Sosyal Medya

Gökhan Özcan: Anlamını-ölçüsünü yitirmiş insan

Ters giden şeylerin suçunu 2020 yılına yüklemeye devam edeceğiz muhtemelen daha uzun bir süre... Ters giden şeylerin başında ölçüsünü, yolunu, istikametini ve anlamını yitirmiş yeni ‘insan’ın geldiği gerçeğiyle hiç yüzleşmeden...



Ä°nsan, kendisinin acıklı bir karikatürü olmaya doÄŸru gidiyor hızla. Ölmekten ‘ölesiye’ korkan ve fakat neredeyse her yaptığıyla hayatın bir parçasını yok etmekten geri durmayan acayip, nobran, ÅŸuursuz canlılar oluyoruz. Çok mu abartılı geliyor kulaÄŸa kurduÄŸum bu cümleler? Belki biraz... KeÅŸke tamamen abarttığımı kendime kabul ettirebilsem... Ama ‘dünyada ters giden ÅŸeyler’ diye bir liste düzenlemeye kalksak, içinden insana doÄŸrudan ya da dolaylı olarak pay çıkaramayacağımız pek az ‘suç’ kalır muhtemelen elimizde. Sadece kendimize deÄŸil, dar ya da geniÅŸ ölçekte beraber yaÅŸadığımız diÄŸer insanlara da çeÅŸitli ÅŸekillerde zarar veriyoruz bizler. Sadece insana deÄŸil, hayata da... Sadece hayatımıza eklediÄŸimiz yeni yaÅŸama alışkanlıklarıyla deÄŸil, hayatı doÄŸal rotasında tutmaları noktasında sınanmış, tecrübe edilmiÅŸ eski alışkanlıklarımızdan kolayca vazgeçiÅŸimizle de...
 
Bakalım hayatlarımıza; tecrübenin hevese kurban edildiÄŸi, mutluluÄŸun hazza ipotek edildiÄŸi bir keskin dönüÅŸümü neredeyse tereddütsüzce kabullenmedik mi hepimiz? Yeni kuÅŸaklar yaÅŸamadıkları için belki bilmiyor ama bir öncekiler, ondan bir öncekiler farkında olmalı; insan asırlar boyunca bugün insan diye tarif ettiÄŸimiz ‘ÅŸey’ deÄŸildi. Bugün ihtirasla büyüttüÄŸümüz obez gövdelerimiz artık insanlık elbisesine sığmadığı için insanın tarifini deÄŸiÅŸtirip kendimize uydurmakla meÅŸgulüz sürekli.
 
Kaçınılmaz gerçek ÅŸu: Bu hayat yetmeyecek bize! Çünkü dünyadaki her ÅŸeyi tıka basa yesek de doyuramayacağımız bir açlıkla malul hale getirdik kendimizi. EdindiÄŸimiz, sahip olduÄŸumuz, satın aldığımız hiçbir ÅŸey tatmin etmeyecek heveslerimizi. Çünkü zaten Tanrı’sı olan bir hayatın küçük, kifayetsiz, zavallı tanrıları olmaya özendirdiler hepimizi. Hayat, biz kovaladıkça bizden kaçan bir ÅŸey artık. Bu kör koÅŸu tüketiyor bizi ama bu gidiÅŸle durmayacağız, duramayacağız; çünkü durmayı başımıza gelebilecek en büyük felaket olarak görüyoruz.
 
Hayatın bu körelten ritmi, bu kusurlu kısır döngüsü, bu arsızca kurgusu, herhangi bir doÄŸal ya da kasıtlı sebeple aksadığında, durmadan akan ÅŸeyler durduÄŸunda, normal dediÄŸimiz gidiÅŸat anormale çevirdiÄŸinde, bir virüs, bir hastalık, bir deprem, bir kriz, fazlasıyla ısırgan bombalar, istenmeyen bir mülteci akını ya da baÅŸka herhangi bir ‘arıza’, insanlarla hazza baÄŸlanmış bu yeni hayat döngüleri arasına girip ‘her ÅŸeyi berbat ettiÄŸinde’ yaÅŸamaya mecbur kaldıklarımız nasıl da boÄŸar hale geliyor bizi. Nasıl da ‘ne yapacağını bilemez’ oluyoruz hepimiz. Ölmekten, sahip olduklarımızı yitirmekten, konforumuzu kaybetmekten, acılara gark olmaktan korkuyoruz, evet! Ama asıl korkumuz bunun ötesinde bir ÅŸey... Biz, ÅŸunca kalabalığın içindeyken ıssızlaÅŸabilen bir yeryüzünde çaresizce köÅŸeye sıkışmaktan, gerçeÄŸin gelip yakamıza yapışmasından ve her birimizin yüzüne tek tek yaÅŸadığımız ÅŸeylerin toplamının bir hayat etmeyeceÄŸini haykırmasından korkuyoruz asıl! Ä°llüzyonu sona erdiren ve gerçeÄŸi bütün çıplaklığıyla yüzümüze vuran o kaçılmaz, kaçınılmaz, o dehÅŸetengiz komuttan...
 
Ters giden ÅŸeylerin suçunu 2020 yılına yüklemeye devam edeceÄŸiz muhtemelen daha uzun bir süre... Ters giden ÅŸeylerin başında ölçüsünü, yolunu, istikametini ve anlamını yitirmiÅŸ yeni ‘insan’ın geldiÄŸi gerçeÄŸiyle hiç yüzleÅŸmeden...
 
“Ä°nsanlar, ‘her ÅŸey geçer’ derler, fakat bu dehÅŸet verici bayağılığın menzilini kaç kiÅŸi kavrar? Kaç kiÅŸi hayattan kaçar, hayat için ÅŸarkı söyler ya da ona aÄŸlar? Hayatın beyhude olduÄŸu kanaatiyle kim dolmamıştır? Ama kim bunun sonuçlarıyla yüzleÅŸmeye cesaret eder? Bir Hindu prensinin bir sakat, bir yaÅŸlı ve bir ölü görmesi her ÅŸeyi anlamasına yetmiÅŸtir; bunları gören bizler ise hiçbir ÅŸey anlamayız, zira hayatımızda hiçbir ÅŸey deÄŸiÅŸmez. Ne olursa olsun hiçbir ÅŸeyden vazgeçemeyiz; oysa beyhudeliÄŸin apaçık iÅŸaretleri eriÅŸebileceÄŸimiz bir yerdedir” diyor Emil Michel Cioran, ‘Çürümenin Kitabı’nda.
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.