Sosyal Medya

Mustafa Kutlu: Hayvanın yeri olmayan dünyada hayvan sevgisi

Evet biliyorum, hayvanların yerine de, insanların yerine de artık âletler geçiyor. Genetik mühendisliği aldı başını gidiyor. Çok geçmez o çizgi filmlerde, bilim-kurgularda gördüğümüz yarı insan-yarı hayvan yaratıklar da arz-ı endam ederler. Çocuklar robotlarla dostluk kurar.



Hayvanları seveceÄŸiz ama, nerede onlar. Nereye gittiler? Meselâ çoktan beri hasretine yandığımız öküz’ü gören var mı?
 
“Ä°rençberler hoÅŸça tutun öküzü” diyen ÅŸairin kemikleri sızlıyor mu?
 
Öküz; o mütevekkil, mütehammil, mütevazı hayvan kimbilir kaç bin yıl insanoÄŸlunun hizmetinde çalışıyordu. Bunca yıllık sevgiliyi motora deÄŸiÅŸiverdik. Ä°lginç bir yanı yok ki, hayvanat bahçelerinde de bulunsun. Unutulup gitti iÅŸte.
 
Ya deve, ya at, ya arkadaşımız “eÅŸÅŸek”.
 
Her gün iÅŸe giderken geçtiÄŸim yol kenarında, nasılsa boÅŸ kalıvermiÅŸ bir arsada, epeyce bir zamandan beri sabahları bir aÄŸaca baÄŸlı yaÅŸlı bir eÅŸek görüyorum. Hâlâ bu hayvanla, yolculuk ve yoldaÅŸlık edip, süt taşıyan, ot taşıyan, odun kömürü taşıyan, ne bileyim bir ÅŸeyler taşıyan insanlar var. Orada kuyruÄŸunu, kulağını ağır hareketlerle kıpırdatan bir eÅŸek iÅŸte. Mahzun gözleriyle gelip geçenlere bakıyor, “Bir ben kaldım emektar, benden sonra çocuklar resmime bakar ancak” diye düÅŸünüyor.
 
Balkon çocukları horozu da tanımıyor.
 
Tavuk diye, marketlerde soyulmuÅŸ, ayıklanmış sarı-pembe gövdeleri biliyor.
 
Kümesteki arkadaşın yumurtalar üzerinde bir uzun zaman kuluçkaya yatmasını, sonra bir gün, cıvıltılar saçarak arkasına bir sürü civciv katarak çayırda kurum satarak yürümesini görmediler ki. Bir anaç tavuÄŸun civcivler üzerine yönelecek herhangi bir tehlike anında nasıl çırpındığını izlemediler ki.
 
Civcivler makinalardan çıkıyor artık. Bir otomobilin yedek parçaları gibi tornadan veya presten pıtır pıtır dökülüyorlar. Bir yabani ot ile, bir çocukla, bir köpekle, tatlı tatlı eÅŸinecek bir çöplükle, bir küçük solucan, bir mısır tanesi, avlanacak bir böcekle karşılaÅŸmadan büyüyorlar.
 
Kangal itleri artık sürülerin ardında dik dik dolaÅŸmıyor; apartman aralıklarında, fabrika önlerinde, villa giriÅŸlerinde baÄŸlı bulundukları zincirleri yalıyor.
 
Sadece ve sadece sürünün yanında yürürken kimlik ve kiÅŸiliÄŸini bulan, bu yüzden meÅŸhur olan, bu asaletli hayvanların ÅŸehirde fiyaka olsun diye kullanılan iri jeeplerden farkı kalmadı.
 
Hayvanlar hayatımızda yüzbinlerce yıldan beri tuttukları yeri bir bir terkediyor. Aldığımız bilgilere göre her yıl bir yığın hayvanın nesli kesiliyor.
 
Artık kırda bir çalılıktan ansızın bir tavÅŸan fırlamıyor.
 
Önümüzden pırrr diye bir keklik sürüsü havalanmıyor.
 
Bülbül ÅŸiirlerde, turnalar türkülerde kaldı.
 
Bana lütfen ÅŸehirlerde aksesuvar misali beslenen süs köpeklerinden, muhabbet kuÅŸlarından bahsetmeyin. Hayvanat bahçelerinden, akvaryumlardan söz etmeyin.
 
Evet biliyorum, hayvanların yerine de, insanların yerine de artık âletler geçiyor. Genetik mühendisliÄŸi aldı başını gidiyor. Çok geçmez o çizgi filmlerde, bilim-kurgularda gördüÄŸümüz yarı insan-yarı hayvan yaratıklar da arz-ı endam ederler. Çocuklar robotlarla dostluk kurar.
 
Can kuÅŸu kafesinden uçar.
 
Hayvan sevgisi neden sonra mevzuatın, kanunların, derneklerin, tartışmaların, filmlerin, kitapların konusu haline gelir.
 
Geldi bile.
 
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.