Koronavirüs örneği üzerinden İran'ın kriz yönetme kabiliyeti
![](resimler/detay/192070.jpg?1584648881)
Follow @dusuncemektebi2
İran’ın koronavirüs salgını karşısında oluşturduğu kriz yönetim masası vaktinde oluşturulmadığı ve önleyici tedbirleri işletemediği gibi sonrasında yaşanan süreçleri de kontrol altında tutmayı başaramadı.
Koronavirüse baÄŸlı ilk vaka Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde tespit edildi ve kısa sürede dünyaya yayıldı. Dünya SaÄŸlık Örgütü (DSÖ) 11 Åžubat’tan itibaren bu yeni koronavirüsü Kovid-19 ÅŸeklinde adlandırdı. Bu durum salgının giderek ciddi bir hâl aldığını gösterdi ve ilerleyen süreçte etkili tedbirlerin alınması yönünde de ilk iÅŸaret oldu.
Salgın kısa sürede Filipinler, Japonya, Güney Kore ve ABD’ye ulaÅŸtı. Bugüne gelindiÄŸindeyse virüs artık bütün kıtalara yayılmış durumda. Fakat Çin’den sonra koronavirüsün hızlı bir ÅŸekilde yayıldığı ülke olan Ä°ran’da yaÅŸananlar diÄŸer ülkeleri geride bırakarak dünya gündeminde yer edindi. Daha sonra ise Ä°talya’daki durum Ä°ran’ı da geride bıraktı.
Koronavirüsün Ä°ran’da görüldüÄŸüne dair ilk iddialar Ocak ayında ortaya atılmıştı. Ancak Ä°ran SaÄŸlık Bakanlığı yetkilileri 26 Ocak’ta yaptıkları açıklamada ülkede herhangi bir yeni tip koronavirüs vakası veya ÅŸüpheli bir vakanın tespit edilmediÄŸini duyurmuÅŸtu. Ä°ran gazetesi 12 Åžubat'ta yayınladığı haberde 63 yaşında bir kadının 10 Åžubat’ta Tahran’da Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybettiÄŸini belirtmiÅŸ fakat bu haber Ä°ran SaÄŸlık Bakanlığı Halkla Ä°liÅŸkiler Sorumlusu KiyanuÅŸ Cihanpur tarafından yalanlanmıştı. Virüsün Ä°ran’da bulunmadığına dair açıklamaların ardından, SaÄŸlık Bakanlığı 19 Åžubat’ta yaptığı açıklamayla iki ÅŸüpheli koronavirüs vakasının test sonuçlarının pozitif çıktığını kamuoyuyla paylaÅŸmak zorunda kaldı. Koronavirüse baÄŸlı ilk ölümler Kum kentinde meydana geldi; ne var ki ölümler gerçekleÅŸene kadar hastane yetkilileri ve SaÄŸlık Bakanlığı durumun ciddiyetine varamamıştı. Hastane personeli ve yetkilileri gerekli tedbirleri almadığından en baÅŸta kendileri yeni salgının kurbanı olmuÅŸtu.
Ä°slam devriminin 41. yıldönümü kutlamalarının yapıldığı 11 Åžubat’tan bir hafta sonra ve 11. Dönem Ä°slami Åžûra Meclisi seçimlerinin düzenlendiÄŸi 21 Åžubat’tan iki gün önce ölümlerin koronavirüs kaynaklı olduÄŸu tescillendi. Ä°lk hastaların hayatını kaybetmesi, hastalığın en az iki hafta önce ülkeye sirayet ettiÄŸini gösterdi. Salgın, yetkililerin çeliÅŸkili açıklamaları ve gerekli tedbirleri vaktinde almamalarından dolayı ülkenin tamamına yayıldı; ölüm ve vaka sayısı hızlı bir ÅŸekilde artmaya baÅŸladı. CumhurbaÅŸkanı Hasan Ruhani yaptığı açıklamayla vakaların artık bütün eyaletlere yayıldığını resmen duyurdu. Tahran yönetimi, salgınla mücadele sürecinde kriz yönetimi konusunda birtakım adımlar atmış olsa da etkili olamadı. Salgının yayılması durdurulamadığı gibi ölüm ve vaka sayısı da her geçen gün artıyor. En nihayetinde DışiÅŸleri Bakanı Cevad Zarif koronavirüs salgınıyla mücadele edebilmek için Ä°ran’ın uluslararası toplumun desteÄŸine ihtiyaç duyduÄŸunu belirterek Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) salgınla mücadele için oluÅŸturduÄŸu fondan beÅŸ milyar dolar talep etti.
