Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Hem dünyamızda hem evimizde ihtiyarlara yer yok mu?

Dünyamız her açıdan gün geçtikçe biraz daha yaşlanmaktadır. Nüfus yönünden de yaşlanması demografik dönüşüm dediğimiz sosyal bir değişimi de beraberinde getirmektedir.



Günümüzde yüzde 9,3’lük dünya yaÅŸlı nüfus oranının çok az altında yüzde 9,1’lik bir yaÅŸlı nüfusa sahip olan Türkiye de bu deÄŸiÅŸimden payını almaktadır. Küresel salgınlar, doÄŸal felaketler, savaÅŸlar, iÅŸgaller, terör, yoksulluk, göç, hızlı kentleÅŸme ve dijitalleÅŸme gibi olgular da söz konusu deÄŸiÅŸimin bütün toplumların tabanına kadar yayılmasına yol açmaktadır. Bütün bunlar, toplumun en küçük yapıtaşı olan aileyi ve onda hâlâ önemli bir role sahip olan yaÅŸlı üyesini büyük oranda etkilemektedir.
 
Hasta ve müÅŸteri
 
Küresel salgınlardan biri olan hâlihazırdaki koronavirüsten de daha çok yaÅŸlılarımızın etkilendikleri görülmektedir. Bu etkilenme sadece bu virüsten dolayı biyolojik olarak ölmeleri ÅŸeklinde deÄŸildir. Sosyal açıdan da bazı yerlerde sanki “cüzzamlı”larmış gibi “olaÄŸan ÅŸüpheliler” olarak etiketlenip toplumdan dışlanmaya, yalnızlığa mahkûm edilmeye, ölüme terkedilmeye ve bazı sosyal medya paylaşım araçlarında “ÅŸaka” yoluyla aÅŸağılanmaya baÅŸlanmışlardır. Böylece, tarihte yaÅŸlılara bakıştaki deÄŸiÅŸimde yeni bir döneme girilmiÅŸtir.
 
‘Öteki’ muamelesi
 
Åžöyle ki; kolonyal dönemde (1607-1770) gerontokrasiyle egemen olan, devrim çağında (1770-1820) hor görülmeye baÅŸlanan, modernlik evresinde (1820-1970) sürekli gençlerle karşılaÅŸtırılan/yarıştırılan ve postmodern devirde (1970-2020) geriatri ve gerontoloji disiplinleri tarafından “hasta” ÅŸeklinde damgalanıp “yaÅŸlılık sektörü/tıp-endüstri kompleksi” tarafından “müÅŸteri” olarak görülen yaÅŸlıların, içinden geçtiÄŸimiz korona günlerinde (2020-) ise artık “koronalı”/öteki” muamelesine tabi tutularak bazı kitle iletiÅŸim araçları tarafından karikatürize edildikleri ve sonrasında bazı kesimler tarafından dışlandıkları görülmektedir.
 
Ä°çinden geçtiÄŸimiz korona günlerinde yaÅŸlılara yönelik algıdaki olumsuz seyir de ne yazık ki virüs kadar hızlı bir ÅŸekilde yayılmaktadır. Bunun felsefesi modernlik söyleminin bir “bahçıvan kültürü” yaklaşımıyla “ayrık otları” olarak gördüÄŸü bazı kesimleri ayıklamaya/soykırıma tabi tutmasına dayanmaktadır. Bunun gibi korona günlerinde yaÅŸlıların da “koronalı” olarak bir “yük/tehdit” olarak görülüp oluÅŸturulmak istenen hastasız/yaÅŸlısız/masrafsız “saÄŸlıklı/genç toplum”un ilk kurbanları olabilecekleri ihtimalini dahi düÅŸünmek zorundayız. Zira dinimiz, kültürümüz ve devletimizin büyük bir önem atfettiÄŸi ihtiyarlara yönelik en ufak bir yaÅŸçılık aile ve toplum yapımızı olumsuz yönde etkileyecektir. Bu nedenle, her yaÅŸ grubundan önce ailedeki/toplumdaki istikrarı düÅŸünen yaÅŸlılar, zaten kendilerine karşı yazılı ve görsel medya araçları tarafından geliÅŸtirilmiÅŸ olan toplumsal seterotiplerin koronavirüs hadisesiyle ve hatta bahanesiyle kronik bir hâl almasından fevkalade endiÅŸelidirler. Bu nedenle, her ne kadar yaÅŸ almaya baÄŸlı olarak saÄŸlık sorunlarının daha çok bulunması ve bağışıklık sistemlerinin zayıf olması nedenleriyle koronavirüsten ölüm oranları çok yüksek olsa da sadece onları koronavirüsle anmanın ve onları sosyal izolasyona tabi tutmanın çok ağır bir sosyal faturası olacaktır. Åžüphesiz ki onları bilgelerimiz/büyüklerimiz olarak virüse karşı koruyucu-önleyici tedbirler baÄŸlamında “fiziksel mesafe/temassızlık” ile koruyacağız, ancak bunun tamamen onların “sosyal izolasyon”una yol açmasının önüne de geçmemiz gerekmektedir. Bir baÅŸka deyiÅŸle, asıl virüs taşıyıcılar olarak diÄŸer yaÅŸ gruplarının onlara zarar vermemeleri için “fiziksel mesafe/temassızlık” kuralına uyarak teknolojinin marifetleriyle “sosyal temasta/baÄŸlantı”da kalmamız gerekmektedir. Aksi takdirde, zaten emeklilik sonrası, statü ve rol kaybına uÄŸrayan ve psikolojik açıdan kendilerini yalnız hisseden yaÅŸlarımızın yalnızlığı “katmerli” bir hâl alacaktır. Dolayısıyla, “fiziksel mekânlar”da artık riskli hale gelen görüÅŸmeleri/buluÅŸmaları “sanal alanlar”da sürdürmeliyiz. Bu noktada yaÅŸlıların dijital/teknolojik geliÅŸmelere adaptasyonları noktasında gençlerden “geri” oldukları seterotipine inanmamak gerekir. Zira yaÅŸlılar, yıllardır diÄŸer kuÅŸaklarla olan çatışmaları deÄŸil, dayanışmaları sonucunda bu eksikliklerini büyük oranda gidermiÅŸlerdir. Bu eksiÄŸi gidermeyenler de en azından telefon ile bu toplu görüÅŸmeleri yapmaya muktedirdirler.
 
