Mehmet Aktaş'ın kaleminden: Tekke mamur, dervişler harap
Follow @dusuncemektebi2
Fıkra, makale ve denemelerin giriş bölümleri genellikle bizim Kırkpınar pehlivanlarının güreşe başlamadan önce er meydanında çektikleri peşreve benzer. O bölüm girizgâhtır; burada olduğu gibi okuyana zevk vermez. Okunsa da hoş, okunmasa da.
Kafa ütüleyen janjanlı birkaç kelimenin dışında geliÅŸme bölümlerinde de pek fazla bir ÅŸey bulunmaz. Çok dikkatli okuyucular ancak diÅŸe dokunur bir iki kırıntı bulabilir. ÇocukluÄŸumda ailecek gittiÄŸimiz komÅŸu gezmelerinin birinde başımı anamın dizine koyup uykulu gözlerle dinlediÄŸim basit bir köylü hikayesiyle bu bölümün torbasını duvara asalım:
Ambara dalan öküz kafasını arpa küpüne sokmuÅŸ çıkaramıyor. Konu komÅŸu uzak yakın bütün köylü toplanmış çare arıyor. Aslında çözüm belli, küpü kırıp öküzün kafasını badireden kurtarmak. Fakat o devirlerde küp kıymetli meta, mal sahibi buna yanaÅŸmıyor. 'Bu kafa bu küpe nasıl girdiyse o ÅŸekilde çıkması gekekir' deyip diretiyor. Adam haklı; bu engeli aÅŸmanın bir yolu, zor ya da kolay bir çözümü olmalı.
Burnu tezek kokusuna aÅŸina olanlar bilir; her köyün iÅŸ bilen bir adamı, mutlaka bir akıldanesi vardır. Çocuklardan birini gönderip adamı çağırtıyorlar. Elleri kıçının üstünde gelen köyün akıllısı ambarda bir iki tur attıktan sonra 'Çabuk bir bıçak getirin' diyor, koÅŸarak bıçağı getiriyorlar. 'Kesin öküzün başını' diyor, kesiyorlar. 'Åžimdi de kırın küpü' diyor.
Akıl dediğin budur. Yeter ki sen adamını bul.
Sıra geldi fasl-ı dilâraya. Usta yazarlar vermek istedikleri mesajı son bölüme saklar. Asıl vurguyu o bölümde yaparlar. Genelde okuyucu baÅŸ tarafta okuduklarının çoÄŸunu unutur; kafasında kalanlar son satırlardır. Hatırı kalmasın, bir taşımlık da bu bölüm için laflayalım:
Kaymakam Bey muhtemel kurt saldırılarına karşı eÅŸeklerin üç ay süreyle meraya salınmasını yasaklar. Oduncu taifesi bu karardan pek hoÅŸnut olmasa da emir büyük yerden geldiÄŸi için mecburen yasaklara uymak zorundadır. YeÅŸilçam filmlerindeki gibi hikayenin sonu zaten belli; orasını burasını çekiÅŸtirip lafı uzatmaya gerek yok. Teamüllere uygun ÅŸekilde noktayı koyayabiliriz:
Kaymakamın ahırında saman bol, oduncunun eÅŸeÄŸi nalları dikmiÅŸ kimin umurunda. Tekke mamur, derviÅŸler harap... Hû mevlâm hû!.. Bu menzil uzaÄŸa benzer, kurulmuÅŸ tuzaÄŸa benzer. Hû mevlâm hû!.. Sen özünü Hakk'a baÄŸla, kulda vefa yoÄŸa benzer. Hû mevlâm hû!..
Henüz yorum yapılmamış.