Kriz yönetiminden kim sorumlu?
Bu geliÅŸmelerin ardından Ä°ran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi, SaÄŸlık Bakanlığı baÅŸkanlığında 25 Åžubat’ta düzenlenen toplantıda Koronavirüs ile Ulusal Mücadele Merkezinin kurulmasını kararlaÅŸtırdı. SaÄŸlık Bakanı’nın baÅŸkanlık ettiÄŸi merkezin üyelerinin tam olarak kimlerden oluÅŸtuÄŸu bilinmiyor. Alınan kararların uygulanma aÅŸamasında söz konusu merkezin gerekli yasal dayanaklara sahip olup olmadığına yönelik bilgi de bulunmuyor. Meclis BaÅŸkanı Ali Laricani, Koronavirüs ile Ulusal Mücadele Merkezinin aldığı kararların hayata geçirilebilmesi için Merkezin Kararlarını Destekleme Konseyinin kurulmasını önerdi. CumhurbaÅŸkanı Ruhani’nin de toplantılarına muhtelif zamanlarda iÅŸtirak ettiÄŸi bu merkezin aldığı kararlar kimi çevrelerce sorgulanıyor. Ä°ran halkı, meÅŸruiyeti, üyeleri ve kararları tartışmaya açık bir merkezin yönettiÄŸi krizle karşı karşıya kalmış durumda.
Duruma müdahil olan Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney, baÅŸkomutan sıfatıyla 12 Mart’ta Genelkurmay BaÅŸkanına verdiÄŸi talimatla Silahlı Kuvvetlerin, salgınla mücadeleyi etkin bir ÅŸekilde yürütebilmesi için SaÄŸlık ve Tedavi Üssü kurulmasını ve bu doÄŸrultuda sahra hastaneleri ve salgının yayılmasını önlemeye yönelik tedbirlerin alınmasını istedi. Devrim Rehberi her ne kadar söz konusu talimatta Koronavirüs ile Ulusal Mücadele Merkezi ile tam bir koordinasyon içinde hareket etmesini emretmiÅŸ olsa da bu durum, cumhurbaÅŸkanının baÅŸkanlık ettiÄŸi Milli Güvenlik Yüksek Konseyinin kararıyla tesis edilen Koronavirüs ile Ulusal Mücadele Merkezine paralel bir yapılanma anlamına gelmektedir. Genelkurmay BaÅŸkanı TuÄŸgeneral Muhammed Bakıri 13 Mart’ta yaptığı açıklamada AVM’ler, caddeler ve ÅŸehirlerarası yolların 24 saat sonra boÅŸaltılacağını duyurdu. Bu açıklama, silahlı kuvvetlerin caddelerde görüneceÄŸini ve vatandaÅŸları gerekirse güç kullanarak evlerinde kalmaya zorlayacağı anlamına geliyor. Öte yandan silahlı kuvvetlerin kriz yönetimine müdahil olması kamuoyu nezdinde hükümetin yetersiz olduÄŸu algısını doÄŸuracak ve hükümeti bu anlamda köÅŸeye sıkıştıracaktır.
![](/resimler/images/AOTYLBSUK6IVT5PZOQDL6ZPBD4.jpg)
Koronavirüs ile Ulusal Mücadele Merkezi, okulların tatil edilmesi, toplu etkinliklerin iptal edilmesi gibi halkı ortak alanlardan uzak tutmaya yönelik kararlar almasına raÄŸmen Ä°ran halkının evlerinde kalmaya yönelik çaÄŸrıları pek de dikkate almayarak yaÅŸamına devam ettiÄŸi görülüyor. Genelkurmay baÅŸkanının, vatandaÅŸları 24 saate kadar evlerinde tutmaya yönelik sert tedbirlerin devreye gireceÄŸine iliÅŸkin kararı, salgınla mücadelede etkili ve isabetli bir yöntem olmakla birlikte akıllara “bir darbe mi planlanıyor” sorusunu da getiriyor. Bu durumdan pek hoÅŸnut olmayan Ruhani, 15 Mart’ta yaptığı açıklamada hiçbir ÅŸehrin karantina altına alınmasının söz konusu olmadığı gibi normal yaÅŸam koÅŸullarının devam edeceÄŸini ve yaklaÅŸan Nevruz tatilinde de herhangi bir kısıtlamanın söz konusu olmayacağını kamuoyuna duyurdu.
