İsmail Kılıçarslan: İnsanı insandan ayırıyoruz
Follow @dusuncemektebi2
“Bugün Almanya’da 10 insanı öldüren ve kendisi de geberip giden Tobias’ı yetiştiren zihinle bizim zihnimiz aynı. Son derece tehlikeli bir şey yapıyoruz. İnsanı insandan ayırıyoruz. Basit gündelik politika hamleleri yapabilmek için akıldan piyade ırkçı manyakların yetişmesine katkıda bulunuyoruz. Gittiğimiz yol, yol değil.”
Yabancı filmlerin dublajlarında ya da alt yazılı çevirilerinde sıkça karşımıza çıkan bir kelimededir “marsık”. Bence iyi Tür kçe karşılık bulunmuş bu kelimenin İngilizcesi “nigger”dır malum. Aslında argoda zenci kelimesinin karşılığı gibiyken zamanla siyahlar için aleni bir ırkçı aşağılamaya dönüşmüştür. Hatta bir de küfür kalıbı mevcuttur. “Nigger bitch” şeklindeki bu kalıbı biz “kara marsık” diye çevirerek bir galat-ı meşhura da imza atmışız. Zira marsık zaten kapkaradır.
Geçenlerde kızımla birlikte yeniden izlediğim Geleceğe Dönüş filminde karşıma çıktı yine bu “marsık” kelimesi. 1950’lerin ortasında, yani Ku Klux Klan’ın alenen yakarak ya da idam ederek siyahi öldürebildiği son yıllarda, üç beyaz bebe yalnız olduğunu düşünerek bir siyahiye “marsık” diyorlardı. Sonrası acıklı ve güzel tabii sahnenin... Arabadan iri kıyım dört siyahi iniyor çünkü.
“Nigger”, Amerika’daki pislik ırkçı alt kültürün nefretini kodladığı, adeta sembol haline getirdiği bir kelime. Siyahi insanların kendilerini isimlendirmesine, bir yaşam kültürü oluşturmalarına, ekmek paralarını kazanmalarına duyulan “beyaz öfke”nin tastamam bir yansıması…
O “beyaz öfke” yerli yerinde duruyor malum. Hiçbir yere gittiği yok. Son derece çarpıtılmış bir zihinsel kabızlıkla kendilerini sadece tenlerinin rengi yüzünden, o şehirde doğmuş olmak yüzünden, o ülkede yaşıyor olmak yüzünden “üstün” zanneden o beyaz pisliği dünyanın dört bir yanında zombileşerek devam ediyor yoluna. Nefretlerinin “özneleri” değişiyor sadece. Nefret duyguları, son derece derin ve zarar verici şekilde devam ediyor. Tabii nefretlerinin kelimeleri ya da objeleri de zaman içerisinde değişime uğruyor.
Bu bağlamda “nargile”, mülteci, göçmen, çalışmak için o ülkeye gelmiş insanlara nefretin sembolüne, objesine dönüşmüş durumda epeydir. Hem dünyadaki hem de ülkemizdeki “beyaz pislikler”, nefretlerini orta yere kusabilmek için bu zararlı alışkanlığı kendilerine mihver edinmiş durumdalar.
Kalıp genellikle “biz şunları şunları yaparken onlar nargile içiyorlar” şeklinde bir yaygın kullanıma ulaşmış durumda.
En son Elazığ-Malatya depreminin ardından Türkiye’deki beyaz pislikler tarafından dolaşıma sokulmuştu bir nargile fotoğrafı. Kendilerine diğer depremzedeler gibi geçici çadır verilmiş bir Suriyeli ailenin erkeği, çadırın önünde nargile tüttürüyordu. Elbette bizim beyaz pislikler bu fotoğrafa kayıtsız kalamadı ve başladılar “biz bilmem ne yaparken bunlar nargile içiyorlar” diye kusmaya.
“Yahu ne önemi var? Bırak kusan kussun” mu diyorsunuz? Eh, düne kadar haklı olabilirdiniz. Düne kadar “boş ver, nefretini kusan kussun nargile üzerinden” deyip geçebilirdim.
Fakat dün, bizim beyaz pisliklere tıpatıp benzeyen bir beyaz pislik Almanya’nın Hessen kentinde iki nargile kafeye silahlı saldırı yaptı. Nargile kafeler Türklerindi ve bu alçak saldırıda hayatını kaybeden 10 kişinin 5’i de Türk.
Ölü olarak ele geçirilen saldırgan ardında, tam bu tip ruh hastalarının yaptığı gibi, bir mesaj bırakmış. Diyor ki: “Almanya’dan sınır dışı edilmesi mümkün olmayan bazı halkların yok edilmesi gerekir.”
Türkiye’de bu “nargile” sembolizasyonunu kimler yürütüyorsa Almanya’daki saldırgan alçak Tobias R.’nin “kan kardeşi” demektir.
Kim mi yürütüyor bunu Türkiye’de? Tobias’ın kan kardeşi kimler mi? Bunu aslında açıkça yazardım da kazanamayacakları mahkeme için dava açıp da gazetemizin avukatlarını yoruyorlar boştan yere. O yüzden sizin anlamanızı sağlayacak şekilde belirginleştireyim. Meral ablalarının ırkçı kuzucukları ile mezhepçilikle ırkçılığı görülmedik şekilde harmanlamış bir loser.
Ve sanırım bir anlığına oturup sakin kafayla şunu düşünmüyor bu beyaz pislikler: “Bugün Almanya’da 10 insanı öldüren ve kendisi de geberip giden Tobias’ı yetiştiren zihinle bizim zihnimiz aynı. Son derece tehlikeli bir şey yapıyoruz. İnsanı insandan ayırıyoruz. Basit gündelik politika hamleleri yapabilmek için akıldan piyade ırkçı manyakların yetişmesine katkıda bulunuyoruz. Gittiğimiz yol, yol değil.”
Elbette düşünmüyorlar. Yarın öbür gün Allah korusun bir manyak çıkıp da mülteci, göçmen v.d. düşmanlığı adı altında insan öldürürse azmettiricilik suçunu da asla üstlenmeyecekler.
O yüzden bunları tarihin hükmüne havale etmek boynumuzun borcudur.
Yenişafak
Henüz yorum yapılmamış.