İhsan Fazlıoğlu: Osmanlıda Bilim ve Düşünce
Follow @dusuncemektebi2
Kişi ve eser düzeyinde bile tam bir dökümü çıkarılmamış, muhteva açısından üzerinde hemen hiç çalışma yapılmamış, metinleri yayımlanmamış, büyük oranda yazma kültür özelliğini koruyan Osmanlı ilim hayatı hakkında toplu bir bakış ortaya koyabilmek son derece zordur.
Burada ÅŸimdiye deÄŸin yapılan araÅŸtırmalardan hareketle genel bir çerçeve çizilmeye çalışılacak, konuların teknik içeriÄŸine iliÅŸkin nihaî deÄŸerlendirmeler ise ihtiyatla serd edilecektir.Osmanlı hem coÄŸrafî açıdan çok geniÅŸ bir mekana hem de tarihî açıdan çok uzun bir zamana delalet eder. Bu nedenle burada Ä°stanbul merkezli Osmanlı ilim hayatı öncelenecek; Balkanlar olmak üzere, Afrika ile Arap ve Farsça kültürün etkili olduÄŸu çevreler merkeze etkisi oranında dikkate alınacaktır.
Öte yandan Osmanlı coÄŸrafyasında, baÅŸta Ä°stanbul'daki Ortodoks Hıristiyan düÅŸünür-alim çevresi olmak üzere gayr-i Müslim unsurların ürettiÄŸi bilgi, deÄŸerlendirme dışı bırakılacak; ancak karşılıklı alışveriÅŸ söz konusu olduÄŸunda iÅŸaret edilecektir. Yine araÅŸtırmaların yetersizliÄŸinden ötürü, Batı Avrupa ile Osmanlı entelektüel hayatı arasında vuku bulan karşılıklı etkileÅŸim ve alışveriÅŸ, ana hatlarıyla göz önünde bulundurulacak; sorunun siyasî, dinî, iktisadî ve kültürel boyutları ihmal edilecektir.
Tarihî açıdan uzun bir zaman dilimini kapsayan Osmanlı, tarım toplumu olarak kuruldu; Sanayi devrimini yaÅŸayan bir devlet olarak tarihten çekildi. Bu nedenle doÄŸal bir devamı olduÄŸu Ä°slam medeniyetinin ilim paradigması içerisinde yaÅŸadı; ancak XVII. Yüzyılın ikinci yarısından baÅŸlayarak, kuruluÅŸundan beri alışveriÅŸ içerisinde bulunduÄŸu Batı Avrupa'da 1543'den itibaren geliÅŸmeye baÅŸlayan yeni deneysel matematik-mekanik doÄŸa felsefesiyle yüzleÅŸti, etkilendi; özellikle Sanayi devrimi akabinde (1773) artık felsefe'den bilim'e dönüÅŸen ve teknolojiyi yaratan modern bilme tarzını benimsedi. Belirli bir oranda kadim bilgi anlayışını muhafaza etmesine karşın, herhangi velut bir terkip gerçekleÅŸtiremeden, bütün birikimini baÄŸrından kurulan yeni devlete, Türkiye Cumhuriyeti'ne devrederek tarih sahnesinden çekildi.
