Edebiyatımızdaki Ramazan
Follow @dusuncemektebi2
Mustafa Özçelik / Mücerret
“Âşıklara eydin sala
Oruç ayı geldi yine
Rahmet denizi cûÅŸ edip
Âlemlere doldu yine”
ÅžEYH ÜFTADE HAZ.
Din ile hayat arasında kopmaz bir iliÅŸki vardır. Dolayısıyla bu durum sanatı da etkilemiÅŸ¸ dini ve onunla ilgili olan her konuyu¸ temayı iÅŸleyen sanat eserleri meydana getirilmiÅŸtir. Bu durumu hemen her sanat dalında görmek mümkündür.
Edebiyat ise hayatı kuÅŸatıcılığı bakımından daha geniÅŸ ifade imkânlarına sahiptir. Bu bakımdan edebî eserlerde din ve dinin insan ve hayattaki tezahürleri¸ hemen her türlü ibadet¸ dine ait her türlü uygulama ve bunlara ait duyuÅŸ ve düÅŸünüÅŸler pek çok edebî eserde iÅŸlenir.
Dinî ibadetlerden birisi olan oruç ve bu ibadetin yerine getirildiÄŸi¸ on bir ayın sultanı kabul edilen Ramazan ayı da edebiyatımızın vazgeçilmez konuları arasındadır. Çünkü ramazan oruçtan namaza¸ sadakadan zekâta kadar her tür ibadetin yerine getirildiÄŸi çok özel bir aydır. Bu bakımdan Ramazan ayının insanı her bakımdan deÄŸiÅŸime uÄŸratan¸ ona yeni anlayış ve kavrayış imkânları sunan¸ davranış deÄŸiÅŸikliklerine yol açan dolayısıyla insanın hayatını buna göre ÅŸekillendiren bir gücü vardır.
Yenilenme ayı
Bu ayda tutulması emredilen oruç¸ ruhî bir yenilenmenin en önemli imkânıdır. Yıl boyunca rutinleÅŸen hayatımız¸ bu ayda birden bire farklı bir zenginliÄŸi¸ ruhaniyeti¸ bereketi¸ içsel arınmayı¸ kendimizle hesaplaÅŸmayı gerekli gördüÄŸümüz imkânları beraberinde getirir. Sofralarımız gibi kalbimiz de bereketlenir. Kul ile Yaratıcı arasındaki baÄŸlılık daha özel ve içtenlikli bir hale bürünür. PaylaÅŸmayı öÄŸreniriz. Dünyada kendimizin dışında olan insanların farkına varırız. Denilebilir ki bir ailede topluca gerçekleÅŸtirilen en önemli ibadet oruçtur. Orucun herkesi kendi çekim alanına sürüklediÄŸi bu ay bir zeytinin¸ bir yudum suyun¸ saÄŸlığın ne büyük bir nimet olduÄŸunu çok canlı olarak gösterir.
Bin geceden daha hayırlı kabul edilen Kadir gecesi bu aydadır. Ramazan¸ ayrıca Kur’an ayıdır. Kur’an-ı Kerim bu ayda indirilmeye baÅŸlanmıştır. Dolayısıyla insanlık Kur’an’la bu ayda yeniden tanışır. Mukabeleler¸ her eve bir melek ordusu indirir. Hz. Peygamber¸ sanki daha bir yakınımızda hissedilir. O kutlu önderin sabır¸ direniÅŸ ve mücadele derslerini öÄŸreniriz. Ä°man¸ hayat¸ aÅŸk¸ ölüm üzerine yeni bilgelik dersleri öÄŸrenir¸ yeni yorumlara imkân buluruz. Böylece¸ Ramazanın görünüÅŸteki aç kalma susuz kalma gibi sıkıntıları asla söz konusu olmaz ve bu ay bütün zenginlikleriyle adeta bir ÅŸölene dönüÅŸür.
