Sosyal Medya

Tercüme Haber

Tercüme Haber: BAE Veliaht Prensinin Ortadoğu geleceği açısından karanlık vizyonu

Mısır’dan Yemen’e, Libya’dan Somali’ye kadar her kaos ve çatışma ortamında boy gösteren, boyundan büyük oynayan BAE’nin bölge vizyonu ne? Ülkenin politikalarını şekillendiren Veliaht Prens MbZ’nin başta Mısır darbesi olmak üzere çeşitli planlarını anlatan, New York Times Magazine’deki makale bu soruların yanıtını arıyor.



Nüfus ve yüzölçümü bakımından küçücük ve Arap dünyasının kıyısında bir ülke olan BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE), özellikle 2013’ten bu yana belirginleÅŸen iddialı rolüyle OrtadoÄŸu’nun kaderini çizmeye çalışıyor. Peki, Mısır’dan Yemen’e, Libya’dan Somali’ye kadar her kaos ve çatışma ortamında boy gösteren ama boyundan büyük oynayan BAE’nin politikalarını ÅŸekillendiren kim? BAE’nin bölge vizyonu ne?
 
Bu soruların ve daha fazlasının cevabını, Amerikalı gazeteci Robert F. Worth, The New York Times Magazine’de yayınlanan uzun yazısında anlatıyor. BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid en-Nahyan (MbZ) ile röportaj yapan ilk Batılı gazeteci olan Worth, BaÄŸdat (2003-2006) ve Beyrut (2007-2011) büro ÅŸefliÄŸi baÅŸta olmak üzere 14 yıl the New York Times gazetesi muhabirliÄŸi yaptı. Halen The New York Times Magazine ve The New York Review of Books için yazılar kaleme alıyor.
 
Worth yazısına, MbZ’nin danışmanı, Beyaz Saray’da görev yapmış eski terörle mücadele uzmanı Richard Clarke’ın 2013’te emirliÄŸi yöneten en-Nahyan ailesinin kızlarının askeri üniforma içinde atış talimine davet ediliÅŸ hikayesiyle baÅŸlıyor. Clarke’a göre bu, MbZ’nin birçoÄŸu ÅŸiÅŸman ve tembel olan halkını –yönetici aileden baÅŸlayarak– sorumluluk bilincine kavuÅŸturup yeni bölge planına hazırlama çabasının bir parçası.
 
Robert Worth, 2013’ten itibaren MbZ’nin daha fazla asker gerektiren ve OrtadoÄŸu çapında yansımaları olacak yurt içinde ve yurt dışında büyük bir ulus inÅŸası projesine giriÅŸtiÄŸini anlatıyor.
 
Yazara göre MbZ; Arap Baharı isyanlarıyla birçok diktatörün devrilmesinden, yerlerine Türkiye ve Katar destekli grupların geçmesinden, Åžii milislerin bölgede Ä°ran nüfuzunu yaymak üzere boÅŸluktan yararlanmasından, ABD’nin Müslüman KardeÅŸleri demokrasinin nahoÅŸ ama kaçınılmaz bir yan ürünü olarak görmesinden ve Obama yönetiminin OrtadoÄŸu’dan çekilmeye kararlı olmasından son derece endiÅŸe duymuÅŸtu.
 
Karanlık planın parçaları
 
Yazıya göre MbZ, Clarke’ı davet ettiÄŸi sırada bölgenin geleceÄŸini yeniden ÅŸekillendirmek üzere muazzam iddialı bir planın hazırlıklarını çoktan yapmış. MbZ’nin, 2013’te Suudi Arabistan’ı yanına çekerek Mısır ordusunun ülkenin seçilmiÅŸ Ä°slamcı cumhurbaÅŸkanını devirmesine yardım etmesi, 2015’te BM ambargosuna ve Amerikalı diplomatlara meydan okuyarak Libya’daki iç savaÅŸa müdahil olması, Afrika Boynuzu’nda siyasi ağırlığı olan bir güce dönüÅŸmek için ülkesinin ticari limanlarını kullanarak Somali’de eÅŸ-Åžebab örgütü milisleriyle çatışması, Ä°ran destekli Husi milislere karşı Suudi Arabistan’ın açtığı savaÅŸa dahil olması, 2017’de komÅŸusu Katar’a karşı saldırgan bir ambargoya giriÅŸmesi, hep bu planın parçaları. Zira yazara göre MbZ, OrtadoÄŸu’nun önündeki seçeneklerin ya baskıcı bir düzen ya da tamamen bir felaket olduÄŸu inancında.
 