Osmanlı ilim hayatı ele alınırken yukarıda özetlenen tarihî-coÄŸrafî çerçevenin yanında, medeniyet perspektifinin klasik Ä°slam olduÄŸu göz önünde bulundurulmalı, Tanrı-Evren-Ä°nsan temel kavramlarına iliÅŸkin anlam-deÄŸer dünyasının Ä°slam medeniyetinde geliÅŸen farklı düÅŸünce okullarının izlerini taşıdığına dikkat edilmeli; ayrıca bu anlam-deÄŸer dünyasının yenileÅŸme döneminde yavaÅŸça evrildiÄŸi hesaba katılmalıdır. En genel anlamıyla Osmanlı bilgi hayatına bugün benimsenen belirli bir bilgi tanımından hareketle yaklaÅŸmaktan kaçınılmalı; bunun yerine Osmanlı bilgininin kendi benimsediÄŸi dünya görüÅŸü içerisinde ÅŸekillenen farklı dünya tasavvurları ile yorumlarını yine kendi teorik lisanları içerisinde anlamaya çalışmalıdır. En nihayet bütün bu bilme eyleminin içerisinde gerçekleÅŸtiÄŸi hayat iliÅŸkilerini, dinî, siyasî, içtimaî, iktisadî gibi deÄŸerlerin oluÅŸturduÄŸu sistem ile bu sistemin, üretilen bilgi yapılarıyla girdiÄŸi karmaşık etkileÅŸimleri daima dikkate almalıdır.
İlim hayatının kaynakları
Siyasî ve içtimaî açıdan Osmanlı devleti, Anadolu Selçuklu devleti ile Beylikler'in doÄŸal bir devamı olarak tarih sahnesine çıktı. Özellikle MoÄŸol tazyiki neticesinde yerleÅŸik ve medenî seviyesi yüksek nüfusun Batı Anadolu'ya doÄŸru hareket ettiÄŸi dikkate alınırsa, baÅŸta Osmanlı olmak üzere Batı Anadolu Beylikleri'nin tarımla uÄŸraÅŸan ve nispeten kültürlü bir tabana sahip olduÄŸu söylenebilir.
XII. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren ÅŸehirleÅŸen Anadolu Selçuklu Devleti'nin XIII. yüzyıldan baÅŸlayarak ilmî üretim yapmaya baÅŸladığı görülür. Özellikle aynı yüzyılın ikinci yarısından sonra baÅŸkent Konya'da Ä°bn Arabî ve öÄŸrencisi Sadreddin Konevî ile Celaleddin Rumî ve çevresinin irfan-i nazarî sahasındaki üretimleri, hem Anadolu'yu hem de Anadolu dışına ciddi etkilerde bulunmuÅŸtur. MeraÄŸa matematik-astronomi okulu mensuplarının Ä°lhanlılar döneminde Anadolu'ya gelmeleri neticesinde ise baÅŸta Sivas, Kayserî, Tokat, Aksaray gibi ÅŸehirler olmak üzere Anadolu'nun pek çok ÅŸehrinde nazarî hikmet sahasında üst seviyede bir eÄŸitim verilmeye baÅŸlanmış, ilimler tarihi açısından son derece önemli eserler kaleme alınmıştır. Bu hareketin merkezinde MeraÄŸa matematik-astronomi okulunun kurucu ismi Nasiruddin Tusî'nin büyük öÄŸrencisi Kutbuddin Åžirazî bulunmaktadır. Kutbuddin, Sivas ve Kayseri'deki medreselerde verdiÄŸi yüksek eÄŸitimin yanısıra, gezegenler teorisi için son derece önemli, Nihayetu'l-idrak fi dirayeti'l-eflak, et-Tuhfetu'ÅŸ-ÅŸahiyye fi ilmi'l-hey'e ile klasik astronomi tarihini de son derece ilgilendiren Faaltu fela telum adlı eserlerini kaleme aldı; bu Arapça eserlerde incelediÄŸi konuları Farsça yeniden üreterek Ä°htiyarat-i muzafferî isimli eserini ÇobanoÄŸlu hükümdarı Yavlak Aslan'a takdim etti. Bu astronomi eserlerinde yalnızca DoÄŸu Ä°slam dünyasının deÄŸil baÅŸta Endülüs olmak üzere Batı Ä°slam dünyasında geliÅŸtirilen astronomi teorileri ile matematiÄŸi de dikkate alan Kutbuddin, bu görüÅŸlerin Anadolu ile Ä°ran'da yaygınlaÅŸmasına neden oldu; özellikle Semerkant matematik astronomi okulunda bu fikirlerin eserleri üzerinden ele alınmasını saÄŸladı.
