Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Kolonyalizm devletsiz toplumları nasıl kullanır?

Kolonyalizm, sömürgecilik ve emperyalizm bağlamında devletler, devletsiz toplumlar ve devletleşen cemaatler günümüz dünyasını anlamak bakımından önemlidir. İsrail, dünyanın farklı köşelerinde devletsiz bir hayat süren Yahudi cemaatinin devletleştirilerek İslam coğrafyasında kalıcı bir üs haline getirilmesi faaliyetinden başka bir şey değildir.



Avrupalılar; Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda’yı iÅŸgal, istila edip kolonileÅŸtirirken karşılarında devletler, devletsiz toplumlar vardı. Ali Mazruî “Afrikalılar” adlı kitabında Afrika açısından konuyu ele alır ve Avrupalıların devletler ve devletsiz toplumlar karşısındaki tavırlarını iÅŸgal, istila ve kolonileÅŸtirme açısından inceler. Mazruî, her ne kadar Afrikalılarda geniÅŸ bir çerçeve oluÅŸturmaya çalışsa da Afrika’nın sömürgeleÅŸtirilmesi ve kolonileÅŸtirilmesi sürecinde engelleyici bir devlet olarak Osmanlı’yı gündeme almaz. Hâlbuki Afrika’nın Müslüman devlet ve toplumlarının üzerinde Osmanlı etkisi gözle görülür derecededir. Kolonyalistler Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda’da büyük oranda baÅŸarıya ulaÅŸmış ve bu kıtaların AvrupalılaÅŸmasını saÄŸlamışlardır. Osmanlı zamanının güçlü bir devleti olarak özellikle Afrika’nın MüslümanlaÅŸmış bölgelerinin kolonileÅŸtirilmesini engellemiÅŸtir. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferiyle baÅŸlayan dönemi yayılmacı emperyalist faaliyetlerin durulması açısından ele almak çarpıcı sonuçlara ulaÅŸmamızı saÄŸlar.
 
Güçlü devletlerin çözülerek devletsizleÅŸme sürecinin yaÅŸanması ve zaten devletsiz bir hayat yaÅŸayan toplumların varlığı Batılı istila ve iÅŸgal giriÅŸimlerini kolaylaÅŸtırmıştır. Bunun için güçlü devlet yapılarının çözülmesi yönündeki uzun zamanlı faaliyetler hedef coÄŸrafyaya nüfuz edilmesi açısından önemlidir. KolonileÅŸtirmenin baÅŸarısı da burada yatmaktadır. EÄŸer güçlü devlet yapıları ayakta kalsaydı kolonileÅŸtirme baÅŸarıya ulaÅŸamaz, hedef coÄŸrafyanın Avrupalı halklar tarafından ele geçirilmesi mümkün olamazdı. Avrupalı kolonilerin devletleÅŸme süreci büyük oranda hedef coÄŸrafyada devlet yapılarının çökmesi ve devletsizlik ile açıklanabilir.
 
Avrupalılar; Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda’da uyguladıkları kolonileÅŸtirme siyasetini Afrika’da da uyguladılar. Özellikle Güney Afrika buna bir örnektir. Bu ülkeye yerleÅŸen Avrupalıların emperyal merkezlerle savaşı dahi söz konudur. Fakat yine de Avrupalıların Afrika kıtasında nüfus yapısını tamamen deÄŸiÅŸtirmek bakımından baÅŸarılı olamadıklarını söyleyebiliriz. Sürecin devam etmesini göz önünde bulundurursak “ÅŸimdilik” demek gerekir. Fransa’nın Cezayir’deki kolonileÅŸtirme faaliyetleri de oldukça önemli bir meseledir.
 
Bir devlet olarak Ä°srail’i izah ederken dinî kavramların çokça gündeme gelmesi, Avrupalıların modern dönem kolonileÅŸtirme faaliyetinin en önemli örneklerinden birinin anlaşılmasını engellemektedir. Hâlbuki Ä°srail, dünyanın farklı köÅŸelerinde devletsiz bir hayat süren Yahudi cemaatinin devletleÅŸtirilerek Ä°slam coÄŸrafyasında kalıcı bir üs haline getirilmesi faaliyetinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Ä°srail, yeni bir kolonileÅŸtirme faaliyetinin ürünüdür ve özellikle de Avrupalıların Amerika’da yerleÅŸimci olarak kalıcı olmaya çalıştıkları dönemleri hatırlatmaktadır. Ä°srail’in sürekli geniÅŸleyen bir sınırsızlık içinde hareket etmesiyle Avrupalı kolonicilerin Kuzey Amerika’nın batısına doÄŸru ilerlemeleri arasında büyük bir benzerlik vardır. Bu da Ä°srail’in Yahudi ilahiyatına uygun olarak açıklanmasını anlamsızlaÅŸtırmaktadır. Yahudi ilahiyatının bir araç olarak kullanıldığı Ä°srail’in devletleÅŸme faaliyeti, Avrupa’nın yeni koloniler oluÅŸturmak yoluyla geniÅŸleme çabasının bir devamıdır. Ä°srail’in Filistin’de ve Ä°slam coÄŸrafyasında uyguladığı ÅŸiddet ve terörü Batı Avrupalıların Amerikan yerlileri üzerinde uyguladığı ÅŸiddet ve teröre benzetebiliriz. BaÅŸkan ErdoÄŸan’ın Ä°srail devletinin sınırları neresidir sorusu da bu benzerlik içinde anlam kazanır.
 
Yahudilerin dünyanın farklı bölgelerinde yaÅŸayan cemaat hâlindeki bir toplum olarak devletleÅŸme sürecine dâhil olması 1917’de baÅŸlamış ve tekil olarak kalmış bir olay deÄŸildir. BilindiÄŸi gibi Ä°ngilizler, Yahudileri Kenya ve Uganda’ya yerleÅŸtirmek istemiÅŸti. Siyonizm’i de Yahudi ilahiyatı ile açıklamanın yanıltıcı olduÄŸu açıktır. Ä°ngilizler, Belçikalıları ve Fransızları Uganda ve Kenya’ya sokmak istememiÅŸti. Yahudileri, DoÄŸu Afrika’da yerleÅŸimci bir unsur olarak kullanma düÅŸüncesinden kısa zamanda vazgeçildi. Fakat devletsiz bir cemaatin devletleÅŸtirilmesinden vazgeçilmedi.
 
Ä°srail, yeni bir devlet oluÅŸturma sürecinin baÅŸarıya ulaÅŸmış örneÄŸidir. Aynı süreci takip etmesi muhtemel farklı cemaat yapılarını da yeni koloniler oluÅŸturma sürecinin devamı olarak görebiliriz. Siyonizm, Ä°ngilizlerin kullandığı ideolojik bir araçtı. Yeni dinî hareketleri de bu çerçevede düÅŸünmek gerekir.
 
 
Selçuk Türkyılmaz / YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.