Sosyal Medya

İhsan Fazlıoğlu: Batının korkusunun ana kaynağı

Bugün başta Türklere olmak üzere, Batı dünyasının İslam medeniyetine karşı takındığı tavırları, geliştirdiği davranış biçimlerini, bir türlü saklayamadığı kin ve nefret duygularını iyi anlayabilmek için Batılı bilinçaltının tarihi iyi tahlil edilmelidir.



XVI. yüzyıl... Kanunî Sultan Süleyman komutasındaki Osmanlı orduları Avrupa'nın içlerinde nizam-i alemi [ilim ve adaleti] tesis için ilerliyor. Alman soyluları Avrupa'nın büyük bir bölümünün dinlerini deÄŸiÅŸtirecek ölçüde Türklere yakınlık duyduÄŸu böyle bir ortamda toplantı üzerine toplantı yapıyorlar; Ä°slamın ve Türklerin yaÅŸam biçimlerini etkisizleÅŸtirecek yöntemler üzerinde konuÅŸuyorlar. Tüm bu gayretleri boÅŸuna çabalar olarak görüp Alman ulusunun soylularına seslenen Martin Luther, 'en iyi dünyevî düzenin' sahibi olarak kabul ettiÄŸi Türklere karşı Tanrı'ya yakarmaktan baÅŸka çare görmüyor. Çünkü, Luther'e göre, Tanrı'ya kurtarılabilecek ÅŸeylerin kurtarılmasına yardımcı olması konusunda yakarılabilir; olanaksızı talep etme konusunda deÄŸil... Sofra konuÅŸmalarında, sohbet bu ÅŸekilde sürerken bir Alman soylusu ayaÄŸa kalkıp ÅŸöyle sesleniyor: "Bırak duayı, yakarmayı! Özel bir topun var mı Türklere karşı?" Martin Luhter'in cevabı ilginç: "Hayır! Ama özel bir duam var".
 
Bugün baÅŸta Türklere olmak üzere, Batı dünyasının Ä°slam medeniyetine karşı takındığı tavırları, geliÅŸtirdiÄŸi davranış biçimlerini, bir türlü saklayamadığı kin ve nefret duygularını iyi anlayabilmek için Batılı bilinçaltının tarihi iyi tahlil edilmelidir. Batılı aklın tüm yapıp etmelerine sinmiÅŸ bu halet-i ruhiyenin muharrik gücü 'korku'dur. Bu korku Batılı insanın bilinçaltına iÅŸlemiÅŸtir; arizî, gelip geçici bir durum deÄŸildir bu, tersine cevherî nitelik kazanmıştır. Kültürlerine, edebiyatlarına, siyasetlerine, bilimlerine, teknolojilerine, hatta dillerine sinmiÅŸ olan bu 'korku' Batılı insanın yıkıcılığının, yok ediciliÄŸinin ana nedenidir. Çünkü sürekli korku kendine güvensizliÄŸi, kendine güvensizlik de baÅŸkasını yok-etmeyi, ötekine hayat hakkı tanımamayı zorunlu olarak getirir. Öyle olmasa yalnızca Arapları yok edecek genetik kodlu bomba yapmayı hangi hastalıklı akıl kurgulayabilir? Önümüzdeki yıllarda ÅŸöyle bir haber gazetelerden okunursa hiç ÅŸaşılmamalı: "Angloamerikan-yahudi bilim adamları yalnızca müslümanları öldürecek dinî kodlu bir bomba imali için araÅŸtırmalara baÅŸladılar". Bir de buna özel bir kod ekleyebilirler: "Ä°stanbullu olan Türk" kodu; kimbilir!.
 
