Arap Basınının Barış Planına yaklaşımı
Follow @dusuncemektebi2
İsrail'in Filistinliler ve diğer Araplarla mücadele yöntemlerini anlamak hiçte zor değil
Arap basını, Yüzyılın AnlaÅŸması karşısında eski ve bilinen üslubunu yineledi. Hatta kimse verilen tepkiyi, 1948 yenilgisi, 1956 saldırısı veya 1967 hezimeti ile ilgili yazılanlardan ayırt edemedi. Aynı kınama ifadeleri, Ä°srail'e yönelik aynı eleÅŸtiriler, onlarca hatta yüzlerce kez tekrarladığımız gibiydi. Bizi diÄŸer aÅŸamalarda denediler ve gidebileceÄŸimiz en uç noktayı öÄŸrendiler.
Belki de burada Golda Meir’in Ä°srail’in Mescid-i Aksa’nın bir bölümünü yakmasının ardından sarf ettiÄŸi sözleri hatırlayabiliriz. O geceyi ‘büyük endiÅŸe ve korku’ gecesi olarak niteleyen Ä°srail’in eski baÅŸbakanlarından Meir, ‘Arapların ve Müslümanların dört bir yandan Mescid-i Aksa’ya doÄŸru akın edeceklerini’ düÅŸündüÄŸünü ancak ‘hiçbir ÅŸey olmadığını’ söyledi. Araplar, ‘her zamanki gibi yüksek sesli eleÅŸtirilerini dile getirmekle’ yetindi.
ABD ve özellikle BaÅŸkan Trump’ın son iki yıl içinde Kudüs'ü Ä°srail'in baÅŸkenti ilan etmesi, Golan Tepeleri’nin ilhakını tanıması ve Ä°srail’in yeni yerleÅŸim birimlerinin meÅŸruluÄŸunu onaylaması, Araplar tarafından güçlü bir müdahalede bulunulması gereken darbe operasyonları yapıldığına iÅŸaret ediyordu. Ancak iÅŸler normale döndü. Çünkü Araplar, Ä°ran'dan Türkiye'ye ve Arap Yarımadası’nın güneyinde bazı beyhude güçlere kadar yeni muhaliflerle meÅŸgullerdi. Ä°srail artık tek tehdit deÄŸilse de öncelikli tehdit olarak kalmaya devam etti. Arap medyası, her zamanki siperlerinde, geleneksel ve bilinen sonuçsuz yöntemlerinin ardında kalmayı sürdürdü. Ä°srail'in uluslararası manevralarını ve bölgesel suçlarını ortaya çıkarmak için hiçbir adım atmadı.
Ä°srail'in hoÅŸgörüsüzlüÄŸü ve Ä°brani devletinin ırkçılığı ile ilgili aynı söylemleri tekrarlamaya devam ettik ve hatta daha iyi ve objektif olmak adına sıradan insanların zihinlerinde normalleÅŸtirilmeye çalışılan ‘Yahudi Devleti’ kavramına atıfta bulunduk.
Ä°srail'in Filistinliler ve diÄŸer Araplarla mücadele yöntemlerini anlamak hiçte zor deÄŸil. Ä°srail, uluslararası hukuka bakmaksızın 90 yılı aÅŸkın bir süredir ırkçı yerleÅŸimci politikalarını sürdürüyor. Bu durum yalnızca Ä°ngiltere, Fransa veya ABD gibi ülkelerin korumasıyla ilgili.
Belki de ÅŸimdi Arap basınının, Trump tarafından oyalanırken ‘Yüzyılın AnlaÅŸması’ ya da ‘Yüzyılın Fırsatı’ denilen tepki çekici öneri karşısındaki rolü ile ilgili gerekli bir takım gözlemlere deÄŸinebiliriz:
1- Arap basını siperlerde kalmaya devam etmemeli. Hatta sabitelere dokunmadan karşı tarafa alternatifler sunabilmeli. Bunun için ABD'nin sunduÄŸu öneride bize yardımcı olacak kanıtlar bulunuyor.
