Arşivin gösterdiği: BAE emirinin dedesinden devraldığı bedevi yağma akıl
Follow @dusuncemektebi2
Dünyamızın yaşadığı içe kapanma süreci aslında oturduğumuz yerden daha fazla dışa açılmayı da sağladığını söyleyebiliriz. Özellikle bilgi, belge, arşiv, kitap paylaşımı konusunda bütün kuruluşların gösterdiği eşsiz cömertlik dünya tarihine altın harfler ile kaydedilecektir. Benim tercihim dünya arşivlerinden Körfez’e dair belgeleri okumak oldu. Okumaya da devam ediyorum.
Dünyamızın yaÅŸadığı içe kapanma süreci aslında oturduÄŸumuz yerden daha fazla dışa açılmayı da saÄŸladığını söyleyebiliriz. Özellikle bilgi, belge, arÅŸiv, kitap paylaşımı konusunda bütün kuruluÅŸların gösterdiÄŸi eÅŸsiz cömertlik dünya tarihine altın harfler ile kaydedilecektir. “Bilgi güçtür” felsefesiyle elindeki bilgiyi yüksek meblaÄŸlar ile pazarlamayı gelenek haline getiren dünya, ilk defa kendi sınırlarını da zorlayarak, insanlara kolayca her türlü bilgi eriÅŸimine imkân verdi.
Benim tercihim dünya arÅŸivlerinden Körfez’e dair belgeleri okumak oldu. Okumaya da devam ediyorum. Malum, bugün dünya siyasetinde etkin bir coÄŸrafya olan Körfez tarihi ile ilgili en zengin bilgiler Osmanlı veya Ä°ngiliz arÅŸivinde yer almaktadır. Osmanlı arÅŸivi bugünkü BAE sınırlarına kadar çok engin bilgiler ile dolu iken; Ä°ngiliz arÅŸivi de Umman ile Katar arasındaki coÄŸrafya hakkında detaylı bilgilere sahiptir. Ancak Ä°ngiliz arÅŸivleri daha ziyade 19 ve 20. yüzyıla odaklanırken; Osmanlı arÅŸivleri 16. yüzyılın başından itibaren bölge hakkında önemli ve ilginç bilgiler sunmaktadır.
Ä°ngiliz arÅŸivinde benzeri yüzlercesini okuyacağımız bir hikâyeye dönelim. Daha sonra ÅŸöhret bulacak genç bir Ä°ngiliz siyasi memuru Kamball, o zaman bağımsız ÅŸimdi ise BAE’ye baÄŸlı Åžarıka’dan, Maskat’taki patronu Hennel’e 19 Aralık 1846’da özetle ÅŸunları yazıyordu:
“ÖÄŸrendiÄŸime göre Sultan bin Sakar, Abudabi’de Åžeyh Said bin Tahnun’u ziyaret edip, -aralarındaki ittifak gereÄŸi- Gafle, Havatır ve bunlara baÄŸlı bütün Bedevi kabilelere bir saldırı hazırlığı yaptılar.”
Siyasi memur bu istihbaratına kısa ve basit bir açıklama getiriyor ve bütün bu hazırlıkların, sadece Havatır’a baÄŸlı Abdullah bin RaÅŸid’e zarar vermek için yapıldığını söylüyor. Kamball kısa bir süre önce de Åžeyh Said bin Tahnun’un Åžarıka ve Zubeyd taraflarındaki Havatır ve ona baÄŸlı kabileleri yaÄŸmalamak için deve ve atlı süvariler gönderdiÄŸini yazarak bunun sürekli tekrarlandığını beyan ediyor.
