Abdurrahman Dilipak: Siyasetin sefaleti
Follow @dusuncemektebi2
Biz hafızalarımızı yenilememiz gerek. Yeniden düşünelim Ahiyan-ı Rum, Baciyan-i Rum, Gaziyan-ı Rum kimdi! Rum suresi kimden söz eder. Yunanistan ya da Bosna, Suriye kadar Osmanlı değil mi. Biz doğucu ya da batıcı da değiliz.. “Doğu da, batı da Allah’ındır. Biz insanız, hepimiz Ademoğluyuz.
Evet, amenna ve saddakna, “Bir kavme olan düÅŸmanlığınız sizi onlar hakkında adaletsizliÄŸe sevk etmesin”. Arab, Türk, Farisi, Gürcü, Çerkez, Ä°brani, Ermeni, Rus, Yunan fark etmez. Hakikat ÅŸu ki, bizim Peygamber evinde “düÅŸmanlarımız” ve Firavunun sarayında “dostlarımız” olabilir. Bizim dışımızdakiler “Dost ve DüÅŸman”dan ibaret de deÄŸil. Hem “Biz” kimiz! Kendi içimize bakalım, hangi kategoride, “Biz” derseniz deyin deÄŸiÅŸmeyecek. “Müslümanlar KardeÅŸtir” der kitap da, içeride ve dışarıda “Müslümanım” diyen herkes kardeÅŸçe mi davranıyor!?.
Siyasetin sefaletine bakıyorum: Biz gelince ÅŸehidler olmayacakmış! Bir ara “Åžeriat” diyen herkesi içeri atıyorlardı. Åžimdi bizimkilerin kanallarında hâlâ “Åžeriata karşı” din tüccarları var! Åžimdi neyse “Åžeriat karşıtlığı büyük ölçüde azaldı, ama öte yandan nasıl birçok kimse Åžeriatın ne olduÄŸu hakkında doÄŸru bir bilgi sahibi deÄŸilse, “Åžehidlik” konusunda da doÄŸru bilgi sahibi deÄŸil. “Kader” hakkında bilgi sahibi olmadıkları gibi. Din cahili bir toplum olduk.
Bakın savaşın olduÄŸu gibi barışın da bir dini, bir ahlakı, bir hukuku var. Ne yazık ki bizim bugün bir savaÅŸ ve istihbarat fıkhımız yok! Bizde savaÅŸ dua ile istenmez, ama savaÅŸ zorunlu olduÄŸunda ise kaçılmaz. Savaşımızdaki temel gaye “def-i mazarrat”tır. Bunun için daha fazla öldürmek, daha fazla yıkmak hedef alınmaz. Hatta bizi öldürmeye gelenlerin bizde dirilmesi hedef alınmalıdır. Esirlere bile kötü davranamayız. YediÄŸimizden yiyecek, giydiÄŸimizden giyecek. DüÅŸmanın cesedine karşı da saldırıda bulunmayacağız. Açık ve yakın bir tehdit oluÅŸturma hali olmadan haram aylarda savaÅŸa çıkmayacağız. SavaÅŸa çıktıktan sonra düÅŸman teslim olmadan savaşı bitirmeyeceÄŸiz.
Burada Åžehadet önemli bir konudur. “Biz gelince ÅŸehidler olmayacak” demek, hangi niyetle söylenirse söylensin Ä°slam ahlakıyla baÄŸdaÅŸmaz. Biz biliriz ki, ecelimiz gelmeden ne bir saniye önce, ne de bir saniye sonra ölmeyeceÄŸiz. Azrail randevusuna hiç geç kalmaz ve önce de gelmez. Åžehidlik “ölümsüzlükle ÅŸereflenmek” demektir. Bu resmi sıfatlı personele siyasi iradenin takdirnamesi deÄŸildir. Åžehadeti yok sayarsanız, KurtuluÅŸ savaşını da inkar edersiniz. ÅžehidliÄŸin birçok ÅŸekli vardır ve hepsi de erdem içerir. Åžehidlikten yoksun bir ölüm, ölüme giden yolda erdemi yok etmektir. Åžehidlik yoksa teslimiyet vardır. Åžehidlik yoksa, Åžeytan da tatile çıkmayacağına göre zulme boyun eÄŸmek demektir.
