Sosyal Medya

Yasin Aktay: Faşizmin şah damarı eşcinsel despotizm

Ramazan ayının başlangıcına da denk gelen geçtiğimiz hafta boyunca Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanı hakkında, başkanın verdiği hutbe içeriğinden dolayı suç duyurusunda bulunmasını tartıştık. Handiyse, tam eski Ramazanları andıran bir tartışmaydı.



“Eski Ramazanlar” diyorsak da, çocukluÄŸumuzun Ramazanlarından deÄŸil, ÅŸunun ÅŸurasında sadece bir kaç yıl öncesine kadar laikçi panikatakların iftar topunu bekler gibi ilk teravihle birlikte saldırıya geçtiÄŸi zamanların Ramazanları. Neredeyse Ramazan’ın menâsiki haline gelmiÅŸ bu tartışmalar bir türlü laikleÅŸtirilememiÅŸ toplumun Ramazan’da iyice nükseden Müslümanlığına karşı verilen duygusal tepkilerdi aslında. O yüzden aslında aklı başında hiçbir tartışmanın yaÅŸanma ihtimali de olmuyordu.
 
Bir kısım insan dine, dindarlığa karşı kalplerinin en derinlerinde bir ukde haline gelmiÅŸ komplekslerini açığa vuruyorlardı. Ä°ÅŸin tabiatı da bu deÄŸil mi? Dine karşı kim aklı başında nasıl bir tartışma yürütebiliyor ki bu memlekette. Din, millet, milliyet sözkonusu olduÄŸunda ortaya serilen fikirler veya karşı fikirler insanların aÅŸk ve nefret kıskacında kalıyor. Bu alan da felsefe veya bilim konusu olmaktan çok ciddi psikoloji vakası olarak deÄŸerlendirilmeyi daha fazla hak ediyor. Dindarca eylemler günahkarları neden rahatsız ediyor? Veya tersi, dindarlar kendi sevaplarının peÅŸinde koÅŸmak varken günahkarların günahıyla neden daha fazla ilgileniyor? YaÅŸanan hangi dönüÅŸümlerden sonra geride bıraktıklarımızda gözümüz kalıyor? Dostoyevski’nin romanlarında ortaya koyduÄŸu meÅŸhur komplekslerden biri, mesela: günahkarlar, özellikle papazların, din adamlarının günah iÅŸleme ihtimalini neden büyük bir müjde gibi karşılarlar?
 
KuÅŸkusuz, Ankara Barosu’nun eÅŸcinselliÄŸi dine karşı savunan çıkışı bundan çok öte bir kompleks konusu. Konu eÅŸcinselliÄŸin hak ve özgürlük talebi olmaktan çıkmış onu dine dahi nüfuz edecek yeni ve despotik bir iktidar arzusuna dönüÅŸmüÅŸtür. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Sayın Prof. Dr. Ali ErbaÅŸ’ın içinde zinadan, livatadan, “büyük günahlar” olarak sakındıran hutbesine Ankara Barosu’nun verdiÄŸi tepki nasıl bir kompleks veya psikoloji konusudur? Ä°nsanı din konusunda bu kadar cahil bir o kadar da öfkeli kılan kompleksi iyi irdelemek gerekiyor.
 
Cami cemaatinden, hatta Cuma cemaatinden, hatta bayram namazı cemaatinden Sayın ErbaÅŸ’ın hutbesini yadırgayacak, ondan birilerine karşı kin ve nefret söylemi anlayabilecek bir Allah’ın kulu çıkar mı? Çıkmaz. Çünkü herkes bilir ki, Ali ErbaÅŸ kendinden konuÅŸmuyor, doÄŸrudan Kur’an’ın, Ä°slam’ın en temel yasaklarını dile getiriyor. Camiye gelen kiÅŸi aslında bunları duymaya da hazır. ErbaÅŸ bunları sadece hatırlatıyor. Ä°slam zinayı da, eÅŸcinselliÄŸi de yasaklıyor ve bunların toplumun dokusunu bozan, nesli ve ekini bozan yanlarına da dikkat çekiyor. SaÄŸlıklı bir toplum ideali var dinin; ahlakın bir kısmı da bu saÄŸlıklı toplumu inÅŸa eden kodlamalardan oluÅŸur.
 
