Sosyal Medya

D. Mehmet DoÄŸan: Erguvanlar ve Ä°stanbul

Evde kapalı kalma süresi uzadıkça, hasretlerimiz depreşiyor. Ayaklarımız yürümek, ellerimiz tutmak, gözlerimiz görmek istiyor.



Ä°çeride hayat var da dışarıda ne var? Kapalı yer korkusu diye bir rahatsızlık var: Klostrofobi! Evde korkuya kapılmıyoruz, fakat bakabildiÄŸimiz ufuk bizi görebildiklerimizin ötesine çağırıyor. Bakmasan olmuyor, baksan yine olmuyor! 
 
GeçmiÅŸteki benzer günleri hatırlamaya çalışırken, darbeler dolayısıyla sokaÄŸa çıkamadığımız günler ilk önce aklımıza geliyor. 27 Mayıs, 12 Eylül. Farklı yaÅŸlarda sokaÄŸa çıkılmayan günler.
 
12 Eylül Cuma, darbe cuma namazını vuruyor. Bir de artık unutulmuÅŸ olan nüfus sayımı günleri…
 
1985’te tam da böyle bir gün ve Ä°stanbul’dayız. Kültür Bakanlığı için bir belgesel çekimi münasebetiyle. Birkaç gün önce gelmiÅŸiz, pazar günü sayım var. Bir gün nasıl olsa, gelir geçer diye düÅŸünmüÅŸüz. Åžöyle bir hayalimiz var. Ä°stanbul’un en güzel yerlerinden birinde konaklıyoruz. Åžerifler Yalısı… Emirgân’ın en güzel yeri. Burada gün geçirmek bir zevk olur, sıkılmak ne kelime.
 
Aylardan ekim, havalar günlük güneÅŸlik…
 
ArkadaÅŸlarla mümkün olduÄŸu kadar geç kalkmakta mutabık kalıyoruz. Bahçede, BoÄŸaz’a nazır bir yere masayı kurup uzun bir kahvaltı düÅŸünüyoruz. Sen istediÄŸin kadar düÅŸün, hayâl kur.
 
Sayım memurlarının ilk çaldığı kapı bizimki oluyor. Galiba sayım, normal mesaiden erken baÅŸlıyor. Toparlanıp sayım memurlarının huzuruna çıkıyoruz. Ä°ÅŸlem tamamlanıyor, memurlar gidiyor.
 
Peki ÅŸimdi ne yapacağız? 
 
Uyumak ne mümkün çarnâçar erken vakitte kahvaltıya oturuyoruz. 
 
Bir kahvaltı ne kadar sürebilir ki? Bitiyor sonunda. Hava güzel, etraf ıssız, yollar boÅŸ ne vasıtalar ne insanlar. Deniz trafiÄŸi bile yok gibi. Nâdiren bazı yabancı gemiler geçiyor. Hemen bitiÅŸiÄŸimizde Emirgân’ın meÅŸhur Çınaraltı kahvesi var.. Hani Yahya Kemal’in müdavim olup ÅŸiir yazdığı mekânlar…Onun gibi Yesarî hatlarının bir nefisine bakmak istiyoruz!
 
Ne mümkün? Zaten mekânlar da kapalıdır. Az ötede güzelim Emirgân bahçesi, kim bilir yeÅŸilin kaç çeÅŸidi var orada. Yanımızda doÄŸru dürüst kitap yok. Televizyon tek kanal ve sıkıcı.
 
Manzara bir süre sonra biteviyeleÅŸiyor. Üstelik hava ısındıkça manzaraya karşı oturmak zorlaşıyor. SokaÄŸa çıkma yasağının azaba dönüÅŸtüÄŸünü hissediyoruz. Ne çayhaneler ne Emirgân bahçesi…Bir tek ÅŸey düÅŸünüyoruz: BulunduÄŸumuz yerden çıkıp sokaÄŸa atılmak. AlabildiÄŸine yürümek…
 
Yasaklar bittiÄŸinde Tarabya’ya doÄŸru ipten kazıktan boÅŸanmışasına hızlı bir yürüyüÅŸte buluyoruz kendimizi…
 
Ankaralıyız, fakat 3-4 yıllık Ä°stanbululuÄŸumuz var. AskerliÄŸimiz Kartal Maltepe’de. 1974-75. Ä°stanbul’un nüfusu 2.5 milyon. Yani herÅŸey yerli yerinde. AhÅŸap mahaller zamana meydan okuyor.
 
YeÅŸilse yeÅŸil, tarihse tarih. Her adımda bir baÅŸka güzellik. Biz de boÅŸ zamanlarımızı geezerek deÄŸerlendiriyoruz. Pazarları günü güzel geçirmenin en kolay yolu, bir BoÄŸaz vapuruna binip
 
Kavaklara kadar gitmek. Anadolu Kavağı’nda bir ÅŸeyler yiyip, dönüÅŸ vapuruna binmek, iÅŸte akÅŸam böylece geliveriyor…
 
Bir hafta sonu, mevsim bahar, BoÄŸaz vapuru sanki daha ağır seyrediyor. Ä°skelelerde daha fazla duruyor. Fakat bu BoÄŸaza bir ÅŸeyler olmuÅŸ. Bir ressam fırça darbeleriyle öyle bir renk sürmüÅŸ ki…Hiç böyleliÄŸini görmemiÅŸiz. Bir acayip renk ki, leylak desek, deÄŸil ve nihayet erguvan olduÄŸunu, öÄŸreniyoruz…
 
Ä°stanbul’un bir erguvan bayramını farkına varmadan idrak etmiÅŸiz. Gafletimize bakın ki ertesi hafta aynı resmi görmek, bu sefer fotoÄŸraflamak hevesindeyiz. Her ÅŸey aynı, BoÄŸaz da yerinde, fakat manzara deÄŸiÅŸmiÅŸ. Bizimkine düpedüz gaflet denir: Erguvan mevsimi bu, güzel ÅŸeylerin ömrü kısa olur... 
 
Televizyonlarda insansız Ä°stanbul görüntüleri ve erguvan... Her ÅŸey bir yana, ÅŸimdi Ä°stanbul’da olmak vardı! 
 
Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.