Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Ülkelerin koronavirüs ile mücadele stratejileri ve muhtemel gelecek neticeleri

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin akıbetini tahmin etmek için çeşitli senaryolar oluşturuluyor ve her senaryoda ortaya çıkacak zararlar ve yılın hangi aylarında bizi nelerin beklediği tartışılıyor.



Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. Alınan birçok önleme raÄŸmen ülkemizde ilk vaka 11 Mart’ta görüldü ve büyük bir hızla vaka sayıları artıyor. Artık hastalıktan korunma yolları, evde kalmanın önemi ve hayatımıza etkileri, saÄŸlık sistemlerinin yükü, saÄŸlık çalışanlarının kahramanlığı, okulların kapanması, köye dönüp dönmeme tartışılıyor. YaÅŸananlar adeta bir film senaryosu gibi; zira kendimiz ve sevdiklerimiz için ölüm ihtimalleri hesaplanıyor. Kapımıza gelen bu ÅŸoku anlamaya ve atlatmaya çalışırken, diÄŸer ülkelerin tecrübelerini de aksiyon filmi gibi takip ediyoruz.

Çin’de uygulanan sıkı müdahalelerle salgın nihayet gerileme dönemine girdi. Salgının baÅŸladığı yer olan Vuhan kentinde yeni vaka bildirilmeyen günleri görmeye baÅŸladık. Ä°talya saÄŸlık sisteminin pandeminin yükünü kaldıramadığını duyduk; Avrupa ülkelerindeki “toplumun çoÄŸu bu hastalığa tutulacak” söylentilerini dinledik; Ä°ngiltere’nin önce salgını önlemek için “hiçbir ÅŸey” yapmayacağını, sonra karar deÄŸiÅŸtirip harekete geçtiÄŸini okuduk.
 
Konuyla ilgili gündemin hızına yetiÅŸmek birçoÄŸumuz için imkânsız; zira bilimsel çalışmalar ve haberler hızlı bir ÅŸekilde büyüyor. Bu sebeple salgının seyrine, nerede duracağına, bu sıkıcı filmin mutlu sonla bitip bitmeyeceÄŸine yönelik öne çıkan bilimsel tartışmaları, politik kararları ve çözüm tahminlerini bu yazımızda kapsamlı ÅŸekilde derlemeye çalıştık.
 
Bazı temel kavramlar
 
Karantina, sosyal uzaklaÅŸma ve izolasyon kavramları çok sık duyacağımız ve yanlışlıkla birbirinin yerine kullanılabilen kavramlar. Bu kavramlar bulaşıcı hastalıklarla mücadelede “ilaç-dışı yöntemler” olarak anılıyor. Åžimdi bu kavramlara yakından göz atalım.
 
1. Karantina
 
Bulaşıcı bir hastalığa maruz kaldığı varsayılan, ancak hasta olmayan kiÅŸilerin tedbir amacıyla belli bir alanda belli bir süre tutulması anlamına geliyor. Bireyler, gruplar veya toplumlar karantina altına alınabilir. Bulaşıcı hastalık salgınlarının kontrol altına alınmasında en eski ve en etkili yöntemlerden biridir. Bununla birlikte, en çok korkulan ve en yanlış anlaşılan kavramlar arasında yer alıyor. Bu uygulama insanların kendi evlerine veya belirlenen bir bölgeye giriÅŸ çıkışını kısıtlayarak, gönüllü veya zorunlu olarak yapılabilir. Sadece belirli bölge için deÄŸil bir meslek grubu için dahi karantina uygulanabilir. ÖrneÄŸin, durumun ciddiyetine göre, saÄŸlık çalışanlarının salgınla mücadele döneminde evlerine gitmesi, topluma karışması engellenebilir, hastanelerde yaÅŸamaları zorunlu hale getirilebilir. Grup karantinasına bir örnek ise ülkemizde yurtdışından gelen grupların, örneÄŸin umreden dönenlerin, 14 gün boyunca misafir edilmesidir. Çin’de 60 milyon nüfusu olan Hubey eyaletinde ve Ä°talya genelinde tüm giriÅŸ-çıkışların kapatılması ise toplumsal karantina örneÄŸidir. Yapılan çalışmalara göre, Çin’deki karantinalar virüsün dünyaya yayılmasını geciktirmiÅŸ ve diÄŸer ülkelere hazırlanmaları için zaman kazandırmıştır.
 
