Sosyal Medya

Gözümüze yakın, fakat gönlümüzden ırak çeşmeler

Sadullah Yıldız bu yazısında Suriçi’nde daha önce fotoğraflayamadığı çeşmeleri kaleme aldı. Ayrıca çeşmelerin çevresindeki tarihi eserlere dair önemli notlar da paylaştı.



Ä°stanbul çeÅŸmeleri için çıktığımız uzun yolculukta en son Yedikule civarında, UÅŸÅŸaki Camii avlu duvarı cephesindeki çeÅŸmenin hâl-i pürmelâlini görmüÅŸtük. Bu civarda hemen hiç çeÅŸme bırakmadığımızı zannediyorduk ancak Yedikule ve Samatya dâhil birkaç semt, girip her bucağını adımlamanın epey cesaret istediÄŸi yerler olduklarından çeÅŸmeler de sürprizlerle nümayan olmaya devam ediyor.
 
Bu yazı için de Suriçi’nden bazı çeÅŸmeleri fotoÄŸrafladık ancak daha önce birkaç kere dillendirmiÅŸ olmakla beraber, artık Suriçi’nde birkaç taneden fazla çeÅŸme kalmamış olacağını zannediyoruz. Çünkü nihayetinde dolaÅŸmadığımız yer hemen hemen kalmadı. Bundan sonra KasımpaÅŸa ve Üsküdar baÅŸta olmak üzere Suriçi dışındaki diÄŸer semtlerde kalan yine az sayıda çeÅŸmenin peÅŸine düÅŸecek ve gezmediÄŸimiz mıntıkalara ayak basacağız. GezdiÄŸimizi sandıklarımızı da dikkatle tarayacağız.
 
 
UÅŸÅŸaki Camii yakınındaki Kürkçübaşı Hacı Hüseyin AÄŸa Camii yan duvarındaki çeÅŸme ile baÅŸlayalım (1). Ä°lk inÅŸası 1613 tarihine kadar giden caminin giriÅŸ takı üzerine 1871 senesindeki tamirde güzel bir besmele eklenmiÅŸ. Ä°brahim Hilmi Tanışık bu çeÅŸmenin kitabesini naklettikten sonra tarihini 1924 olarak veriyor. Su Vakfı’nın sitesinde de oradan naklen aynı tarih yazılıdır.
 
Fakat kitabede 1927 tarihi gayet net görülür. Üstelik çeÅŸmenin baÅŸka çeÅŸme kitabelerinde hatta topluca kitabe örneklerinde ender görülen bir hususiyeti de vardır ki, tarih miladî olarak direkt 1927 ÅŸeklinde yazılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin miladî takvime geçiÅŸinin uygulamaya baÅŸlanması 1 Ocak 1926, harf devrimininse 1928 sonları olduÄŸu dikkate alındığında bu kitabe tarihinin iki devrimden birinden yakayı kurtarmış, diÄŸerine yakalanmış olduÄŸu tespit edilebilir.
 
Ä°ki satırlık kısa kitabedeki “bani-i sahibe” ifadesi gramatik olarak hatalıysa da anlaşıldığına göre çeÅŸmeyi bir hanım kiÅŸi yaptırmıştır ancak adı yazmamaktadır.
 
İlk durak Fetihkapı
 
 
Farklı semtlerde daha önce yayınlamadığımız baÅŸka çeÅŸmeleri de bu derlemeye aldık. Ä°lk durağımız Fetihkapı civarı olacak. Fatih Sultan Mehmed’in başında bulunduÄŸu birliklerin konuÅŸlanıp ÅŸehir düÅŸtükten sonra da içeriye girdiÄŸi surların bulunması dolayısıyla bu adın verildiÄŸi, Topkapı haricindeki bu bölge, tramvay yoluna sırtımızı verip otoyola doÄŸru ilerlediÄŸimiz, yani surların ters cihetine doÄŸru yürüdüÄŸümüzde nefis bir eser saklar: Takkeci Ä°brahim AÄŸa Camii.
 