Öyle ki, Osmanlıya göç eden Semerkant okulu mensupları, Bircendî örneÄŸinde görüldüÄŸü üzere, eserlerinde bu fikirlere yer verdi, Osmanlı ilmî çevrelerinde tanınmalarını saÄŸladı. Ä°ÅŸrakî felsefenin en önemli eseri, Åžihabeddin Sühreverdî'nin Hikmetul'-iÅŸrak'ine yazdığı ÅŸerhle, bu felsefeyi o dönemde carî olan entelektüel dile aktaran Kutbuddin, Ä°ÅŸrakî felsefenin Anadolu ile Ä°ran bölgesinde yaygınlaÅŸmasını vesile oldu, özellikle optik teorilerinin Ä°bn Heysem'in bıraktığı yerden yeniden ele alınmasını saÄŸladı. Kutbuddin'in hem nazarî hem de amelî tıpla ilgilenmesi, özellikle yirmi yılı aÅŸkın emek verdiÄŸi ve üç versiyonu bulunan el-Kanun fi't-tıb ÅŸerhi, Anadolu'da zaten yaygın kullanılan eserin daha da yaygınlaÅŸmasını saÄŸladı. Kutbuddin Åžirazî'nin Anadolu'daki istikrarsızlıktan dolayı Tebriz'e Gazan Han'ın kurduÄŸu Åženb-i Gazan'a gitmesi uzun yıllar bulunduÄŸu Anadolu ile Ä°ran bölgesi arasında, her iki coÄŸrafyada yetiÅŸtirdiÄŸi öÄŸrencilerle sürekli bir baÄŸ yaratmış; Anadolu ile Ä°ran ve Türkistan arasında Safevî Devletinin kuruluÅŸuna kadar fiilî süren bir entelektüel birliktelik oluÅŸturmuÅŸtur.
MeraÄŸa okulu mensuplarının aktif üretimleri, farklı entelektüel çevrelerin faaliyetleri Anadolu'daki ilmi hayatı beslemiÅŸtir. Öyle ki, ilk Osmanlı medresesi Ä°znik medresesinin kurucu ismi Davud Kayserî böyle bir ortamda yetiÅŸmiÅŸ, özellikle Tokat/Niksar'da Nizamiye medresesinde MeraÄŸa matematik-astronomi okulunun ikinci kuÅŸak temsilcisi ÇobanoÄŸlu Ä°bn Sertak'ın öÄŸrenciliÄŸini yapmıştır. Ä°bn Sertak'ın yüksek seviyede bir matematik alimi olması, Mutemen b. Hud'un el-Ä°stikmal fi'l-hendese adlı eserini el-Ä°kmal fi'l-hendese adıyla tahrir etmesi ve okutması, Davud Kayserî'nin hem MeraÄŸa hem de Endülüs ilim hayatını ÅŸahsında birleÅŸtirmesine neden olmuÅŸtur.
Osmanlı ilim hayatının, merkezinde MeraÄŸa matematik-astronomi okulunun bulunduÄŸu Anadolu Selçuklu ve Beylikler döneminden gelen altyapısı, baÅŸta Mısır, Suriye, Irak, Ä°ran ve Türkistan gibi klasik Ä°slam coÄŸrafyasına tahsil için giden, eÄŸitimini tamamladıktan sonra dönenler ile bu coÄŸrafyalara mensup alimler tarafından zenginleÅŸtirilmiÅŸtir. Özellikle Altın-Orda Devleti'nin zayıflamasıyla bu bölgedeki bazı âlimler Anadolu'ya XV. Yüzyıldan itibaren de Osmanlı coÄŸrafyasına göç etmiÅŸ; Kırım'ın fethine kadar bu göç sürmüÅŸtür. Ä°stanbul'un fethiyle beraber Ä°slam dünyasında merkezî bir yer edinen Osmanlı Devleti, sahip olduÄŸu istikrar neticesinde dışarıdan âlimleri çekmeye baÅŸlamıştır. Kurucuları arasında Osmanlı ilmiye teÅŸkilatının örgütleyicisi Mehmed Fenarî'nin öÄŸrencilerinden Musa Kadı-zade'nin de bulunduÄŸu Semerkant matematik-astronomi okulunun mensupları Osmanlı coÄŸrafyasına gelmeye baÅŸlamış, özellikle Fethullah Åžirvanî, Ali KuÅŸçu, Abdülalî Bircendî gibi alimler ve öÄŸrencileri Osmanlı ilim hayatını beslemiÅŸ; Semerkant'tan gelen eserler yeniden üretilerek Osmanlı ilmî hayatı içerisinde tedavüle sokulmuÅŸtur.