2. Sosyal uzaklaÅŸma
 
Sosyal uzaklaÅŸma (social distancing) diÄŸer insanlarla görüÅŸmemek, temastan kaçınmak ve seyahate çıkmamak ÅŸeklinde ifade ediliyor. Karantinadan daha az sınırlandırıcıdır ve toplumda daha geniÅŸ olarak uygulanır. Durumun ciddiyetine göre, zorunlu veya gönüllü olabilir. Sosyal medyaya #evdekal etiketiyle yapılan paylaşımlar, gönüllü sosyal uzaklaÅŸma çaÄŸrılarına örnek gösterilebilir. Yapılan çalışmalar, birkaç gün dahi uygulanan sosyal uzaklaÅŸmanın, hayat kurtarmak ve saÄŸlık sisteminin çöküÅŸünü engellemek için çok önemli olduÄŸunu gösteriyor. Çünkü bu ÅŸekilde, hastalarla temas eden kiÅŸilerin sayısı en aza iniyor.
 
3. Ä°zolasyon
 
Ä°zolasyon, hasta veya ÅŸüpheli kiÅŸilerin saÄŸlam olanlardan ayrılmasını ifade ediyor. ÖrneÄŸin, SaÄŸlık Bakanlığı’nın “Yurtdışından DönüÅŸlerde 14 Gün Kuralı” uygulaması riskli kiÅŸileri kendilerini izole etmeye davet ediyor. Bu sebeple, salgının yayılımı açısından, kader belirleyici bir uygulama olduÄŸu söylenebilir. Aile hekimleri de evlerinde izole olan bu kiÅŸileri her gün arayarak saÄŸlık durumlarını uzaktan izliyorlar.
 
İngiltere neden farklı bir yol izliyor?
 
Ä°ngiltere bu salgın sürecinde diÄŸer ülkelerden farklı bir yol izledi. Ä°ngiliz yetkililer vakaların ilk görülmeye baÅŸladığı günlerde bir eylem planı açıkladılar. Ä°ngiliz hükümetinin eylem planında, sınırlama (containment), geciktirme (delay), araÅŸtırma (research), hafifletme (mitigation) olmak üzere 4 aÅŸamalı bir yol haritası mevcuttu. Ä°lk aÅŸama olan sınırlama aÅŸamasında tedbirler çok düÅŸüktü. Bu aÅŸamadaki önlemlerin yetersiz olması üzerine, planın geciktirme aÅŸamasına geçildi. Okul gezilerinin iptali, 70 yaşından büyük bireylerin evden çıkmamaları ve hastalık belirtileri olanların kendi kendilerini izole etmeleri halka tavsiye edilmiÅŸti. Fakat salgın Ä°ngilizlerden daha hızlıydı. Durum kötüleÅŸtikçe, eylem planını uygulamakta yavaÅŸ davranıldığına dair çeÅŸitli tartışmalar baÅŸladı.
 
Aslında hükümetin geç adım atmasının arkasında iki neden yatıyordu. Bunlardan ilki, ciddi tedbirlerin kiÅŸilerde bir süre sonra bıkkınlık oluÅŸturacağı ve bu tedbirlerin uzun süre devam etmesinin pek kabul görmeyeceÄŸi endiÅŸesiydi. Ancak bu endiÅŸe bilim insanları tarafından yersiz bulundu. Çünkü bilim insanları ölümcül bir durumla karşılaÅŸma durumunda halkın kurallara daha fazla uyacağını düÅŸünüyordu. Ä°kinci neden ise epey tartışmalıydı: “toplumsal bağışıklık” oluÅŸturma politikası. Bu politika, hastalığı geçirip iyileÅŸen kiÅŸilerin doÄŸal yolla bağışıklık kazanmasını, toplumun yüzde 60’ının bu ÅŸekilde (ölmeden) hastalığı geçirdiÄŸinde, geriye kalan riskli grupların doÄŸal olarak korunacağı varsayımına dayanıyordu.
 
