Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Coğrafyada ve masa üstüne İdlib denklemini düşünmek

Muhaliflerin son kalesi konumundaki İdlib, Suriye içinde alan hâkimiyeti mücadelesinin yanı sıra, artık vekâlet savaşlarının da ötesinde ülke ordularının doğrudan çatışmaya girdiği bir bölge haline geldi.



Suriye sahasında yeni bir dönemin içindeyiz. Astana süreci baÄŸlamında Suriye krizinin askeri bir çözümü olmadığına yönelik oluÅŸan eÄŸilimin dışına çıkılarak savaÅŸ, askeri müdahalelerle Esed rejimi lehine sonlandırılmaya çalışılmakta. Muhaliflerin son kalesi konumunda olan Ä°dlib, Suriye içinde alan hâkimiyeti mücadelesinin yanı sıra, artık vekâlet savaÅŸlarının ötesinde ülke ordularının doÄŸrudan çatışmaya girdiÄŸi bir bölge haline gelmiÅŸ durumda.
 
Bölge, kuzey ve güney akslarında ana lojistik koridorlarının kontrol edilmesi açısından önem arz ederken, Türkiye ve Rusya arasındaki anlaÅŸmaları ihlal eden rejim, Rusya ve Ä°ran’ın desteÄŸiyle Ä°dlib’in merkezine doÄŸru ilerlemeye çalışıyor. Åžam’la Halep’i birbirine baÄŸlayan M5 karayolunu kontrol etmek maksadıyla Maarratünnuman’dan Serakib’e doÄŸru ilerleyen rejim güçleri ve Ä°ran’a baÄŸlı milisler, havadan ve karadan sivilleri bombalayarak savaÅŸ suçları iÅŸliyor, TSK ve muhalifleri hedef alıyor; Türkiye de bu yüzden yeni bir mülteci akını riskiyle karşı karşıya. Ä°dlib’de ÅŸu ana kadar bir buçuk milyon insan yerlerinden edildi. Böylece Esed rejimi Ä°dlib ve Halep dâhil olmak üzere muhalifleri topraksızlaÅŸtırıp Suriye’nin neredeyse tamamını kontrol altına aldığını ilan ederek Rusya’yla birlikte bir zafer ilanına hazırlanmakta.
 
Zeytin Dalı (Afrin), Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerinde Türkiye’nin hassasiyetlerini daha fazla gözeten Rusya’nın Ä°dlib’te aynı hassasiyeti göstermediÄŸi dikkate alındığında, bölgenin Rusya ve Rejim açısından önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Türkiye ise askeri ve siyasi adımlarla rejim ve müttefiklerini durdurmak ve bölgedeki insani krizi önlemek için çaba sarf ediyor.
 
Ayrıca Esed rejimine tam destek veren, Türkiye ve muhalif grupları düÅŸman gören Ä°ran’a baÄŸlı Åžii milislerin bölgedeki yaklaşımı da Ä°ran’la iliÅŸkilerde dikkate alınması gereken bir husus olarak karşımıza çıkıyor. ABD operasyonuyla öldürülen Kasım Süleymani’nin intikamı alınıyormuÅŸçasına yapılan sosyal medya paylaşımlarının eÅŸliÄŸinde, Ä°dlib’de Türk Ordusu ve muhalif grupları hedef alan Esed güçleri ve Ä°ran destekli milisler saldırılarını sürdürüyor.
 
Türkiye’nin Ä°dlib politikası
 
Sahadaki durumun diplomatik gücü doÄŸrudan etkilediÄŸi bir denklemde Türkiye, muhaliflerin sahadaki askeri gücünü ve alan hâkimiyetini (kısmen devralarak) korumaya ve böylece, Suriye’nin geleceÄŸine iliÅŸkin yapılan anayasa müzakereleri dahil, siyasi çözüm sürecinde masadaki yerini güçlü tutmaya çalışıyor. Türkiye, sürecin başından itibaren herhangi bir saldırı olmadıkça Esed rejimine karşı doÄŸrudan bir askeri müdahaleye girmemiÅŸtir. Angajman kurallarını uygulamanın yanı sıra muhalif grupları destekleyen Türkiye, Ä°dlib’de istikrarın oluÅŸturulması ve sivillerin korunması için Rusya ile yapılan anlaÅŸmalar çerçevesinde hareket etmiÅŸ ve gözlem noktaları kurmuÅŸtur. Fakat “radikal grupların hedef alındığı” bahanesiyle Ä°dlib’de hedef gözetmeksizin bombalama yapılması ve sivillerin hayatını kaybetmesi, takip eden süreçte de Türk askerlerinin ÅŸehit edilmesinin ardından Türkiye sahada “Ä°dlib’i rejime bırakmayacağı” konusundaki kararlılığını göstermiÅŸtir. Türkiye’nin rejime karşı maliyet yükseltme stratejisinin ardından 100’ün üzerinde kayıp veren Esed rejimi, Türkiye’nin sahadaki askeri varlığını arttırması ve harekete geçmesi üzerine bir süre yavaÅŸlamak durumunda kalmıştır.
 