Kudüs’ün eteklerinde de olsa bir bölümünün Filistin’in baÅŸkenti olmasına ve iki devletli çözüme yeÅŸil ışık yakan yeni proje, dört yıllık müzakereler süresince yerleÅŸim birimleri inÅŸasının durdurulmasını öngörüyor. Bununla birlikte askersiz Filistin Devleti’nin aralarında kara baÄŸlantısı olan Batı Åžeria ve Gazze Åžeridi’ni yöneteceÄŸi açıkça belirtiliyor.
Biz Araplar, ancak çözüm sürecinin tamamlanmasının ardından Ä°srail’in tam normalleÅŸmeyle adil ve kapsamlı bir barış içinde gönüllü olarak kabul edilmesinden söz edebiliriz. Suudi Arabistan’ın Merhum Kralı Abdullah bin Abdulaziz tarafından sunulan Arap giriÅŸimini, her ÅŸeyi Ä°srail'e veren ve Araplar ile Filistinlilere sadece kırıntıları bırakan Yüzyılın -dengesiz- AnlaÅŸması’na adil bir alternatif olarak sunabiliriz.
Hepimiz, bizi bu Amerikan-Ä°srail yaklaşımına iten ÅŸeyin, Araplar arasındaki genel durumun bozulması olduÄŸunu hatırlamalıyız. OrtadoÄŸu'da hüküm süren talihsiz durumun yanı sıra, Ä°ranlıların ve Türklerin Arap toprağı ve zenginlikleriyle ilgili arzularının ve Arap Körfezi'nden DoÄŸu Akdeniz'e kadar yaÅŸanan Arap Baharı olaylarının bölgenin mevcut duruma sürükleniÅŸine olan büyük katkısını da unutmamalıyız.
2- Arapların zayıflığını yansıtan geleneksel ayıplamalar ve teorik kınamalar dünyanın bizi alıştırdığı bir dildir. Bunun elimizden gelenin en iyisi olduÄŸunu biliyorum, fakat Ä°srail bunun bir taÅŸlama deÄŸil bir sitem olduÄŸunu anladı. Bu, Araplardan savaÅŸ tamtamlarını çalmasını istediÄŸim anlamına gelmiyor, ancak kaynaklarını ortak çıkarları olan büyük güçlere baskı uygulamak için kullanmaları gerektiÄŸi anlamına geliyor.
Çıkar, günümüz dünyasında anlaşılan tek dildir. Bu, tüm taraflarca duyulabilen bir kelimedir. Dahası bazıları inkâr etse de Araplar ve Ä°srail arasında doÄŸrudan köprüler vardır. Bu doÄŸrudan köprüler, düÅŸmanlığı ortadan kaldıracak ÅŸekilde bölgedeki çıkarların yeniden saÄŸlanmasında rol oynayabilir ve Ä°srail ile Filistinlilerin razı olması ÅŸartıyla ortak bir aÄŸ kurabilir.
Burada itiraf etmeliyim ki, Araplar bunu bazı dönemlerde denediler ve Ä°srail'in verdiÄŸi tepkiler hiçte cesaret verici deÄŸildi. Fakat ABD’nin kalbine giden yolun Ä°srail'den geçtiÄŸini söylesek hata yapmış olmayız. Ayrıca, ABD’nin, özellikle Trump yönetiminin Ä°sraillilere daha önce elde etmediklerini kazandırdığını ve Ä°srail üzerindeki en büyük baskının bu aÅŸamada olduÄŸunu söyleyebiliriz.