Türkistan ve Ä°ran coÄŸrafyasından gelen göç Safevîlerin kurulmasıyla XVI. yüzyılın ilk yarısında yoÄŸunlaÅŸmış, bu yüzyılın sonlarına kadar devam etmiÅŸtir. Muslihiddin Larî örneÄŸinde görüldüÄŸü üzere Hint kıtasından dahi Osmanlı coÄŸrafyasına ilmî göç vuku bulmuÅŸtur. Endülüs'ün düÅŸmesi ve Kuzey Afrika coÄŸrafyasında vuku bulan istikrarsızlık bu bölgedeki Müslüman ve Müslüman olmayan ilim adamlarını baÅŸta Ä°stanbul olmak üzere Osmanlı coÄŸrafyasına çekmiÅŸ, Memluk devletinin yıkılmasıyla pek çok bilgin Osmanlı merkezine gelerek ilmî hayata katkıda bulunmuÅŸlardır.
Osmanlı devletinin teÅŸekkül ettiÄŸi ve yayıldığı coÄŸrafyada bulunan mevcut ilmî hayatın da belirli oranlarda Osmanlı ilmî hayatına katkılarda bulunduÄŸu söylenebilir. Bizanslı Ortodoks Hıristiyan düÅŸünürler, Palamas ve Plethon örneÄŸinde olduÄŸu üzere yeni güç Osmanlı karşısında alternatif arayışlara girmiÅŸ; Ä°stanbul'un fethiyle pek çok Bizanslı bilgin yeni siyasî güce ilmî ve fikrî katkılarda bulunmuÅŸtur. BaÅŸta Ortodokslar olmak üzere gayr-i Müslim unsurların hem kendi içlerindeki ilmî faaliyetleri hem de Osmanlı alimleri ile iliÅŸkileri, Katip Çelebî ve Esad Yanyevî örneklerinde görüldüÄŸü üzere, son dönemlere kadar sürmüÅŸ, özellikle yenileÅŸme döneminde gayr-i Müslim unsurların katkıları artmıştır. Bunun yanında Avrupa ile ilmî iliÅŸkiler, baÅŸta askerî teknoloji, haritacılık, coÄŸrafya, tıp, astronomi ve matematik gibi ilim dallarında her zaman sürekliliÄŸini korumuÅŸtur.
Bu süreklilik içerisindeki nicel birikimler süreç içerisinde söz konusu dallarda nitel deÄŸiÅŸimlerin de nedeni haline gelmiÅŸtir. YenileÅŸme döneminde pratik ilim dallarından teorik ilim dallarına doÄŸru yavaÅŸ seyreden bir ivmeyle klasik paradigma terk edilmeye baÅŸlanmış; özellikle yeni kurulan eÄŸitim kurumlarıyla Batı Avrupa'da tahsil gören öÄŸrencilerin Osmanlı eÄŸitim hayatı içerisindeki yerlerini almaya baÅŸlamasıyla kadim ilmî gelenek çok özel sahalar haricinde tamamen terkedilmiÅŸtir.
Devam edecek...
Henüz yorum yapılmamış.