‘Bağımsız, yalnız yaÅŸam’
 
 
Batı eksenli modernliÄŸin belirgin sonuçlarından birinin “bireyselleÅŸme” olduÄŸu bilinmektedir. Türkiye gibi Batı-dışı modernlik arayışında olan bazı DoÄŸu toplumlarının hâlâ büyük oranda “hep birlikte yaÅŸama” ruhlarını korudukları görülmektedir. Bu nedenle, örneÄŸin, Almanya’da koronavirüsten yaÅŸlı ölümlerinin az olmasının modernite söylemi tarafından adeta yüceltilen bireyselleÅŸmenin bir yansıması olan “bağımsız yalnız yaÅŸama” tercihine baÄŸlanması çok ilginçtir. Bu yaklaşımdan yola çıkarsak ÅŸayet, virüsün çıkış noktası olan Çin’in yanı başındaki hep birlikte yaÅŸama kültürünün yaygın olduÄŸu, yaÅŸlı nüfusu açısından Monako’dan sonra dünyada ikinci olan modern Japonya’da en yüksek ölümlerin olması gerekirdi. Bu nedenle, her ne kadar kır-kent ayrımı yapılarak Türkiye’de geniÅŸ aileden çekirdek aileye geçiÅŸin hikâyesi yazılsa da Anadolu topraklarında birbirleriyle iliÅŸkiyi koparmayan “birleÅŸik aileler” mekanizması mevcuttur. Gelin ve damadın ayrı bir eve geçseler bile geldikleri ailelerle evlilikten mezara kadar iç içe, yan yana, aynı muhitte ve ÅŸehirde yaÅŸamasına dayanan bu aile yapısı dünyaya bir örnektir. Bu nedenle, artan koronavirüs vakalarını aile bireylerinin bu kadar temas içerisinde olmalarına baÄŸlamak modernlik söyleminin ülkemizdeki ideolojik bir argümanı olsa gerektir.
 
Yerinde yaÅŸa(l)ma
 
Batı, yaÅŸlıya ya “bağımsız yaÅŸam” adı altında “evde yalnız yaÅŸam”ı ya da “uzun-süreli-bakım” formülüyle huzurevleri ve bakımevlerinde “birlikte yaÅŸam”ı sunmaktadır, Ancak bu her iki uç nokta da yaÅŸlılar tarafından pek tasvip edilmemektedir, çünkü yaÅŸlı uzun-süreli-bakım kurumlarını neredeyse hapishane ve akıl hastanesi için kullanılan “tam gözetim kurumları” gibi görmektedir. Evde yalnız yaÅŸamayı da bir izolasyon ÅŸeklinde algılamaktadır. Bu nedenle, son zamanlarda bir orta yol bulmak için alternatif farklı yaÅŸlı bakım ve yaÅŸam modelleri ortaya çıkmıştır. “Yerinde yaÅŸlanma”, “mahallede yaÅŸlanma” ÅŸeklinde gerontologlar, sosyal çalışmacılar ve sosyologlar tarafından epeydir tartışılan benim de burada ilk kez kullandığım “yerinde bir arada yaÅŸa(l)ma” modelleri bunlardan sadece bir kaçıdır. ÖrneÄŸin, “yerinde bir arada yaÅŸa(l)ma” modelinde yaÅŸlılarımız ülkemizde yaygın olan “birleÅŸik aileler”inde yerinde yaÅŸ almaktadırlar. Kaldıkları daire veya oda farklı olsa bile bazen aynı aile apartmanında diÄŸer aile bireyleri ve hatta akrabalarıyla hep birlikte bir yaÅŸam sürdürmektedirler. Bundan hem yaÅŸlı büyük bir memnuniyet duymaktadır hem de artık iÅŸ hayatında daha görünür olan kadının çocuÄŸunu kreÅŸ yerine bırakacağı birileri olmaktadır. Batı’da bu, mübadele kuramı çerçevesinde karşılıklı fayda ÅŸeklinde görülse bile, ülkemizde dede/nine ve torun iliÅŸkisi açısından kuÅŸaklararası iliÅŸkiler baÄŸlamında bu durum bir kültür aktarma, tecrübe paylaÅŸma ve teknolojik yenilikleri öÄŸrenme ÅŸeklinde gerçekleÅŸen “yerinde bir arada yaÅŸa(l)ma” biçimidir. Åžöyle ki, dede/nine torunlarına bir yandan kültürü aktarıp hayat tecrübelerini anlatırken, torunlar da içine doÄŸdukları dijital/teknolojik çağın yeniliklerini onlara öÄŸretmektedirler. Ä°ÅŸte tam da bu koronalı günlerde bu “birleÅŸik aile” eksenli okulun, konulan zorunlu fiziksel mesafeye raÄŸmen, “yaÅŸlıya uzaktan sosyal bakım”da nasıl büyük bir fayda saÄŸladığını görüyoruz deÄŸil mi?
 
