Sosyal Medya

Taha Akyol: Bölgesel siyaset üstüne bir söyleşi

Emre Erşen, uluslararası ilişkiler ve Rusya uzmanıdır. Suriye olayları üzerine Taha Akyol’un sorularını cevapladı.



Eylül 2018’de Türkiye ve Rusya arasında varılan Soçi Mutabakatı, Ä°dlib’de 15-20 kilometrelik bir silahlardan arındırılmış bölge kurulmasını ve terörist grupların – ki burada kastedilen IŞİD ve El Nusra’ydı – bir ay içinde bu bölgeden tamamen çekilmesini öngörüyordu. Ayrıca 2018 sonuna kadar Halep’i Lazkiye ve Åžam’a baÄŸlayan M4 ve M5 otoyollarının trafiÄŸe açılması hedeflenmiÅŸti. Türkiye’nin bölgedeki gözlem noktaları da esasen bu süreç dâhilinde kuruldu. Ancak sonradan yaÅŸanan geliÅŸmeler Soçi Mutabakatı’nın iÅŸleyiÅŸini adeta imkânsız hale getirdi.
 
Emre ErÅŸen, uluslararası iliÅŸkiler ve Rusya uzmanıdır. Suriye olayları üzerine Taha Akyol’un sorularını cevapladı.
 
Putin, Türkiye’nin çok tedirgin olacağını, sert tepki göstereceÄŸini bile bile neden Ä°dlib’de sivilleri bombalatıyor, Türk gözlem noktalarını kuÅŸatma altına alıyor?
 
Eylül 2018’de Türkiye ve Rusya arasında varılan Soçi Mutabakatı, Ä°dlib’de 15-20 kilometrelik bir silahlardan arındırılmış bölge kurulmasını ve terörist grupların – ki burada kastedilen IŞİD ve El Nusra’ydı – bir ay içinde bu bölgeden tamamen çekilmesini öngörüyordu. Ayrıca 2018 sonuna kadar Halep’i Lazkiye ve Åžam’a baÄŸlayan M4 ve M5 otoyollarının trafiÄŸe açılması hedeflenmiÅŸti. Türkiye’nin bölgedeki gözlem noktaları da esasen bu süreç dâhilinde kuruldu. Ancak sonradan yaÅŸanan geliÅŸmeler Soçi Mutabakatı’nın iÅŸleyiÅŸini adeta imkânsız hale getirdi. El Nusra’nın devamı olan Heyet Tahrir el-Åžam örgütü Ä°dlib’in neredeyse tamamının kontrolünü ele geçirdi. Rusya bu durumdan rahatsız olduÄŸunu uzun zamandır açıkça ifade etmesine raÄŸmen mutabakatın uygulanabilmesi için Türkiye’ye belli bir süre daha tanıdı. Fakat son geliÅŸmelerden anladığımız kadarıyla artık bu mutabakatı tamamen geçersiz sayıyor ve bunun yerine sahada Esad rejimi lehine fiili bir askeri durum yaratmaya çalışıyor. Böylece Türkiye’yi bu yeni ÅŸartlar üzerinden yeni bir anlaÅŸma yapmaya zorlamayı amaçlıyor.
 
HAVA SAHASI RUSLARIN ELÄ°NDE
 
Sivilleri bombalayan Rusya Türkiye’nin havadan operasyon yapmasını nasıl karşılar?
 
Siviller konusunda ise Rusya’nın veya Esad rejiminin özel bir hassasiyete sahip olduÄŸunu söylemek zor. Daha önceki Halep ve DoÄŸu Guta örneklerinde de durum farklı deÄŸildi. Nitekim Ruslar ısrarla bölgede sivilleri deÄŸil, teröristleri hedef aldıklarını iddia ediyorlar. Burada Rusya’nın Suriye’ye yerleÅŸtirmiÅŸ olduÄŸu S-400’ler sayesinde ülkenin hava sahasını da kontrol ettiÄŸini özellikle belirtmek lazım. Yani Türkiye’nin olası bir askeri operasyonda savaÅŸ uçaklarını kullanması ancak Rusya’yla koordineli bir ÅŸekilde mümkün olabilir. Rusya ise mevcut durumda buna pek izin verecekmiÅŸ gibi görünmüyor. Bu son krizin Ankara ve Moskova arasında bu kadar ciddi bir gerginlik yaratmış olmasının temel nedeni bu.
 