Müslümanlar yeryüzünde Allah’ın halifesidirler ve yeryüzü onlara mescid kılınmıştır. Müslümanlar bu anlamda en güzel “ölümlü dünyaya veda” ÅŸeklinin Åžehadet olduÄŸu için yeryüzünde Åžehadeti ararlar. Yeryüzünde karşılığını yalnız Allah’tan bekliyor olarak, zulme, sömürüye karşı direnmek için seferber olurlar. Onlar yeryüzünde insanlığın onurudurlar. Ä°slam geleneÄŸinde Åžehidlik dua ile istenir ve Åžehidlik “bayram günü” olarak kabul edilir. Ölüm bu anlamda “asude bir bahar ülkesi” olur.
Özellikle siyasiler, ne söyledikleri kadar, baÅŸkalarının onu nasıl anladığına dikkat etmeliler. Birileri bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmiyorlar. Bana göre bildiklerini sananlar da, eÄŸer Vahiy ve Risalet ışığında bir idrake sahip deÄŸillerse, bildiklerini sandıkları ÅŸey hakkında yanlış bir bilgiye sahip olabilirler. “Kader”, “Rızık” ve “Eceli” bilmeden, “Amentü”yü bilmeden bu iÅŸi anlamak mümkün deÄŸil. “Amentü”yü bilmeden de iman etmek mümkün deÄŸil!
Bizim media, bizim siyasiler, bizim bürokrasi de aynı yanlışa düÅŸüyor bazen; “bu bizim kaderimiz deÄŸil”, “Kaderi deÄŸiÅŸtireceÄŸiz” gibi laflar son derece cahilce! Hayır ya da ÅŸer, olup-biten her ÅŸey, o ne olursa olsun, Kader’dir. Kader de Allah’ın takdiri’dir. Biz kendimizi deÄŸiÅŸtirmeden O, bizim hakkımızdaki hükmünü deÄŸiÅŸtirmeyecektir. “Hüküm Onundur”. Bunu kimse kendi iradesi ile deÄŸiÅŸtiremez. Çünkü “göklerin hazinesinin anahtarı kimsenin elinde deÄŸildir” Kaderi deÄŸiÅŸtiren irade kendini Allah’a nisbet eder ki, bu bir ÅŸirk’tir. Allah bizi “Mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir”. Hem, “Bize hayır gibi gelen ÅŸeylerde ÅŸer, ÅŸer gibi gelen ÅŸeylerde Allah hayır murat etmiÅŸ olabilir. Allah bilir, biz bilmeyiz”.
Bizde bir istihbarat ve savaÅŸ fıkhı var. Buna “Havf fıkhı” diyoruz. Ama kimin umurunda! Bir iÅŸe “Bismillah” diye baÅŸlamak yetmez, eÄŸer yaptığın iÅŸi “O’nun adına” “Allah’ın emri, Peygamberin gavline göre” yapacaksın, o konuda Allah ne buyurdu, Peygamber nasıl anlattı ve örnekledi” ona bakman gerek. Yoksa keramet tek başına o kelimeleri tekrarlamakta deÄŸil.
Hz. Ali Allah’ın arslanı, ilmin kapısı idi, yenildi! Bunu nasıl açıklayacağız!. 4 Halifeden 3’ü ÅŸehid edildi. Ya da Halid b. Velid, namaÄŸlub bir komutan, Hz. Ömer onu azletti. Niye? “Zaferi Allah’tan deÄŸil, Halid’den bekliyor olacaklardı” çünkü! Bu hangi akıl, nasıl bir iman!
