Selçuk Türkyılmaz: Kurumlarımızın millileştirilmesi elzemdir
Follow @dusuncemektebi2
Sınır tanımayan şirketler, varlığını borçlu olduğu sınırları da yıpratmış, ülkeler içindeki karar mekanizmalarını çalışamaz hâle getirmiştir. Kuşkusuz bu bir komplo teorisi değildir. FETÖ gibi yapılar belirli ölçülerde etkisizleştirilmeseydi, Türkiye de salgın karşısında çaresiz kalacaktı.
Salgın dünyanın her köÅŸesine sirayet etti. Kimi ülkeler çaresizlik içindeyken kimi ülkelerin daha etkili çözümler ürettiÄŸi görülüyor. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinin salgının başında kararsız bir tavır sergileyerek salgının yayılmasına seyirci kalması ÅŸaÅŸkınlık yarattı. Ä°talya, Fransa, Ä°spanya ve Ä°ngiltere gibi sömürgeci devletlerin geçmiÅŸte sahip oldukları güçleriyle kıyas edildiÄŸinde anlaşılması kolay olmayan bir zayıflık içinde olmaları birçok komplo teorisini de beraberinde getirdi. Herhangi bir görüÅŸe küçümseyici gözle bakmadan süreci anlamaya çalışmanın doÄŸru olacağı açıktır. Çünkü çaresizlik klasik sömürgeci devletlerle sınırlı kalmadı, emperyalizmin en güçlü temsilcisi Amerika BirleÅŸik Devletleri de salgınla ilgili etkili bir siyaset üretemedi ve binlerce vatandaşının ölmesine adeta zemin hazırladı. Hem Avrupa ülkeleri hem de Amerika özellikle “medenileÅŸtirme misyonu” bakımından elde ettiÄŸi üstünlüÄŸü kaybetti.
Kolonyalist Avrupa devletlerinin dünyanın her bir bölgesini iÅŸgal ederek hegemonya altına aldıkları dönemde kullanılan bir kavram olan medenileÅŸtirme misyonu, sömürge ideolojisinin muharrik gücüydü. Bu ideoloji yirminci yüz yılın sonlarına kadar canlılığını muhafaza etmiÅŸtir. Her ne kadar Ä°slam dünyasının ürettiÄŸi direnç, Batı Avrupa ülkelerinin deÄŸerlerine sadakatlerine dair büyük ÅŸüphe uyandırsa da geçmiÅŸten miras aldıkları güçle dokunulmazlık kazanabiliyorlardı. Salgından sonra “artık hiçbir ÅŸey eskisi gibi olmayacak” sözünü sadece iktisadî, siyasî ve askerî alanlardaki muhtemel sonuçlarla sınırlandırmamak gerekir. Koronavirüsü salgınının asıl etkisini zihin dünyasında göstereceÄŸi açıktır. Kolonyalizm döneminde üretilmiÅŸ güçlü Avrupa imajı emperyalist dönemde yıkıldı.
Hem Avrupa ülkeleri hem de ABD’nin çaresizlik içinde kalmalarının sebepleri üzerine fikirler yürütülüyor. Bunlar arasında devletlerle küresel ÅŸirketler arasındaki rekabetten bahseden görüÅŸün ciddiye alındığı açıktır. Amerika’nın küresel sermaye tarafından desteklenen Dünya SaÄŸlık Örgütü gibi ulusüstü kurumları suçlamaya baÅŸlaması sıradan bir hadise deÄŸildir. Aynı ÅŸekilde Amerika’nın Çin’e yönelik suçlamalarına salgından etkilenen Avrupa ülkelerinin katılmasını da önemsemek gerekir. Gerek küresel ÅŸirketlerin gerek devletlerin sesi olan yabancı gazete ve dergilerin Türkiye’ye yönelik kara propaganda içeren yayınlarını da göz önünde bulundurduÄŸumuzda salgın sonrasının mücadele ortamı hakkında birtakım ahminlerde bulunabiliriz.
Rekabetin sertleÅŸeceÄŸi bir ortama sürüklendiÄŸimiz açıktır.
Kolonyalizm klasik sömürgecilik biçimiydi. Avrupa toplumlarının sınıflı yapısının bütün niteliklerini yansıtan bir süreç olarak incelediÄŸimizde kolonilerin özgürleÅŸtirilmesi meselesini sömürgeci devletlerin kolonyalizmden emperyalizme geçiÅŸi ile izah edebiliriz. Serbest ticaret sömürgeciliÄŸi emperyal merkezlerin daha kazançlı olacağı bir dönemi baÅŸlatacaktı. Bu sürece de aristokrasi ve burjuvazi mücadelesi ÅŸeklinde bakılabilir. Yeni sömürgecilik Osmanlı coÄŸrafyasında da büyük sonuçlar doÄŸurdu. Ülkeler arasındaki mücadelenin yanında sömürgecilik sisteminin deÄŸiÅŸimi savaÅŸların ÅŸiddetini artırmıştır. Bugün benzer bir deÄŸiÅŸim sürecinden bahsedebiliriz. Postkolonyal dönemde eski sömürge toplumlarının bağımsız hareket etme yönündeki arayışlarının emperyalizm açısından soruna dönüÅŸtüÄŸü de açıktır.
Büyük olaylar büyük dönüÅŸümleri etkilemiÅŸtir. SavaÅŸların yanında büyük dönüÅŸümleri etkileyen olaylar arasında salgın hastalıkları sayanlar hata etmiyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan ulusüstü kurumlar, galip devletlerin paylaşımına meÅŸruluk kazandırıyor ve sistemin devamlılığını saÄŸlıyordu. Sınır tanımayan ÅŸirketler, varlığını borçlu olduÄŸu sınırları da yıpratmış, ülkeler içindeki karar mekanizmalarını çalışamaz hâle getirmiÅŸtir. KuÅŸkusuz bu bir komplo teorisi deÄŸildir. Gücün belirli ellerde temerküz etmesi iktisadî sistemin bir sonucudur. Türkiye’nin bütün dünyada ses getiren baÅŸarısını da burada aramak gerekir. Türkiye, sınır tanımayan ÅŸirketlerin temsilcileri ile mücadeleye erken bir dönemde baÅŸlamakla bugünkü baÅŸarının temellerini atmış oldu. FETÖ gibi yapılar belirli ölçülerde etkisizleÅŸtirilmeseydi, Türkiye de salgın karşısında çaresiz kalacaktı.
Salgından sonraki dünyaya yönelik en önemli hazırlık kurumlarımızın millîleÅŸmesinden geçiyor. Yerlilik ve millîlik ile kastedilenin bir zihniyet biçimi olduÄŸu her türlü tartışmadan uzaktır.
Selçuk Türkyılmaz / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.