TERÖRÄ°ST GRUPLAR TÜRKÄ°YE’YE TEHDÄ°T
 
Ä°dlib’in teröristlerden temizlenmesi deniliyor. Terörist grupların tanımında Ankara ve Moskova farklı yaklaşımlara sahipler. Ayrıca Ä°dlib’de binlerce silahlı militan var. Bu sorun nasıl çözülür?
 
Türkiye, Rusya ve Ä°ran arasında Aralık 2016’da imzalanan ve meÅŸhur Astana sürecini de baÅŸlatan “Moskova Deklarasyonu” bu konuya açıklık getiriyor. O belgede üç ülke açıkça isim vererek IŞİD ve El Nusra ile ortak mücadele edeceklerini taahhüt ettiler. El Nusra zaman içinde Heyet Tahrir el-Åžam olarak bildiÄŸimiz örgüte dönüÅŸtü. Bu örgüt de bugün aslında hem Türkiye, hem de Rusya tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor. Burada esas anlaÅŸmazlık konusu Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüÄŸü YPG’yi Rusya’nın terör örgütü olarak kabul etmemesi. Ancak YPG’nin Ä°dlib’de önemli bir varlığı bulunmadığı için Ä°dlib krizi dediÄŸimizde esas olarak Heyet Tahrir el-Åžam’ı kastediyoruz. Öte yandan Ä°dlib’de rejime karşı savaÅŸan irili ufaklı pek çok baÅŸka cihatçı grup da var. Türkiye uzun zamandır ılımlı olarak tabir edilen grupları radikallerden ayırmaya çalışıyordu. Fakat bu bölgede ılımlı-radikal ayrımını yapabilmek oldukça güç. Ayrıca bu silahlı grupların Ä°dlib’den çıkarıldıktan sonra nereye geçecekleri sorusu da önemli. Esad rejiminin Ä°dlib’i ele geçirmesi durumunda bunların öncelikle Türkiye’nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla kontrol altına aldığı bölgelere geçmeleri beklenebilir. Ancak orta ve uzun vadede Türkiye’ye giriÅŸ yapmaya çalışırlarsa Türkiye için ciddi bir güvenlik riski yaratacaklardır. Rusya ise son dönemde cihatçı grupların Türkiye tarafından Libya’da savaÅŸmaya gönderildiÄŸini iddia ederek Ankara’ya karşı yeni ithamlarda bulunmaya baÅŸladı. Dolayısıyla bu meselenin Türkiye-Rusya iliÅŸkileri açısından Suriye’nin de ötesine geçen yansımaları var.
 
RUSYA Ä°LE ANLAÅžMAK ZOR
 
Putin’in Suriye projesi, Türkiye’nin Suriye projesiyle uyuÅŸur mu? ÖrneÄŸin Putin PKK’yı bile terör örgütü saymıyor.
 
Suriye krizinin baÅŸladığı 2011’den bugüne Türkiye ve Rusya hep birbirlerine karşı savaÅŸan tarafları desteklediler. Türkiye Esad rejimine karşı muhaliflere destek verirken 2016’ya kadar çoÄŸunlukla Batı ile birlikte hareket etti. Daha sonra ise Rusya ve Ä°ran’la sahada belli bir koordinasyon içine girmiÅŸ olsa da Esad rejimine karşı tutumunu deÄŸiÅŸtirmedi. Rusya da benzer biçimde Suriye’deki muhalif grupların önemli bir bölümünü terörist olarak tanımlamaya devam etti. Ayrıca Türkiye’nin tepkilerine raÄŸmen YPG ile iliÅŸkilerini belli bir düzeyde tutmaya çalıştı. Nitekim PYD’nin halen Moskova’da bir ofisi bulunuyor. Dolayısıyla iki ülkenin Suriye’nin geleceÄŸiyle ilgili pozisyonlarının uyuÅŸması pek kolay deÄŸil. Astana ve Soçi gibi mekanizmalar da zaten bu uyuÅŸmayan pozisyonları birbirine yakınlaÅŸtırmak için ortaya çıkmıştı, fakat örneÄŸin anayasa sürecinde yaÅŸanan sıkıntıların da gösterdiÄŸi gibi bu süreçlerin nihai olarak baÅŸarıya ulaÅŸacaklarının bir garantisi yok.
 
