Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Karamanoğlu niçin Osmanlıya her daim ihanet etti?

Osmanlı'ya katıldıktan sonra da bazı Karaman beyleri Osmanlı'nın karşısında kim varsa onu desteklediler; önce Memlûkları, ardından Safevileri… Fakat Selçuklu Devleti yıkılırken en büyük beylik olan Karamanoğulları Türk-İslam birliğini sağlayacak bir umut olmak yerine, Osmanlı'yı arkadan vuran ve onun düşmanlarıyla ittifak yapan bir beylik olarak tarihe geçti.



“Onlar yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önce gelen milletlerin akıbetlerinin nasıl olduÄŸuna bakmadılar mı?” Mü’min, 82.
 
Bu toprakların tarihi aynı zamanda nizam ile fesadın, istikrar ile kargaÅŸanın, iyi-kötü günlerin insanlar ve toplumlar arasında ilahi kudret tarafından çevrilip duruÅŸunun da tarihidir. Ancak bu çevrimde deÄŸiÅŸmeyen bir hakikat tarihin sayfalarında bir altın levha gibi göz kamaÅŸtırmaya devam etmektedir: Nizam, güzellikle olmadığı takdirde zorla ama mutlaka saÄŸlanmaktadır. Bu uÄŸurda düÅŸmanlığı kardeÅŸliÄŸe tercih edenler yıkılıp giderken, düÅŸmanlığı kardeÅŸliÄŸe kurban edenler, yani nefsini ayaklar altına almayı baÅŸaranlar kendilerini ve milleti zilletten izzete çıkarmışlardır. Önce Haçlı, sonra MoÄŸol, sonra yine Haçlı hücumlarının yaÅŸandığı 12, 13 ve 14. Yüzyıllar, aynı zamanda Anadolu’nun yaklaşık 600 yıllık nizam dönemini inÅŸa edenlerin de belirdiÄŸi asırlardı. Ä°ÅŸte bugün de, gelecek asırların düzenini inÅŸa edecek olanların belirlendiÄŸi bir devirde, modern Haçlı hücumlarının tam ortasındayız. Ve bu velut topraklar, büyük doÄŸum öncesi yine içeriden ve dışarıdan saldırılara maruz kalmakta, küçük ve büyük adamları hassas bir ölçüyle birbirinden ayırmaktadır.
 
14. Yüzyıl Anadolusu
 
On dördüncü yüzyılın ikinci yarısı Anadolu’da MoÄŸol fırtınasının Ä°slam denizinde dinmeye yüz tuttuÄŸu, Selçuklunun ise diz çöktüÄŸü yerden artık kalkamayacağının anlaşıldığı zamanlardı. MoÄŸol Ä°lhanlılar Gazan Mahmud Han’dan itibaren Müslüman olup TürkleÅŸmeye baÅŸlamış, bir kısmı Aksaray, Ilgın, NiÄŸde, BeyÅŸehir civarında KaramanoÄŸulları BeyliÄŸinin himayesine girmiÅŸti. Tarihçi Faruk Sümer’in deyimiyle, “her ne kadar TürkmenleÅŸmiÅŸ ve Anadolu’yu öz yurtları bilmiÅŸler ise de, ili günü incitmekten geri durmazlardı.” Sadece onlar deÄŸil, kuzeybatıdaki Bizans sınırında yer alan OsmanoÄŸulları ve KaresioÄŸulları hariç, hemen hemen bütün beylikler –KaramanoÄŸulları, RamazanoÄŸulları, HamitoÄŸulları, TekeoÄŸulları, GermiyanoÄŸulları, CandaroÄŸulları, Eretna beyliÄŸi- Selçuklunun vârisi olma iddiasıyla birbirine karşı mücadele etmekte, ili günü incitmekteydi. Anadolu’da yol kesen, mala, cana, ırza kast eden eÅŸkıya kol geziyor; bugün dost olan yarın can düÅŸmanı haline gelebiliyordu. Mehmed Akif’in Cahiliye dönemini anlatırken kullandığı mısralar 14. Yüzyıl Anadolusu için de büyük ölçüde geçerliydi:
 
Sırtlanları geçmiÅŸti beÅŸer yırtıcılıkta;
 
DiÅŸsiz mi bir insan, onu kardeÅŸleri yerdi!
 
Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zemînin.
 
Salgındı, bugün Åžark’ı yıkan, tefrika derdi.
 
Yorucu ihanet kronolojisi
 
Gönüllü bir anlaÅŸma sonucu KaresioÄŸulları’nı topraklarına dahil eden OsmanoÄŸulları ise, bu keÅŸmekeÅŸten uzak durup evvelden gelen atalar adetine uyarak yönünü güneÅŸin battığı diyarlara çevirmiÅŸ, gözünü Bizans ve Balkanlarda fetihlere dikmiÅŸti. Fakat asrın sonlarında doÄŸudan gelen sorunlar baÅŸ gösterdi. Murad Hüdavendigar Balkanlarda fütuhat ile meÅŸgul iken, daha evvel dostluk kurmak için kızı Nefise Sultan’ı verdiÄŸi damadı KaramanoÄŸlu Alaaddin Bey’in KaraaÄŸaç, EÄŸridir ve Yalvaç’ı iÅŸgal ettiÄŸini haber aldı. Oysa kardeÅŸ kanı dökmek istemeyen Sultan Murad, Anadolu birliÄŸini saÄŸlamak için buraları HamitoÄŸlu Hüseyin Beyden 80 bin altın karşılığı satın almıştı. Hatta bu anlaÅŸma, aynı amaçla ÅŸehzadesi (Yıldırım) Bayezid’i GermiyanoÄŸlu Süleyman Bey’in kızı Devlet Hatun ile evlendirdiÄŸi düÄŸünde yapılmıştı. Balkanlardan dönüp yönünü ÅŸarka çeviren Sultan Murad Selçuklu mirası üzerinde tepinen KaramanoÄŸlu ile Frenk Yazısı denen yerde karşılaÅŸtı (1386). Behcetü’t Tevârîh yazarı Åžükrullah’ın deyimiyle: “Karaman Beyi de ileri gelip iki ordu karşılaÅŸtılar. Kargılar kırıldı, kılıçlar çentik çentik, kalkanlar paramparça oldu. KiÅŸiler güz yaprağı gibi döküldü. Karamanlılar çerisinden Varsak, Tatar ve Türkmenden sayısız kiÅŸiler topraÄŸa düÅŸtü. Karaman Beyi takımlarını, ağırlıklarını bırakıp kaçtı.”
 
Konya Kalesi’ne sığınan Alâeddin Bey’in kayınpederinden ikinci barış talebi Sultan Murad tarafından kabul edildi. Allah’tan ki, Nefise Sultan babasına ricada bulunmuÅŸ ve Balkanlardaki hassas durum nedeniyle Sultan Murad barışı kabul etmiÅŸti. Ancak ruhuna haset ateÅŸi bir kere düÅŸmüÅŸ olan Alaaddin Bey, rahat durmadı; üç yıl sonra, Sultan Murad’ın Kosova’da ÅŸehit olduÄŸunu duyar duymaz BeyÅŸehir’e saldırdı ve Anadolu’daki diÄŸer beyleri Osmanlıya karşı mücadeleye çağırdı.
 
Bu kez sıra Yıldırım Bayezid’de idi; KaramanoÄŸlu henüz asker toplayamadan Yıldırım’ın BeyÅŸehir’e yaklaÅŸtığını haber alınca, Ermenek’e çekildi ve barış istedi. Yine Balkanlar’daki acil durum sebebiyle kayınbiraderi onun bu isteÄŸini kabul etti (1391).
 
Yönünü her batıya dönüÅŸünde arkasından çekilen Osmanlı, KaramanoÄŸlu’nun NiÄŸbolu Savaşı sırasındaki (1396) ihanetini affetmedi; Yıldırım, Ankara’ya saldıran ve BeyÅŸehir Valisi Sarı TimurtaÅŸ Bey’i esir alan Alaaddin Bey’i Akçay’da maÄŸlup etti. Konya Kalesi’ne kaçan KaramanoÄŸlu’nu ÅŸehir halkı Yıldırım’a teslim etti ve Alaaddin Beyidam edildi (1398).
 
