Sosyal Medya

Yarın hangi dünya değişecek?

Bu günlerde en çok dillendiren mevzuların başında dünyanın değişeceği iddiası var. Bugün nasıl bir dünyada yaşıyoruz ki, yarın için umutlu ya da kaygılı olalım?



Bu günlerde en çok dillendiren mevzuların başında dünyanın deÄŸiÅŸeceÄŸi iddiası var. Büyük oranda haklılık payı olan bu iddianın içeriÄŸi hakkında çok ÅŸey söylendi. Ama bu süre zarfında aklımızın bir kenarında durması gereken asıl soru yarın neye uyanacağımızdan çok bugün neyi yaşıyoruz olmalıdır, diye düÅŸünüyorum. Çünkü bugünü kuran irade biz deÄŸiliz ve yarını kurma adına gayretli de deÄŸilsek gelecek için öngörüde bulunmanın ötesinde yapacağımız bir ÅŸey yok demektir.
 
Peki, bugün nasıl bir dünyada yaşıyoruz ki, yarın için umutlu ya da kaygılı olalım?
 
Günümüz dünyası ırkçı emperyalizmin bilim ve teknoloji sayesinde elde ettiÄŸi güçle karar mekanizmalarını elinde bulundurduÄŸu bir dünyadır. Ekonomik ve siyasi gücünü kullanarak kendi lehlerine kurdukları dünyada insanlığı köleleÅŸtirmeye çalışıyorlar. Ve bu düzenin kurucuları çeÅŸitli yöntemlerle bu durumu koruma gayretindedirler.
 
Ä°lk olarak menfaat ve sömürü esasına göre kurulmuÅŸ bir dünya var. Mevcut dünyada insanlık bir avuç azınlığın menfaatine dönük çalışıyor. Sistemin çarkları ırkçı emperyalizmin menfaatine ve konforuna hizmet etmeyi amaçlıyor.               
 
Bunu nerden anlıyoruz?
 
Her gün milyonlarca çocuk aç yatarken, her gün milyonlarca insan açlıktan ölürken, milyarlarca insan saÄŸlıklı içme suyundan mahrumken ve milyarlarca insan saÄŸlık hizmeti alamazken dünyadaki servetin bir avuç azınlığın elinde olmasından anlıyoruz. Holdinglerin, tröstlerin, çok uluslu ÅŸirketlerin ve emperyalist devletlerin daha fazla kazanmak adına diÄŸer ülkelerin yönetimine nasıl müdahale ettiÄŸini görüyoruz. Yani kısaca insanlık bu sömürü çarkının içerisinde ömür tüketiyor. Her ÅŸey bir avuç azınlığın menfaati için yapılıyor. Herkes bu azınlığın mutfağına erzak taşımakla meÅŸgul.
 
Ä°kinci olarak bu düzenin devamı için toplumların baskı altında tutulması gerekiyor. Bunun için gerektiÄŸinde zulme gerektiÄŸinde iÅŸbirliÄŸine ve gerektiÄŸinde de algıların manipüle edilmesine baÅŸvurabiliyorlar.
 
Üçüncü olarak düzenin devamını saÄŸlamak adına kaos ve terörden faydalanırlar. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarının zengin olduÄŸu bölgelerde yaÅŸananlar bunun göstergesidir. Özellikle OrtadoÄŸu coÄŸrafyasında yaÅŸanan etnik ve mezhepsel çatışmalardan, ulus devletlerin arasındaki savaÅŸlardan ve terör olaylarından kaynaklı kaos ortamı ırkçı emperyalizme hizmet etmekten baÅŸka bir amacı olmasa gerek.
 
Son olarak savaÅŸ ve iÅŸgaller mevcut dünyanın savunma mekanizmalarıdır. Åžayet ırkçı emperyalizmin menfaati için bir ülkede fiili olarak bulunmaları gerekiyorsa, bin bir türlü gerekçelerle o ülkeye savaÅŸ açılmasından ve oranın iÅŸgal edilmesinden geri durmazlar. Afganistan ve Irak’ın iÅŸgali bize bu gerçeÄŸi apaçık göstermiÅŸtir.
 
GörüldüÄŸü gibi mevcut dünya düzeni sömürüye ve zulme dayalıdır. Baskı ve tahakküm hâkimdir. Åžiddet ve kaos ortamıyla insanlar yönlendirilmektedir. Evet, mevcut dünyanın bize sunduÄŸu düzenden razı deÄŸiliz.
 
O zaman biz deÄŸiÅŸecek dünyadan umutlu mu olalım, yoksa kaygılı mı?
 
Ä°ÅŸte bu sorunun cevabı bugünden attığımız adımlarda gizlidir. EÄŸer ki, yerelden küresele doÄŸru adaleti, hürriyeti, paylaşımı ve güveni hâkim kılmaya gayretimiz varsa yarın için umutlu olmaya da hakkımız var demektir. Buna karşın mevcut dünyanın nimetlerine teÅŸne yöneticilerimiz, onların tevilcisi ulemamız ve her söylenene amenna diyen insanımız olduÄŸu sürece geleceÄŸe dair kaygı duymaktan baÅŸka ÅŸansımız yoktur.
 
Müellif: Muhammet EsiroÄŸlu / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.