UKRAYNA GEZÄ°SÄ°
 
Türkiye’nin Ukrayna’ya askeri yardım yapmaya baÅŸlaması, ikili iliÅŸkileri stratejik olarak nitelemesi ve Kırım’ın Rusya’ya ilhakını tanımayı reddetmesi Moskova’yı nasıl etkiler?
 
Türkiye 2014’ten beri Rusya’yla iliÅŸkileri bozmadan Ukrayna ile diyaloÄŸu sürdürmek ve Kırım’ın ilhakını hiçbir ÅŸekilde tanımamak olarak özetleyebileceÄŸimiz bir politika izliyor. Rusya’nın bundan çok mutlu olduÄŸu elbette söylenemez, ancak Türkiye’nin özel bir durumu olduÄŸunun da farkında. Çünkü pek çok Batı ülkesi Kırım’ın ilhakından sonra Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uygulamaya karar verdiÄŸinde Türkiye bu yaptırımlara katılmayı reddetmiÅŸti. Rusya ayrıca NATO’nun son dönemde Karadeniz’de etkisini arttırmaya yönelik planlarına karşı da Ankara’yla iliÅŸkilerini önemsiyor. Yine de CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın son Ukrayna ziyaretinin Rus medyasında ele alınış biçimine baktığımızda Kremlin’de bu konuda belli bir huzursuzluÄŸun olduÄŸunu görüyoruz.
 
RUSYA Ä°LE YOÄžUN Ä°LÄ°ÅžKÄ°LER
 
Suriye konusunda Türkiye ABD ile ihtilafa düÅŸünce Rusya ile diyaloga girdi, örneÄŸin S-400 aldı,  nükleer santral yapıyorlar… Åžimdi Rusya ile de ihtilaf halindeyiz. Suriye’de durumumuz nedir?
 
Türkiye ve Rusya Kasım 2015’te yaÅŸanan uçak düÅŸürme hadisesi nedeniyle tırmanan çok önemli bir krizi atlattılar. O dönemde siyasi ve ekonomik iliÅŸkiler ciddi zarar gördü. Åžimdi Suriye’de bu kadar yakın bir askeri koordinasyon kurmuÅŸken yeniden bu tür bir krize sürüklenmek istediklerini sanmıyorum. Ayrıca ÅŸu anda Türkiye-Rusya iliÅŸkileri dediÄŸimizde sanki sadece Suriye konusu varmış gibi anlaşılıyor, ancak iki ülkeyi birbirine baÄŸlayan çok önemli enerji projeleri var. Öte yandan S-400’lerin birkaç ay içinde kullanıma hazır hale gelmesi bekleniyor. Bütün bunları düÅŸününce Ankara ve Moskova’nın sırf Suriye’deki ihtilaflar nedeniyle birbirlerini tamamen gözden çıkarmalarını beklemek gerçekçi deÄŸil. Ancak Suriye’de yaÅŸanacak sorunlar ister istemez diÄŸer meselelerle ilgili geliÅŸmeleri de yakından etkileyecektir.
 
TÜRKÄ°YE DOÄžU AKDENÄ°Z’DE YALNIZ
 
DoÄŸu Akdeniz’de Türkiye neden yalnız?
 