DoÄŸudan gelen sorunların en büyüÄŸü olan Timur, KaramanoÄŸlu Mehmed Bey’i Anadolu’da kendisine güçlü bir destekçi olarak buldu. Ankara Savaşı’ndan (1402) sonra Antalya, (Afyon)Karahisar ve Kütahya’yı ele geçiren KaramanoÄŸlu, Fetret devrini yaÅŸayan Osmanlı’nın ilk baÅŸkenti Bursa’yı kuÅŸattı, fakat kaleyi alamayınca ÅŸehri ateÅŸe verip geri döndü (1413-14). Mehmed Bey Anadolu’da siyasî birliÄŸi yeniden saÄŸlayan Çelebi Mehmed karşısında tutunamadı; BeyÅŸehir, SeydiÅŸehir ve AkÅŸehir’i Osmanlılara geri vermek zorunda kaldı (1414). Ertesi yıl Osmanlı ordusuna yeniden savaÅŸ açınca oÄŸlu Mustafa ile birlikte yakalanan Mehmed Bey, barışı bozmayacağına dair yemin etmesi üzerine Çelebi Sultan Mehmed tarafından affedildi. Çelebi Sultan bununla kalmadı, barışı kalıcı hale getirmek için kızını Mehmed Bey’in oÄŸlu Taceddin Ä°brahim ile evlendirdi.
 
‘DüÅŸmanlık etmeyim’
 
1423 yılında tahta yeni geçmiÅŸ olan Osmanlı PadiÅŸahı II. Murad’ın Düzmece Mustafa isyanıyla uÄŸraÅŸmasını fırsat bilen KaramanoÄŸlu Mehmed Bey bu kez Antalya’yı kuÅŸattıysa da, kaleden atılan bir top güllesinin isabet etmesiyle öldü. Hikâye burada bitmedi tabii; hırsları atalarından gelen eniÅŸte Ä°brahim Bey, Sırp despotu aracılığıyla Macarlarla ittifak yaparak EÄŸridir ve Isparta’yı iÅŸgal ettiyse de (1433) kayınbiraderi II. Murad karşısında Torosları aşıp Ä°çel’e çekildi ve yine barış… Macarların 1442’de Osmanlılara saldırmasıyla KaramanoÄŸlu da Bizans imparatoru ile temasa geçerek yeniden Macarların başını çektiÄŸi Haçlı ittifakına katıldı ve Ankara, Beypazarı, Kütahya, Karahisar, Bolvadin, Isparta’yı yaÄŸmaladı. KaramanoÄŸlu’nun açık biçimde Haçlı ittifakına dâhil olması üzerine sabrı tükenen II. Murad, Ä°slam dünyasındaki ünlü âlimlerden de fetva alarak kalabalık bir orduyla Karaman iline girdi, Ä°brahim Bey yine Ä°çel’e çekildi. II. Murad’ın kardeÅŸi olan hanımını, veziri Server AÄŸa ve Mevlana’nın torunu Arif Çelebi’yi göndererek barış istedi. Koca Murad Han, Macarların Segedin AntlaÅŸması’nı bozmaları sebebiyle barışı kabul etti. KaramanoÄŸlu verdiÄŸi ahitnamede Sultan Murad’a ÅŸöyle diyordu:
 
“Merhum ve maÄŸfur Mehmed Han oÄŸlu Murad Begün ÅŸerif nefislerine ve canlarına ve ırzlarına ve dostlarına ve memleketlerine ve vilâyetlerine ve vilâyetlerindeki ÅŸehirlerine ve kalelerine ve kuralarına ve sınırlarına ve oturur raiyetlerine ve göçlerine ve beylerine ve vezirlerine ve sipahilerine ve kullarına ve etbâına ve eÅŸyaına ve cemi taallukatlarına zâhiren ve bâtınan hiç veçhile düÅŸmanlık etmeyim ve ettirmeyim ve etmek isteyene dahi ÅŸerik olmayım ve muavenet etmeyim ve kimesne etmek dilese elümden geldüÄŸi kadar men ve def idem, taksirlik etmeyim, dostlarına dost ve düÅŸmanlarına düÅŸman olam ve devletlerine ziyan gelecek yerde olmayım...”
 