Böylesine bir zenginliÄŸin edebiyata yansımaması elbette düÅŸünülemez. Edebiyat ki hayata ve insana tutulan bir aynadır. Biz¸ Ramazanı¸ orucu anlatan bu tür eserlerde iÅŸte bu ÅŸölenin bütün renklerini görürüz. Oruç¸ nasıl ruhsal bir yenilenmenin ÅŸöleni ise edebiyat da bundan payını alır o da bir yenilenmenin içine girer.
Edebiyatımızda Ramazan
Ramazan ayı¸ muhtevasında taşıdığı büyük zenginlikle inanç¸ kültür¸ gelenek anlamında ortaya çok zengin bir birikim çıkarmıştır. Bu birikim içinde edebiyata yansımaları da büyük olmuÅŸtur. Öyle ki bu kavram etrafında atasözleri ve deyimler oluÅŸmuÅŸ¸ fıkralar üretilmiÅŸ¸ hatıra türü büyük bir zenginlik kazanmış¸ Ramazaniyeler¸ ramazan manileri¸ ilahiler bu ayda üretilen verimli eserler olmuÅŸlardır. Böylece Ramazan¸ edebiyatımızın her alanında yeni eserlerin doÄŸmasına sebep olmuÅŸtur
Ramazanla Ä°lgili Eserler
Ramazan en baÅŸta “Ramazaniye” isimli özel bir türün doÄŸmasına sebep olmuÅŸtur. Ramazaniyeler¸ genel olarak ramazandan bahseden eserlerin ortak adıdır. Bunlar genellikle manzum olarak ve kaside biçiminde yazılmış eserlerdir.
Bu tür eserlerde ana konu ramazan¸ oruç¸ teravih¸ kadir gecesi¸ iftar¸ sahur¸ camiler¸ mahyalar¸ kandiller ve bayramdır. Hatta bu bütünlük içinde Ramazanın tabii bir gerçeÄŸi olarak iftar yemekleri¸ zengin ve yoksul kiÅŸilerin halleri¸ tiryakiler vs. de bu tür eserlerin iÅŸledikleri konular arasına girer. Öte yandan bu tür eserlerde mahalli ve yerli malzemeye dayalı olarak Ramazan dolayısıyla deÄŸiÅŸen günlük hayat ele alınır.
Bütün bu konuları iÅŸleyen Ramazaniyelerin yanında Ramazana özgü ilahileri¸ iftar ve özellikle sahur vaktinde söylenen manileri ve münferit ramazan ÅŸiirlerini de bu kapsam içinde düÅŸünmek gerekir.
Divan Åžiirinde Ramazan ve Ramazaniyeler
Divan ÅŸiiri¸ kendi özgün yapısı içerisinde hayata ve insana da açılmış bir ÅŸiirdir. Bu bakımdan ramazan konusu Divan ÅŸiirinde de iÅŸlenmiÅŸtir. Pek çok divan ve mesnevi’de dinle alakalı diÄŸer konuların yanı sıra özel bölümler açılarak oruç ve ramazan da iÅŸlenmiÅŸtir. Bunlardan bir kısmı konuyu dini ve didaktik olarak ele alan eserlerdir. Bu tür eserler arasında Süleyman Nahifi’nin orucun faziletlerini anlattığı Fazilet-i Savm¸ DevletoÄŸlu Yusuf’un Kitâb’ül-Beyân¸ HatipoÄŸlu’nun Bahr’ül Hakâyık¸ Ä°brahim Tennuri’nin Gülzâr-ı Manevî ve Nabi’nin Hayriyye isimli eserlerini sayabiliriz. Ama bunlar edebî olmaktan çok dinî ve didaktik yönü ağır basan eserlerdir.