“Toplumsal bağışıklık” yöntemi esasen aşıyla önlenebilir hastalıklarla mücadelede kullanılıyor. Bu yönteme göre toplumun yüzde 95’i aşılanırsa, geri kalan aşısız insanlar aşılı kiÅŸilerin ÅŸemsiyesi altında korunabiliyor; hastalık etkeninin aşısız kiÅŸilere kadar ulaÅŸması doÄŸal olarak engelleniyor. Ancak bu durum aşılar için geçerli.
 
Ä°ngiliz hükümetinin bu kadar ölümcül bir salgında halkını göz göre göre hastalığa maruz bırakması ve yüz binlerce kiÅŸinin hayatını riske atması bilim dünyası tarafından ciddi ÅŸekilde eleÅŸtirildi. Son olarak Imperial College Üniversitesi konuyla ilgili kapsamlı bir rapor yayımladı. Bu politikanın en iyi ihtimalle yaklaşık 250 bin kiÅŸinin ölümüyle sonuçlanabileceÄŸini bildirdi. Bunun üzerine Ä°ngiltere hükümeti hızla karar deÄŸiÅŸtirdi: Daha ciddi tedbirlerin alınacağı, salgının durdurulması için mücadele edileceÄŸi, toplumsal bağışıklamanın bir hedef olmadığı son yapılan açıklamalarda yer aldı. Geç de olsa nihayet Ä°ngiltere’de de okullar tatil edildi.
 
Kovid-19’la mücadelede temel stratejiler ve çözüme giden yollar
Uzay çağındayız, Endüstri 4.0 devrimini yaşıyoruz, yapay zekâ herkesin dilinde. Ancak yeni tip koronavirüs salgınında uyguladığımız yöntemler bu geliÅŸmelerden pek nasibini almamış gözüküyor. Åžu ana kadar Kovid-19’un yayıldığı ülkelerde alınan önlemler, yüzlerce yıl evvel yaÅŸanan veba, kara ölüm, Ä°spanyol Gribi pandemilerindekilerle çok benzer: karantina, izolasyon, sosyal uzaklaÅŸma, hijyen. 1918 yılında 50 milyon insanı öldüren Ä°spanyol Gribinde Venedik kıyılarına gelen gemiler, hastalık ÅŸüphesi sebebiyle yolcularıyla birlikte kıyıda kırk gün tutuluyordu. Bu beklemeye “40 günlük periyod” anlamında “quaranta giorni” deniliyordu ki “karantina” kelimesinin kökeni de budur. O yıllardaki pandemide de düÄŸünler, cenaze törenleri, toplumsal buluÅŸmalar iptal edilmiÅŸ, toplu taşıma kapatılmış, yüz maskeleri kullanılmıştı. Günümüzde ise ek olarak sadece salgının seyrini bilgisayarlarla modelleyebiliyor, epidemiyolojik deÄŸiÅŸkenleri hesaba katarak beklenen hasta ve ölüm sayılarını tahmin edebiliyor, müdahale yöntemlerinin etkinliÄŸini ölçebiliyoruz. Ayrıca bilim insanlarının çalışmalarıyla ortak akla dayalı stratejiler üretebiliyor, aşı ve ilaç geliÅŸtirebiliyoruz. Ancak bunlar da temel stratejimizi deÄŸiÅŸtirmeye yetmiyor.
 