Ahitnameden sonra
 
Böylece uzayıp giden ahitname sonrası Osmanlı yüzünü bir kez daha asıl hedefi olan batıya çevirip 1444 yılında birleÅŸik Haçlı ordularını Varna’da maÄŸlup edebildi.
 
Ne var ki, KaramanoÄŸlu’nun yorucu ihanet kronolojisi burada bitmedi; eniÅŸte Ä°brahim bey, 19 yaşında bir gencin Osmanlı tahtına çıktığını duyunca yeniden ayaklanıp SeydiÅŸehir ve AkÅŸehir’i ele geçirdi. 1451 yazında Sultan Mehmed, KaramanoÄŸlu isyanını bastırdıktan sonra, Ä°stanbul’u fethetti. Artık Bizans yıkılmış ve Balkanlarda ittifak yapacak Haçlı kalmamış olduÄŸu için KaramanoÄŸlu, Osmanlının yeni düÅŸmanı Akkoyunlularla ittifak yaptı. Ä°ki isyan daha yaÅŸandı Karaman topraklarında ve 11 AÄŸustos 1473’te Otlukbeli Savaşı’nda Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ı ağır bir yenilgiye uÄŸratan Fatih, ertesi yıl da KaramanoÄŸulları BeyliÄŸi’ni ortadan kaldırdı.
 
 
Rezil olmaktansa…
 
Osmanlı’ya katıldıktan sonra da bazı Karaman beyleri Osmanlı’nın karşısında kim varsa onu desteklediler; önce Memlûkları, ardından Safevileri… Fakat Selçuklu Devleti yıkılırken en büyük beylik olan KaramanoÄŸulları Türk-Ä°slam birliÄŸini saÄŸlayacak bir umut olmak yerine, Osmanlı’yı arkadan vuran ve onun düÅŸmanlarıyla ittifak yapan bir beylik olarak tarihe geçti.
 
Zira KaramanoÄŸlu, Allah’ın inayetinin dilediÄŸine nasip olacağını kabullenemedi. Hükümdarlık neden bana deÄŸil de ona verildi, hasedinden çıkamadı. Bu duygu KaramanoÄŸlu’nun aklını, irfanını, ihlasını, vicdanını yok ederken, onu kendisine iki kez damat edip defalarca affeden Osmanlı’ya karşı Macarlar, Sırplar, Bizanslılar, Timurlular, Akkoyunlular ve Venediklilerle dahi iÅŸbirlikçiliÄŸe kadar götürdü. Oysa beyliÄŸin kurucusu Karaman’ın oÄŸlu I. Mehmed Bey, 1277’de, hem Selçuklu baÅŸkenti Konya’yı MoÄŸollardan kurtaran bir kahraman, hem de Türkçeyi resmî dil yapan devlet adamı olarak tarihe geçmiÅŸti. Ancak onun torunları, 400 çadırlık Kayı aÅŸiretinin beylikten Devlet-i Âliye olmaya yükseliÅŸini hazmedemediler. GeleceÄŸe sahip olmak isterken, hem geçmiÅŸlerini lekelediler, hem de tarihin dışına savruldular. Mehmed Bey, MoÄŸolları Konya’dan sürdükten sonra Sultan Alaaddin SivayuÅŸ’un veziri olmaya razı olmuÅŸtu. Nefsini küçülttüÄŸü için de Hak ve halk gözünde büyümüÅŸtü. Bey olup rezil olmaktansa, vezir olup aziz olmak yeÄŸ deÄŸil midir?
 
Müellif: Dr. M. Mücahit Küçükyılmaz

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.