Kemal Sayar: Üzüntü ve sevgimiz bir şeyleri değiştirecek
Follow @dusuncemektebi2
Böylesi afetler insanlara ve toplumlara hayatı yeniden düşünmeleri için bir fırsat sunar. Dünyanın hadsiz büyümeyle, güç savaşlarıyla, mülteci krizi ve iklim değişikliğine kayıtsızlıkla gideceği yer bir uçurumun kenarı. Bizi insan kılan öze sahip çıkmalıyız, zira elimizde sevgiden ve dostluktan özge bir ilaç yok.
“Ve Tanrım ÅŸimdi sana yakın deÄŸilsek
Neyi deÄŸiÅŸtiriyor hüznümüz?”
Hüsrev Hatemi
Buhran zamanlarında insan cevheri miyara vurulur. Benciller, iyiler, diÄŸerkamlar… her biri kendi fıtratınca davranır. Özgeci insanlar böylesi zamanlarda düÅŸen birinin elini tutmak, onu yerden kaldırmak ister. Bencil, sadece kendi derdinin davasındadır, virüs salgınında gördüÄŸümüz gibi, alabildiÄŸince istiflemek, sadece kendini koruma altına almak için çırpınır. Ä°yilik zor zamanlarda öne atılıp kendini göstermek sevdasındadır. Ä°yi insanlar, ötekinin düÅŸüÅŸü raÄŸmına iyi olamayacaklarının farkında olarak ÅŸaÅŸmaz bir kuralı takip ederler: Ä°nsanlık ailesi bir bütündür ve yürek sızladığı kadar vardır.
Korkunun dinamikleri
KorktuÄŸumuzda ilk güdümüz baÅŸkalarını suçlamak ve sorumlu saydığımız gruplara önyargılı davranmak olacaktır. Oysa virüsün hırpaladığı bu günler, dayanışma günleri. Ortak insanlığımızı idrak ve ihya etmemiz ve dahi cümle varlığa merhamet göstermemiz gerekiyor. Korkuda kaybolmak kolaydır, panik hali kimseye yardımcı olmaz, acil durumlarda berrak düÅŸünemeyiz. Panik içindeki insan en temel hayatta kalma dürtüsüyle düÅŸünür, savaÅŸsın mı sıvışsın mı? Panik bizi ilkel hayvanlar kadar yırtıcı kılabilir. Virüs salgını veya benzeri sosyal felaketlerde insan kendisini adeta korkuya kelepçeler. Oysa korkuya ve yanlış giden ÅŸeylere odaklanmak yerine; iÅŸlerini güzel yapanlara, sözgelimi fedakâr saÄŸlık çalışanlarına odaklanırsak biz de daha iyi insan ve yurttaÅŸlar olabiliriz. Ä°yilik hikayelerinin bizi ahlaken yükseltmesine, bizi bir sorumluluk evreninin içine çekip almasına izin verelim. Onlara minnet ve ÅŸükranlarımızı gösterelim, ortaya koydukları gayret ve fedakarlığın farkında olduÄŸumuzu bilsinler. Güven ve özen üzerine kurulu bir özgecilik ahlakıyla korkuyu onaralım. Bu virüs salgınıyla, ‘bildiÄŸimiz dünyanın sonu’na gelmiÅŸ bulunuyoruz. Hayattan sökülüp koparıldık, yepyeni yaÅŸama biçimlerine savrulduk. Sokak artık tekinsiz, mikrop korkusu yüzünden çok sık ellerimizi yıkıyor, bir takıntı hapishanesinde hayatlarımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Hayatın rutin akışının bozulması ciddi bir huzursuzluÄŸa yol açıyor zira o rutinlerde güvenlik ve rahatlık buluyorduk. Bir gelecek hayaletinin üzerimize distopik bir filmin külrengi göÄŸü gibi çökeceÄŸini sanıyoruz. Kaçabilir miyiz korkudan, iyileÅŸebilir miyiz bu kaygıdan? Onları karanlık mahzenlere tıkıştırabilir ve ıslık öttürerek devam edebilir miyiz yolumuza? Hayır, ittiÄŸimiz ÅŸey bize daha çok geri gelir. Bir yerlere tıkıştırdığımız ÅŸey ruhumuza batmaya devam eder. Olumsuz duyguları kabul edelim, onları içimize buyur edelim ama onlara demir atmayalım. Ä°çimizin uzayında serbestçe gezinmelerine, geliÅŸ gidiÅŸlerine izin verelim. Onlardan kaçınmak veya onları zorla geri göndermeye çalışmak, bu duyguların daha kalıcı hale gelmesine yol