Abdurrahman Dilipak: Dün dünde kaldı artık yarını konuşalım
Follow @dusuncemektebi2
GENOM ile artık canlı hücrenin içine girildi ve canlıların DNA’sına müdahale edilmeye başlandı. Yeni enerji kaynaklarına ulaşıldı, füzyon teknolojisi ile maddenin yapısı dönüştürülmeye başlandı. Şimdi zamanın dönüştürülmesine çalışılıyor” diyordum çoğu kimse ciddiye almıyordu.
Erdoğan da söyledi, “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”. İbrahim Kalın da uluslararası örgütler ve düzen de bu anlamda eskisi gibi olmayacak diyor.
Yani, Covid-19 sadece insanları değil, kurumları, düzenleri de öldürüyor.
Yıllardır söylüyordum: “19.YY sonunda oluşan kavram ve kurumlarla 21.YY’ı açıklayamazsınız”.. Dahası, “2020’de başlayacak ve 2025’de hayata geçirilecek bir dijital devrimden söz ediyorlar. ENERJİ VE EMEK maliyeti olmayan, yapay zekânın yönlendirdiği, fazla insana ihtiyaç duymayan yeni bir düzen geliyor” diyordum da genel olarak komplo, fantezi gibi geliyordu insanlara.
Bakın, GENOM ile artık canlı hücrenin içine girildi ve canlıların DNA’sına müdahale edilmeye başlandı. Yeni enerji kaynaklarına ulaşıldı, füzyon teknolojisi ile maddenin yapısı dönüştürülmeye başlandı. Şimdi zamanın dönüştürülmesine çalışılıyor” diyordum çoğu kimse ciddiye almıyordu. Zaman dışında hepsi gerçek oldu. Artık Humanoidler, Siborglar, Avatarlar hayatımızın bir parçası, GENOMİK’ler emeklemeye başladılar.
Peki, bizim üniversitelerimiz bu anlamda ne yapıyorlar. Bu işin neresindeler. Biz 5G’ye geçmeye çalışıyoruz. İnsanlara takılacak çipler için yabancılarla ortak çalışmalar yapıyoruz. Yani ötekiler için yine iyi bir pazar olacağız. Bu işin teknik altyapısına hepsinden önemlisi ufkuna sahip değiliz. 5G’ye geçelim o teknolojiyi bize satabilsinler, bir de “Digital Control System”ine dahil olalım. Bizi de biyonik robot haline getirebilsinler. Dijital devrim yeni “Sömürge İmparatorluğu Projesi” aslında. BOP, Yüzyılın Projesi dedikleri projeler bu yönde atılan adımlardı.
Biz dijital para helal mi, haram mı diye konuşmaya bile fırsat bulamadan adamlar hayata geçirdiler.
Bizim hâlâ bir “National data center”imiz yok. “İntranet”imiz yok, “National Siber Security”e sahip değiliz. “Süper bilgisayar”ımız yok. Yıllardır söylemekten dilimde tüy bitti, durum ortada!
Bakın her alanda onlarla yarışalım da demiyorum. Siber tehdide karşı da yine aynı teknolojiyi kullanmamız gerek. Bunları sınırlı bir alanda, zaruret halinde kullanabilmemiz için bunların ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu işin bir ahlakı, bir hukuku, bir ekonomisi var. Yapabiliyoruz diye hemen yapamayız! Bu işin insan ve çevre sağlığı açısından etkisine bakmamız gerek. Bu işin bir fıkhı olmalı. Bir adım sonrasını da görmemiz, hesap etmemiz gerekir.
Bunlar global sistemler. Bir network üzerinde hareket eden sistemler.
Herkes bilinen web ve sosyal medyayı konuşuyor. Bir alt web var. Black Web, derin devlet gibi bir de “Deeb Web” var artık. Şimdi bir de “Üst network” var artık. “Blockchain network” diğer Web’lerle birlikte uluslararası sistemin nöron ağlarına benziyor aslında. Dün Globalist’lerden söz ederken hemen akla Soros geliyordu. ABD’de, Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin yanında bir de Globalist’ler çıkıyordu. Globalist’ler kendi içinde bir de Glokalist’leri örgütlediler. Türkiye’de de bunların vakıfları, dernekleri var. Bizimkilerin çocukları, STK’ları, akademisyenleri de hemen bu sisteme dahil oldular. Hani, mal, bilgi, emek, para ve insanın serbest dolaşacağı bir düzen! Bunun için uluslararası bir standart, denetim ve hukuk sistemi örgütlenmesi gerekiyordu. Evet, o şartlarda dışında kalamazdık ama böyle de bu işe angaje olmamamız gerekirdi.
Bizim aklı evliler, batının muhatabı olmak, onlarda varsa neden bizim de olmasın hevesi her şeyi meşrulaştırdılar. Bakın BÇG asimilasyondu, FETÖ entegrasyon. FETÖ bizi dönüştürerek entegre etmek istiyordu. Sanat, edebiyat sinema, medya ve siyaset, sivil toplum üzerinden toplum büyük ölçüde dönüştürüldü. BÇG ve FETÖ’nün olmaması dönüşümü engellemedi. Onların yerini yeni yapılar aldı. Yoksa “İstanbul Sözleşmesi”, “CEDAW” nasıl çıkabilir, bizimkiler bu işe nasıl bu kadar kolay angaje olabilirlerdi. Ve hâlâ birileri bu konuda ayak diremeye devam ediyor.
Bu çevreler bize sadece teknoloji ve sistem satmıyorlar, hayat tarzımıza, algımıza müdahale ediyorlar, “alamet-i farikalarımız”ı yok ediyorlar. Dinden uzaklaştırıyorlar.
CHP bizi laikleştirmeye çalıştı. BÇG’liler de o kafadaydı. Asimile etmeye çalıştılar. Oysa FETÖ ve beraberinde servet ve iktidar sarhoşu birileri üzerinden sekülerleştirme projeleri çok daha başarılı oldu. AK Parti içindeki AKP’liler bu anlamda daha başarılı oldular. 15 Temmuz bir kırılma noktası olsa da, birileri yeniden toparlandı ve yollarına kaldıkları yerde devam ediyorlar.
Kendimize bir çeki düzen vermezsek işimiz zor. Korona olayı bir şok yapar da kendimize gelirsek ne ala. Yakında çip takmaya da gelirken, dijital para ile alışveriş de başlar. Parayı yine o merkezler üretir, evden iş, evden okul, ne işiniz var sokakta! Ölümü gösterip kısırlaştırmaya razı ederler. İlaç da onlardan gıda da.
Dikkat: Şeytan fazla mesai yapıyor. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak etme Allah’ım. Bu duanın kabulü için önce tövbe edip sadece ellerimizi değil, kalbimiz ve beynimizi de arındırmamız, üzerimizdeki haram mal, makam ne varsa bu pisliklerden kurtulmamız gerek.
Dün dünde kaldı! Bugün yeni bir gün! Selam ve dua ile.
Yeniakit
Henüz yorum yapılmamış.