Yukarıda özetlenen Ä°ngiltere’deki durum, konunun son halde hangi boyutlarla ele alınması gerektiÄŸini de tekrar gündemimize taşıdı. An itibarıyla birçok ülke pandemiyi yönetebilmek için toplumdaki hareketliliÄŸi azaltacak birçok önlem alıyor. Ä°lk zamanlarda salgının kendi ülkelerine bulaÅŸmasını önlemek için, hükümetler “sınırlama” (containment) yaklaşımı benimsemiÅŸti. Bu sebeple ülkeler sınırlarını kapattı, uçuÅŸlar yasaklandı. Bunlara raÄŸmen virüs dünyadaki ülkelerin çoÄŸuna yayıldı. Ä°kinci aÅŸamada mevcut zararı en aza indirmek için hafifletme (mitigation) yaklaşımı önem kazandı ve sosyal hayattaki hareketliliÄŸin kısıtlanması, evlerde kalma uyarıları, bireysel önlemler gündeme geldi. Ancak yapılan her kısıtlama insanların hem sosyal hayatında hem de ekonomi dünyasında ağır travmalara sebep olabilecek nitelikte. ÖrneÄŸin okulların kapanmasıyla birlikte, milyonlarca öÄŸrencinin ve ailelerinin günlük düzeni sarsılmış durumda. HareketliliÄŸin azalmasına baÄŸlı olarak büyük ekonomik yükler de gelecek aylarda bizi bekliyor.
 
Peki, bu önlemler daha ne kadar devam edecek, evlerimizde kalmamız gereken süre günler mi, haftalar mı, yoksa aylar mı sürecek? Koronavirüs salgını ne zaman ve nasıl bitecek? Bu sorulara cevap aradığımızda, mevcut pandemiyi kontrol altına almak ve akıbetini tahmin edebilmek için, tartışılan konuları kısaca özetlemek gerekiyor. Pandeminin akıbetini tahmin etmek için çeÅŸitli senaryolar oluÅŸturuluyor ve her senaryoda ortaya çıkacak zararlar ve yılın hangi aylarında bizi nelerin beklediÄŸi tartışılıyor. Bu senaryolar kısaca ÅŸu ÅŸekilde:
 
a. Hiçbir ÅŸey yapmama durumu: Devletler ve insanlar hiçbir önlem almazsa ne büyüklükte bir zararla karşı karşıya kalınabileceÄŸi Ä°ngiltere için hesaplanmış durumda. EÄŸer hiçbir ÅŸey yapılmazsa, Ä°ngiltere’de salgın Haziran ayında en yüksek seviyesine ulaÅŸacak ve bu süre içinde yaklaşık 510 bin ölüm gerçekleÅŸecek. ABD’de ise 2,2 milyon insan hayatını kaybedecek.
 
b. Sınırlama Stratejisi: Bu yaklaşım, salgının henüz ülkede görülmediÄŸi veya birkaç vaka görüldüÄŸü durumlar için, korunma temeline dayalı bir yaklaşım. Salgının topluma yayılmasını engellemek amacıyla riskli bölgelere uçuÅŸların durdurulması, riskli ülkelerle kara sınırlarının kapatılması, bulaşı önleyebilecek diÄŸer tüm tedbirlerin alınması, bu yaklaşımda öne çıkan müdahale örnekleri. Bazı ülkeler virüsün kendilerine bulaÅŸması sebebiyle, sınırlama çalışmalarına artık önem vermiyor; fakat Dünya SaÄŸlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus 16 Mart 2020’de yayınladığı brifingde, sınırlama yaklaşımının hâlâ en etkili mücadele yöntemi olduÄŸunu vurguluyor. Ä°talya’nın virüsün yayılmasını engellemek için yaygın sınır kapama önlemlerini en son uygulayan ülke olduÄŸunu da belirtmek gerekiyor.
 