Aslında gazve olarak isimlendirdikleri yaÄŸma kültürü, bedevilerin sosyal hayatlarından bir parçadır. Onsuz yapamazlar. Bu maksatla ittifaklar kurup baÅŸkalarına saldırmayı maharet kabul ederler. Ancak bu ittifaklar hiçbir zaman sürekli deÄŸildir. GerektiÄŸinde yaÄŸmacı müttefikler, kolaylıkla birbirlerini de yaÄŸmalarlar. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Osmanlı’nın bölgedeki memurları raporlarında; sadece “bedeviler arasında alışıldık olduÄŸu gibi” diyerek kısa izah getirirken; Ä°ngilizlerin bütün detayları vermelerinin sebebi nedir? Bir kaç deve için baÅŸlayan ve yıllarca sürebilen kavgalar niçin Kamball gibilerin dikkatlerini çekmekte ve sahifeler dolusu yazılara konu olmaktadır?
Çünkü Osmanlı, bedevi unsurlar arasında bir gelenek olan yaÄŸmayı durdurmak ve Müslüman kanının akıtılmasını engellemek için meseleyi büyütmemeye bakarken; Ä°ngilizler, yangına körükle gitmeyi yeÄŸlemekteydiler. Nitekim Kamball söz konusu raporunda; Muhammed bin Zayed’in büyük dedesi Åžeyh Tahnun’un bundan sonra da Dubai ve Umm Kavayin’e yöneleceÄŸini ve orada yaÄŸmaya devam edeceÄŸini yazarak bundan istifade edilebileceÄŸini ima etmektedir.
Bu tarihten sonra, Körfez’in Ä°ngilizler tarafından kolayca dizayn edilmesine bu ve benzeri hadiseler imkan vermiÅŸ ve onların himayesinde “mütareke devletçikleri” ortaya çıkmıştır. BaÅŸka bir ifade ile söylersek, Körfez’de -bazı istisnalar hariç- henüz hakiki bir devlet aklı oluÅŸmamıştır. YaÄŸma kültürü üzerine bina edilen ve bunu zihin dünyalarında meÅŸrulaÅŸtıran akıl, aynı anlayışı, Kızıldeniz’e, Yemen’e, Mısır ve Libya’ya kadar yaygınlaÅŸtırmıştır. Yemen Savaşı’nı baÅŸlatıp, sayısını bilmediÄŸimiz kadar Sudanlı askeri bölgede kaybeden bu akıl; ÅŸimdi de Sudan ve Çadlı askerleri Libya’da kullanmak için harekete geçmiÅŸtir.
Peki niçin?
Eskiden olduÄŸu gibi, basit günlük ihtiyaçlar ve birkaç deve için hareket etmediklerine göre, geriye bir ihtimal kalmaktadır. O da, kendilerini, kültürlerini ve bedevi savaÅŸlarını aÅŸağılayan efendilerine, küresel paylaşımdaki kavgalarında hizmet etmek için.
Petrol gelirlerinin büyük bir bölümünü silahlanmaya ayıran bu akıl, tükenme noktasına gelmiÅŸtir. Özellikle 2014’ten sonra petrol gelirlerinde baÅŸlayan düÅŸüÅŸ onları ÅŸaşırtmış ve efendilerinin aklına daha fazla mahkûm etmiÅŸtir. Gelirleri düÅŸerken, bir taraftan da bir hiç uÄŸruna sürdürdükleri savaÅŸların finansını yapmak zorunda kalan bu akıllar; ÅŸimdi de Batılıların kontrolündeki devlet fonlarını eritmeye baÅŸlamışlardır.
Sözün özü, kin ve nefreti, intikam duygusunu asırlarca sürdüren bedevi akıl, uzak görüÅŸten, stratejik bakıştan mahrumdur. Yemen’de maÄŸlup olanlar, ÅŸimdi baÅŸkalarından kiralayacakları milisler ile Libya’da kahramanlık peÅŸindedirler. Ancak yakında kendi içlerine dönüp eski kavgalarına baÅŸlayacaklardır.
Bedevi kültürün kabul ettiÄŸi haram aylardan olmasa da bütün Müslümanların kutsal ayı Ramazan’da sadece bir tavsiyemiz olabilir.
Müslümanı Müslümana kırdırmaktan, Müslüman kanı akıtmaktan vazgeçin. Yoksa akıttığınız kanda boÄŸulacaksınız.
Zekeriya KurÅŸun / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.