Sosyal Medya

Yasin Aktay: Suriye'deki kıyım ve Türkiye'nin tavrı

Türkiye hala bu noktadadır: Suriye’nin toprak bütünlüğü ve hiçbir ayırım yapılmaksızın Suriye halkının tamamını kucaklayacak, hepsinin can, mal, namus güvenliğini temin edecek, güvenli ve istikrarlı bir nizamın kurulması.



Soçi ve Astana mutabakatlarını hiçe sayarak, fiilen zulümden kaçan Suriye halkına güvenli bir bölge-sığınak haline gelmiÅŸ olan Ä°dlib’e yönelik saldırılarıyla bir milyonun üstünde insanı yerinden eden Esed rejimine bu bölgeden çekilmek için Türkiye Åžubat sonuna kadar süre tanımıştı. Bu sürenin bitmesine sadece bir gün kala Esed’in düzenlediÄŸi ve 33 askerimizin ÅŸehadetine, bir çoÄŸunun da yaralanmasına yol açan kalleÅŸçe saldırı, Ä°dlib konusunda, konunun Ä°dlib’le sınırlı kalmayacağı yeni bir süreci baÅŸlatmış oldu. Bu yeni süreç Ä°dlib’le sınırlı kalmayacağı gibi konunun mevcut taraflarıyla da sınırlı kalmayacağı görünüyor.
 
Türkiye’nin Suriye rejiminin Ä°dlib’ten uzak kalmasını istemesi, Soçi ve Astana süreçleri baÄŸlamında son derece makul hatta zorunlu bir taleptir. Çünkü Suriye rejimi kendisine muhalif gördüÄŸü halkına zerre kadar acımıyor ve ona karşı tek bildiÄŸi davranışı katliam oluyor.
 
Bu haliyle meÅŸruiyetini fazlasıyla yitirmiÅŸ olması bir yana bir insanlık suçlusu olarak bu dünyada yaÅŸaması bile tehlikeli hale gelmiÅŸ bir cani-diktatör var karşımızda. Suriye’nin masum halkını cani Esad rejimine karşı korumak bütün insanlığın görevi. Bu görevin gereÄŸini yerine getirmekte gösterilen ihmal yavaÅŸ yavaÅŸ bütün bir Suriye halkının yok edilmesine doÄŸru gidiyor.
 
Åžu anda Suriye rejiminin bütün muhaliflerini yok ederek saÄŸlamayı düÅŸündüÄŸü kirli ve iÄŸrenç zafer insansızlaÅŸmış bir toprak üzerinde kurulacak bir egemenlik getiriyor. Nasıl bir sapık egemenlik anlayışıysa bu, kendisini destekleyen Rusya’yı da, Ä°slam Devrimi iddiasındaki Ä°ran’ı da tatmin edebiliyor ve desteklerini sonuna kadar esirgemiyorlar.
 
BaÅŸkaları ne kadar kayıtsız kalabilse de Türkiye’nin bu insanlık suçlarına kayıtsız kalma lüksü yok. Hem iÅŸin insani boyutu dolayısıyla hem de bu suçların Türkiye’ye doÄŸrudan açtığı güvenlik tehditleri dolayısıyla, ayrıca altına imza atmış oldukları anlaÅŸmayı ihlal boyutu dolayısıyla.
 
Suriye’de 9 yıldır devam etmekte olan insanlık kıyımının neticesi ortadadır. Bu kıyım Türkiye’ye 4 milyon sığınmacı itti. Türkiye bu duruma daha fazla tahammül edilemeyeceÄŸini göstermek üzere Astana ve Soçi süreçlerinde tavrını ortaya koydu ve Suriye’deki muhaliflerin baÅŸka bir ülkede deÄŸil, Suriye içinde güvenle kalmasını temin etmek üzere Ä°dlib’e özel bir statünün ÅŸartlarını iÅŸledi ve kabul ettirdi. Böylece Suriye’de rejimin cürümlerinden kaçan muhaliflerin sığınağı haline gelen Ä°dlib’in nüfusu bir milyondan 4 milyona çıktı.
 
