Sosyal Medya

Yaşar Süngü'nün kaleminden: Öncelikler listesinin de öncesi: Sağlık

Salgından önce herkesin kendine göre bir öncelikler listesi vardı… İçinde kariyer, ev, araba, tatil ve bol kazançlı işler olan. Koronavirüs salgını listeyi sıfırladı: Şimdi herkesin tek önceliği sağlık.



O önceliklerin hiçbir önemi yok artık.
 
Åžimdi herkesin tek önceliÄŸi saÄŸlık.
 
Osmanlı’nın en kudretli döneminin padiÅŸahlarından Kanuni Sultan Süleyman’ın hastalık anında söylediÄŸi;
 
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi.
 
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.”
 
Yani “Halkın gözünde devlet (iktidar) gibi deÄŸerli bir ÅŸey yok.
 
Hâlbuki ÅŸu dünyada bir nefes sıhhat gibi devlet (güç) olamaz” dediÄŸi yere geldik.
*
Ne ÅŸirketler ne devletler ne de insanoÄŸlu yaÅŸadığı zaman süresince kendini hiç bu kadar aciz hissetmemiÅŸtir herhalde.
 
Korkunun insan ayrımı yapmadan dünyayı sardığı baÅŸka bir zaman dilimi yoktur herhalde.
 
Bir sonraki günün nasıl geçeceÄŸi konusunda kimsenin bir fikri yok.
 
Åžirketler için devletler için insanlar için uzun emeller, planlı hedefler altüst.
 
Kimse önünü görmüyor.
 
Bu virüs, tahmin edilenin çok üstünde ölümlere de neden olabilir.
 
Çok kısa bir süre sonra kendiliÄŸinden de yok olabilir.
 
*
Bu virüs zengin-fakir ayrımı da yapmıyor, herkese eÅŸit mesafede ya da herkes hedefinde.
 
Sokaktaki simitçinin de iÅŸi bozuldu, sanayideki tamircinin de, dünyaya hizmet ve mal üreten sanayicinin de.
 
Hırsızlar ve dilenciler bile siftahsız kaldı.
 
Büyük ÅŸirket-küçük ÅŸirket ayrımı da yok, büyük devlet-küçük devlet ayrımı da.
 
Gözle görülmeyen ve nasıl yayıldığı belli olmayan bir virüs alıştığımız bütün ezberleri bozdu.
 
Adı koronavirüs- Yani kovid-19.
 
Teknoloji asrında uzmanların bütün bilgilerini sıfırlayan virüse karşı önerilen tek önlem: Ellerini yıka, evde kal.
 
Tedbirimizi alıp bekleyeceÄŸiz salgının bitmesini… Ancak korkuya esir olmadan.
 
*
Hayatımızı bilinçli zihnimizden çok bilinçaltı zihnimiz yönlendiriyor diyor uzmanlar.
 
Zihnimiz yüzde 10 bilinç, yüzde 90 bilinçaltımızdan oluÅŸuyormuÅŸ.
 
Yapılan araÅŸtırmalar bilinçaltı zihnin, bilinçli zihinden 30 bin kat daha güçlü olduÄŸu gerçeÄŸini ortaya çıkarmış.
 
Hastalıklarımızın kaynağının sadece beden olmadığı, duygusal çatışmaların bedenimizi hasta ettiÄŸi artık bilinen bir gerçek.
 
Bedenimiz deÄŸil bilinçaltımız bizi hasta ediyor diyorlar.
 
Korkuya kapıldığınızda kalbinizin ritmi bozuluyor.
 
AkciÄŸerleriniz saÄŸlıklı çalışmıyor.
 
Kalbin ve akciÄŸerlerin düzensiz çalışması diÄŸer organların da iÅŸleyiÅŸini etkiliyor.
 
Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, çarpıntı, sırt ve boyun aÄŸrıları, egzama gibi rahatsızlıklar; en çok korku, endiÅŸe, öfke, güvensizlik duyduÄŸumuz zamanlarda artıyormuÅŸ.
 
*
Korku ve paniÄŸin insanı ne kadar etkilediÄŸine ilginç bir hikâye anlatılır;
 
1950’li yıllarda bir Ä°ngiliz ÅŸilebi Portekiz’den aldığı Madura ÅŸaraplarını Ä°skoçya’ya götürür.
 
Limanda yükünü boÅŸalttıktan sonra, ÅŸilepte çalışan denizcilerden biri malın kalıp kalmadığını denetlemek üzere soÄŸuk hava deposuna girer.
 
Onun içerde olduÄŸunu fark etmeyen baÅŸka bir denizci ise, kapıyı dışardan kapatır.
 
SoÄŸuk hava deposunda mahsur kalan denizci, var gücüyle bağırır, çelik duvarları yumruklar, ama kimseye duyuramaz sesini.
 
BoÅŸ ÅŸilep Portekiz’e doÄŸru yola çıkar.
 
Mahsur denizci, depoda açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek bulur.
 
Ama deponun dondurucu soÄŸuÄŸuna fazla dayanamayacağının bilincindedir. Kapıyı açamayan çakısıyla, çelik duvarlara kendisini bekleyen ölüm sürecini yazmaya, daha doÄŸrusu duvara kazımaya baÅŸlar.
 
Günbegün, adeta soÄŸuÄŸun vücuduna önce uyuÅŸturucu sonra yavaÅŸ yavaÅŸ öldürücü etkilerini, el ve ayaklarının nasıl duyarsızlaÅŸtığını, donan burnunu ve buz gibi havanın dayanılmaz yakıcılığını anlatır.
 
Åžilep Lizbon’a demir attığında, soÄŸuk hava deposunun kapısını açan kaptan, zavallı denizcinin cesediyle karşılaşır.
 
Duvarlara kazıdığı acı sonunu okur ve hayretten donakalır.
 
Çünkü soÄŸuk hava deposunun derecesi 19’dur.
 
Ä°skoçya’ya götürdükleri Madura ÅŸarapları 18 derecede taşınmayı gerektirmiÅŸ, ÅŸilep yükünü boÅŸalttıktan sonra soÄŸutma sistemi zaten kapatılmış olup, kendi haline bırakılan deponun sıcaklığı bir derece de yükselmiÅŸtir.
 
Yani biçare denizci donarak ölmemiÅŸ, donduÄŸunu sandığı (ya da donacağına inandığı) için ölmüÅŸtür.
 
*
Ne diyordu Mehmet Akif, Ä°stiklal Marşı’mızda; Korkma.
 
Sadece iyi beslenmekle, bedeni doyurmakla saÄŸlıklı hayvan olmaktan öteye gidemezsin.
 
Bizim sağlıklı insan olmayı hedeflememiz gerekiyor.
 
O da beyinden ve gönülden baÅŸlıyor.
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.