 
“MbZ bölgedeki karşı-devrimde öncü rolüyle ülkesinin itibarını deÄŸiÅŸtirdi” diyen yazar, Pentagon’un onu sadık ve yetenekli bir müttefik saydığını, ancak bazı Obama dönemi yetkililerinin tehlikeli bir haydut aktör olarak gördüÄŸünü vurguluyor.
 
Diplomatik çevrelerde –bazı MbZ hayranları dahi– onun bir despota dönüÅŸebileceÄŸine ve sonuçlarını kontrol edemeyeceÄŸi çatışmalara fazla derinden daldığına dikkat çekenler olduÄŸunu anlatan yazar, “Her ÅŸeye raÄŸmen MbZ OrtadoÄŸu’da nadir bir aktör konumunda: Bölgenin geleceÄŸine iliÅŸkin bir planı olan ve bunu uygulayacak kaynaklara sahip, kurnaz, seküler eÄŸilimli bir lider. Tüm kusurlarına raÄŸmen alternatifler çok daha korkunç görünüyor” diyor.
 
Yazar, ABD’nin Süleymani’yi öldürerek bölgeyi bir savaşın eÅŸiÄŸine getirdiÄŸi son süreçte MbZ’nin kilit oyuncu olma ihtimalini yüksek görüyor. Ä°ran’a karşı ÅŸahinlerden olan ve Obama’yı Tahran’ı yatıştırmakla suçlayan MbZ’nin son aylarda Ä°ran yönetimiyle sahne gerisinden gizli diplomasi yürüttüÄŸünü vurguluyor. Zira bölgesel bir savaÅŸ çıkması halinde ilk hedeflerden biri BAE olacak.
 
ABD, MbZ’yi nasıl devÅŸirdi?
 
Worth, yazısının ikinci bölümünü MbZ’nin Ä°slamcılık, yetiÅŸtirilme tarzı, siyasi öncelikleri ve babasının mirası üzerine röportajda anlattıkları üzerinden kaleme almış.
 
MbZ, Ä°slamcılık aleyhine yürüttüÄŸü kampanyasının kökeninde, 2004’te vefat eden babası Zayid’in çoÄŸulcu içgüdüsü olduÄŸunu söylemiÅŸ. Babası, geleneksel Bedevi tavırlarını nadir liberal fikirleriyle mezcetmiÅŸ. MbZ’nin babası Zayid, ailesinin talebiyle Ä°ngilizler tarafından 1966’da baÅŸa geçirilmiÅŸ; zira yabancı düÅŸmanı olan ve ülkesinin geliÅŸmesinden hazzetmeyen aÄŸabeyi BAE Emiri Åžahbut’tan ailesi yaka silkmiÅŸ.
 
AÄŸabeyini [kansız bir saray darbesiyle] deviren MbZ’nin babası Zayid, okuma-yazma bilen kadın olmadığı bir dönemde kadınlara örgün eÄŸitim konusunda ısrar etmiÅŸ. Hristiyanların Abu Dabi EmirliÄŸi’nde kilise inÅŸa etmelerine izin vermiÅŸ…
 
MbZ büyürken ülkesi, petrolün bulunmasıyla fakirlikten hayal edilemeyecek bir zenginliÄŸe kavuÅŸmuÅŸ. [1967 Altı Gün Savaşı’nda Nasırcı seküler Arap milliyetçisi hareketin Ä°srail karşısında kesin maÄŸlubiyetiyle yükselen,1979 Ä°ran Ä°slam Devrimi ve Afgan cihadıyla 1980’lerde tek ciddi alternatif modele dönüÅŸen] siyasal Ä°slamcılık onun neslini peÅŸinden sürükleyen büyük ideal olmuÅŸ. MbZ de bu yıllarda Ä°slamcı düÅŸüncenin etkisine girmiÅŸ. Babası Zayid, Mısırlı Müslüman KardeÅŸler müntesibi Ä°zzeddin Ä°brahim’i oÄŸlunun eÄŸitiminden sorumlu kılarak Ä°slamcılığın aşılanmasını kolaylaÅŸtırmış.
 