Bu korkunun tarihine biraz odaklanılırsa ÅŸu manzarayla karşılaşılır: 11 Ekim 1098'de Anadolu'da Türklere karşı yürütülen savaÅŸlara katılan bir Papaz'ın günlüÄŸünde ÅŸu dehÅŸet verici cümle kayıtlıdır: "Her yerde Türkler!" AÄŸustos 1100'de ise Roma'da Papa II. Baschalis bunu doÄŸrularcasına ÅŸu fetvayı yayımlar: "Müslümanlar eÅŸittir Türkler". Böyle bir ortamda 11. yüzyıldan XVI. yüzyılın sonlarına kadar Avrupa'nın en önemli gündem maddesi ortaya çıkar: 'Türklere karşı sürekli savaÅŸ'. Bu savaÅŸları finanse edebilmek için toplanan verginin adı: 'Türk vergisi'. Bir de bunlara 'top korkusu' eklenince Batılı aydının "tüm Avrupa'yı Türklere bırakıp sömürülmeye baÅŸlanan Yeni-Dünya'ya gitmeyi" teklif etmesi ÅŸaşırtıcı deÄŸildir. Åžöyle dense yeridir: Bugün Amerika BirleÅŸik Devletleri denilen Angloamerikan-yahudi devletinin kurucuları bu korkuyu yanlarına alarak gitmiÅŸlerdir yeni-dünyaya... Öyle bir korku ki batılı aydın Ankara savaşında Türkleri yenen adam olarak gördüÄŸü Timur'u 'üstün-insan' kabul edip tüm tarihini, C. Marlowe'nin Tamburlaine'sinde izleneceÄŸi üzere, bir Timur aramasına yani bir üstün-insan aramasına dönüÅŸtürmüÅŸtür (ya da güçlü, toptan daha güçlü silah araması mı demeliydim. Batı teknolojisi [Timur'un 'demir' demek olduÄŸu anımsanırsa], bir yönüyle, böyle bir aramanın sonucu olarak, yani Tükleri yenmek için geliÅŸtirilmiÅŸtir desem içimizdeki devÅŸirmeleri ÅŸaşırtır mıyım acaba?). Öyle bir arayış ki bu, Marlowe'nin, Timur'un Yıldırım Bayezid'e davranışına dayanarak koyduÄŸu ilke uyarınca, "YendiÄŸini öldürmeden yaÅŸatarak aÅŸağılama konusu kılmak"ı mümkün kılacak bir arayış...
 
Batı bilinçaltındaki 'korku'nun esiri olarak saldırır Dünya'ya. Tüm amacı güç devÅŸirmek, güçlü olmaktır. Bilimi doÄŸaya; teknolojiyi insanlığa hakim olmak için üretir... F. Bacon'un Ä°ngiliz-Yahudi siyasetine çizdiÄŸi bilimle güç devÅŸirme zihniyeti, K. Marx'ın iÅŸaret ettiÄŸi gibi, bilgiye emperyal bir form kazandırmıştı. B. Russell'in "Tüm modern bilimsel düÅŸünce aslında kudret düÅŸüncesidir; yani bilimsel düÅŸünceyi harekete geçiren his kudret aÅŸkıdır" derken kendi insanın bilinçaltındaki hakikat iÅŸaret ediyor gibidir. Bu zihniyette sevgi, saygı, merhamet, kısaca insanı insan kılan tüm deÄŸerler 'manipülatif'dir; kendi baÅŸlarına deÄŸil, kullanım deÄŸerleri itibariyle dikkate alınırlar. Angloamerikan-yahudi zihniyetinde tecessüm eden, daha doÄŸru bir deyiÅŸle, bu zihniyeti temsil eden 'üst-insan'ın ana özelliÄŸi ne olabilir? Russell bu soruya içten bir cevap veriyor: "Bilimin bir teknik olarak verdiÄŸi kudret Ä°blis'e ibadet gibi bir fedakarlıkla, yani aÅŸktan vazgeçmekle saÄŸlanabilecektir". Bundan dolayıdır ki Angloamerikan-yahudi medeniyeti yıkıcı, yokedici, insanı aÅŸağılayıcı kısaca Eflatun'un [Platon'un] uÄŸramadığı, aÅŸktan yani hikmetten/irfandan yoksun bir Ä°blis Medeniyeti'dir.
 
