2020 dünyasında Türkeş'i anmak
Follow @dusuncemektebi2
Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatının üzerinden tamı tamına 23 yıl geçti. Türkeş, sivil ve siyasal Türk milliyetçiliğinin kurucusu, vizyoner bir ideolog ve büyük bir pratisyendi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasî tarihinin son 50 yılına damgasını vuran Alparslan TürkeÅŸ’in vefatının ardından neredeyse bir çeyrek asır geçmesine karşın, geride bıraktığı düÅŸünsel ve pratik miras bugün hâlâ ilk günkü kadar diri, canlı ve günceldir.
Milliyetçiliklerin dünyada yeniden yükseliÅŸe geçtiÄŸi ve hatta önümüzdeki yıllarda daha da ivme kazanacağı bir tarihsel süreçten geçiyoruz.
Bu baÄŸlamda Türkiye’de de Türk milliyetçiliÄŸinin yeni bir tazelenme evresine girdiÄŸi aÅŸikârdır.
TürkeÅŸ, 20'nci yüzyılın genel arayışlarına, çeliÅŸkilerine ve umutlarına tanık olmuÅŸ ve bunlardan doÄŸan diyalektiÄŸi gerek eserlerinde gerekse de eylemlerinde muazzam bir ÅŸekilde vücuda getirmiÅŸti.
Ne var ki bugün, 2020 yılında, TürkeÅŸ’in ÅŸahsından süzülen devasa birikimin yeni dönem Türk milliyetçiliÄŸinin sıçrayışında kaldıraç iÅŸlevi görmeye devam ettiÄŸini de çok yakıcı bir tarzda müÅŸahede ediyoruz.
Bu anlamda Türk milliyetçiliÄŸinin 21'nci yüzyıl sürümü ÅŸüphesiz ki BaÅŸbuÄŸ’un fikir ve projelerinden ilham almak ve onun sonraki nesillere devrettiÄŸi “milliyetçi ruh kudreti” mayasını mütemadiyen yoÄŸurmak vazifesiyle karşı karşıya olduÄŸu sarsılmaz bir gerçektir.
Kendi payıma Kovid-19 salgınının dünyadaki milliyetçiliklerin yelkenlerini kuvvetli rüzgarlarla dolduracağını ve bu anlamda küresel çapta yeni bir “milliyetçi uyanış” dalgasını tecrübe edeceÄŸimizi zannediyorum.
Elbette Türkiye’mizin de bu uyanış dinamiÄŸine ayak uydurması muhtemeldir.
Peki, bu dönemde TürkeÅŸ’in külliyatının izdüÅŸümleri neler olacaktır? Daha doÄŸrusu, neler olmalıdır?
Kanaatim odur ki, baÄŸrında bulunduÄŸumuz bu radikal tarihî anda, Türk milliyetçileri TürkeÅŸ’i yalnızca hayırla yâd etmekle kalmamalı, O’nun fikrî müktesebatını da zamanın esprisiyle uyumlu olarak bir kez daha keÅŸfe çıkmalı ve güncellemelidir.
Nasıl mı?
Kendimizi kandırmayalım. Kovid-19 sonrasında ÅŸekillenecek olan dünya, bugüne kadar alıştığımızın aksine bambaÅŸka ufuklardan ve ÅŸablonlardan beslenecek, karşımıza tersyüz edilmiÅŸ sosyal, ekonomik ve belki de en önemlisi kültürel meydan okumalar çıkaracaktır.
Bunlar arasında doÄŸal kaynakların muhafazası ve temini ve gıda, bilim ve teknoloji üretimi gibi baÅŸlıkların öncelik kazanması olasıdır.
Hâl böyle olunca, milliyetçiliklerin de çehre deÄŸiÅŸtirmesini bekleyebilir ve hatta umabiliriz.
Milliyetçiliklerin ihtiva ettiÄŸi deÄŸer ve ilkeler manzumesinde ÅŸüphesiz ki bir dönüÅŸüm gerçekleÅŸecektir.
Ben bir bütün olarak milliyetçiliÄŸin evrensel düzlemde daha ekolojik ve daha sosyal bir içerik kuÅŸanabileceÄŸini heyecanla seziyorum.
Nitekim uzun zamandır deÄŸindiÄŸim bu hususa iliÅŸkin pek çok makale yazdım, demeç verdim.
Öyle ki, bir “eko-milliyetçiliÄŸin” bile filizlenebileceÄŸine inanıyorum. Tıpkı 19'uncu yüzyılın ortalarına isabet eden romantik dönemde olduÄŸu gibi, milliyetçiliÄŸin toprak-tabiat ikilisine dair katıksız bir ideolojik yapılandırmaya girmesi icap ettiÄŸi görüÅŸündeyim ki, son birkaç ayda zuhur eden veriler toplamına baktığımızda da böylesi bir eviriliÅŸin ilk ipuçlarını tespit etmek mümkündür.