Divan ÅŸiirinde edebî mahiyette yazılmış Ramazan ÅŸiirleri de mevcuttur. “Ramazaniye” adını verdiÄŸimiz asıl ÅŸiirler bunlardır. Bu ÅŸiirlerde¸ ramazan ayı münasebetiyle devrin devlet büyüklerine sunulan kasidelerdir. Nesib bölümlerinde Ramazanın geliÅŸi¸ faziletleri¸ oruç tutan insanların davranışları¸ camiler¸ mahyalar¸ kandiller¸ iftar ve sahur sofralarının çok edebî bir dille anlatıldığı bu kasidelerde övülen devlet büyüÄŸünün nitelikleri ramazanla bir baÄŸ kurularak ele alınır. Bu tür eserlerde öncelikle ramazan ayının çok özel bir ay oluÅŸuyla söze baÅŸlanır. Kadir gecesinin hususiyetine dikkat çekilir. Bu ayda rahmet kapılarının ardına kadar açıldığı ve insanları yanlışa sürükleyen ÅŸeytanın bu aya mahsus zincire vurulduÄŸu dolayısıyla bu ayın kulluk için en uygun ortamı oluÅŸturduÄŸu anlatılır.
Hilalin görülmesi Ramazan için çok önemli bir durumdur. Çünkü ilk oruç yani Ramazanın baÅŸlaması hilalin görülmesiyle gerçekleÅŸir. Bu durum¸ bütün toplum kesimleri için önemli ve heyecan verici bir durum oluÅŸturur. Åžaban ayının son günlerinde yüksekçe bir yere çıkılarak hilalin görülmesi beklenir. Bu konuda görevli olanlar¸ hilali görünce durumu kadıya bildirirler. Durum iki tanıkla doÄŸrulatıldıktan sonra resmî duyuru yapılır. Bunu halka ilan için topların atılması¸ münadilerin çaÄŸrıları¸ kandillerin yakılması ve mahyaların kurulması takip eder.
Ramazan namazdan oruçtan uzak duranlar¸ içki gibi kötü alışkanlıkları olanlar için de özellik arz eder. Åžeytanın baÄŸlandığı ve rahmet kapılarının açıldığı inancı bu kiÅŸileri de camiye cemaate ve ibadete yaklaÅŸtırır ve onları kötü alışkanlıklarından uzak tutar.
Çocuklar için ise Ramazan daha farklı bir özellik taşır. Çocukların ilk dini tecrübeleri oruçla baÅŸlar. Sahura kalkmak onlar için çok heyecan verici bir olaydır.
Tütün tiryakilerinin de Ramazan içinde özel bir durumda yer aldıklarını görürüz. Onlara iliÅŸkin durumlar çok nükteli biçimde ramazaniyelerde yer alır.
Ramazanda günlük hayatta da büyük ölçüde deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸradığından günün yaÅŸanma biçiminde de deÄŸiÅŸiklikler olur. Genellikle sabah namazından sonra yatılır. Uykunun sahur öncesinde yarım kalan kısmı bu ÅŸekilde tamamlanır. Dolayısıyla geç kalkılır. Hayattaki kıpırdanma genellikle öÄŸleden sonra görülmeye baÅŸlar. Ä°kindiye doÄŸru çarşı pazardaki hareketlenme¸ yine akÅŸama yakın eve dönüÅŸ telaşı söz konusudur.
Camiler de Ramazanda en canlı vakitlerini yaÅŸarlar. Aydınlatma artırılır. Mahyalar kurulur¸ kandiller yakılır. Teravih namazı camilerin en kalabalık olduÄŸu vakitlerdir. Yine çocuklar ilk namaz tecrübelerini teravihte kazanırlar. Yıl boyu camiye uzak olanlar bu ayda camilere gelirler.
Teravih sonrası ise Ramazanı eÄŸlence biçiminde idrak etme söz konusudur. Ramazanın kendine özgü eÄŸlenceleri vardır. ÇoÄŸu zaman sahura kadar süren bu eÄŸlencelerin en baÅŸta gelenleri karagöz¸ Orta oyunu¸ Meddah gösterisidir. Ä°ÅŸte ramazaniyeler¸ bu tür konuları iÅŸleyen eserlerdir. XVI. asırdan itibaren daha yoÄŸun görülmeye baÅŸlanan bu tür eserlerin en tanınmışları ise Sabit¸ Nazim¸ Enderunlu Fazıl¸ Enderunlu Vasıf¸ Sururi¸ Nedim¸ Koca Ragıp PaÅŸa¸ Leyla Hanım¸ Edirneli Kânî ve Enderunlu Vasıf’a ait olanlardır. Yine Åžeyh Galib¸ Sümbülzade Vehbi gibi ÅŸairler de bu türü deneyen isimler arasındadır.