Rejim Suriye’nin geri kalan kısmından bütün muhaliflerini yok ettikten sonra, gözünü bu sefer Ä°dlib’e dikti. “Teröristler var” bahanesiyle yaptığı bir süredir yaptığı saldırılarla hedefinin muhaliflerini soykırıma tabi tutmak olduÄŸu anlaşıldı. Onun hamileriyle birlikte uyguladığı soykırımın neticesinde Türkiye sınırına kısa süre içinde bir milyonun üstünde çoluk-çocuk, yaÅŸlı, kadın per-periÅŸan bir vaziyette yığıldı.
 
Esasen bu manzaranın oluÅŸumunu haklı kılacak hiçbir bahane olamaz. Ne terör ne de savaÅŸ. Terörle mücadelenin de bir namusu, bir kuralı, bir ahlakı vardır, savaşın da. Rusya DışiÅŸleri Bakanı Lavrov “Suriye rejiminin teröristlerle mücadele kapsamında istediÄŸi tedbirleri almasına yasak getiremeyiz” diyerek bu insanlık suçlarını açıkça onaylamış ve desteklemiÅŸ oluyor. Oysa bu manzaraya yol açanlardan daha büyük terörist olamaz ve bu terör Suriye halkı kadar Türkiye’yi de tehdit etmektedir.
 
Türkiye’nin sınırlarına yığdığı mülteciler artık Türkiye için birinci dereceden bir güvenlik tehdidi oluÅŸturmaktadır ve Türkiye’nin bu tehdidi bertaraf etmek için cepheyi Ä°dlib’te kurması kaçınılmaz hale gelmiÅŸtir.
 
33 ÅŸehidimize yol açan saldırının rejim tarafından düzenlenmiÅŸ olsa da bunun Rusya ve Ä°ran desteÄŸi olmadan, mevcut rejimin imkanlarıyla yapılamayacağı açıktır. Ancak buna raÄŸmen Rusya’nın bu saldırıyı üstlenememiÅŸ olması önemlidir. Türkiye dökülen ÅŸehit kanlarının kendisine saÄŸladığı haklılıkla artık Ä°dlib’de de hatta Suriye’nin tamamında da daha fazla söz ve hak sahibidir. Bu haklılıkla sözü Türkiye kesecek ve Suriye’nin bundan sonraki dizaynında bütün gücünü ortaya koyacaktır. Rusya ÅŸimdiye kadar sudan ucuz gördüÄŸü Suriyeli kanını dökmekten yana hiçbir utanma duygusu yaÅŸamadı, ama askerimizin kanını dökmüÅŸ veya dökülmesine yardımcı olmuÅŸ olmanın suçluluÄŸunu hissetmek ve bedelini ödemek durumunda kalacaktır.
 
Ä°lk adım Soçi anlaÅŸması sınırlarını dönmek olacaktır elbet, ama orada kalmayacaktır. Terörle mücadele bu kadar pervasızca olamaz, olmamalı, Rusya’nın artık bunu görmesi gerekiyor. Kafasına göre, hele himaye ettiÄŸi cani diktatör Esed’in terörist dediklerine karşı mücadele adına sivil katliamından vazgeçmeli. Bütün dünyanın bu gerçeÄŸi görüp bu konuda bir vicdan ayaklanmasına girmesi lazım.
 
Bununla birlikte Suriye topraklarında ÅŸehit vermiÅŸ Türkiye’nin Suriye içinde istediÄŸi bedel baÅŸta Suriye halkının tamamı için güvenli bir yerin temininden baÅŸkası deÄŸildir. Kan dökmeyi iktidar ve egemenlik göstergesi telakki etmiÅŸ, muhalif görmeye dayanamayan canilere bu talep belki fazla gelebilir bu, ama gerçek budur.
 
Türkiye hala bu noktadadır: Suriye’nin toprak bütünlüÄŸü ve hiçbir ayırım yapılmaksızın Suriye halkının tamamını kucaklayacak, hepsinin can, mal, namus güvenliÄŸini temin edecek, güvenli ve istikrarlı bir nizamın kurulması.
 
Suriye böyle bir nizama kavuÅŸmadığı sürece Mevut haliyle Türkiye için gerçek bir tehdit oluÅŸturmaktadır ve Türkiye bu tehditleri bertaraf etmek için ÅŸimdi her zamankinden daha haklı ve daha güçlü bir konumda olarak gerekeni yapacaktır.
 
Ä°dlib’de ÅŸehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına baÅŸsaÄŸlığı ve sabır, yaralılarımıza acil ÅŸifa diliyorum.
 
Milletimizin başı sağolsun.
 
 
YeniÅŸafak 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.