Çanakkale'nin 105. yılında yeniden kaderimize düşen seferberlik
Follow @dusuncemektebi2
Çanakkale Zaferi’nin 105. yıldönümünü andığımız bu günlerde yeni bir seferberlikle karşı karşıyayız. Üstelik bu sefer, görünmeyen, sinsi yaklaşan ve ne zaman darbe indireceği tahmin edilemeyen bir düşmana karşı. Bu yüzden tarihten dersler çıkarmak, benzeri hadiseler ile karşılaştırıp biriktirdiğimiz tecrübeleri hayata geçirmek zorundayız.
Çanakkale Muharebelerine salt zafer elde ettiÄŸimiz bir savaÅŸ olarak bakamayız. Söz konusu savaÅŸ, teknolojinin ulaÅŸtığı bütün imkanların birleÅŸtirilip masum ve kendi halinde yaÅŸayan bir milleti yok etme savaşıydı. Bu savaÅŸ, geliÅŸen savaÅŸ teknolojisi sahiplerinin salgıladığı vahÅŸetin masum kitlelere saldırısıydı. Bu savaÅŸ, insanlığın ve vicdanın dar bir boÄŸaza gömülme giriÅŸimiydi.
Ancak bu savaÅŸ, zamanında alınan savunma tedbirleri, askeri taktikler ama daha da önemlisi topyekûn yapılan fedakârlıklar ile zafere dönüÅŸüp yeniden bir diriliÅŸi müjdeledi. Ä°nancın karşısında maÄŸrur ve kaba gücün; insanlığın sesi karşısında vahÅŸet ve ihtirasın yetersizliÄŸini ortaya koydu. Nitekim bu zafer, ülkesini namusunu, dinini ve deÄŸerlerini korumak isteyenlerin zaferi olduÄŸu kadar; insanlık için bir ÅŸeyler hisseden herkesin zaferi oldu.
Çanakkale’de yaÅŸananlar, her asırda ilham kaynağı olacak kahramanlıklar ve fedakarlıklar ile doludur. Lakin bu hakikati beyinlere nakÅŸetmekte zorlandık. Çanakkale Ruhunu tanımlamada yetersiz kaldık. Ancak, Çanakkale Muharebelerinde olduÄŸu gibi; herkesi kaplayan endiÅŸe ve belirsizlik ortamında, bugün de kendilerinden geçerek varlıklarını ortaya koyan hekimlerimize ve saÄŸlık çalışanlarımıza bakarak o ruhu yeniden keÅŸfettik.
Dünyanın yeni bir felaket ile yüz yüze geldiÄŸi 105 yıl sonra, Çanakkale Zaferi’nde büyük katkısı olan saÄŸlık çalışanlarını bir kere daha minnetle yad ediyoruz.
Ä°sterseniz o isimsiz kahramanların saÄŸlık hizmetlerini nasıl yürüttüklerine bakalım. Bu konuda son yılarda pek çok ÅŸey yazıldı-çizildi. Ama biz halen bir hekim olarak hizmet veren ama gönlünü Çanakkale AraÅŸtırmalarına adayan Dr. Tuncay Yılmazer’in (“Çanakkale SavaÅŸları’nda SaÄŸlık Hizmetleri”, Çanakkale SavaÅŸları Tarihi IV, Ed. Mustafa Demir, 2008) çalışmasından bazı bilgileri aktaralım:
Savaşın öncesinde Çanakkale’de 250 yataklı, Gelibolu’da 400 yataklı asker hastaneleri bulunuyordu ve yetersizdi. Bunlara, Rumeli yakasındaki Seddülbahir, Kilitbahir, Ecebat ve Bolayır’da; Anadolu yakasında ise Kumkale, ve Çanakkale’de 25-100 yataklı revirler ilave edildi. Seferberlik ilanı akabinde bu revirlerin yatak kapasiteleri yeniden artırıldı ve ayrıca Menzil hastaneleri kurulmaya baÅŸlandı. Mesela Biga’da 500 yataklı 3 menzil hastanesi ile 150’ÅŸer yataklı 2 harp hastanesi kuruldu. Ayrıca Lapseki’de 3 adet 150 ÅŸer yataklı harp hastanesi kurulurken; Gelibolu’daki eski Fransız okulu, 200 yataklı hastaneye dönüÅŸtürüldü. DiÄŸer taraftan, savaÅŸ sırasında ortaya çıkan ihtiyaca binaen çevre il ve kasabalarda da yeni hastaneler açıldı.
SavaÅŸta yaralanan ya da hastalanan askerlere ilk müdahale sıhhiyeciler tarafından cephenin hemen arkasında yapılıyor; ardından sargı yerine gönderiliyordu. Hafif yaralılar, ilk toplanma yerinden sonra korunaklı dere yataklarında kurulmuÅŸ büyük toplanma yerlerine sevk ediliyordu.
Kara muharebelerinin baÅŸlamasından sonra bazı günlerde sargı yerlerine 2000 yaralı geliyordu. Orada, sınırlı sayıdaki hekimlerin ve saÄŸlık çalışanlarını nasıl bir ruh ile çalıştıklarını anlamaya çalışın. Bir taraftan çaresiz iniltiler, diÄŸer taraftan yetersiz tıbbı malzemeler ve cepheden eksilenlerin meydana getirdiÄŸi savunma zaafının baskısı altında hastalarını tedaviye çalışan o kahramanları bugünkü halet-i ruhiyeniz ile hatırlayın.
Menzil hastanelerinin yatak kapasitesi üç katına çıkarılmasına raÄŸmen yetersiz kalıyordu. Zaten metrekareye altı bin merminin düÅŸtüÄŸü çatışmalardan çıkanlara hangi hastane yetebilirdi? Bu yüzden hastane gemileri düÅŸman torpidolarının tehdidi altında sürekli Ä°stanbul’a hasta taşıyordu.
Tıp bilimi ve teknolojisi bugün ile kıyaslanmayacak kadar gerideydi. SavaÅŸ boyunca bir bulaşıcı hastalığın oluÅŸmaması adeta Allah’ın bir lütfuydu. 5. Ordu emrinde Çanakkale’deki, 9950 yataklı 14 hastanede elli bin civarında hasta veya yaralı tedavi edilirken; iki yüz bin civarında yaralı ve hasta da diÄŸer hastanelere sevk edilmiÅŸtir. Bütün bu ağır ÅŸartlar altında; hastalarda %11.6, yaralılarda ise %2.7 oranında ölüm gerçekleÅŸmiÅŸti ki; bu baÅŸarı, büyük bir özveriyle çalışan o kahraman hekim ve saÄŸlık çalışanlarınındır.
Çanakkale Zaferinin 105. Yılında bütün kahramanlarımızı minnetle yad ediyoruz. Bu gün yaÅŸadığımız yeni seferberlikte de aynı ruhla krizi yöneten, milletimize moral destek veren, gerektiÄŸinde tedavi eden ve edecek olan hekimlerimizi de saygıyla selamlıyoruz.
Zekeriya KurÅŸun / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.