Belediye tarafından asılan tabelasına göre Takkeci Ä°brahim ÇavuÅŸ adıyla da anılan eser ne yazık ki, ibadete kapalı durumdadır. Dışarıdan bakıldığında öyleymiÅŸ izlenimi vermediÄŸi zengin tezyinata sahip bir camidir. Cami etrafında tam bir inceleme mümkün olmamakta ve içine de girilememektedir. Bunun sebebi hem avlu hem cami kapısına asılan bir kâğıtta yazdığına göre ‘güvenlik sebebiyle’ caminin kapatılmış olmasıdır. Åžimdiye kadar birçok hırsızlığa maruz kaldığı gerçeÄŸini tabii ki, göz ardı etmeksizin yine de camiyi koruma gayretinin parmak ucuyla gösterilmiÅŸ ve çarenin kapısına kilit vurmakta bulunmuÅŸ olması toplum bazında düÅŸündürücü bir hadisedir. Paha biçilmez bir eser olarak dört yüz ellinci yaşına doÄŸru koÅŸan bu nefis abide için bütün himmetimiz bundan mı ibaret olmalıydı?
 
 
GörebildiÄŸimiz kadarıyla cami etrafında iki çeÅŸme, bir de kuyu bulunuyor. ÇeÅŸmelerden ilki cami dışında, duvar köÅŸesindedir ve çukurda bulunduÄŸundan iki yanına merdiven yapılmıştır (2). Nispeten temiz ve bakımlı kalabilmeyi bu, gözlerden ırak konumuna borçlu olduÄŸu hemen tahmin edilebilecek çeÅŸme DerviÅŸ Mehmed PaÅŸa tarafından yaptırılmış. 1235 (1820) tarihini ve saltanatı devrinde yapıldığından Sultan II. Mahmud’un tuÄŸrasını taşıyor. Kitabesi saÄŸlam durumda olduÄŸu gibi devrin tarzını yansıtacak hususiyetteki tezyinatı da hemen hemen zarar görmemiÅŸtir. Ancak musluÄŸu yuvasıyla beraber sökük ve kurnası çöplük niyetine kullanılmakta (3). Ä°lk çeÅŸmenin hemen karşısındaki ahÅŸap yapının ne maksatla yapıldığını tespit edemedik. Åžimdilerde bir dernek tarafından kullanılıyor. GiriÅŸindeki çeÅŸme bir musluktan ve kurnadan ibaret (4).  
 
AdilÅŸah Kadın’ın hayrı ikiyüzlü bir çeÅŸme 
 
Caminin avlu kapılarından arka taraftaki yanında, duvar çevrili sahada bir kuyu var. Dışarıdaki kitabenin sonunda Arapça “Kim bir müminin su ihtiyacını giderirse yetmiÅŸ yıl oruç tutmuÅŸ gibidir” cümlesi hadis olarak yazılıdır. Kuyu da cami gibi muattal durumda ancak manzarasındaki pitoresk eda bile yetiyor dense yeridir (5).
 
Lâleli’deki tramvay yolu üzerindeyse bir türbe ziyaretimiz var, daha sonra ilerlemek üzere burada durup Sultan III. Mustafa ve oÄŸlu Sultan III. Selim’in defnedildiÄŸi, içeride Resûl-i Ekrem’in mübarek ayak izi (kadem-i saadet) de bulunan ve avlu kapısı yanındaki, Sultan III. Mustafa’nın eÅŸi AdilÅŸah Kadın’ın hayrı olan ikiyüzlü bir çeÅŸmeyi daha önce yazdığımız yapıya gireceÄŸiz. Burada, giriÅŸ kapısının içinde-saÄŸdaki küçük çeÅŸmeyi haber vermek ÅŸimdiye nasipmiÅŸ (6).
 
