Avrupa BirliÄŸi (AB) daha Ä°ngiltere’nin 31 Ocak 2020 tarihi itibariyle üyelikten ayrılmasını sindirememiÅŸken bir darbe de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından yedi. Virüsün Çin, Ä°ran ve ABD’nin yanı sıra en çok etki ettiÄŸi ülkeler Ä°talya ve Ä°spanya olurken, AB üyesi diÄŸer ülkeler Ä°talya ve Ä°spanya’ya gerektiÄŸi ÅŸekilde yardımda bulunmadı. Her ne kadar AB’nin sembollerinden AB bayrağındaki mavi arka plan üzerinde 12 altın yıldızdan oluÅŸan dairenin, Avrupa halkları arasında birlik, dayanışma ve uyum ideallerini temsil ettiÄŸi söylense de Avrupa bu zor günlerde birlik, dayanışma ve uyum konusunda sınıfta kaldı. Kovid-19’un kıtaya hızla yayılması sonucu AB üyesi ülkeler kendi önlemlerini alarak Schengen Bölgesi gibi ortak deÄŸerleri askıya aldı. Ä°talya ve Ä°spanya’ya Türkiye, Çin, Küba ve Vietnam’dan yardım gönderilirken AB’nin kurucu üyelerinden Almanya ve Fransa’nın üzerinde oluÅŸan baskılar sonucu bu ülkelere sadece maske göndermiÅŸ olması, AB içindeki çatlakları bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
AB’de 2009 yılının sonunda patlak veren ekonomik kriz, 2015’ten itibaren yaÅŸanan mülteci sorunu ve Brexit’in etkileri, aslında bugün yaÅŸananlara dair ipuçları veren olaylardı. Ekonomik kriz sürecinde Avro Bölgesi’nin dışında kalan AB ülkeleri kendi bağımsız ekonomi politikalarını uygulamaya koyarken, Avro Bölgesi’ne dahil ülkeler krizden daha çok etkilendi. AB ülkeleri arasında ekonomi politikaları baÄŸlamında bir uzlaşı saÄŸlanamaması AB’nin mottosu olan “Farklılıkta Birlik” söyleminin tam aksine Birlik’teki farklılığa bir örnek oldu. Yine mülteci sorununda da AB üyesi ülkelerin ortak bir göç politikası üzerinde uzlaÅŸamaması Birlik’teki diÄŸer bir uyumsuzluk örneÄŸiydi. AB ülkelerinin mülteciler baÄŸlamında sınır ve güvenlik konularında kendi iç politikaları doÄŸrultusunda hareket etmeleri AB’ye yetki devri ve AB organlarının etkinliÄŸi tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Daha sonra Brexit’le AB bünyesindeki bu çatlaklar gün geçtikçe arttı; Avrupa entegrasyonu ve Birlik içi dayanışma konuları AB’de göze batan en büyük sorunsal haline geldi. Tüm bu olayların etkisi devam ederken son dönemde Avrupa’yı merkez üssü konuma getiren Kovid-19 salgını Birlik üyeleri arasında “önce kendini düÅŸünme” olgusunu en üst seviyeye çıkardı. Avrupa Komisyonu BaÅŸkanı Ursula von der Leyen’in 5 Nisan tarihinde Twitter’da yazdığı “yavaÅŸ bir baÅŸlangıca raÄŸmen Avrupa ÅŸimdi hep birlikte ayakta duruyor” sözleri adeta bir itiraf niteliÄŸinde. Kendisi de AB’nin dayanışma için geç kaldığının farkında. Aynı tarihte sosyal medyadan yaptığı diÄŸer paylaşımlarında Polonya’dan doktorların Ä°talya’ya gittiÄŸini, Çekya ve Avusturya’nın Ä°spanya’ya maske yolladığını, Almanya’da hastanelerde Ä°talyanların tedavi edildiÄŸini belirtiyor ve “Bu Avrupa dayanışmasının gücüdür. GeleceÄŸi güvence altına almak için bunu somut politik eyleme ve yatırımlara dönüÅŸtürmeliyiz” diyerek Avrupa için yeni bir Marshall Planı’na ihtiyaç duyulduÄŸunu ifade ediyor.
Almanya borçlu ülkelere kefil olmak istemiyor
BilindiÄŸi üzere Marshall Planı 2. Dünya Savaşı ertesinde ABD tarafından Avrupa ülkelerini savaşın etkilerinden kurtarıp yeniden ayaÄŸa kaldırmak için yapılan bir ekonomik yardım paketiydi. Yıllar sonra Avrupa’nın yeniden maddi ve manevi olarak güçlenmesi için Marshall yardımına benzer bir yardıma ihtiyaç duyduÄŸu belirtiliyor. Ursula von der Leyen Alman Die Welt gazetesi için kaleme aldığı yazıda büyük yatırımlara ihtiyaçları olduÄŸunu belirterek yeni ve güçlü bir AB bütçesi oluÅŸturulması gerektiÄŸini ifade ediyor. Aynı ÅŸekilde Ä°spanya BaÅŸbakanı Pedro Sanchez, Guardian gazetesine yazdığı makalede Avrupa’nın, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana karşılaÅŸtığı en kötü kriz olan salgın nedeniyle ayakta kalmasının tehlikede olduÄŸunu, kıta ekonomilerinin yeniden inÅŸa edilmesi için Avrupa’nın kendi yeni Marshall Planı’nı oluÅŸturması gerektiÄŸini söylüyor. Bu yeni Marshall Planı aracılığıyla önemli ölçüde kaynakların harekete geçirilmesi için de AB’nin tüm ortak kurumlarının desteÄŸine dikkat çekiyor. Ancak virüs salgınının başından beri yaÅŸananlara bakarsak Avrupa bu konuda dayanışmadan uzak bir görüntü çiziyor. AB, Brexit’le ilk defa üye kaybettiÄŸi gibi uluslararası arenada da “küresel bir güç” imajını yavaÅŸ yavaÅŸ kaybediyor.