c. Hafifletme stratejisi: Bu strateji ÅŸüpheli vakaların kendi evlerinde izole edilmesini ve yakınlarının da karantina altına alınmasını, risk grubunda bulunan yaÅŸlıların ve kronik hastalıklı kiÅŸilerinse sosyal hayattan uzaklaÅŸtırılmasını ve korunmasını içeriyor. Bu durum, riskli grupta yer almayan topluma yaptırım uygulanmaması anlamına geliyor. EÄŸer hafifletme stratejisi uygulanırsa, toplumda beklenen ölümlerin yarı yarıya, hastane baÅŸvurularının da üçte iki oranında azalması öngörülüyor. Fakat sadece hafifletme önlemleri uygulanırsa dahi, Ä°ngiltere’de 250 bin kiÅŸinin ölmesi bekleniyor ki bu rakam da çok yüksek bir kayba iÅŸaret ediyor ve maalesef bu kadar insanın ölümü göze alınsa da neticede salgın sonlanmamış oluyor.
 
d. Baskılama stratejisi: Bu yöntem neredeyse bir sıkıyönetim anlamına geliyor. Tüm okulların kapatılması, tüm toplumun sosyal etkileÅŸimlerinin durdurulması, tüm vakaların ve onların ailelerinin evlerinde karantina altında kalması. Böyle bir durumda enfeksiyon bulaÅŸma hızı en aza iniyor ve ölüm sayıları en düÅŸük seviyelere geriliyor. Ancak bu kadar ağır koÅŸullarda toplumun uzun süre yaÅŸaması imkânsız olduÄŸundan bu stratejinin 3-4 ay uygulanabileceÄŸi ve ardından toplumun serbest bırakılması durumunda salgının kaldığı yerden tekrar hızla yayılacağı ve ölümlerin artmaya devam edeceÄŸi ifade ediliyor. Bu sebeple, baskılama yönteminin sadece kısa süre için uygulanabileceÄŸi vurgulanıyor. Bu stratejinin Çin’deki uygulamalarda etkin olduÄŸu ve salgının kontrol altına alınana kadar uygulanması gerektiÄŸi Çinli bilim insanlarının yayınlarında vurgulanıyor.
 
e. Baskılama ve Aralıklı Serbest Bırakma Stratejisi: Tek başına baskılama yönteminin uzun süre uygulanamayacak olmasından dolayı toplumun kısa sürelerle baskılama dönemlerine girmesi, bu dönemler arasında bir süre toplumun serbest bırakılması öngörülüyor. Ancak bu yöntemde, her baskılama döneminde hasta ve ölüm sayıları azalırken, serbest döneme geçildiÄŸinde vakalar tekrar artmaya baÅŸlıyor. Vaka sayısı saÄŸlık sisteminin müdahale edebileceÄŸi sınırları aÅŸmaya yakınken tekrar baskılama dönemine girilmesi, böylece yıl boyunca tüm vakalara saÄŸlık hizmeti sunularak ölüm sayılarının en aza indirilmesi hedefleniyor.
 
Özetle, yolların ayrılış noktasındayız. Bir an önce uzun vadeli küresel ve ulusal eylem planlarımızı hazırlamamız için salgın bizi zorluyor. Kararlarımızı en doÄŸru ve en hızlı ÅŸekilde vermenin tam vakti.
 
Mücadelede hangi stratejiye, neye göre karar veriliyor?
 
Bu sorunun tek bir doÄŸru cevabı yok. Verilen kararlarda saÄŸlık sistemlerinin kapasitesi en önemli etken. Vaka sayılarındaki aşırı artışa saÄŸlık hizmetlerinin yetiÅŸememesi en önemli sorun. Bazı ülkelerin hasta yatak sayısı ve yoÄŸun bakım ünitesi sayısı oldukça yetersiz. Bu açıdan, ülkemizin yüz bin kiÅŸi başına düÅŸen yoÄŸun bakım ünitesi sayısı Avrupa ülkelerine göre gayet iyi durumda ve birinci sırada. Hastalığa baÄŸlı ölüm oranları, hastalığı geçirenlerin virüse karşı bağışık kalma süresi, virüsün mutasyona uÄŸrayıp uÄŸramayacağı, virüsün yıl boyunca yayılma hızı, sonbaharda ikinci bir dalga oluÅŸup oluÅŸmayacağı, sıcak havaların virüse etkisi gibi faktörler, salgının seyrini, dolayısıyla saÄŸlık hizmetlerine duyulan ihtiyacı doÄŸrudan etkiliyor. Yıl boyunca süren, yayılma hızı (R0) yüksek ve hastane yatışları uzun olan salgınlar ülkelerin saÄŸlık sistemlerini çökertiyor. Salgınla mücadele stratejisinin doÄŸru yönetimi için, saÄŸlık sisteminin kapasitesine göre ÅŸekillenmesi gerekiyor. Çünkü tüm insanların kısa sürede hasta olması durumunda, saÄŸlık hizmetlerinin herkese sunulması imkânsız hale geliyor. Alınacak önlemlerle hastalık artışının yıl içine yayılması ise hasta olan herkese saÄŸlık hizmeti sunabilmek için önemli fırsatlar oluÅŸturuyor.
 