açar. Madem artık yeni yaÅŸama düzeninde evimize sığacağız, evimizi bir yuva kılmaya ve yaptığımız ÅŸeyleri bir düzen ve tertiple yapmaya gayret edelim. BaÄŸ kurmayı ihmal etmeyelim. Åžimdi, sevdiklerimize sevdiÄŸimizi söylemenin tam zamanı. Zor zamanlardan güçlenerek çıkabiliriz. Bazı ÅŸeyler elimizde, bazı ÅŸeyler deÄŸil. Elimizde olmayan ÅŸeylere dikkatimizi yoÄŸunlaÅŸtırınca endiÅŸemiz artıyor. Gelecekte ne olacağını kontrol edemeyiz. Virüsün ne kadar zarar vereceÄŸini, onunla yeterince iyi bir ÅŸekilde uÄŸraşılıp uÄŸraşılmadığını biz kontrol edemeyiz. Duygularını kontrol edemezsin, korku ve endiÅŸeyi tümden ortadan kaldıramazsın. Ancak ÅŸimdi, ÅŸu an ne yaptığını kontrol edebilirsin. Åžimdi/burada ne yaptığın senin ve seni sarmalayan çevre için büyük bir fark yaratacaktır. Böylesi dönemlerde hem kendimiz hem de çevredekiler için bir iyilik seferberliÄŸi baÅŸlatmalıyız. Kime yardım edebilirim, kime özen gösterebilirim? Mesela evde kalması gereken ileri yaÅŸtaki komÅŸularım için alışveriÅŸ yapabilir miyim? Sıkıntılı birine bir konuda teselli verebilir miyim? Sadece baÅŸkalarına deÄŸil kendime karşı nasıl daha müÅŸfik olabilirim? Kendimize karşı kötü olmak pahasına baÅŸkalarına karşı iyi olamayız. Uçakta nasıl oksijen maskesini önce kendimize sonra çocuklarımıza takmamız isteniyorsa, nezaket ve özeni önce kendimizden esirgememeliyiz. Kendisine karşı müÅŸfik ve nazik olabilen birisi baÅŸkalarına da öyle davranabilir. O halde bu zor zamanlarda kendimize özen göstermeyi de ihmal etmeyelim. ‘Görevin aÅŸkı aramak deÄŸil’ diyor Mevlâna ‘içinde ona karşı inÅŸa ettiÄŸin bütün engelleri keÅŸfetmek.’ Sevgiye giden yollarda bir sürü tıkaç, bir dolu engel, bir çok düÄŸüm var. Onları aç önce, onları çöz. Merhamet ruhun panzehridir, onun olduÄŸu yerde bütün zehirler etkisizleÅŸir.
Belirsizlik ve kaygı
Kaygı belirsizlikten besleniyor, pek çok insan belirsizlikle nasıl baÅŸ edeceÄŸini bilemez. Belirsizlik çaresizliÄŸi besler, çaresizlik duygusu da korku ve kaygıya yol açar. Dünyanın deÄŸiÅŸik köÅŸelerinden korkutucu haberler geliyor, çarşıda pazarda maskeli yüzler görüyoruz. Bir tehdit algılıyoruz, dünya artık bildiÄŸimiz bir yer deÄŸil. Buna korkuyla ve kaygıyla cevap veriyoruz. Ä°nsanlar tam olarak göremedikleri, belirsiz bir tehdide karşı kendilerini ve ailelerini korumak istiyor. Bir yönüyle uyum saÄŸlayıcı bir tepki, doÄŸru önlemleri alarak kendimizi ve yakın çevremizi emniyete alabiliriz. Ancak abartıldığında ve hayatı tamamen aksatır hale geldiÄŸinde, bu alarm sistemi bize zarar vermeye baÅŸlıyor. Sürekli virüs haberleri izlemek kaygıyı besliyor ve tehdidin olduÄŸundan çok daha büyük algılanmasına yol açıyor.
EndiÅŸe bizi muhtemel tehditleri fark etmeye yöneltir. Ancak artmış endiÅŸe durumunda beynin rasyonel kısımları adeta ÅŸalter indirir. EndiÅŸeli insanlar çevrelerinde zaten olumsuz sinyalleri taradıklarından daha da endiÅŸeli hale gelebilirler. Bunun için kara haber getiren insanlardan uzak durmamız, kaygıyı tırmandıran her türlü davranıştan uzaklaÅŸmamız gerek. Google veya tv başında uzun zamanlar geçirerek daha çok ÅŸey bileceÄŸimizi ve böylece hayatı daha iyi kontrol edebileceÄŸimizi düÅŸünmek bir yanılsamadan ibaret. GeleceÄŸi kontrol edemeyiz, o halde geleceÄŸe deÄŸil bugüne odaklanmamız lazım.
