Sosyal Medya

Selahattin E. Çakırgil: İranlı dostlarla hasbihalimdir

İran’lı dostlar,1980-88 arasındaki İran -Irak Savaşı’nın en şiddetli şekilde cereyan ettiği ilk aylarda ülkenize geçen ve aranızda yıllarca yaşayan birisi olarak bugün, sizlerle ‘dilsûzâne/ gönlü yanık’ bir sohbette bulunmak istiyorum.



Ä°ran’lı dostlar! Zâlim Åžahlık rejimine karşı yüz binden fazla kurban vererek yürüttüÄŸünüz mücadelelerinize olan ilgimizle ve milyonların hançerelerinden yükselen ‘Allah’u Ekber’ ve de ’Lâ Åžiîyye- Lâ Sünnîyye.. Hükûmet-i Ä°slâmiyye../ Åžiîlik ve Sünnîlik yok, (Hedefimiz) Ä°slâm Hükûmeti..’ gibi çarpıcı ÅŸiarların potasında oluÅŸan bir yakınlıkla ve de taa o zamandan beri hep yanınızda olan ve ülkemdeki 12 Eylûl 980 Askerî Darbe Hıyaneti’nden sonra da,1980-88 arasındaki Ä°ran -Irak Savaşı’nın en ÅŸiddetli ÅŸekilde cereyan ettiÄŸi ilk aylarda ülkenize geçen ve aranızda yıllarca yaÅŸayan birisi olarak bugün, sizlerle ‘dilsûzâne/ gönlü yanık’ bir sohbette bulunmak istiyorum.
 
8 yıl süren o uzuuun savaÅŸ yıllarında nice acıları birlikte taddık, birlikte gözyaşı döktük.. Bütün emperial güçlerin oynattığı ve desteklediÄŸi ‘Baasçı-laik’ Saddam Huseyn’in dünyasına, en azından fikren birlikte karşı çıktık.. Halkınızın büyük kitlelerinin sevdiÄŸine ÅŸâhid olduÄŸum BeheÅŸtî ve M. Ali Recaî gibi nice seçkin insanlarınızın, Amerikancı marksist grupların bombalarıyla parçalanan cesed parçalarını taşıyan tâbutların arkasından okunan, ‘Anhaa, ezân-ı aÅŸq râkhondend, ez minare-i khûn.. / Onlar, kan minaresinden aÅŸqezânını okudular..’ gibi yürek daÄŸlayan mersiyelerle yürüdük.
 
Milâdî-1987 yılındaki Hacc mevsiminde, sırf ‘Amerika, Sovyetler ve Ä°srail’ aleyhindeki sloganlarla baÅŸka ülkelerden katılan yüzbinlerle yürüdüÄŸümüz için, zâlim Suûdî rejimi güçlerinin saldırıları karşısında 400’den fazla Müslümanlar olarak öldürülüÅŸün ve -beÅŸer planında- sahibsiz kalışın derin ruhî sancılarını birlikte yaÅŸadık.
 
***
Müslüman halkların yanlış bilgilerle düÅŸman oluÅŸlarına seyirci mi kalalım?
 
Birbirine yaÅŸayış tarzı bakımından bu kadar yakın olan iki halkın, birbirinden bu kadar uzak oluÅŸunun ve kalışının sebepleri üzerine birlikte kafa yorduk, birlikte çareler düÅŸündük.
 
Bu yazıda dile getireceÄŸim görüÅŸ ve duygularımı nicelerinizle, gerek sohbetlerimde, gerek yazışmalarımda ve gerekse, Cumhûrî-i Ä°slâmî gazetesinde (E. Salâh) ve Keyhan gazetesinde (E. Salâhaddin) imzasıyla ve bir çok dergilerinde 15 yılı aÅŸkın bir süre boyunca yazdığım farsça makalelerle,sizlerle paylaÅŸmaya çalıştım. Halklarımızın kültür, örf ve âdetlerine yerleÅŸmiÅŸ ve sokaktaki insanların zihinlerine de yerleÅŸmiÅŸ bir takım kırıntı bilgilerin sevkıyle hattâ yanlış ve kasıdlı olarak zihinlere doldurulmuÅŸ olan zehirli yalanları açığa çıkarmak yolundaki çabalara o yazılarda yüzlerce örnek vardır.
 
***
Bu tek taraflı deÄŸildi, bizim halkımız içinden bazıları da sizin coÄŸrafyanızdaki halklar hakkında benzer temelsiz bilgi ve hattâ zehirli yalanları yayıyorlardı. ÇoÄŸu, son 500 yıllık bir geçmiÅŸi olan Safevî ve Osmanlı saltanatlarında devlet ve iktidar sahiplerinin zıtlaÅŸmasından meydana gelen siyasî husûmetlere her iki tarafdan, ‘Kapıkulu Ulemâsı /Ulemâ-y’-ı Derbâr’ın Ä°slâm adına diyerek verdikleri fetvâlarla halklarımız arasında nice soÄŸukluklar ve düÅŸmanlıklar icâd edildiÄŸinden birlikte yakındık, yıllarca..
 
Çünkü, siz 40 yıl öncelerde bir inkılab yapmıştınız. Ama, o inkılâbın kırılması, baÅŸarısızlığa uÄŸratılması için emperial-ÅŸeytanî güçler de elbette yığınla entrikalara baÅŸvurmuÅŸlardı -vuracaklardı..
 