Bir salgınla mücadelede, hükümetlerin tedbir amacıyla toplumsal yaÅŸama koydukları sınırlamaların nerede baÅŸlayıp nerede biteceÄŸi de önemli bir tartışma konusu. ÖrneÄŸin yüksek sayıda ölümlerin olabileceÄŸi tahminine dayanarak, hükümetler tüm toplumun bir an önce karantina altına alınması eÄŸiliminde olabilirler. Ancak temel insani hak ve özgürlükleri gerekmediÄŸi halde kısıtlamak da hem etik hem hukuki sorunlara sebep olabilir. Bu sebeple, bir salgında uygulanacak toplumsal kısıtlamaların hangi ilkelere göre yapılacağının belirlenmesi gerekiyor. ABD Ulusal Bilimler Akademisi’nin 2006 yılındaki bir çalıştayında, pandemilerdeki sosyal kısıtlamaların ÅŸu 4 ilkeye göre yapılması gerekiyor: Kısıtlayıcı müdahalelerde, “toplumun zarardan korunması” ve “birey özgürlüklerinin korunması” hedeflerinin dengesi gözetilmeli; kısıtlamaların faydası topluma açık ÅŸekilde anlatılmalı; karantina ve izolasyondaki bireylerin mahremiyeti korunmalı; önlemler alınırken toplumun zorunlu ihtiyaçlarını giderebileceÄŸi ÅŸekilde alt yapı oluÅŸturulmalı.
 
En doÄŸru yol hangisi ve çözüm ne?
 
ABD ve Ä°ngiltere’nin ulusal stratejisini kökten etkileyen Imperial College raporunun koordinatörü Prof. Neil Ferguson’a göre, yeni tip koronavirüs pandemisini sonlandıracak çözüm yolu ÅŸu ÅŸekilde: Yeni teknolojilere dayalı bir aşı veya bir ilaç molekülü olmadıkça bu salgın durmayacak. Bu sebeple, uzun vadedeki tek çıkış yolu, ÅŸu anda deney aÅŸamasında bulunan aşı ve ilaç çalışmalarının topluma uygulanabilir hale geleceÄŸi 12-18 aylık süreci en az zararla atlamak.
 
Ferguson’un bu yaklaşımı, rapordaki stratejiler ve DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus’un sınırlama yaklaşımının mücadelede hala en iyi yöntem olduÄŸu vurgusu göz önüne alınarak, ülkemizin temel mücadele stratejisinin oluÅŸturulması gerekiyor. Türkiye’deki saÄŸlık sisteminin de önümüzdeki aylarda hızla artacak vaka sayıları ve ölümler sebebiyle büyük bir yük altında kalacağını söyleyebiliriz. Aşı ve ilaç uygulamalarının baÅŸlayacağı zamana dek geçecek 12-18 aylık süreçte, ülkemizdeki ölümleri en aza indirmek ve saÄŸlık sisteminden en verimli ÅŸekilde faydalanmak için, sınırlama yaklaşımına devam edilmesi ve aralıklı baskılama stratejisinin uygulanması gerektiÄŸini, konunun akıbetine karar verecek tüm kesimlerin dikkatine sunmak isteriz.
 
