofralarının başında insanlar kutlu çaÄŸrıyı beklerler: “Allahüekber, Allahüekber…” Bu tatlı telaÅŸ akÅŸamın karanlığıyla tatlı bir huzur içerisinde doÄŸudan batıya doÄŸru akar gider. Sonra yeni bir heyecan ve gönül huzuru içinde en gencinden, en yaÅŸlısına camilere tatlı bir akın baÅŸlar. Teravihle bir sonraki günün orucuna hazırlık yapılmış olur.
Üzgünüz; bu sene insanlığa musallat olan bir virüs bizi mabetlerimizden mahrum bıraktı. Rabbimizden niyazımız tez zamanda tekrar mabetlerimize kavuÅŸmamızdır.
Ramazan böyle gün gün iÅŸler bizi ve kıvama getirir. Bizi öylece bırakıp aramızdan sıyrılıp gitmeyi de içinde bulunduÄŸumuz ortama uygun bulmaz. Bir bayram hediye ederek ayrılır aramızdan. Bayram sevinci bittiÄŸinde anlarız orucun aramızdan ayrılıp gittiÄŸini.
Artık ahdimize sadık kalıp, yeniden yolunu gözlemek düÅŸer bize.
Turgut Akça / Dünyabizim
Henüz yorum yapılmamış.