Bunların bir kısmından büyük bedeller ödeyerek ve yüz akıyla çıktınız; ama, son yıllarda, öyle bir noktaya varıldı ki, kendinizden baÅŸka, diÄŸer Müslüman halkların, toplumların maslahat ve hassasiyetlerini görmez oldunuz ve o inkılaba en büyük darbeyi kendiniz vurdunuz..
 
Sizler o noktalara gerilerken, bizim toplumumuzda ise,Müslümanların tamamı için olumlu sayılabilecek, küçümsenmemesi gereken büyük sosyal deÄŸiÅŸimler yaÅŸandı. Ama, bizim toplumumuzun geçirdiÄŸi merhaleler inÅŸaallahdaha da iyiye gidecek bir ivme istikametinde geliÅŸirken..Bugün, Ä°ran’ın takib ettiÄŸi siyaset yüzünden, halklar arasında da yeniden bir soÄŸukluk meydana geldiÄŸini görmezlikten gelemeyiz.
 
Bu satırların sahibi, geçmiÅŸte, mezheb taassubuyla veya o günlerdeki iktidarların siyasetlerinin gereÄŸi olarak verilmiÅŸ olan fetvâlar veya geliÅŸigüzel yazılmış olan kitapları kenara koyup, aziz Ä°slâm’ın temel ölçü ve kuralları içinde hareket etmek gerektiÄŸini düÅŸünen; mezhebî- itiqadî farklılıkları,‘Ehl-i Kıble tekfir olunmaz..’ ölçüsüyle büyütmeden halledebilen samimî insanların iki tarafta da hâlâ var olduÄŸuna kalb itminanı içinde inanmaktadır. Ki, Türkiye’de bugün, ‘Benim dinimin adı Åžiîlik veya Sünnîlik deÄŸil, Ä°slâm’dır. Bu mezhebler, Ä°slâm’ın farklı yorumlanmasından meydana gelmektedir.’ diyebilen bir anlayış, en üst seviyede dile getirilebilmektedir.
 
***
Ama, bugün Ä°ran’ın bu konuda maalesef, hiç de iç açıcı bir noktada olmadığını görüyoruz.
 
Bu satırların sahibi, ÅŸu veya bu coÄŸrafyaya öncelik tanımayan; sadece, bugün Müslümanların maslahatı için en doÄŸru olan yol ve çare ne ise, onun esas alınmasını isteyen birisidir. Bugün Ä°ran ve Türkiye, Suriye konusundan dolayı karşı karşıya gelmiÅŸ bulunmaktadır ve bu konu yeni de olmayıp, Suriye Buhranı’nın patlak verdiÄŸi son 9 senedir, giderek keskinleÅŸmiÅŸ ve bugünkü merhaleye varmıştır.
 
Åžahsen, bu gerilimin Rusya tarafıyla o kadar kederlenmiyorum. Çünkü Rusya’dan olumlu bir zâten olamaz. Ama, Ä°ran ki, Ä°slam adına bir siyaset izlemek iddiasındadır, o zaman, onu sorgulamaktan, hatırlamaktan uzak duramayız.
 
***
Kaldı ki, Rusya’yı Suriye’ye, özellikle de, ‘kuvvetli bir müzakereci’ olarak nitelenen Qaasem Suleymanî’nin Putin’i iknâ etmesiyle getirildiÄŸini’ sıradan birisi deÄŸil, 16-17 yıl DışiÅŸleri Bakanlığı yapan ve hâlen de en üst makamda bulunan Ali Khameneî’nin en üst derecedeki DışiÅŸleri BaÅŸdanışmanı olan Velâyetî açıkça ve gururla beyan etmektedir.
 
***
Ä°ran matbuatında ‘Türkiye’nin Suriye’de ne iÅŸi var?’ yazıları yer alırken..
 
Ve Suriye konusunda, ‘Savaşı Ä°ran’da vermemek için Suriye’deyiz’ diyerek, en yakın noktasında 300 km. uzağında olduÄŸu Suriye’de askerî danışman adı altındaki savaÅŸçılarını ve oluÅŸturduÄŸu HaÅŸd-i Åža’bî ve diÄŸer milis güçlerini Suriye’de savaÅŸtıran Ä°ran, yazık ki, Suriye’yle 910 km. ortak sınırı ve 100 yıl öncesine kadar da 400 yıllık bir birlikte bulunan Türkiye’ye düÅŸmanca tavırlar takınırken; karşı çıkanlarınız hemen hemen yok gibi.. ‘Ä°ran‘ın Suriye’de ne aradığını ve hele Rusya’yı oraya niçin çektiÄŸini’ sorgula(ya)mıyor ve Türkiye’nin orada, bir yangının kenarında olduÄŸunu, kendi evini o yangından kurtarmak için tedbir alması gerektiÄŸini dile getiremiyorsunuz.. Yazık..
 
Bütün matbuatınızda yazılanlara deÄŸil, Ä°nkılab Muhafızları Ordusu’nun yayın organı durumundaki bir internet sitesindesadece dün yayınlanan yazılarda bile dile getirilen Türkiye ve ErdoÄŸan düÅŸmanlığı ve kontrolden geçirilerek yayınlanan yüzlerce okuyucu yorumlarında, en ağır hakaret ve tehditlerin dile getirilmesine bile göz yuman bir anlayış karşısında eseflenmekle yetinmiyor; ‘Ä°slam BirliÄŸi’ idealini, o ideal adına hançerleyen bir siyaset izlendiÄŸini sizlere duyurmak, haykırmak ve uyanabileceÄŸinizi ümid etmek istiyorum.
 
 
Star

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.