Aralık 2003 Bem depreminden sonra kriz yönetimi konusunda yaÅŸanan geliÅŸmelerin neticesinde Hamaney, ülke genel politikaları kapsamında DoÄŸal Afetler ve Beklenmedik Durumlara Karşı Tedbir Alma ve Zararları Azaltma konusunda her üç erke ve Düzenin Yararını TeÅŸhis Konseyi baÅŸkanlarına bir talimatname göndermiÅŸti. Hamaney’in bu talimatnamesinin 3. maddesi cumhurbaÅŸkanlığı baÅŸkanlığında Kriz Yönetim Masasının kurulmasını öngörüyordu. Parlamento bu doÄŸrultuda beÅŸ yıl deneme amaçlı olmak üzere Ülke Kriz Yönetim Merkezi Kanununu 2008 yılında çıkarmıştı. Bu kanuna göre cumhurbaÅŸkanlığı baÅŸkanlığında Ä°stihbarat, Ä°çiÅŸleri, Ekonomi, SaÄŸlık, Tarım ve Konut ve Åžehircilik Bakanlıkları baÅŸta olmak üzere ülkenin kritik kurumlarının baÅŸkanlarının üyesi olduÄŸu Kriz Yönetim Merkezi için öngörülen deneme süresi 2013 yılında sona ermiÅŸ olmasına raÄŸmen sonrası için herhangi bir düzenlemeye gidilmemiÅŸti. Bu alandaki boÅŸluk ülkenin ÅŸu an karşı karşıya olduÄŸu krizde bariz bir ÅŸekilde kendisini hissettiriyor.
Biyolojik saldırı tartışmaları
Bu süreçte kriz yönetimi konusunda yaÅŸanan görüÅŸ ayrılıklarının yanı sıra salgının bir biyolojik saldırı olma ihtimali de sıkça gündeme geldi. Çin Savunma Bakanlığının bu yöndeki açıklamaları, Ä°ran kamuoyunun ve devlet aklının da dikkatini çekti. Zira bütün meseleleri güvenlik zaviyesinden deÄŸerlendiren Ä°ran devlet aklının bu tür bir krizde biyolojik saldırı iddialarını göz ardı etmesi mümkün deÄŸil. Hamaney’in 12 Mart’ta genelkurmay baÅŸkanına gönderdiÄŸi talimatta öngörülen durumlardan biri de biyolojik saldırı ihtimaline karşı Silahlı Kuvvetlerin yapacağı hazırlıkların bir tatbikat niteliÄŸi taşıyacağıydı. Ancak salgının Ä°ran’a sirayet etmeden önce ABD’de görülmesi, Tahran’ın bu yöndeki iddiaların arkasına sığınma hususunda elini bir hayli zayıflatmışa benziyor.
Krizin Türkiye-Ä°ran iliÅŸkilerine etkisi
Ä°ran’la hem kara hem de hava yollarını zamanında ve yerinde bir kararla kapatan Türkiye, Ä°ran’da kötü yönetilen krizin ağır sonuçlarının ülkemize sirayet etmesinin önüne geçti. SaÄŸlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Ä°ran SaÄŸlık Bakanı Said Nemeki ile yaptığı telefon görüÅŸmesinde Kum kentini karantinaya alma yönündeki önerisi Ä°ran’da bazı mahfiller tarafından art niyetle yorumlanmıştı. Öte yandan söz konusu art niyetli çevreler aynı zamanda Kum’un karantinaya alınmaması konusunda da direten kimselerdi.