Ramazaniyelerin gazel ÅŸeklinde yazılmış olanları da vardır. Cafer Çelebi¸ Fuzûlî¸ BaÄŸdatlı Ruhî¸ EÅŸref PaÅŸa gazel tarzında Ramazaniye yazan ÅŸairlerden bazılarıdır.
Ramazaniyelerin yanı sıra kimi ÅŸairler iftariye de kaleme almışlardır. Bunlardan en tanınmışı Koca Ragıp PaÅŸa’ya aittir. O¸ kaside biçiminde Ramazaniyelerde anlatılan bütün hususları bir tek gazele sığdırmayı baÅŸararak bu sahada bir ilk olmayı baÅŸarmıştır.
Halk ÅŸiirinde ramazan
Ramazan konusuna halk edebiyatımız da ilgisiz kalmamış ve ortaya “Ramazan manileri” adını verdiÄŸimiz müstakil bir tür çıkmıştır. Bütün Ramazan boyunca daha ilk günden baÅŸlayarak her sahurda okunan bu maniler tema bakımından büyük bir çeÅŸitlilik gösterirler. Ramazanın geliÅŸinden duyulan sevinç¸ Ramazana özgü yiyecek ve içecekler¸ sahur¸ iftar¸ davulcu¸ bilhassa kadir gecesi ve Ramazanın bitiÅŸinden duyulan üzüntü iÅŸlenen belli baÅŸlı konular arasındadır. Böylece Ramazan hem Divan hem de Halk edebiyatının en zengin malzemesi durumundadır.
Tasavvuf ÅŸiirinde ramazan
Tasavvuf edebiyatında da aynı ÅŸekilde Ramazanla ilgili pek çok eser ortaya konulmuÅŸtur. Çünkü; Ramazan ve oruç¸ mutasavvıf ÅŸairler için daha özel bir durum arz eder. Zira¸ bu ayın en önemli tarafı nefs terbiyesidir. Bunun için oruç çok önemli bir ibadet olarak görülür. Zaten mutasavvıfların oruç anlayışları da kendilerine özgüdür. Onlar orucu avamda olduÄŸu gibi sadece yemek içmekten kesilmek yahut havasta olduÄŸu gibi el ayak göz ve kulak ile de perhiz kılmanın ötesinde bütün arzulardan ve heveslerden geçerek Hak ile olmak¸ Muhabbetullah’a ulaÅŸmak ÅŸeklinde algılarlar. Böylece onlar için Ramazan orucu¸ hakikat orucunun daha ÅŸuurlu algılandığı bir ibadet olarak görünür.
Bu bakımdan Ramazan¸ sûfîler için çok önemli bir zaman dilimidir. Camiler gibi dergâhlar da bu ayda daha bir zenginlik ve manevî coÅŸkunun yaÅŸandığı mekânlara dönüÅŸür. Bu ayda camilerde¸ dergâhlarda ilahilerin diÄŸer zamanlara göre daha fazla söylenmesi Ramazan konulu ÅŸiirlerin sayıca çok olmasına sebep olmuÅŸtur. Ramazan ilahileri olarak adlandırabileceÄŸimiz bu tür ÅŸiirler çok zengin bir dini coÅŸkunun ürünleridir. Tekke edebiyatının genel vasfına uygun olarak da hem hece ile hem de aruzla yazılan bu ÅŸiirlerin büyük bir kısmı bestelenmiÅŸtir.
GörüldüÄŸü gibi¸ Ramazan¸ oruç ve bu çerçeve içinde ele alınabilecek her konu ve tema edebiyatımızda ve diÄŸer güzel sanatlarımızda yansımasını hep bulmuÅŸ ve bundan sonra da bulmaya devam edecektir.
Henüz yorum yapılmamış.