Türkiye’nin gözlem noktaları arasında hatlar oluÅŸturarak siviller ve muhalifler için güvenli bir alan oluÅŸturabilmesi durumunda, bölge halkının yaÅŸadığı dram bir nebze azaltılarak Ä°dlib’in korunma ihtimali ortaya çıkacaktır. Fakat diÄŸer yandan Suriye hava sahasının Rusya’nın kontrolünde olması yüzünden Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtı bölgelerindeki gibi bir uçuÅŸ rahatlığına sahip olmaması nedeniyle sahadaki durumun desteklenememesi ayrıca dezavantajlı bir durum oluÅŸturmaktadır. Ancak CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın rejime Soçi Mutabakatı sınırlarına geri çekilmesinin son tarihi olarak Åžubat sonunu vererek, aksi halde zor kullanarak rejimi püskürteceÄŸini ortaya koyması, Türkiye’nin yeni hareket tarzını belirleyen en önemli emare olmuÅŸtur. Bu baÄŸlamda muhtemel bir kapsamlı askeri harekatta Türkiye’nin Rusya’ya raÄŸmen hava unsurlarını da kullanacağı öngörülebilir.
 
ABD’nin yaklaşımı
 
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin 11 Åžubat’ta Ä°dlib konusunda Türkiye’ye destek olmak istedikleri açıklamasıyla Ankara’ya gelmesi de meselenin çok boyutluluÄŸuna iÅŸaret ediyor. ABD, Suriye’de yaptığı hataları tamir etme konusunda çok büyük zorluk yaşıyor. Mevcut konjonktür ise ABD tarafından hem geçmiÅŸi kısmen düzeltmek hem de önümüzdeki süreçte Rusya’ya karşı dengeleyici rolünü korumak için bir fırsat olarak görülüyor.
 
Rusya ve Esed rejiminin Ä°dlib’i kontrol etmeleri durumunda Suriye’nin doÄŸusundaki ABD askerlerinin bulunduÄŸu bölgelere yönelebilecekleri endiÅŸesi, ayrıca ABD ve Ä°srail’in Åžii milislerin kontrol alanının geniÅŸlemesini istememesi ABD’yi harekete geçirmiÅŸtir. Suriye’nin tamamen Rus hegemonyasına girmesini istemeyen ABD, sahada askeri gücü bulunan Türkiye’yi Rusya, Esed yönetimi ve Ä°ran’a karşı desteklemek istemekte. Ne var ki bu desteÄŸin niteliÄŸi çok belirleyici olacaktır.
 
Aynı zamanda Avrupa’yı meseleye daha büyük ölçüde dâhil etmek de Türkiye’nin elini güçlendirecektir. Bu noktada baÅŸta mülteci baskısı olmak üzere rejim ve Ä°ran’ın sivillere yönelik suçları da gündeme getirebilir.
 
Ä°dlib’in geleceÄŸi
 
Ä°dlib’in geleceÄŸi masada yapılacak görüÅŸmelerle belirlenmeye çalışılıyor. Son günlerde yaÅŸanan geliÅŸmeler, sahadaki durumun masadaki görüÅŸmeleri belirleyeceÄŸini gösteriyor. Türk gözlem noktalarının Esed askerlerinin kontrol ettiÄŸi alanda kalmasıyla Türkiye, anlaÅŸmaya uygun hareket edilmemesi, hatta Esed güçlerinin geri çekilmemesi durumunda, rejim askerlerine yönelik operasyon baÅŸlatacağını açıkladı.
 
Nitekim Türkiye ve Rusya arasında yapılan görüÅŸmelerden sonra durumda bir deÄŸiÅŸiklik olmaması nedeniyle toplantılardan tam olarak sonuç alınamadığı anlaşılıyor. Ancak Rus tarafının zaman zaman yaptığı açıklamalar, Rusya’nın Türkiye’nin muhtemel bir operasyonundan endiÅŸe duyduÄŸunu gösteriyor. Türkiye’nin sahadaki askeri varlığını arttırması, binden fazla zırhlı araç ve askerle bölgede taarruzi bir hareket tarzına geçmesi ve yeniden Serakib gibi Esed rejiminin eline geçen bölgelere doÄŸru hamleler yapılması dengeleyici bir unsur oluÅŸturmakta.
 
Neticede masadaki koÅŸulların ÅŸekillenmesi, sahadaki kararlılığın hayata geçmesiyle mümkün olacaktır. Rusya’nın Türkiye ile doÄŸrudan karşı karşıya gelerek daha fazla maliyeti göze alıp alamayacağı bir soru iÅŸareti olmakla beraber, Türkiye’nin yapacağı karşı askeri hamleler, geçmiÅŸte olduÄŸu gibi Ä°dlib sahasında da masadaki anlaÅŸmalarda daha güçlü olunmasını saÄŸlayacaktır. Bu kapsamda Soçi ve Astana mutabakatlarına uymayan rejime karşı gereken askeri hamleleri yapmak masada da Türkiye’nin belirleyici gücünü arttıracak, uluslararası alanda söylem düzeyinde de olsa alınan desteÄŸin oluÅŸturduÄŸu baskı masada etkili olacaktır.
 
 
Müellif: Can Acun  (SETA Dış Politika DirektörlüÄŸü) / Kaynak: SETA
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.