Bireysel özgürlükleri sorumsuzlukla eÅŸdeÄŸer olarak düÅŸünen ve hazlarını, heva ve heveslerini kendilerine yol edinenlerin anlamakta zorluk çekeceÄŸi bir ÅŸeydir bu. Bugün özellikle eÅŸcinselliÄŸin toplumsal dokuyu nasıl tahrip ettiÄŸine, aile hayatını nasıl yok ettiÄŸine ve neticesinde ekini bozduÄŸuna dair bir yığın alamet var. Bu alametler yeni ortaya çıkmış deÄŸil, ama eÅŸcinselliÄŸin yayıldığı, meÅŸrulaÅŸtırıldığı, yetmiyor bir de bütün toplumu esir almaya çalıştığı yerlerde nelere mal olduÄŸu gün gibi ortadadır.
 
Bu iÅŸin Avrupa’da neredeyse yeni bir ahlaki norma dönüÅŸmüÅŸ olduÄŸu ve eÅŸcinselliÄŸin artık bir özgürlük meselesi olmaktan bile çıkmış, artık baÅŸka insanların hayatlarına, normlarına, inançlarına müdahale edecek boyuta gelmiÅŸ olduÄŸu da bir gerçek. Bugün dünyada siyasette, kültürde, finans ve iÅŸ dünyasında, hatta bilimde eÅŸcinsel lobisinin efsanevi Yahudi lobisinden daha güçlü ve etkili hale gelmiÅŸ olduÄŸu da… Bütün bu alanlarda etkinliÄŸini sürdüren eÅŸcinsel lobisinin oturtmaya çalıştığı yeni norm düzenini bir türlü kabul ettiremediÄŸi bir alanın din olduÄŸu anlaşılıyor. Aslında eÅŸcinsel lobisi Avrupa’da ne yapıp edip Hıristiyanlık üzerinde arzuladığı bu iktidarı neredeyse tesis etmiÅŸ durumda. YahudiliÄŸin de Hıristiyanlığın da apaçık günah saydığı eÅŸcinselliÄŸi, rahipler bugün eÅŸcinsel iktidarın lanetinden kaçındıkları için vaazlarına konu edinmekten çekinmektedirler.
 
Bilim alanında sanat, sosyoloji, psikiyatri, psikoloji, ve tıp bilimine eÅŸcinselliÄŸi bir hastalık veya sapkınlık olarak niteleyecek her türlü tezin önü kapatılmış durumdadır. Bugün bu bilim alanlarında böyle bir tezi ileri sürmenin eÅŸcinsel güce çarpan bir yaptırımı, bir bedeli vardır. Almanya’da buna cesaret eden bir psikiyatristin başına gelenler malum.
 
Esasen Ä°slam din ve nasihat olarak müminlere bunu yasaklayıp ona karşı sakındırsa da hukuk alanında özel hayatın mahremiyeti çerçevesinde kimin ne yaptığına da karışılacağı bir toplum öngörmüyor. Bilakis özel hayata dair tecessüsü de eÅŸit derecede sakındıran Ä°slam’ın bu konudaki normu, insanlara belli bir özgürlük alanı da tanımıştır. Öyle anlaşılıyor ki, günahın toplumsallaÅŸtırılması, özendirilmesi günahın kendisinden çok daha ağır bir günah sayılmıştır.
 
Kendi özel hayatında insanların ne yaptığıyla Türkiye’de de kimse ilgilenmiyor. Ancak öyle görünüyor ki, eÅŸcinsel lobisinin talep ettiÄŸi özgürlük bile deÄŸil, herkesin hayatını kendi kurallarına göre belirlemek, bir eÅŸcinsel toplum ortaya çıkarmak.
 
Bu lobi sanatın her alanında, sinemada, müzikte, oyuncak sektöründe çocukları eÅŸcinselleÅŸtirme, insanları eÅŸcinselliÄŸe özendirme konusunda emperyal bir tutum sergiliyor. Ailece, çoluk çocuk seyredilen filmlerin çoÄŸunda alakasız bir yerde bir eÅŸcinsel iliÅŸki bir normalite olarak sunuluyor. Konu artık orada burada aÅŸağılanan, hor görülen eÅŸcinsellerin basit hak-hukuk özgürlük meselesi olmaktan çıkmış, çoktan ciddi bir eÅŸcinsel despotizmine dönüÅŸmüÅŸ durumda.
 
Baksanıza artık insanlarla Allah’ın arasına bile girmiÅŸ helali haramı tayin etme cüretkarlığına uzanmış.
 
Takdir edersiniz ki helali haramı belirleme arzusu, despotizmin son raddesi, siyasal ilahiyatın diliyle söyleyeceksek bir tanrılaÅŸma arzusu. Hafazanallah.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.