Bu konferans sırasında ve ABD'nin Irak büyükelçisi Zalmay Khalilzad'ın baskısı altında Irak'ın siyasi geleceÄŸine karar verildi ve iÅŸgalden sonra Iraklılara dayatılan etno-mezhepsel ayırma sistemi olan muhasasa ta'ifia karar verdi
O zamanlar Kürdistan Yurtseverler BirliÄŸi'nin (PUK) lideri olan Celal-Talabani, konferansın misyonunu "Irak'a halk, bölge ve varlık olarak birliÄŸi geri kazandırmak" olarak tanımladı. 2005 yılında yeni kurulan Irak Kürdistan Bölgesi'nin baÅŸkanı olacak Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) lideri Mesud Barzani, "[ulusal] çıkarların uzlaÅŸması ve korunması ruhu" gereÄŸini vurguladı. Daha sonra petrol bakanlığına baÅŸkanlık edecek olan Ahmed al-Chalabi, "yeni bir düÅŸünce tarzı ve demokratik ilkelerin saÄŸlamlaÅŸtırılması" çaÄŸrısında bulundu.
Konferansın kapanışında muhalefet, Saddam Hüseyin'in Åžii topluluÄŸuna karşı zulmü ve insan haklarına dayalı yeni bir Irak oluÅŸturma konusunda tanımlanan mezhepçiliÄŸi kökten çıkarma isteklerini ve bütün vatandaÅŸları için eÅŸitlik vurgulayan 10 sayfalık bir siyasi açıklama yayınladı. .
Bugün, 17 yıldan fazla bir süre sonra, bu bildirilerin çoÄŸunun boÅŸ söylemlerden daha fazlası olmadığı açıktır. Åžu anda Irak mezhepçi politikada boyun eÄŸiyor, bu da benzeri görülmemiÅŸ bir politik krize ve devletin vatandaÅŸlarının temel ihtiyaçlarını karşılayamamasına yol açtı.
Muhasasa'nın kökenleri
Irak muhalefeti ve Batılı müttefikleri ilk olarak 1990'lar boyunca gerçekleÅŸen bir dizi konferansta siyasi güç ve devlet kaynaklarını üç ana dini ve etnik grup -Åžii, Sünni ve Kürtler- arasında dağıtan muhasasa fikrini ortaya attılar.
Bu toplantılardan ilki Ekim 1992'de Kuzey Irak'ın Kürt kontrolündeki Salah al-Din beldesinde yapıldı. Orada Saddam Hüseyin devrildiÄŸinde iktidara gelecekleri düÅŸüncesiyle bir dizi yönetim organı kuruldu. .
Bu organlar üzerindeki görüÅŸmeler, konferansın Åžii, Sünni ve Kürt olan Iraklıların yüzdesini algılamasına dayanarak tahsis edildi ve böylece muhasasa için zemin hazırladı.
Katılımcılar bu yeni siyasi sistemi Iraklıları birleÅŸtirmenin ve Hüseyin'in diktatörlüÄŸüne demokratik bir alternatif sunmanın bir yolu olarak sundular. Açılış oturumu sırasında Barzani, "Irak'ı diktatörlükten kurtarabiliriz ... Irak halkını kurtarmalıyız ... Saddam Hüseyin'i devirmeliyiz" diyerek Irak'ın geleceÄŸinin mevcutların elinde olduÄŸunu açıkladı. Daha sonra toplantıyı "tüm Iraklılar için bir zafer" olarak nitelendirdi.
Åžii lider Mohammed Baqir al-Nassari, katılımcıların Iraklıların özgür olmasını ve " liderin Sünni, Åžii veya Kürt olup olmadığına bakılmaksızın, hükümete yönelik görüÅŸlerini istedikleri gibi ifade edebilmelerini" istediÄŸini söyledi.
ABD ve müttefiklerinin bu konferanslar sırasında benimsenen retorik üzerindeki etkisi, muhalefetin birlik ve insan hakları dilini ve emperyalistlerin "Irak halkını kurtarmak" çaÄŸrısını araç haline getirmesinden çok açıktı.
1990-1997 yılları arasında Ä°ngiltere BaÅŸbakanı olan John Major, Salah el-Din konferansında bir araya gelen muhalefete atıfta bulunarak, "Saddam Hüseyin'e gerçek bir alternatif sunabilecek tek muhalefet birleÅŸik muhalefettir" derken aynı dili kullandı.Daha sonra, Irak'ın iÅŸgali öncesinde George W. Bush, Washington'un evrensel haklara olan baÄŸlılığını sürekli olarak teyit edecek, tüm insanların "umut ve insan haklarına hakkı olduÄŸunu" iddia edecek ve savaşın Iraklıların onurlu bir ÅŸekilde yaÅŸamasına izin vereceÄŸine dair söz vermiÅŸti.