DoÄŸu Akdeniz’deki enerji kaynakları meselesinin yaklaşık on yıllık bir geçmiÅŸi var. Bir süre bu bölgede ne kadar rezerv bulunduÄŸu tartışıldı. Daha sonra Ä°srail, Güney Kıbrıs ve Mısır bu kaynakların çıkarılması ve iÅŸletilmesi için önemli adımlar attılar. Hatta ilk baÅŸta Ä°srail’den Türkiye’ye Kıbrıs adası üzerinden uzanacak bir boru hattı bile gündemdeydi. Ancak Kıbrıs barış görüÅŸmelerinin çökmesi ve Türkiye-Ä°srail iliÅŸkilerinin Filistin konusu nedeniyle gergin seyretmesi nedeniyle bu seçeneÄŸin yerine Ä°srail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan arasında EastMed adı verilen boru hattı projesi gündeme geldi. Taşıdığı ciddi finansal ve lojistik riskler nedeniyle bu hattın inÅŸa edilmesi pek kolay görünmüyor, ama EastMed yine de bu üç ülkenin DoÄŸu Akdeniz meselesinde Türkiye’ye karşı bir blok oluÅŸturmasını kolaylaÅŸtırdı. Mısır’daki Sisi yönetimi de Ankara ile sorunlu iliÅŸkileri nedeniyle bu bloÄŸa yakınlaÅŸtı. Kısacası bir taraftan Türkiye’nin bütün bu ülkelerle siyasi iliÅŸkilerinde yaÅŸanan sorunlar var, diÄŸer taraftan bölgede Suriye, Kıbrıs ve Filistin gibi meselelerin ortaya çıkardığı karmaşık bir jeopolitik durum söz konusu. Bunlar Türkiye’nin son dönemde DoÄŸu Akdeniz’de yalnız kalmasına yol açtı diyebiliriz.
 
LÄ°BYA Ä°LE ANLAÅžMA
 
DoÄŸu Akdeniz’de elimizi güçlendirmek için Libya ile ‘münhasır deniz sahası’ anlaÅŸmasını nasıl buluyorsunuz? Sürdürülebilir mi? Serrac kalıcı gözüküyor mu?
 
Ankara kendisine karşı kurulan bloÄŸu kırmak ve bölgede varlığını hissettirmek için DoÄŸu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerden birisiyle bu anlaÅŸmayı yapmak zorunda hissetti. Burada da açıkçası Libya dışında pek bir seçenek yoktu. Ancak bu anlaÅŸma BM’nin desteklediÄŸi Serrac hükümetinin Hafter’in saldırılarına karşı çok kırılgan olduÄŸu bir döneme denk geldi. Zaten aslında Rusya dâhil pek çok aktörün Libya’da Hafter’e destek vermeye baÅŸlamasının önemli bir nedeni de son birkaç yılda sahada Hafter lehine deÄŸiÅŸen askeri durum. Öte yandan Türkiye’nin yaptığı anlaÅŸma ancak Serrac hükümetinin ayakta kalmasıyla mümkün olabilir. Burada Serrac ve dolayısıyla Ankara için esas sorun ise Hafter güçlerinin Mısır, Fransa ve BAE gibi ülkeler tarafından açıkça, Rusya tarafından da üstü kapalı olarak destekleniyor olması. Bu da meseleyi Türkiye açısından daha çetrefilli hale getiriyor.
 
ABD VE RUSYA Ä°LE Ä°LÄ°ÅžKÄ°LER
 
ABD neden IŞİD’le mücadelede PYD’yi seçti? Türk-ABD iliÅŸkileri düzebilir mi, böyle bir geliÅŸme neye yarar?
 