Ürdün ve Kuveyt'in yanı sıra Mısır, Suudi Arabistan, BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas ve hatta Cezayir gibi ılımlı ve güvenilir Arap ülkeleri var. Tüm bu ülkeler Amerikan-Ä°srail tarafında kaldıraç görevi görebilirler. Özellikle yeni davranış tarzı geliÅŸtirir, kabuÄŸumuzdan çıkar ve eleÅŸtiriyi, dışlamayı ve ötekileÅŸtirmeyi destekleyen olumsuz politikaları bir kenara bırakırsak bu yapılabilir. Çünkü Arapların öncelikli meselesi tehlikeli bir süreçten geçiyor. Özellikle Ä°srail'in ÅŸu anda Filistinlilere geri dönüÅŸ hakkı verilmesi konusunu ortadan kaldırdıktan sonra meseleyi özünden uzaklaÅŸtırmaya çalıştığı herkesçe biliniyor. Ä°srail bunun için bir takım kanallar açtı ve bu kanalların sonuncusu Sudan olabilir.
3- Arapların ellerindeki kartları bilinçli bir ÅŸekilde gözden geçirmesinin yanı sıra ÅŸuan içinde bulunulan zayıflık dönemini ve Ä°srail ile aralarındaki stratejik güç dengesizliÄŸini aÅŸabilecek ÅŸekilde diÄŸer güçlerle birlikte çıkarlarını öncelemelerinin zamanı geldi. Bunun için Arap ülkelerinin, Rusya ile yakınlaÅŸarak, Fransa ve Almanya’nın politikalarına yaklaÅŸarak, Çin, Hindistan ve Japonya ile kapsamlı iletiÅŸim kanalları açarak yeni müttefikler aramaları gerekiyor.
4- Biz Araplar, son yıllarda, bize düÅŸman olan tarafın renk geçiÅŸleri arasında avlanmamıza neden olan bir tür renk körlüÄŸü yaÅŸadık. Ne Ä°srail, Ä°ran’dır ne de Ä°ran, Türkiye’dir. ÇeÅŸitli kronik ve acil konular var. Fakat bir de tarihin geride bıraktığı iz var. Bu iz, Perslerin Araplarla olan iliÅŸkileri ya da Türklerin Araplarla olan iliÅŸkilerinin yanı sıra Ä°srail ile aramızdaki kanlı savaÅŸların etkilerinde rol oynuyor.
Bu sorunlar bir günde çözülemez. Ancak biz doÄŸru yoldan sapmayalım. Çinlilerin de dediÄŸi gibi “Bin millik bir yol tek bir adımla baÅŸlar”. Net bir vizyonumuz olmasına ve ayaklarımızın yere saÄŸlam basmasına izin verelim. Aynı zamanda zihinlerimiz de tüm dünyada olan bitenlere karşı açık olsun.
5- Ä°srail’in zehirli propagandası, silahlı ulusal mücadele ile kanlı, terör ve ÅŸiddet yanlısı muhalefetin bir birine karıştırılmasını baÅŸardı. Filistin direniÅŸi, Ä°srail'in son yıllarda baÅŸarıya ulaÅŸtığı bu zehirli yöntemle darbe aldı.
Birilerinin meÅŸru ulusal mücadele ile terörizm arasındaki ayrımı anlamasının zamanı geldi. Ä°srail propagandasının, modern insanlık tarihinin en kanlı faturalarından birini ödemiÅŸ olan Filistinlilerin direniÅŸine zarar verdiÄŸini herkes bilmeli.
Arap basınını suçlamıyorum. Çünkü siyaset yapmıyor. Fakat diÄŸerlerine bunu anlatma sorumluluÄŸu var. Ä°letiÅŸim ve medya teknolojisi araçlarında kaydedilen ilerlemeden dolayı, olayları farklı açılardan gören bir düÅŸünce yapısı geliÅŸtirmeli. Eski yöntemler veya fayda saÄŸlamayan eski fikirler yerine, modern kavramlar ile geliÅŸmiÅŸ beyinlere ulaÅŸabilecek açık mesajlar vermesi gerekiyor.
Müellif: Mustafa Feki / The Independent Türkçe
Henüz yorum yapılmamış.