Bununla birlikte, demokratikleÅŸme ve uzlaÅŸma iddialarının aksine, muhalefetin gerçekte yaptığı ÅŸey Irak'ı, Irak toplumunun merkezi ve tek örgütleyici faktörüymiÅŸ gibi etno-mezhepsel çizgilere bölmekti. Bu, örneÄŸin Ä°ran destekli partinin Irak'taki Ä°slam Devrimi Yüksek Kurulu'nun bir temsilcisinin "azınlığın yönettiÄŸi baÅŸka bir Irak istemediÄŸimizi" ilan ettiÄŸi 1992 konferansında zaten belliydi.
Etno-mezhepsel ayırma sisteminin bölücülüÄŸü, 2002 konferansını eleÅŸtirenler tarafından fark edilmedi.ÖrneÄŸin toplantıyı boykot eden Irak Liberal Demokrat Partisi, "mezhepçiliÄŸi orantılı olarak yayma yönündeki tüm giriÅŸimlere karşı durduklarını" açıkladı ve sürekli olarak "Londra'daki konferansı Salah Al Din konferansının önerileri üzerine inÅŸa edilmemesi için uyardıklarını" vurguladı.
Benzer ÅŸekilde, Kuzey Irak merkezli bir grup Kürt ve Arap Sünni Müslüman Ä°slami Hareket sözcüsü Ä°hsan Abdelwazir, konferansta alınan kararların "ÅŸehirler arası savaşı Irak'a getireceÄŸini" öngördü.
Irak'ın iÅŸgalinin ardından Abd liderliÄŸindeki koalisyon tarafından muhalefet iktidara geldiÄŸinde, Muhasasa'yı eleÅŸtirenlerin çoÄŸunun öngördüÄŸü ÅŸey gerçekleÅŸti. stila sonrası iç savaşı körükleyen sistem, uzlaÅŸma, birlik ve demokrasi hakkında bitmek bilmeyen konuÅŸmalar yapan aynı politikacıların, ortak Iraklılarla istiÅŸare edilmeden dayatılan bir siyasi sistemdeki paylarını korumak ve artırmak için ÅŸiddeti kullanmalarından büyük ölçüde sorumluydu.
Dahası, muhasasa yaygın yolsuzluÄŸu teÅŸvik etti . Bakanlar portföyleri, kamu hizmeti iÅŸleri ve hükümet sözleÅŸmeleri etno-mezhepçi parti hatları boyunca dağıtılmıştı. 2003 yılından bu yana, mezhep ve partizan çıkarlarının çatışması nedeniyle birbirini takip eden Irak hükümetleri felç oldu. Ayrıca büyük bir kurumsal iÅŸlev bozukluÄŸu da olmuÅŸtu. Sonuç olarak, petrol geliri olarak ayda 6 milyar dolar alacak olan Irak devleti, vatandaÅŸlarına en temel kamu hizmetlerini bile saÄŸlayamadı.
Iraklıların muhasasa sisteminin iÅŸlev bozukluÄŸunu görmesi uzun sürmedi. Aslında, birçok hastalığına yanıt olarak, geçen yıl Ekim ayında Orta ve Güney Irak'ta kitlesel bir protesto hareketi ortaya çıktı. Protestocular sistemi ve baÅŸarısızlıklarını açıkça eleÅŸtirdiler ve siyasi deÄŸiÅŸim çaÄŸrısında bulundular.
Gösterilerinde sık sık "muhasasa'ya hayır, siyasi mezhepçiliÄŸe hayır" sloganları atıyor, muhasasa karşıtı grafitiler çizip ve mevcut siyasi sistemin, Irak toplumunun tüm kesimlerini kapsadığı yönündeki yüzeysel iddialarla alay eden hicivsel pankartlar asmışlardı.
Muhasasa mimarlarının ABD iÅŸgalinden önce verdiÄŸi konuÅŸma özgürlüÄŸü ve insan hakları konusundaki güvencelere raÄŸmen, protestolara yönelik ÅŸiddetli baskı, bunların sadece boÅŸ sözler olduÄŸunu bir kez daha göstermiÅŸtir.
Sadece altı ay içinde yaklaşık 700 göstericinin öldürülmesi ve 30 bin kiÅŸinin yaralanması, muhasasayı planlayan ve uygulayan siyasilerin ahlaki iflasını ve siyasi sistemi ne pahasına olursa olsun korumadaki kararlılıklarını ortaya koydu.
Kitlesel protestolar, Muhasasa'nın dayatmasınameydan okudu ve Iraklıların ilk kez yeni bir Irak hayal etmesine olanak saÄŸlayan söylemlere meydan verdi. Sonuç olarak, Irak krizinin çözümü mevcut siyasi sistemi tasarlayanlardan deÄŸil, aÅŸağıdan, Irak halkından gelecektir.
Müellif: Taif Alkhudary / Kaynak: the aljazeera.com / Mütercim Hasan Nurhan Çelik
Henüz yorum yapılmamış.