Ä°nsan zihni, göz önünde olan tehlikeyi daha acil ve büyük olarak görme eÄŸiliminde. Hele o tehlike bir de yeni ve bilmediÄŸimiz bir durumsa, o zaman beyinlerimiz onu çok daha abartılı bir biçimde algılıyor. Kaygı zamanlarında zihnimiz suçlayacak bir nesne arar. Burada tehdidin kaynağını gözümüzle göremediÄŸimiz için daha somut bir düÅŸman bulmak istiyoruz, bulamasak da onu zihnimizde icat ediyoruz. Zihnimizde pek çok kısa devre var, görmek istediÄŸimizi görüyor, duymak istediÄŸimizi duyuyoruz. Duygusal yoÄŸunluk uyandıran, daha sık karşılaÅŸtığımız veya önyargılarımızı besleyen haberlere çabuk inanıyoruz. Az bilinen bir tehdidi daha fazla abartma eÄŸiliminde oluyoruz. Ä°nsan beyni özellikle yeni tehditlere daha fazla tepki veriyor. Sosyal medya umacı gibi sıklıkla en kötü haberleri en yoÄŸun bir biçimde dikkatimize getiriyor. Orada fazla kalmak, çok yoÄŸun bir tehlike altında olduÄŸumuz yanılsaması yaratarak bizi daha fazla kaygılandırıyor.
Psikolojik salgın, yanlış bilgiyle yayılır, belirsizlikte beslenir, süpheyle büyür. Duyarsız medya ile taşınır, bireysel/kitlesel panik olarak patlama yapar ve bireysel/toplumsal baÅŸa çıkma yöntemlerini alt üst eder. Yalan haber ile infial yaratmak, kötülükte virüsle yarışır. O halde doÄŸru ve muteber kaynaklardan bilgilenmeye dikkat etmeliyiz. Kolay açıklamalarının, komplo kuramlarının saÄŸladığı zihin tembelliÄŸinin bizi baÅŸtan çıkarmasına izin vermemeliyiz. Sükunetle ve suhuletle hareket etmeliyiz. Panik bulaşıcıdır, virüsten daha hızlı yayılır. Güveni yıkıp geçtiÄŸi için virüsün yayılmasına fevkalade elveriÅŸli bir ortam hazırlar. Ä°nsan, panik halinde istifçilik yaparak durumu kontrol edebileceÄŸini sanıyor. Hayır, belirsizliÄŸi böyle azaltamayız. ‘Risk toplumu’nda artık belirsizliÄŸe tahammül edebilmeyi öÄŸrenmeliyiz. Her ÅŸeyi kontrol edemiyoruz, elimizden kaçıp giden bir dünya var artık. Bir ışık çakımı kadar kısa hayatlarımızı anlamla tezyin edebilir, yaÅŸadığımız her anın, aldığımız ve verdiÄŸimiz her nefesin hakkını verebiliriz. Ve eÄŸer bunca musibetten sonra insanlık serüvenimize dair bir ÅŸey öÄŸrenemediysek, tamahkârlığımızı ve harîsliÄŸimizi dizginleyemediysek, sahi neyi deÄŸiÅŸtirecek üzüntümüz?
BaÅŸkaları için neyi daha iyi yapabilirim?
Böylesi afetler insanlara ve toplumlara hayatı yeniden düÅŸünmeleri için bir fırsat sunar. Dünyanın hadsiz büyümeyle, güç savaÅŸlarıyla, mülteci krizi ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine kayıtsızlıkla gideceÄŸi yer bir uçurumun kenarı. Bizi insan kılan öze sahip çıkmalıyız, zira elimizde sevgiden ve dostluktan özge bir ilaç yok. Kalbin sesini geç olmadan iÅŸitmeliyiz. Olumsuz olana odaklanmak ve korkuyu büyütmek yerine, bugünlerde kahramanların hikayesinden ilham alalım. Kendimize, 'Ben baÅŸkaları için neyi daha iyi yapabilirim?' sorusunu soralım. Sosyal mesafeyi artıralım ama duygusal mesafeyi, kalpten kalbe giden yolu kısaltalım. Zor zamanlarda yakınlığın, dostluÄŸun, samimiyetin gücüne ihtiyacımız var. Bugüne kadar görmediÄŸimizi görelim, evimizde seyahatlere çıkalım. Xavier de Maistre odasında seyahate çıkmıştı, biz evimizde derin düÅŸüncelere dalarak uzun seyahatler yapalım. Bir kitabın kanatlarına binen kiÅŸinin gidemeyeceÄŸi ülke yoktur! Bugüne kadar duymadığımızı duyalım, sevdiklerimizden hiç iÅŸitmediÄŸimiz bir hikaye, bir anı. Belki de onu dinlemek için hiç pürüzsüz bir vaktimiz olmamıştı! Madem dışarı çıkamıyoruz, kendi can evimize girelim. Ä°çimizde soluklanalım, kendimizi dinleyelim. Aylaklığın, yavaÅŸlığın tadını çıkaralım. Ne güzel, hiç bir yere yetiÅŸmek telaşında deÄŸiliz.
Görünen o ki hayata bakışımız bu salgından sonra çok deÄŸiÅŸecek. Belki de yolda neyi kaybetmiÅŸ olduÄŸumuzu hatırlayacağız. Üzüntümüz bir ÅŸeyleri deÄŸiÅŸtirecek.
Kaynak: Serbestiyet
Henüz yorum yapılmamış.