Dışarıdaki sebil ve kuÅŸ evi oldukça harap durumdayken bu ufak çeÅŸme temiz kalmayı baÅŸarmış. Ayna taşından ibaret ve süslemesi tabir caizse boyundan büyük. Suyu akmakta ve yaz günleri serinlemeye, diÄŸer her zamanda da insanların temizliÄŸine katkı saÄŸlamaktadır.
 
Nuruosmaniye Camii’nin hünkâr mahfeli cihetindeki giriÅŸ kapısı yanında, dışarıda da yine küçük bir çeÅŸme var (7). Maalesef musluÄŸu daha önce koparılmış ve yerine yeniden takılmasından ötürü malul hâle gelmiÅŸtir. MusluÄŸu hâlen kopuktur ve suyu akmamaktadır. Camisi gibi bu küçük çeÅŸme de BatılılaÅŸma devrinin eseri olduÄŸunu belli eden yabancı bir etki taşır.
 
 
Bu yazının konusu olan son iki çeÅŸmeyi görebilmek için Eyüp semtine uzanacağız. Ä°lkini bu derlemenin baÅŸlarında, birkaç sene önce de görebilirdik aslında ama restorasyonda olması defaaten önünden geçmemize raÄŸmen onu listeye katmamızın önünde engeldi. 2014’te baÅŸlayan restorasyon bu yılın Eylül ayının sonuna doÄŸru bitti ve KaptanpaÅŸa Camii’nin zemin katındaki çeÅŸme de arz-ı endam etti (8).
 
 
Takdire ÅŸayan bir künye
 
Bu çeÅŸmenin yanına asılan cami hakkındaki künye, Ä°stanbul çeÅŸmeleri hakkındaki metinlerde daima vurguladığımız bir eksiÄŸi yerine getirmesi itibariyle takdire ÅŸayandır. Üstelik renkli ve cazibeli bir formda asılan künye caminin kitabesinin aslını, eserin özelliklerini ve tarihçesini derli toplu biçimde verirken laf olsun torba dolsun kabilinden iÅŸ yapılmadığı fark edilebiliyor.
 
 
Bunun bütün Ä°stanbul çeÅŸmeleri için örnek bir sunum tarzı olduÄŸunu ve mümkünse çok dilli hâle getirip en küçük çeÅŸme için dahi eldeki malumatı arz eden bir bilgi tabelası hâlinde meraklılara göstermek, meraksızları da meraklandırmak projesi için çok geç kalınmıştır.
 
ÇeÅŸme hakkında bilgi bulunmamakla beraber caminin ilk inÅŸasına (1567) deÄŸil, 1900 yılındaki ikinci inÅŸaya ait olduÄŸu tahmin edilebilir. Enbiya suresinin 30. ayetinden ibaret kitabesi olan çeÅŸmenin suyu akmakta ve iki rozetten ibaret kurna süslemesiyle zarif kemeri haricinde tezyinatı bulunmamaktadır. Restorasyonla birlikte kazandığı bakımlı hâl ve yerine gelen ana fonksiyonu uzun ömürlü olur umarız.
 
 
Meydandaki fıskiyenin yanında, güvercinlerin beslenmesi için ayrılan çevrili yerde de bir çeÅŸme bulunuyor (9). Bunun tezyinatı bakımından önemli bir eser olduÄŸu söylenebilir. Ancak güvercin yuvası diye ayrılmış bir alanda bırakılıp sürekli kirleniÅŸinin izlenmesi hiç de hoÅŸ bir manzara deÄŸil. Kitabe olarak besmeleyle Ä°nsan suresinin 21. ayeti var. Üst sırada yaprak motifleri, kâselerde incirler ve niÅŸi kitabeye baÄŸlayan kısımda da girift süslemeli bir rozet bulunur. MusluÄŸu yerinde olmamakla beraber hem bu kadar göz önünde hem gönüllerden ırak olması herhâlde sadece çeÅŸmenin kendi marifetinin eseri olmasa gerektir…
 
 
Kaynak: Dünyabizim

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.