İsmail Kılıçarslan: Duayla mı doldurdun ambarı?
Follow @dusuncemektebi2
Derler ki o sene gelenlerin arasında “Miskin Yunus” derler bir şaşkınca Türkmen balası da varmış. Hikayesi uzundur lakin biz azını anlatalım. Bu şaşkın Yunus, “himmet mi istersin buğday mı?” diye soran Koca Hacı Bektaş Veli Sultan’a “buğday isterim, anama söz verdim” demiş de başka bir şey dememiş. Sonradan sonraya pişman olmuş amma son pişmanlık kime ne fayda versin? Bektaş Veli “var git, senin himmetin bizden kesildi, Taptuk dergahına yüz sürsen gerektir” demiş.
Derler ki Hacı Bektaş Veli’nin müritleri, her yıl ektikleri buğdayların domur domur domurlanıp başağa durmasını, başakların bire otuz, bire kırk vermesini kerametle açıklar olmuşlar. “Şeyh babamız teheccüd vakti varıp tarlalara geliyor da dualıyor ya, ondan böyle bereketli oluyor mübarek toprak. Baksanız ya, cümle etraf kıtlıktan kuraklıktan kavruluyor da bizim tarlalarımıza bir şey olmuyor” demeye durmuşlar.
Koca Veli, akşamlardan bir akşam ekmeğini yerken halifelerinden biri bu konuşulanları arz etmiş huzura. Gülümsemekle yetinmiş Bektaş Veli. Başını usul usul sallamakla yetinmiş. Halife kendi kendine demiş ki “Sultanımız sukutla yetindiğine göre bereketin sırrı duada olsa gerek.”
O yıl hasat yine göreni hayrete düşürecek kadar bereketli olmuş. Ta uzak diyarlardan dergâhın kapısına gelip “buğday” isteyenlere dahi yetmiş ekin. Hatta derler ki o sene gelenlerin arasında “Miskin Yunus” derler bir şaşkınca Türkmen balası da varmış. Hikayesi uzundur lakin biz azını anlatalım. Bu şaşkın Yunus, “himmet mi istersin buğday mı?” diye soran Koca Sultan’a “buğday isterim, anama söz verdim” demiş de başka bir şey dememiş. Sonradan sonraya pişman olmuş amma son pişmanlık kime ne fayda versin? Bektaş Veli “var git, senin himmetin bizden kesildi, Taptuk dergahına yüz sürsen gerektir” demiş.
Yaz geçip güz gelende tarlalardan sorumlu vekil huzura çıkıp “himmetinle toprağın karnını deşmeye hazırız sultanım. Üç gün deşer, dördüncü gün tarif ettiğin gibi otlarla börtüleri sereriz üzerine” diyesi olmuş.
Bektaş Veli, usul usul cevap vermiş: “Bu yıl toprağın karnını deşmen. Yere otlan börtü sermen. Biz duayla halledeceğiz. Müridân rahat ola. Vara dua edeler.”
Vekil, sevine sevine çıkmış huzurdan. Elde çapa hazır kıta bekleyen müridâna haber etmiş. Müridân dahi pek sevinmiş.
Eh, gelmiş ekim zamanı. Vekil “himmetinle tohumu toprağa salalım mı Sultanım?” demiş amma ki aldığı cevap değişmemiş: “Biz duayla halledeceğiz. Müridân rahat ola. Vara dua edeler.”
Müridân, bu habere de pek sevinmiş. Bektaş Veli’nin huyu değilmiş böyle etmek amma “vardır bunda da bir hayır, vardır Koca Veli’nin bir bildiği” demişler.
Bektaş Veli, adeti üzere her gece teheccüd deminde tarlalara gitmiş yine. Duasını etmiş.
Kış geçip bahar gelende, başakların domurlanmadığını gören vekil yine sormuş: “Sultanım, tarlalar geçen yıl bıraktığımız gibi duruptur. Bir emriniz var mı?” Cevap yine aynı olmuş: “Biz duayla halledeceğiz. Müridân rahat ola. Vara dua edeler.”
Bahar geçip yaz gelende Koca Sultan çağırmış müridânı. Toplanmış herkes. Demiş ki “hasattır kardeşler. Haydi orağını alan tarlalara buyura, işe koyula.”
Müridân, samanlıktan orağı-biçkiyi, helkeyi-çuvalı alıp var etmiş tarlaya. Amma ki vay hayıf. Tarlada buğday ne gezer? Kıraç mı kıraç bir koca toprak.
Bektaş Veli “haydi, biçin bakalım” buyurmuş. Buyurmuş amma ne var ki ne biçile. Müridândan biri dayanamayıp sormuş: “Neyi biçelim sultanım. Görüp durmaz mısın, buğday yok ki.” “Siz hele biçin bakalım” diye emir buyurmuş Bektaş Veli. Müridân da çaresiz, orakları havada sallamaya girişmişler.
Bu hal göreni hayrete düşürecek bir hal imiş ki onat düşün doğru fehmeyle. Cümle müridân havayı biçtikçe yere ne düşer imiş bakalım? Hey ki vay Rabbimizin hikmetinden sual olunmaz. Müridân havayı biçtikçe yere “hiçbir şey” düşer imiş ki düşünene büyük hikmettir.
Güneş batası olunca müridândan sözü dinlenir yaşlı biri demiş ki “hey Koca Sultan. Bize tarla biçtirirsin amma ne ektik ki ne biçelim?”
Hacı Bektaş Veli, şöyle bir yekinmiş. “Dua ektik ya yıl boyu” demiş.
“Yan yüreğim yan, gör ki neler var” denilmiştir ve de doğru denilmiştir. O saat akıllar gelmiş başlara da varıp kapanmışlar Koca Veli’nin eteğine. “Vay ki sen bilirsin Koca Veli, aman bize bir çare, yıl boyu aç kalırız” demişler. Bektaş Veli, Besmele çekip “insana elinin emeğinden gayrısı yoktur” ayetini okuyup “duanın iyisi tarlaya tohum ekmektir yarenler” demiş, “sen hangi tohumu ekersen Allah sana onun mislini verir.”
Ey okur. Sanma ki Koca Bektaş Veli, müridâna ders vermek için onları açlıkla imtihan etti. Öyle etse nerde kala “Koca”lık? Meğer gönüller sultanı Koca Veli, çoktan tamam etmiş hazırlığı da kilerleri doldurmuş buğdayla gizliden. “Dua ile mi doldurmuş kilerleri?” diye sorarsan sana deriz ki “elbette duayla, ya sen ne sandın?”
Yenişafak
Henüz yorum yapılmamış.