Türk milliyetçiliÄŸi zaviyesinden irdelendiÄŸinde, TürkeÅŸ’in meÅŸhur “Dokuz Işık” doktrini bünyesine mevzubahis bu çaÄŸdaÅŸ akışın fideliklerini yerleÅŸtirdiÄŸini kolaylıkla saptayabiliriz.
“Millet Sektörü”, “Tarım-Kentler”, “Emek SeferberliÄŸi”, “Üretici Sanayi” ve “Tabiat kanunlarına uymak” vb. kavram ve projeler günümüzde ya bilmeyerek unutulmuÅŸtur ya da inkârcı bir tavırla hasıraltı edilmiÅŸtir.
Oysa bunlar, tam olarak bugünün ve yarının kavga eksenlerini ete kemiÄŸe büründürmektedir.
Dünyanın bundan sonraki kavgaları su için, güvenli ve saÄŸlıklı gıda için, ileri bilim ve teknoloji için cereyan edecektir.
Bu kavgalar vuku bulmaya baÅŸladığında (o da henüz baÅŸlamışsa – zira bugün bazı devletlerin baÅŸka devletlerin maskelerine nasıl arsızca el koyabildiÄŸinin örneklerini görüyoruz) her koyun kendi bacağından asılacaktır.
Her devlet ÅŸu veya bu ÅŸekilde, gönüllü ya da gönülsüz olarak milliyetçiliÄŸe teslim olmak zorunda kalacaktır.
Gıdayı daha çok, daha iyi ve daha doÄŸru üretebilmek için topraÄŸa yani öze dönüÅŸ projeksiyonu fevkalade realisttir.
Dolayısıyla TürkeÅŸ’in vaktiyle “köylüyü teÅŸkilatlandırmak” çözümünü göz ardı etmek en hafif tabirle ahmaklık olacaktır mesela.
Muhtelif ekonomik buhranların peÅŸ peÅŸe gelebileceÄŸi hususu dikkate alınmalıdır. Hâl böyle olunca TürkeÅŸ’in ortaya attığı “Millet Sektörü” bahsinin varoluÅŸsal ehemmiyeti yabana atılmamalıdır.
Özellikle bilim ve teknoloji alanlarındaki yeni taleplere mukabil, buralardaki kalkınma hamlelerinin bilhassa tabiat kanunlarıyla ahenkli ve iç içe olacak ÅŸekilde yeni tasarımlara gebe bırakılması belirleyici olacaktır.
Tüm bunlar olurken, ülkede iç barışın inÅŸası ve tesisi için giriÅŸilecek bir emek seferberliÄŸinin ve dahi onun biricik meyvesi statüsündeki sosyal devletin bina edilmesinin böylesi kaotik karakterdeki çok-boyutlu krizlere göÄŸüs germek adına oldukça faydalı olacağına kâniyim.
Åžahsen TürkeÅŸ’in yukarıda serdettiÄŸim tekliflerini bugün ve yarın odaklı bir kavrayışla bundan yaklaşık 3 ay önce naçizâne iÅŸlediÄŸim EDÄ°T (“Emek, Devlet, Ä°ÅŸletmeci TeÅŸebbüsü”) modeli kanalıyla güncellemeye gayret etmiÅŸtim.
Bugün bu tartışmayı (destekleyici ve karşıt tezleriyle birlikte) siyasî kültür planında sahiplenmenin ve tabana yaymanın ortak gelecek için müspet neticelere vesile olacaktır.
2020 yılında TürkeÅŸ’i layıkıyla anmanın, her ÅŸeyden önce onun fikirlerini tartışma içinde büyütmekten ve ilerletmekten geçtiÄŸine ikna olmuÅŸ vaziyetteyim.
Diler ve umarım ki Türk milliyetçileri, bütün mevcut zorluklara karşın, 2020 yılını TürkeÅŸ’in hareket noktalarından devÅŸirilecek esini 21'nci yüzyıldaki Türk milliyetçiliÄŸinin çiçek açabilmesi için yeni bir entelektüel seferberlik anlayışıyla ihya etmeye çabalamakla geçirirler.
Bu, boÅŸa harcanmış bir zaman olmayacaktır. Bilâkis, yarının zorlu sorumluluklarına bir girizgâh mahiyetinde olacaktır.
Müellif: Sinan Baykent / Kaynak: The Independent Türkçe
Henüz yorum yapılmamış.