Sosyal Medya

Senai Demirci'nin kaleminden: Kabe niçin bomboş

Umreyi yapıyormuş gibi yapmak Korona’dan da ölümcüldür. Nefes darlığı sebebidir. Korkunç bir iltihaplanmadır. Haccın anlamını şekillerle sınırlandırmak ve ritüellere kilitlemek ebedî hayat için tehdit edicidir. Kâbe'nin boş haline değil, Kâbe'ye boş gidip boş gelmiş hallerimize ağıt yakalım. Bakın; bu dünya tarihinde ilk defa oluyor! Üzerinde düşünmeyi değer derim.



O fotoÄŸrafı görünce üzülmemek elde deÄŸil. Evet; Kâbe’nin ziyaretçisi neredeyse sıfıra düÅŸmüÅŸ. Ä°nsanların uÄŸruna birbirini ezdiÄŸi HacerülEsved yetim kalmış. Safa-Merve arası ıssız ve sessiz; mermer bir soÄŸukluÄŸa dönüÅŸmüÅŸ.Mekke ve Medine sokaklarını ÅŸenlendiren yorgun ama mütebessim insanların sevdalı cıvıltıları bir anda susuvermiÅŸ. Tüm dünyaya, farklı renklerin, farklı milletlerin, farklı dillerin “BirleÅŸik Ä°nsanlar”a dönüÅŸebileceÄŸini ispatlayan o biricik sahih barış sembolü, küçücük bir virüsün ve o virüs etrafında üretilen korkunun etkisiyle bir anda gözden kayboldu.
 
Ama hayır; Kâbe gözden düÅŸmüÅŸ deÄŸil. Hayır; Safa-Merve arasındaki Hacer çabasının hatırı unutulmuÅŸ deÄŸil. Hayır; insan selini Arafat’a doÄŸru taşıyan, Mekke-Medine arasında dalgalandıran gönül heyecanı sönmüÅŸ deÄŸil.
 
 Ama bir ÅŸey daha var.Bu çok önemli… En azından benim için önemli: Kâbe’nin ve etrafındaki sembollerin temsil ettiÄŸi hakikatin ihmali. Üstelik bu ihmalin Kâbe’nin alabildiÄŸine ÅŸeklî bir önceleme örtüsü altında yapılması.
 
 Åžimdi sakince bakalım o boÅŸalmış Kâbe avlusuna. Haccı hayata taşımayı, hayatı hacca taşırmayı ihmal ediÅŸimizin sonucu olabilir mu bu fotoÄŸraf?Ya bu fotoÄŸrafın sebebi Korona deÄŸil de bizsek? Başımızı iki elimizin arasına alalım ve düÅŸünelim: Kâbe'nin tavafı hayatın tevhid odaklı yaÅŸanmasını doÄŸuruyor olmalı deÄŸil miydi? Hacc ya da umre bizi yeni bir hayata, taze bir baÅŸlangıca ikna edecek bir dönüÅŸüm olacakken, bizden umduÄŸunu bulamamış olamaz mı?  Safa-Merve koÅŸturması aklı çalıştırma çabasına dönüÅŸmeli, dünya çölünden insanlığa zemzem tadında bir ümit devÅŸirme ödevine dönüÅŸmeli deÄŸil miydi? Ä°mkânsızın mümkün olacağına umutla inanan Hacer Ana’nın kalbini insanlığa ana olmak adına göÄŸümüze koymalı deÄŸil miydik? Safa-Merve’yi koÅŸmuÅŸ olarak, insanlararası iliÅŸkilerimiz, eÅŸya ile etkileÅŸimimiz bir merhamet anıtına dönüÅŸmeli deÄŸil miydi? Acı ama gerçek:Kalplerimiz Kâbe’den boÅŸ döndü ve Kâbe de bizi boÅŸalttı. Korona bahane!
 
 Hazır bir fırsat bulmuÅŸken, Koronavirüs’ü suçlamak yerine, kendimizi hesaba çekelim derim. Bize Veda Haccı’nda verilen ev ödevleri üzerinde düÅŸünelim. Ev ödevi açığımızı kapatmak için alabildiÄŸine ritüele sınırlandırılmış ve sembolleri körleÅŸtirilmiÅŸ Kâbe ziyaretlerimizi kalben nasıl dolduracağımızı düÅŸünelim derim. Veda Hutbesi’nde ırkçılığa dair cümleyi hâlâ “Arabın aceme-Arap olmayana-üstünlüÄŸü yoktur!” diye yuvarlıyor deÄŸil miyiz?Türkçe “Türkün Türk olmayana üstünlüÄŸü yoktur!” demekten kaçınıyor ve dahi korkuyor deÄŸil miyiz? Kadına ÅŸiddeti hâlâ süslü cümleleri hutbeye çıkararak geçiÅŸtiriyor deÄŸil miyiz? EÅŸyaya borçlu olduÄŸumuz sıla-ı rahim nezaketini ateÅŸli siyasal cepheleÅŸmeler arasında unutuyor deÄŸil miyiz? EmeÄŸi ranta yedirmemeyi, biriktirmek yerine paylaÅŸmayı “piyasa ÅŸartları bu!” diyerek geciktiriyor deÄŸil miyiz?
 
Hatırlayalım lütfen: Umreyi yapıyormuÅŸ gibi yapmak Korona’dan da ölümcüldür. Nefes darlığı sebebidir. Korkunç bir iltihaplanmadır. Haccın anlamını ÅŸekillerle sınırlandırmak ve ritüellere kilitlemek ebedî hayat için tehdit edicidir.
 
Artık uyanalım.Kâbe'nin boÅŸ haline deÄŸil, Kâbe'ye boÅŸ gidip boÅŸ gelmiÅŸ hallerimize ağıt yakalım. Bakın; bu dünya tarihinde ilk defa oluyor! Üzerinde düÅŸünmeyi deÄŸer derim.
 
Ha bir de ÅŸu… Farkında olmayabiliriz ama unutmayalım. Ä°ÅŸin bir de siyasal boyutu var. En azından Ä°stanbul için söyleyeyim: Hac ve/ya umre vizelerimizin mührünün basıldığı yerde, tarihin en acımasız en sinsi cinayeti iÅŸlendi. Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın siyasî muhalefetine raÄŸmen anlayışla karşılanmayı beklediÄŸi, en azından bir misafir olma sıfatıyla Ä°slam’ın hatırına kardeÅŸçe ağırlanmayı umduÄŸu Ä°stanbul KonsolosluÄŸu’nda hunharca katledildiÄŸi hepimizin malumu. Bir cana kıyan, tüm canları-belli ki benimki de dâhil-kıyılabilir görür. Åžu halde, Suud idaresi, hacıları ev sahipliÄŸi yapma haklarını ÅŸer'an kaybetmiÅŸtir. Ä°nsan canının ve namusunun dokunulmaz olduÄŸu “Mescid-i Haram”ın temsilcisi olan görevliler cana da mala da namusa da tehdit oldular. Olan bitenleri bir de bu açıdan görelim. BeÅŸer zulmeder; kader adalet eder.
 
 
Kaynak: Ä°stiklal Haber Sitesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.