Öte yandan, “yerinde bir arada yaÅŸa(l)ma”nın, yaÅŸ(lı) ve engelli dostu olmayan çevre, ÅŸehir, mahalle ve evlerde sadece yaÅŸlılar için deÄŸil, bütün yaÅŸ grupları için psikolojik açıdan bir sıkılmaya/daralmaya da yol açtığını unutmamamız gerekir. Zira insan baÅŸta olmak üzere her can(lıy)a göre tasarlanmamış bir yaÅŸa(l)ma alanı can(lıy)ı adeta bu mekânın mahkûmu kılmaktadır. Bu nedenle, koronalı günlerde yaÅŸlıların da sokaÄŸa çıkmama tedbiri öncesi zaten bulundukları mahallelerde az olan parklarda, kıraathanelerde, cami altı çayhanelerinde, caddelerde, meydanlarda, toplu taşıma araçlarında vesaire görünür olmalarının nedeni baÅŸta yaÅŸadıkları evlerin aile/can(lı)/yaÅŸ(lı) dostu olmamasından kaynaklanmaktadır. En basitinden kaldırımların dahi ancak son çeyrek asırda ilgili bakanlık ve belediyelerin üstün çabaları sonucu söz konusu hassasiyetler göz önünde bulundurularak düzeltildikleri bilinmektedir.
 
‘Evin mahkumları’
 
 
Sonuç olarak, Dünya SaÄŸlık Örgütü (DSÖ) tarafından belirlenen sekiz yaÅŸlı dostu ÅŸehir kriterinden biri de “toplumsal yaÅŸama dâhil olma ve toplumun yaÅŸlıya saygısı”dır. Konuya bu açıdan baktığımızda yaÅŸlılar, toplumda oluÅŸturulmak istenen algı çerçevesinde, bugüne kadar kendilerine duyulan engin saygı yerine içinden geçtiÄŸimiz korona günlerinde “koronalı/hasta” olarak görülüp sanal olarak da olsa sosyal yaÅŸama dâhil edilmedikleri takdirde bu kez “evin mahkûmları” oldukları vahametine kapılacaklardır. Modernlik söylemini ideolojik olarak esas alanların bir “bahçıvan kültürü” yaklaşımıyla dünyalarında görmek istemediklerini “ayrık otları” olarak etiketleyip ekarte etmeleri aÅŸikârdır. Bu nedenle, hayatın her alanında, özellikle reklamlarda, medyada ve iÅŸ hayatında, fazla yer verilmeyen, adeta görmezden gelinen ve yer verilince de “pasif/çirkin” bir ÅŸekilde resmedilen yaÅŸlıların, ancak koronavirüs söz konusu olunca bu kadar görünür kılınmaları, onların içinden geçtiÄŸimiz çağın yeni “öteki”leri olarak damgalanıp oluÅŸturulmak istenen “yenidünya düzeni”nde onlara yer verilmeyeceÄŸi ihtimalini güçlendirmektedir. Bir Hadis-i Åžerif’te geçen yaÅŸlıların da içinde olduÄŸu acezeleri koruyup gözetmenin hürmetine, belalardan korunacağımız müjdesinden hareketle, bir koronavirüs musibetinden dolayı bile bu kadar korku yaÅŸarken, varın onlara yer verilmeyen bir dünyada olabilecek musibetleri artık siz düÅŸünün.
 
Müellif: Doç. Dr. Åžerif Esendemir / YTÜ ÖÄŸretim ve Darülaceze Ä°dare Meclis Üyesi / Kaynak: Açık GörüÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.