Yakın tarihimizdeki olaylar, yukarıda çizilen çerçevenin ne kadar ÅŸaşırtıcı, Ä°blisvarî bir ÅŸekilde uygulandığına tanıklık ediyor. Ä°slam dünyası, bahusus Türkiye bir aÅŸağılama konusudur batılı aydının kafasında. Top korkusunun muharrik gücü solukbenizlinin eline istediÄŸi, peÅŸinde olduÄŸu yıkıcı imkanları, techno-science'i vermiÅŸtir. Artık Tanrı'ya yakarmasına gerek duymadan, Tanrı'yı da fazla dikkate almadan, kin ve nefretini kusabilir: Saraybosnayı yıkabilir, Kabil'i bombalayabilir, Çeçenistanı yerlebir edebilir, Kudüs-i Åžerif'i çiÄŸneyebilir, BaÄŸdad'ı aÅŸağılayabilir... Ancak soru ÅŸudur: Ä°blis'in asıl hedefi neresidir? Yanıt oldukça basit: Batı'nın hedefi korkusunun ana kaynağını yok-etmektir. Bunu yapamadığı müddetçe korkusunu yenemeyecektir. Batılı güçler I. Dünya savaşı sonunda buna kalkışmış, ancak KurtuluÅŸ Savaşı'yla pılını-pırtını toplayıp 'geldikleri gibi gitmiÅŸlerdi'. Fakat korku, korkanı korktuÄŸu nesneyi nihai olarak ortadan kaldırmaya iter, sürükler. Korku neresidir: Korku, Ä°stanbul'dur.
 
Öyle olmasaydı Fethin 550. Yıldönümünde ABD'nin Ohio eyaletindeki Grove City kentinde toplanan 43 bin Evangelistin ana konusu Fatih Sultan Mehmed ve Ä°stanbul'un fethi olur muydu? Yukarıda denildiÄŸi gibi, Batılı adam korkularını yanına alarak gitmiÅŸtir yeni-dünyaya. Kendisine göre oldukça zayıf yerli ahaliyi, içindeki aÅŸağılık duygularını bastırmak için doÄŸramış, yok etmiÅŸtir. Güç biriktirdikten sonra artık hesabı kapatmaya, bilinçaltındaki korkularının kaynağını yoketmeye hazırlanmaktadır. Nitekim Kuzey Carolina'daki Wake Forest Üniversitesi öÄŸretim üyesi Charles Kimball bu durumu açıkça ifade ediyor: "Ä°slam, Hıristiyanlığı tehdit eden tek din. Bu bizim bilnçaltımıza iÅŸlemiÅŸ; kültürümüze kazınmış". Fatih'e dil uzatıp Fethi karalamaya çalışan Evnagelistlerin bu tavrı ile Alman soyluları ve M. Luther'in tavrı arasında benzerlikler var: Alman soyluları ve Luther 'dua' için biraraya gelmiÅŸlerdi; Evangelistler ise 'bed-dua' için... Åžöyle de denebilir: Alman soyluları ile Luther dil-duası için toplanmışlardı; Evangelistler el-duası yani savaÅŸ için... Çünkü savaÅŸ, el-duasıdır, elin-duasıdır; ama 'bad-dua'dır.
 
Gavur'a kızmak doÄŸru deÄŸil; çünkü onlar gavurluklarını yapıyorlar; bu onların doÄŸası: Korkularını yenmek için tarihî hesaplaÅŸmaya hazırlanıyorlar. El-duasına kalkışacaklar; ama bugün ama yarın... Asıl sorun: Fethin 550. Yıldönümünde içimizdeki Angloamerikan-yahudi devÅŸirmelerinin anlamdaÅŸlarıyla bir olup, hem de Ä°stanbul'da Fatih'e dil uzatıp, Fethi karalamaya çalışmaları... Ne denir bilmem? Ama Marlowe'nin, "YendiÄŸini öldürmeden yaÅŸatarak aÅŸağılama konusu kılmak" ilkesinin herhalde anlamı bu olsa gerek.... Bu ilkeye ÅŸu da eklenebilir: Bir milleti bir kere deÄŸil, sürekli yenme hazzını tatmak için o milleti tarihine lanet etmeye alıştırmak yeterlidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.