Öneriler
 
Bu pandemiye karşı mücadelede, ülkemiz için öne çıkan fırsatlar ve güçlü yönler de söz konusu. Güçlü özelliklerin bir kısmı ÅŸöyle sıralanabilir: Genç nüfusun fazla olması; zira hastalık genç nüfusu daha az etkiliyor. Güçlü bir saÄŸlık sistemi alt yapısına sahip olunması. Kapsayıcı sosyal sigorta sisteminin (Genel SaÄŸlık Sigortası) bulunması. Nitelikli ve özverili saÄŸlık çalışanlarımızın varlığı. Salgın önlemlerinin (birçok Avrupa ülkesine göre) erken alınmış olması. Halkımızın salgın önlemlerine duyarlı olması; el hijyeni ile solunum hijyeni konusunda davranış deÄŸiÅŸiklikleri geliÅŸtirilmiÅŸ olması.
 
Türkiye için fırsatlar
 
Pandemiyle ulusal mücadele stratejilerini ÅŸekillendirirken, gündeme gelen ihtiyaçları fırsat olarak deÄŸerlendirmek de mümkün. Türkiye bu ihtiyaçlara yerli Ar-Ge faaliyetleriyle cevap vermeyi kendisine misyon edinebilir. Kovid-19 mücadelesinde ilk akla gelen fırsatlar ise aşı üretimi, ilaç üretimi, tanı kiti üretimi, tele-tıp uygulamalarına geçiÅŸ, uzaktan hizmet sunumunun yaygınlaÅŸtırılması, kapsamlı bilimsel araÅŸtırmaların yürütülmesi ve kanıta dayalı karar alma mekanizmalarının geliÅŸtirilmesi ÅŸeklinde sıralanabilir.
 
PaydaÅŸlar ve kitle iletiÅŸimi
 
Bu pandemiden etkilenmeyen bir grup olduÄŸunu söylemek mümkün deÄŸil. Bu nedenle mesele sadece yoksulların, kadınların, çocukların, iÅŸçilerin, devletin, hükümetin ya da muhalefetin meselesi deÄŸil, hepimizin meselesi. Bu durum, her kiÅŸinin ve grubun bu mücadeleye aktif katılımını saÄŸlamak açısından bir fırsat. Bu sebeple kitle iletiÅŸimi kader belirleyici önem taşıyor. Öte yandan, risk altındaki gruplara ayrıca özen gösterilmesi gerekiyor. Bunların başında saÄŸlık çalışanları, yaÅŸlılar ve bağışıklık sistemi zayıf insanlar geliyor. Gelecek günlerde ağır yük altında kalacak ve bir kısmı da hayatını kaybedecek saÄŸlık çalışanlarımız için yöneticilerin, halkın, medyanın moral desteÄŸi vermesi hayati bir öneme sahip.
 
Şeffaflık
 
Türkiye SaÄŸlık Bakanlığı’nın salgınla ilgili günlük olarak yaptığı açıklamalarına devam etmesi, halkın güveninin tazelenmesi ve asılsız bilgilere raÄŸbet edilmemesini saÄŸlamk açısından kritik önemde. Buna ek olarak, yapılan test sayıları, hastalık tanısı alanların yaÅŸ, cinsiyet ve ÅŸehirlere göre dağılımları, alınan kararlara temel oluÅŸturan bilimsel kanıtların paylaşılması, tahmin modellerinin toplumla paylaşılması halkın, saÄŸlık çalışanlarının, bilim insanlarının ve hükümetin güvenle iÅŸbirliÄŸi yapması için önem arz ediyor.
 
SaÄŸlık bakanımızın başını çektiÄŸi bu mücadelede emek veren herkesi alkışlıyor ve tekrar hatırlatıyoruz: Tehlike büyük ama önlemler basit!
 
 
Analiz: Åžeyma Arslan, Sabanur Çavdar, Abdullah Uçar / Kaynak: Anadolu Ajansı

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.