Ursula von der Leyen’den sonra bir itiraf da kriz yönetiminden sorumlu AB Komisyonunun Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Janez Lenarcic’ten geldi. Lenarcic, Ä°talya’nın baÅŸlangıçtaki çaÄŸrısına verilen destekte AB’nin yetersiz kaldığını ifade etti. AB dayanışma ve birlik vurgusunun en çok yapılması gerektiÄŸi bu dönemde sınıfta kalmış gibi gözüküyor. Zor durumda olan AB ülkelerine diÄŸer AB ülkelerinden gönüllü yardımlar bile yeni yeni yapılıyorken AB’nin Marshall Planı gibi iddialı bir yardım paketini uygulamaya geçirmesi zor bir ihtimal. Ekonomik kriz döneminde bile ortak bir ekonomipolitik üzerinde anlaşılamamışken AB’nin ÅŸu dönemde ortak bir ekonomi politikası üzerinde uzlaÅŸması zor. Ä°talya ve Ä°spanya ortak borçlanma sisteminin kurulmasını savunurken Almanya’nın başını çektiÄŸi grup ortak borçlanma sistemi yerine Avrupa Ä°stikrar Mekanizmasının (ESM) kredi ÅŸartlarının yumuÅŸatılmasını destekliyor. ESM’nin devreye sokulmasına karşı çıkan ülkeler önümüzdeki günlerde daha kötü bir durumla karşılaÅŸma ihtimaline karşı bu seçeneÄŸin ÅŸu an kullanılmaması taraftarı. Ä°spanya, Ä°talya, Fransa, Belçika, Lüksemburg, Ä°rlanda, Portekiz, Yunanistan ve Slovenya gibi ülkeler Kovid-19 tahvilleriyle ulusal borç yükleri de dahil borçların ortak bir ÅŸekilde paylaşılması gerektiÄŸini savunurken Almanya, Hollanda, Avusturya ve Finlandiya gibi ülkeler bu fikre karşı. Özellikle Almanya AB içindeki en büyük ekonomiye sahip ülkelerden biri olarak borçlanan güney Avrupa ülkelerine kefil olmak durumunda kalacağı için bu fikre sıcak bakmıyor. Avro bölgesindeki AB üyesi ülkelerin maliye bakanlarının 7 Nisan’da video konferansla yaptıkları 16 saatlik görüÅŸmeden de bir sonuç çıkmadı. GidiÅŸat daha bir süre AB için ortak, etkili bir kurtuluÅŸ paketinin hayal olduÄŸunu gösteriyor.
ÜyeliÄŸin artıları ve eksileri yeniden deÄŸerlendirilecek
Oxford Üniversitesi Avrupa Tarihi profesörü Timothy Garton Ash, Der Tagesspiegel Gazetesi’ndeki 7 Nisan tarihli yazısında AB’nin önündeki sınavda Ä°talya’ya nasıl yardım edileceÄŸi ve Almanya’nın AB ülkeleriyle ne kadar dayanışma sergileyeceÄŸinin en temel baÅŸlıklar olduÄŸunu belirtiyor. Ayrıca Mart 2020’de Ä°talya’da yapılan bir araÅŸtırmaya göre Ä°talyanların yüzde 88’inin AB’nin desteÄŸini hissetmediklerini, yüzde 67’sinin de AB üyeliÄŸinde bir avantaj görmediklerini ifade ettiklerini söylüyor. Ash’e göre Ä°talya gazetelerinde “Ä°talyanların geleceÄŸi Almanların elinde” ÅŸeklinde baÅŸlıklar atılırken, Almanya’nın ulusal olarak salgına karşı gösterdiÄŸi baÅŸarıyı AB’ye karşı da gösterip göstermeyeceÄŸi AB’nin geleceÄŸini etkileyecek en önemli husus.
Åžu durumda AB için tünelin sonunda ışık görünmüyor. Her ÅŸey düzeldiÄŸi zaman üye ülkelerin AB’ye üyeliÄŸin artıları ve eksileri konusunda yeniden bir deÄŸerlendirmeye gitmeleri muhtemel. Böyle bir durumda Ä°ngiltere’nin baÅŸlattığı “Exit” fırtınasına baÅŸka ülkelerin de katılması söz konusu olabilir. Bu kapsamda AB’nin hem siyasi hem ekonomik olarak kan kaybettiÄŸi açık ve net bir ÅŸekilde ortada. Bakalım AB herkesi ÅŸaşırtıp Jean Monnet’nin söylediÄŸi gibi “Avrupa krizlerden doÄŸuyor” sözünün hakkını verip, toparlanıp daha güçlü bir ÅŸekilde ayaÄŸa kalkabilecek mi?
Müellif: Prof. Dr. Nail Alkan (Hacı Bayram Veli Üniversitesi öÄŸretim üyesi) / Kaynak: Anadolu Ajansı-Analiz
Henüz yorum yapılmamış.