Allah “cahil ve zalim bir topluluÄŸa hidayet nasib etmeyecek”. Biz aklın muktezası olan sorumluluklarımızı yerine getireceÄŸiz. Aklımızı kullanacağız, silahımız da olacak ordumuz da. Ama sadece bunlara sahip olmak da yetmez. Savaşı hem Calud kazanıyordu. Allah, bir zalimi, kendi ipini bırakanların başına musallat eder. “Zalimlere yardım etmeyin ateÅŸ size de dokunur” denmiÅŸtir. “Haksızlıklar karşısında susanlar da dilsiz Åžeytanlardır”. Talud bir ordu hazırladı. Ä°srailoÄŸulları da tevbe ettiler. Ama Allah’ın onların ordusuna ve silahlarına, güçlü komutanlarına ihtiyacı yoktu. Talud 70.000 kiÅŸi ile çıktığı seferde, düÅŸmanın karşısına 300 kiÅŸiyle çıktı. Onlar kendi aralarında, Calud’un 100.000 kiÅŸilik ordusunda ne yapacaklarını konuÅŸurlarken, zırhı ve silahı olmayan, daha çocuk sayılacak yaÅŸtaki Davud, sapan taşı ile Calud’u öldürünce zafer nasib oldu.
Evet kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah bizi yeryüzünün varisi kılmak istiyor. Yeryüzünü bize mescid kılmak istiyor, bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak mazlumlara yardım etmek istiyor. Ama o Allah, cahil ve zalimlere yardım etmeyeceÄŸini söylüyor. Ä°stiÅŸare ve ÅŸûra ile karar vermemiz gerektiÄŸini söylüyor. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumlardan yana olup, zalimlere karşı olmamız gerektiÄŸini söylüyor. Hatta zalim babamız da olsa, mazlum düÅŸmanımız da olsa. Zalimlerden uzaklaşın ve zalimleri yanınızdan uzaklaÅŸtırın ki rahmani bereket size ulaÅŸsın. Aksini yaparsanız gazab sizi de bulur.
ÅžehidliÄŸi “akılsızca ve zalimane hevesler uÄŸruna bir ölümle” karıştıran aklı karışıklar Fethin de ne anlama geldiÄŸini bilmezler.
Bizim Firavun sarayında dostlarımız var demiÅŸtim. Evet, biz bütün Müslümanlarla MÜTTEHÄ°D olacağız, hangi ırktan olurlarsa olsunlar. Bütün erdemli insanlar ve mazlumlarla MÜTTEFÄ°K olacağız hangi ırktan ve dinden olurlarsa olsunlar. BaÅŸkalarının mal, can, namus, akıl-inanç ve nesil emniyetine yönelik tehdit oluÅŸturmayan ve deÄŸer üreten herkesle, din ve ırkı ne olursa olsun onlarla nimet ve külfet dengesine dayalı Ä°TÄ°LAF’lar gerçekleÅŸtireceÄŸiz. Onun için RUS, YUNAN, ARAB, AMERÄ°KALI, Ä°NGÄ°LÄ°Z, AVRUPALI, ALMAN diye insanları ayırmayız. Ayıramayız. Çünkü doÄŸduÄŸumuz ana -babayı biz seçmedik. DoÄŸduÄŸumuz toprağı biz seçmedik. DoÄŸduÄŸumuz zamanı biz seçmedik, derimizin rengini ve cinsiyetimizi biz seçmedik.
Biz hafızalarımızı yenilememiz gerek. Yeniden düÅŸünelim Ahiyan-ı Rum, Baciyan-i Rum, Gaziyan-ı Rum kimdi! Rum suresi kimden söz eder. Yunanistan ya da Bosna, Suriye kadar Osmanlı deÄŸil mi. Biz doÄŸucu ya da batıcı da deÄŸiliz.. “DoÄŸu da, batı da Allah’ındır. Biz insanız, hepimiz AdemoÄŸluyuz. Ya dinde kardeÅŸ, ya tende bir eÅŸiz. Birbirimiz için dünyayı cehenneme çevirmek hiç de zor deÄŸil. Ama herkesin inandığı gibi yaÅŸadığı, düÅŸündüÄŸünü özgürce ifade edebildiÄŸi, malları, canları, sevdikleri güvende olan, katılımcı, çoÄŸulcu ve ÅŸeffaf, insan haklarına saygılı bir dünya için el birliÄŸi yapalım ki, birlikte kazandığımız bir zafer olsun. Biz adalet istiyoruz, barış istiyoruz, özgürlük istiyoruz. Adalet yoksa barış da yok. Adalet ve barış yoksa hiçbir özgürlük güvende deÄŸil demektir. Selâm ve dua ile.
Yeniakit
Henüz yorum yapılmamış.