Sosyal Medya

Çin’de yaşayan akademisyenin kaleminden: İki ay boyunca neler yaşadım?

Çin'in Vuhan kentinde 2019 sonunda başlayan yeni tip virüs ülkenin büyük kısmına yayıldı. Çin'in en kalabalık kenti Şangay'da yaşayan Independent Türkçe yazarı Nurettin Akçay koronavirüs sonrası kentte yaşadığı deneyimi kaleme aldı



Çin'de salgının ilk günleri, herkesin üzerinde büyük bir korku ve ne yapacağını bilememe hali var.
 
Sabah uyanıp telefonuma gelen bildirimleri okuyorum.
 
Åžangay Yerel Yönetimi tarafından telefonuma gönderilen mesajda ÅŸunlar yazıyordu:
 
Bundan sonra maskesiz dışarı çıkmak yasaktır. Site ve market giriÅŸ-çıkışlarında herkesin ateÅŸi ölçülecektir. Halkın yetkililere gerekli kolaylığı saÄŸlamasını istiyoruz.
 
 
Kahvaltı yaptıktan sonra evde malzeme kalmadığını fark edip markete gitmeye karar veriyorum.
 
Maskemi takıp siteden çıkış için gerekli olan izin kartımı aldıktan sonra, dışarı çıkıyorum.
 
Öncesinde ise her gün saÄŸlık durumumuzu bildiren zorunlu bir belgeyi telefonumdan doldurup onaylamıştım.
 
AteÅŸiniz kaç derece, saÄŸlık durumunuz nasıl, hangi ÅŸehirde kalıyorsunuz, riskli bölgelere (Hubei) gittiniz mi, ÅŸüpheli biriyle temas kurdunuz mu? gibi sorular içeren bir form. 
 
Binadan çıkıp site giriÅŸine doÄŸru yaklaşıyorum. Önümdeki genç kartı olmadığı için azarlanıp geri gönderiliyor ve dışarı çıkmasına izin verilmiyor.
 
Ben ise kartımı gösterdikten sonra çıkabiliyorum. Görevliler ve sokakta gördüÄŸüm her kes maskeliydi.
 
Telefonuma mesajın gelmesi üzerinden birkaç saat geçmiÅŸ olmasına raÄŸmen, yetkililerin tüm istekleri halk tarafından uygulanmaya baÅŸlanmıştı.
 
OturduÄŸum site ve market arasındaki mesafe yürüyerek yaklaşık on dakika. Sokaklar bomboÅŸ. Dışarda tek tük insan ve birkaç araba var.
 
SoÄŸuk bir rüzgarla birlikte sadece aÄŸaç seslerini duyup tek başıma caddelerde yürüyordum. AlışveriÅŸ merkezinde bütün iÅŸ yerleri kapalı, sadece market açık.
 
Büyük bir dikkatle gerekli malzemeleri alıp tekrar eve dönüyorum. 
 
Distopik film sahnelerini andıran bu görüntülerden sonra, ister istemez üzerimde ciddi bir panik havası oluÅŸuyor ve olayın ciddiyetinin farkına varıyordum. 
 
Devlet zaten gerekli tedbirleri almış ama ne olursa olsun benim de dikkatli olmam gerektiğini kendime telkin ediyordum.
 
Üzerimde öyle bir stres hali vardı ki her an her ÅŸeye ÅŸüpheyle bakmaya baÅŸlamıştım. Acaba sebzelerde virüs olabilir mi, sebzeleri bulaşık deterjanıyla mı yıkasam, elbiselerime virüs bulaÅŸmış olabilir miydi, ya telefonum.
 
En ufak baÅŸ aÄŸrısı, ateÅŸ yükselmesi sonrasında yaÅŸadığım; virüs bana da mı bulaÅŸtı ÅŸüphesi ise baÅŸka bir sorun. Virüsten korunmakla birlikte bir de böyle sorunlarla boÄŸuÅŸuyordum.  
 
YaÅŸadığım ÅŸehirde (Åžanghay) dışarı çıkma yasağı yoktu; fakat üzerimizde öyle bir korku hali oluÅŸmuÅŸtu ki sokaÄŸa çıkmaya çekiniyorduk.
 
Haftalarca bu ÅŸekilde bir hayat sürdük. Bugün ikinci ayımız dolmak üzere. Åžükürler olsun ki hala saÄŸlığım yerinde ve ÅŸu ana kadar virüse enfekte olmaktan korundum. 
 
