Taha Kılınç: Bir sineklik yüzünden Fransa'nın Cezayir'e ettiği...
Follow @dusuncemektebi2
1818’de Cezayir’in yeni hükümdarı Hüseyin Dayı, Cezayir'e biriken buğday borçlarını ödemeyen Fransa'nın, borçlarını kapaması için Fransız hükümeti nezdinde girişimlere başladı, ancak herhangi bir ilerleme sağlanamadı. Görüşme sırasında Konsolos Pierre Deval’i sıkıştıran Hüseyin Dayı, tatmin edici bir cevap alamayınca sinirlendi ve elindeki atkuyruğu sineklikle Deval’in yüzüne vurdu. Hüseyin Dayı, Konsolos’un İslâm ve Müslümanlar hakkındaki hakaretâmiz ve laubali yorumlarına da ayrıca öfkelenmişti. “Sineklik Olayı” nedeniyle Fransızlar, Cezayir’e yönelik kapsamlı bir abluka başlattı.
Tam 193 yıl önce bugün, 29 Nisan 1827’de, Osmanlı İmparatorluğu’na tâbi olmakla birlikte büyük ölçüde özerk bir yönetim süren Cezayir hükümdarı Hüseyin Dayı, Fransız Konsolos Pierre Deval’i huzuruna kabul etmişti. İkili arasında, oldukça gerilimli bir görüşme gerçekleşti. Konu, Fransa’nın Cezayir’e olan birikmiş borçlarıydı:
Fransızlar, 1700’lerin sonundan itibaren buğday ihtiyaçlarını Cezayir’den karşılamaya başlamıştı. Cezayir piyasasında önemli etkileri bulunan iki Yahudi tüccar aile Bûşnak ve Bakrîler, Fransızlara buğday sağlıyordu. 1800’lerin ilk yarısına doğru, Fransızlar birikmiş borçlarını ödeme konusunda gevşeklik gösterdiler. 1818’de Cezayir’in yeni hükümdarı Hüseyin Dayı (bazı kaynaklarda “dey” şeklinde de geçen bu unvan, Cezayir ve Tunuslu yerel yöneticilere verilen bir sıfattı) işbaşına geldiğinde, Fransızların Cezayir iç piyasasına olan borçları milyon franklarla ifade ediliyordu. Yahudi aileler, -tıpkı Osmanlı’daki Galata Bankerleri gibi- aynı zamanda devletle de alacak-verecek ilişkisi içindeydi. Hüseyin Dayı, Fransızların borçlarını ödemesinin, aynı zamanda Cezayir içindeki ekonomik dengelerin bozulmaması açısından da hayatî öneme sahip olduğunu fark etmişti. Bu nedenle, borçların kapatılması için Fransız hükümeti nezdinde girişimlere başladı, ancak herhangi bir ilerleme sağlanamadı.
Görüşme sırasında Konsolos Pierre Deval’i sıkıştıran Hüseyin Dayı, tatmin edici bir cevap alamayınca sinirlendi ve elindeki atkuyruğu sineklikle Deval’in yüzüne vurdu. Konsolos daha sonra, Dayı’nın emriyle yaka-paça huzurdan çıkarıldı. Hüseyin Dayı, Konsolos’un İslâm ve Müslümanlar hakkındaki hakaretâmiz ve laubali yorumlarına da ayrıca öfkelenmişti. Fransa hükümeti, “Sineklik Olayı” nedeniyle Hüseyin Dayı’dan resmî özür talep etti. Dayı bunu reddedince, Fransızlar, Cezayir’e yönelik kapsamlı bir abluka başlattı. Üç yıllık ablukanın ardından, 1830’da Fransız askerleri Cezayir’i işgal ederek, ülkeyi fiilen hâkimiyet altına aldı. 1834’te, Cezayir topraklarının tamamı Fransa’nın kontrolündeydi.
Fransızların Cezayir’i işgali sırasında on binlerce insan hayatını kaybetmiş, Müslümanlara ait dinî mekânlar ve ibadethaneler tahrip edilmiş, hatta mezarlıklar bile ortadan kaldırılmıştı. Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinden çiftçilerin ve işçilerin akın ettiği Cezayir’de, yerel halk ekonomik yönden de ciddi bir kayba uğramıştı.
Yirminci yüzyıla Fransız çizmesi altında giren Cezayir, uzun ve sancılı bir sürecin sonunda, İkinci Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte tam bağımsızlık için hareketlenmeye başladı. 8 Mayıs 1945’te Müslümanların özgürlük için düzenlediği ilk protestolar, yaklaşık 100 yıl önce Cezayir’de Fransızlara karşı bağımsızlık savaşını yürüten Emir Abdulkadir’in misyonunun devamı niteliğindeydi. Fransız askerlerinin kaba müdahalesiyle çatışmaya dönüşen protestolar, sonraki haftalarda on binlerce Müslüman’ın ölümüne yol açtı. Cezayir’in bağımsızlığına giden yol, artık açılmıştı.
Bağımsızlık sonrası Cezayir’in ilk devlet başkanı olacak Ahmed bin Bella (1916-2012) ve arkadaşları tarafından, 1954 sonbaharında Mısır’ın başkenti Kahire’de temelleri atılan Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN), bağımsızlık sürecine ayrı bir ivme kazandırdı. FLN’nin Fransız askerlerine ve Cezayir’deki Batılı sivil hedeflere yönelik saldırıları, çatışmaları tırmandırdı. Fransa, her saldırıya daha şiddetli bir karşı saldırıyla cevap verdi. Bağımsızlığa kadar devam eden şiddet olaylarında, çoğunluğu Fransız saldırılarında olmak üzere, yüz binlerce Cezayirli hayatını kaybedecekti.
1956’da Fas’ın Fransa’dan bağımsızlığını kazanması, 1958’de de Charles de Gaulle’ün Fransa cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle birlikte, Cezayir’in bağımsızlığı yönündeki talepler artık bastırılamaz hale geldi. De Gaulle, 1959’da, Cezayir’e artık “kendi kaderini tayin hakkı” tanınması gerektiğini resmen açıkladı. Artık geri dönülemez yola çoktan girilmişti. Ancak Fransız devleti içinde, Cezayir’i elden çıkarmamak gerektiğini savunanlar da vardı. Hatta 1961’in nisanında, bir grup general, Charles de Gaulle’ü devirmek için girişimde bile bulundu, fakat başarılı olamadılar.
Fransız hükümeti ve FLN temsilcileri arasında devam eden uzun müzakerelerin ardından, 1 Temmuz 1962’de düzenlenen referandumla Cezayir artık bağımsızlığına kavuştu. Fakat sonraki süreçte Cezayir’deki Fransa etkisi azalmadan sürecek, Fransızlar eski sömürgelerinin iç işlerine karışmayı sürdürecekti.
İşte, bir sineklik ve Cezayir’e ettiği…
Yenişafak
Henüz yorum yapılmamış.