Ahmet Taşgetiren: Ankara Barosu ve İslam'a nefret algısı
Follow @dusuncemektebi2
Önce bir tespit yapalım: Ankara Barosu adına yayınlanan metni hazırlayan kişi her kimse asıl hedefi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş değildir. Ali Erbaş’ın üzerinden tanıdık bir kin seslendirilmektedir.
“Sesi çaÄŸlar öncesinden gelen” gibi, “bundan sekiz – dokuz nesil önceki büyükleriyle aynı zihinsel ve dogmatik sınırlara sahip olmak için insan onuruna karşı gösterdiÄŸi direniÅŸ” gibi, “meydanlarda cadı diye kadın yakmak” gibi ifadeler, evet, tanıdık bir “Ä°slam karşıtlığı”nın izlerine basıyor. Metnin geri kalan kısmı bu öfkenin, hatta kinin dolgu malzemesi niteliÄŸindedir.
Kur’an-ı Kerim’in bu tipler için de bir tanımlaması vardır:
“…..kinlerini ağızları ile dışa vuruyorlar, ancak kalplerinde gizledikleri kin daha büyüktür.” “ ….size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar.” (Al-i Ä°mran, 118-119)
Evet, o metin Ä°slam’a daha kategorik olarak “çaÄŸdışı” diyen zihniyetin 2020’ye kadar sarkan versiyonudur.
Bu metne tepkiyi öncelikle, bu tür bagajlardan arınma arayışında olan mesela CHP’nin, mesela KılıçdaroÄŸlu’nun göstermesi gerekirdi. Çünkü muhafazakâr camialarda keskin tepkilere sebep olacağı açık olan bu çıkış, öncelikle onlar için bir karartma zeminine dönecekti. Ama bunu okumak da bir siyasi hassasiyet gerektiriyor. Henüz o hassasiyet sergilenmiÅŸ deÄŸil. Ayrıca Baro’nun içinden bir tepkinin çıkması da Baro için bir saÄŸduyu iÅŸareti olurdu.
Ä°kinci olarak, BaÅŸkan ErbaÅŸ’ın minbere taşıdığı konu, evet Kur’an ikazlarıyla ilgilidir. Kur’an’da zina yasaklanıyor. EÅŸcinsellik, Lut kavmi vesilesiyle toplumları felakete sürükleyen bir fiil olarak anlatılıyor. Kur’an’da yasak kapsamına alınan baÅŸka iÅŸler de var. Mesela “Faiz Allah’a savaÅŸ açma” gibi deÄŸerlendiriliyor. “Yetim malını yemekle ateÅŸ yemek” aynı nitelikte görülüyor. “SarhoÅŸ edici ÅŸeyler” yasaklanıyor. “Günah neden günah?” diye bir baÅŸlık açıldığında bunların “Hikmet”leri üzerinde durulabilir. Kur’an, “Günahlar”la toplumsal felaketler arasında irtibat bulunduÄŸu kanaatini de veriyor.
Ä°slam inancına göre evrende var olan her ÅŸey Allah’ın bilgisi, iradesi, kudreti, yaratması dışında görülmediÄŸi için insanın – toplumların yaÅŸadığı tüm olaylar da bu ana inanç çerçevesinde deÄŸerlendiriliyor. Bu bir inanç meselesi.
Ama insan, inansın inanmasın, insan davranışlarının hem kendisi hem toplum için bir bedeli olduÄŸunu da biliyor. Zinanın da bir bedeli var, eÅŸcinselliÄŸin de, faizin, kul hakkına riayetsizliÄŸin, iÅŸkencenin, katlin vs.’nin…
Kur’an’da bir ayet var: “Bir de öyle bir fitneden sakının ki, içinizden sadece zulmedenlere isabet etmekle kalmaz…..” (Enfal 25) Yani ÅŸöyle bakalım, gözle görülmeyen bir virüs, zaman içinde tüm vücudu denetimi altına alabiliyor. Ben bir ara “Günaha özgürlük” talepleri seslendirilince “Günahı sadece kendimiz için ak olarak görme eÄŸilimindeyiz. Herkesin günah iÅŸlediÄŸi bir toplumu düÅŸünmek bile insanı ürkütebilir” diye yazmıştım.
Aslında seküler hukuk da, kimi cezaları, toplumun genel yapısını sarstığı için yasaklar. Diyelim eÅŸcinsel evliliÄŸin yasal hale geldiÄŸi toplumlarda bile geniÅŸ toplum kesimlerinin buna karşı olduÄŸu biliniyor.
Bu konuları, zaman zaman boÄŸucu niteliÄŸe bürünen kampanyalardan da bağımsız kalarak deÄŸerlendirmek gerekir diye düÅŸünüyorum.
Evlilik dışı ve daha ötede hiçbir sınır gözetmeyen cinselliklerin insan nesli için “bedel”i aslında bir uçtan görülmeye de baÅŸlanmış bulunuyor. Ne diyelim, kimilerine çok naif gelebilir ama, ben biraz daha akl-ı selim uyarısı yapmayı tercih ederim.
Bir baÅŸka duyarlılık, bana göre, islâmî camianın “Hocalar”ına düÅŸmektedir. Derim ki, sosyal medyada fırtınalar estiÄŸi ortamda, bir tartışmanın göbeÄŸine palas pandıras dalmak yerine, hangi söylem hangi zamanda hangi üslupla daha saÄŸlıklı, Ä°slam’ın insanlara ulaÅŸması noktasında isabetli olur, onların devreye girmesi en çok da bugün için gerekli deÄŸil midir? Bir ara (epeyce önce) Diyanet “Hutbe nasıl olmalı?” diye toplantılar yapmış, medya mensuplarını (Mehmet Barlas’ın da davet edildiÄŸini hatırlıyorum) çağırıp metin yazımı konusunda görüÅŸlerini almıştı. Bu konuda BaÅŸkan ErbaÅŸ’ın salgın ortamına gelen son hutbesinin deÄŸerlendirilmesi de gerekebilir.
Son bir nokta: Bu tartışmanın zaten mevcut olan siyasi kamplaÅŸmayı besleyen bir araç haline gelmesi, Baro metnini hazırlayan zatın ötesinde kitlelerin dışlanmasına dönüÅŸmesi “Din dili” açısından problemlidir. Bazen birisine “Kör müsün” dersiniz, hedef aldığınız kiÅŸiyi deÄŸil körleri incitirsiniz. Dini metinlerimizin de, Diyanet gibi kurumlarımızın da siyasi kamp uzantısı haline gelmemesi hem Diyanet’in hem de “Din konusunda duyarlı” siyasetçilerin özen göstermesi gereken konudur.
Ahmet TaÅŸgetiren / Karar
Henüz yorum yapılmamış.