ABD Suriye’de belli bir süre Türkiye’yle birlikte Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) verilen muhalif oluÅŸumu destekledi. IŞİD tehdidi ortaya çıkınca ise sahada aktif rol üstlenebilecek baÅŸka bir yerel güç arayışına girdi. Hem ÖSO’nun askeri anlamdaki yetersizlikleri, hem de içinde belli radikal Ä°slamcı grupları barındırması nedeniyle PYD ve bunun silahlı kolu olan YPG ile taktiksel bir iÅŸbirliÄŸine girmeyi tercih etti. Bu durum da özellikle 2016 sonrasında Türk-Amerikan iliÅŸkilerinde ciddi bir kırılmaya neden oldu. GeldiÄŸimiz noktada bu durumun kısa sürede deÄŸiÅŸmesinin çok mümkün olduÄŸunu düÅŸünmüyorum. Hatta S-400 meselesi nedeniyle Türk-Amerikan iliÅŸkilerinde daha zor bir döneme giriyor da olabiliriz. Ancak Türkiye açısından Suriye baÅŸta olmak üzere pek çok bölgesel meselede Rusya-ABD dengesinin gözetilmesi önemli. Son dönemde Ä°dlib ve Libya nedeniyle Rusya’yla yaÅŸadığımız ciddi sıkıntılar da aslında buna iÅŸaret ediyor. Rusya elbette kendi çıkarları için Türk-Amerikan iliÅŸkilerinin gergin seyretmesini yeÄŸleyecektir, ancak böyle bir durumun Türkiye’yi Rusya karşısında dezavantajlı bir pozisyona sokacağını belirtmek gerek.
 
AB ÖNEMLÄ°
 
AB, Türkiye için hala önemli mi?
 
ABD için söylediklerim aslında AB için de geçerli. Bugün AB kendi içinde ciddi sorunlarla uÄŸraşıyor. Türkiye-AB iliÅŸkilerinde de sıkıntılar var. Ancak gerek ekonomik iliÅŸkiler anlamında, gerekse de mülteci krizi veya DoÄŸu Akdeniz’deki stratejik durum gibi nedenlerle Türkiye’nin AB ile iliÅŸkilerini belli bir düzeyde devam ettirmesi son derece önemli. Bunun dış politikada Rusya’ya karşı da belli bir denge unsuru oluÅŸturabileceÄŸini düÅŸünüyorum.
 
‘EKSEN KAYMASI’
 
‘Eksen kayması’ tartışmasına ne diyorsunuz? Türkiye ‘Batı eksenli’ klasik politikaya dönebilir mi? Dönmeli mi? Ne yapmalı?
 
Aslında bir süredir küresel siyasette de eksen kayması tartışmaları devam ediyor. Çin’in yükseliÅŸi, Rusya’nın son yıllarda izlediÄŸi siyaset, Hindistan, Brezilya gibi farklı aktörlerin öne çıkması uluslararası sistemde Batı’nın hegemonyasının zayıfladığı anlamına geliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin de aynı SoÄŸuk SavaÅŸ’taki gibi tamamen Batı’ya endeksli bir dış politika izlemesini beklemek gerçekçi deÄŸil. Rusya, Çin, Hindistan gibi ülkelerle iliÅŸkileri geliÅŸtirmekte yanlış bir ÅŸey yok. Fakat bu ülkelerle iliÅŸki kurarken Batı ülkeleriyle mevcut siyasi, ekonomik ve askeri iliÅŸkileri de zayıflatmamak gerekir. Türkiye’nin ABD ve AB ülkeleriyle elbette sorunları var, ama halen pek çok alanda örtüÅŸen çıkarlar da bulunuyor. Mesela bu son Ä°dlib krizinde Rusya’yla karşı karşıya kalınca bir anda yeniden ABD ve NATO’nun önemini hatırladık. Benzer bir durum 2015’teki uçak krizinde de yaÅŸanmıştı. Kısacası dış politikada Rusya-Batı dengesini gözetmeye çalışmak çok önemli.
 
KÄ°MDÄ°R?
 
Marmara Üniversitesi Ä°ngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü öÄŸretim üyesi Doç. Dr. Emre ErÅŸen, Rusya’da Higher School of Economics, Avrupa’da University of Kent, Institute for Human Studies ve Jagiellonian University bünyesinde misafir öÄŸretim üyesi olarak görev yaptı. Türkiye-Rusya iliÅŸkileri, Rus dış politikası, Avrasya ve jeopolitik alanında pek çok yayını var. 
 
 
 
Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.