Türkiye, Ä°ran’a kapıları kapatarak ekonomik olarak bazı çıkarlarından vazgeçti. Bu duruÅŸuyla vatandaÅŸlarının saÄŸlığının maddi çıkarların üzerinde olduÄŸunu gösterdi. Ancak Türkiye’nin, salgının ülkeye sirayetini geciktirmesi ve akabinde yürüttüÄŸü baÅŸarılı kriz yönetimi Tahran’da farklı bir ÅŸekilde yorumlandı. Hamaney ve diÄŸer bazı yetkililer açıklamalarında komÅŸu ülkelerin salgının yayılmasıyla ilgili gerçekleri toplumlarından gizlediÄŸi yönündeki iddialarının hedeflerinden biri de Türkiye oldu. Oysa ki ülkedeki baÅŸarısız kriz yönetimini komÅŸu ülkeleri zan altında bırakarak yönetimlerini temize çıkarma çabasında olan Tahran’ı daha derin krizler bekliyor.
Koronavirüs salgını ve ekonomik kriz
![](/resimler/images/GettyImages-1207508005-iran-coronavirus-1584480321.jpg)
ABD yaptırımları etkisinde oluÅŸan ekonomik kriz, koronavirüs salgını nedeniyle daha da olumsuz bir sürece evriliyor. Bunun yanında Ä°ran Petrol Bakanı Bijen Namdar Zengene’nin ifade ettiÄŸi gibi hayatında görmüÅŸ olduÄŸu en kötü OPEC toplantısında Rusya ve Suudi Arabistan arasında petrol fiyatlarının düÅŸmesini önlemek için üretim kotalarının düÅŸürülmesi konusunda yaÅŸanan anlaÅŸmazlık, petrol fiyatlarında ani ve sert düÅŸüÅŸlere neden oldu. Öyle ki petrol fiyatları son 30 yılın en düÅŸük seviyesinde. Bu durum, petrol satışı yasak olan Ä°ran’ın kaçak yollarla ve fiyatının altında sattığı petrolden elde ettiÄŸi gelirlere ekstra bir darbe anlamına geliyor.
Sonuç olarak mevcut duruma kadar kimi politikacılar, milletvekilleri, önde gelen din adamları ve askerî elitlerin yanı sıra yüzlerce vatandaÅŸ hayatını kaybetti ve binlercesi de enfekte oldu. CumhurbaÅŸkanı Ruhani’nin son açıklamasından da anlaşılacağı üzere krizin kontrol altına alınması için sert tedbirler devreye sokulmayacaktır. Ä°ran’ın koronavirüs salgını karşısında oluÅŸturduÄŸu kriz yönetim masası vaktinde oluÅŸturulmadığı ve önleyici tedbirleri iÅŸletemediÄŸi gibi sonrasında yaÅŸanan süreçleri de kontrol altında tutmayı baÅŸaramadı. Sert tedbirler alınmadığı sürece Tahran yönetiminin bu krizi bundan sonra da kontrol altına alamayacağı görülüyor. Hükümetin sıkı tedbirler uygulamayı düÅŸünmediÄŸi ülkede halk da kriz yönetimi baÄŸlamında alınan kararları ciddiye almıyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte koronavirüs kaynaklı ölüm oranları ve vaka sayıları artmaya devam edeceÄŸe benziyor.
Koronavirüs özelinde ülkenin yönetim konusunda yapısal sorunlar yaÅŸadığı bir kez daha ortaya çıktı. Bir yandan geniÅŸ yetkilere sahip olup bu yetkileri kullan(a)mayan bir Devrim Rehberi’nin bulunduÄŸu, diÄŸer yandan sorumlulukları doÄŸrultusunda yetkileri son derece sınırlı kalan bir cumhurbaÅŸkanı tarafından yönetilen ülkede, kontrol ve denge mekanizmasının en başından doÄŸru kurgulanmadığı artık açık bir ÅŸekilde ortaya çıktı. Ä°ran’ın rejim deÄŸiÅŸikliÄŸinden öte bir yönetim sistemi deÄŸiÅŸikliÄŸine ihtiyacı var. Aksi takdirde içine düÅŸtüÄŸü krizler sarmalını hiçbir zaman aÅŸamayacak ve bu durum Ä°ran’a olduÄŸu kadar bütün bölgeye yansıyan sonuçlar doÄŸuracaktır.
Müellif: Mehmet Koç (Ä°ran AraÅŸtırmaları Merkezi (Ä°RAM) iç politika koordinatörü) / Kaynak: Anadolu ajansı-Analiz
Henüz yorum yapılmamış.