Normalde dış politika yazıları yazan ben, bu süreçte yaÅŸadığım tecrübelerimi aktararak belki memleketimin insanına küçük de olsa bir faydam olur düÅŸüncesiyle bu tür yazılar yazmaya ağırlık verdim.
 
Bugün yine aynı ÅŸeyi yapmaya çalışacağım. Belki küçük de olsa bir faydam olur.
 
En son Çin devletinin bu süreci nasıl atlattığını yazmıştım.
 
Bugün ise iki ayda kendimi nasıl korumaya çalıştığıma kısaca deÄŸinmek istiyorum.
 
Biraz abartılı, biraz komik, biraz da endiÅŸeli bir süreçle bugünlere kadar geldik.
 
Peki, ben nelere dikkat etmiş, neler yapmıştım. Madde madde anlatayım kısaca:
 
Ä°ki ay boyunca üç dört günde bir, sadece ihtiyaçlarımı karşılamak için dışarı çıkıyordum. 'Canım sıkıldı bir dolanayım da geleyim' asla demedim. Evde zaman geçirmeyi öÄŸrendim. Film izledim, kitap okudum, yazılar yazdım, sosyal medyada gezindim.
 
Çıktığımda kalabalık ortamlara asla girmemeye dikkat ettim. Ä°nsanlarla aramda en az bir metre mesafe olmasına özen gösterdim. 
 
Dışardayken hiçbir yere dokunmamaya çalışıyor. Elimi yüzüme asla temas ettirmiyordum.
 
Eve geldiÄŸimde ellerimi iyice sabunlamadan kesinlikle hiçbir yere dokunmuyordum. Ä°çeri girer girmez en az 20 saniye ellerimi bol sabunla yıkıyordum.
 
Dışarıda asla yemek yemedim. Ä°ki ay boyunca sıkılmadan her gün evde yemek yaptım. Dışarda bir kahve bile içmedim. Belki de benim için en zor konulardan biri buydu. Böylelikle bugün ne yemek yapsam diye düÅŸünmenin bile insanı oldukça yıpratan bir konu olduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸ oldum. Bu vesileyle buradan tüm annelerimize saygı ve hürmetlerimi iletiyorum. 
 
Misafir olarak gelmek isteyenlere açıkça ve utanmadan 'Hayır' diyordum. Bence siz de ÅŸu süreçte misafirliÄŸe gitmeyin. MisafirliÄŸe gideceÄŸiniz insanlar da size kibarca 'Müsait deÄŸiliz' dediÄŸinde lütfen kimseye gönül koymayın.
 
Toplu taşıma aracı kullanmamaya dikkat ediyordum. Genelde uzak bile olsa, gideceÄŸim yere yürüyerek ya da bisikletle gidiyordum.
 
Uzun bir süre saçlarımı kesememiÅŸtim. Saçlarım da oldukça uzamıştı. Fakat berberle aramdaki sosyal mesafeyi koruyamayacağımı bildiÄŸim için berbere gitmedim. TıraÅŸ makinasını alıp evde saçlarımı üç numaraya vurdum. 
 
Hijyene dikkat ediyor, maskesiz dışarı çıkmıyor, evde egzersiz yapıyor, uykumu almaya önem veriyordum.
 
Ve neler yaptığımı gün gün Twitter’dan paylaÅŸtım. Üzülen oldu, dalga geçen oldu; ama az çok bu virüsün Türkiye’ye geleceÄŸini de tahmin ediyordum. Belki bir faydam olur diye tecrübelerimi, alınması gereken önlemleri sürekli yazdım.
 
Türkiye'de herkesin bunlara dikkat edecek imkanı yok biliyorum. Çalışmak zorunda olanlar, toplu taşıma kullanmak zorunda olanlar var farkındayım. Ama herkesin elinden gelenin en iyisini yapması gerek.
 
Farkındalığımızı artırmamız gerekiyor. Zorunlu olmadıkça evde vakit geçirmemiz gerekiyor. Bu süreci atlatmamızın tek yolu ciddiyet.
 
Önceki yazımda da ifade etmiÅŸtim. Sadece birlikte hareket ederek baÅŸarılı olabiliriz.
 
SaÄŸlık Bakanlığı'mız elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Bazı aksaklıklar yaÅŸansa da gerekli tüm önlemler alınıyor.
 
Åžimdi sıra bizde. Tavsiyelere uyalım ve ciddiyetimizi koruyalım. 
 
Bu iÅŸi baÅŸarmamızın tek yolu biraz diÅŸimizi sıkmak ve bireysel önlemlerimizi almak. 
 
 
Müellif: Nurettin Akçay / Kaynak: The Independent Türkçe
 
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.