Sosyal Medya

İbrahim Tenekeci'nin kaleminden: Evde nasıl zaman geçirilir?

Evde oturmak konusunda hayli tecrübeli olduğum anlaşılıyor. O halde, şu soruya cevap vermeye çalışayım: Evde nasıl zaman geçirilir?



Son on yılımı evde, birkaç metrekarelik odada geçirdim. Hikâyenin sonunda, balkona bile çıkamaz hale geldim. Hadi, balkona kadar gittim diyelim, nasıl geri dönecektim? ÜÅŸengeçliÄŸin ne demek olduÄŸunu bilmeyen bir insanın bu noktaya gelmesi elbette tatsız bir ÅŸeydi.

Ä°ÅŸe gitmeyi, iÅŸten eve dönmeyi özlemiÅŸtim. Sabah, odamın penceresinden, iÅŸe giden insanları imrenerek seyrediyordum. Evde oturunca beden de yorulmuyor. Haliyle, uyku düzeni bozuluyor.

Kırk ile elli yaÅŸ arası, bir edebiyatçı için olgunluk dönemi sayılıyor. En verimli yıllar bu zaman dilimine denk geliyor. Editörlük açısından da durum budur. Ä°ÅŸte bu devri maalesef evde karşılamak / yaÅŸamak zorunda kaldım. Buna 'dışarıdan yazmak' diyorlar. Büromuz olmadığı için dergiyi de evden hazırlıyordum. "Ziyaret için yanınıza gelmek istiyoruz" diyenlere hep aynı cevabı verdim: Benim yanım falan kalmadı.

Ä°lk baÅŸlarda iyi kitap okuyordum. Günde üç yüz sayfaya çıktığım oluyordu. Son aylardaki durumum ise ÅŸuydu: 'Kitapla sohbeti kestim.' Tam evde oturmaktan kurtulmuÅŸ, iÅŸe gitmeye baÅŸlamıştım ki salgın hastalık meydana geldi. Yine bütün gün evdeyim.

Ev hanımları için bir ÅŸey diyemem. Onlar bir ÅŸekilde akÅŸama ermeyi baÅŸarıyorlar. Fakat iÅŸ hayatına alışıp da evde oturmak zorunda kalanlara bazı tavsiyelerde bulunabilirim. Malum, mevcut vaziyetin ne kadar süreceÄŸi bilinmiyor.

"Evde hayat var" ifadesi ilk birkaç ay için doÄŸrudur. Devamı "diÄŸer gezegenlerde hayat var mı" sorusunun cevabına dönüÅŸüyor. Ä°ÅŸsiz kimseler, dünyanın en meÅŸgul insanlarıdır. Çünkü zihinleri olumsuz düÅŸüncelerin iÅŸgali altındadır. Birinci kural: Evde iÅŸsiz kalmamak gerekiyor. Televizyon karşısında yahut sosyal medyanın içinde yaÅŸamak, önerebileceÄŸim bir yöntem olamaz.

YaÅŸadığımız mekânları güzelleÅŸtirmek, hayatımızı daha iyi hale getirebilir. Düzenlemeye odamızdan baÅŸlamalıyız. Bazen birkaç küçük deÄŸiÅŸikliÄŸin büyük tesiri olabiliyor.

Mizacımıza ve yaÅŸantımıza uygun meÅŸgaleler bulmalıyız. Kütüphanemiz varsa eÄŸer, kitaplarımızı yeniden tasnif etmek faydalı bir uÄŸraÅŸ olabilir. Bu esnada, eksiklerimizi ve okumamız gerekenleri tespit edip liste yapabiliriz.

Aile fotoÄŸraflarını gözden geçirmek, hatıraları tazelemek adına iyi bir fırsattır. Vaktimiz bereketlenir. Biraz gayret edilirse, bazı fotoÄŸrafların tarihi bulunabiliyor. O tarih, kurÅŸun kalemle fotoÄŸrafın arkasına düÅŸülebilir. Dünya gözüyle görmek istediÄŸimiz yerlere çalışabiliriz. O beldelerle ilgili bilgi ve görsel toplayabilir, bunları tertipli bir biçimde arÅŸivleyebiliriz. Belki bir gün lazım olur. En son Gelendost ilçesine çalışmıştım. Hatta ÅŸiirimde bile geçiyor: Gelendost'a gidememek her sene…

Hayret duygumuzu pekiÅŸtirecek faydalı hobiler edinebiliriz. Mesela ÅŸu günlerde Mavi BaÅŸtankara kuÅŸunun özelliklerini öÄŸreniyorum. Türkiye'nin Anonim KuÅŸları isimli sitede birbirinden güzel görüntüleri var. Tekrar kalemi elimize alabilir, sevdiklerimize mektuplar yazabiliriz.

Her ÅŸey normale dönünce bu mektuplar postaya verilebilir. Evde yapılacak iÅŸler listesini sayfalar dolusu uzatabiliriz. Yazdıklarım, ilk etapta aklıma gelenler. Kendimden biliyorum. Bütün bunlar, uzunca bir müddet insanı oyalıyor. On yıl olmasa bile… Ä°nsanlık olarak bir imtihanın, musibetin içindeyiz. Sıkıntılı günler geçene kadar evde kalalım.

Gereksiz yere dışarıya çıkıp da kul hakkına girmeyelim. Vebal almayalım. Artık her ferdin kaderi, milletin kaderiyle bir olmuÅŸtur.

Kaynak:Fikriyat

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.