Fakat yazara göre MbZ, 1980’lerin başında Müslüman KardeÅŸler’in geleneksel ‘feodal’ hanedanlara karşı duruÅŸunun kendisinin iktidar varisi rolüyle baÄŸdaÅŸmadığını fark etmiÅŸ.
 
Baba Zayid’in 1991 Körfez Savaşı’na katılma istekliliÄŸi Pentagon’un dikkatini çekerken, o dönem rütbeli bir asker olan MbZ, hırslı ve yetenekli kiÅŸiliÄŸiyle Amerikalı askeri yetkililerin devÅŸirmeye çalıştığı bir aktöre dönüÅŸmüÅŸ. Eski bir CIA yetkilisi olan Bruce Riedel, yazara ÅŸöyle demiÅŸ: “O, doÄŸal, gelecek vaat eden biriydi. Ülkeyi yönetecekti. ABD onu kazanmaya ve yetiÅŸtirmeye koyuldu.”
 
Riedel’ın yazara anlattığı ÅŸu önemli anekdot, Pentagon’un Körfez yöneticilerini nasıl devÅŸirdiÄŸine de ayna tutuyor: MbZ 1995’te Pentagon tarafından bir askeri tatbikata davet edilmiÅŸ. Amaç, MbZ’yi havacılık dergilerine bağımlı kılarak ABD’nin ürettiÄŸi her ÅŸeyi aldırmakmış. Bu baÅŸtan çıkarma giriÅŸimi iÅŸe yaramış. MbZ Amerikan jetleri ve silah sistemleri almak için milyarlarca dolar harcamış. Hatta istediÄŸi bir F-16 savaÅŸ uçağının henüz üretime geçmediÄŸini öÄŸrenince araÅŸtırma-geliÅŸtirme masraflarını kendisi karşılamış ve ardından Amerikan Hava Kuvvetleri’nin envanterinde olandan çok daha ileri bir F-16 savaÅŸ uçağı modelini satın almış.
 
2001’in 11 Eylül’ünde Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a düzenlenen saldırılar ve 19 saldırgandan 2’sinin BAE vatandaşı olması MbZ için de bir dönüm noktası olmuÅŸ. “Dünyanın merkezi New York bile saldırıya uÄŸruyorsa bizim ne kadar savunmasız olduÄŸumuzu görün” diyerek, eÄŸitimden finansa kadar ülkesinin tüm güvenlik açıklarını aÅŸağıdan yukarıya gözden geçirmiÅŸ.
 
Ä°slamcılarla mücadele
 
Ardından 1990’larda eÄŸitim ve adalet bakanlıklarını ‘devlet içinde devlet’e dönüÅŸtüren Ä°slamcılara ve özellikle de Müslüman KardeÅŸler’in BAE kolu Islah hareketine karşı daha geniÅŸ bir mücadeleye giriÅŸmiÅŸ. MbZ Ä°slamcı çizgideki öÄŸretmenleri iÅŸten atma emri vermiÅŸ ve ders kitaplarını yeniden yazdırmış. Dini özel alana itmeye dönük sessiz sedasız çalışmalar yürütmüÅŸ. Pasif bir yaklaşımı benimseyen saygın din adamlarını öne çıkarmış. Binlerce Afgan da dahil yurt dışındaki imamları eÄŸitme programı üzerinden kendi Ä°slam anlayışını ihraç etmeye baÅŸlamış.
 
Yazar Worth, MbZ’nin Müslüman KardeÅŸleri ezerken çok daha iddialı bir proje peÅŸinde olduÄŸunu da anlatıyor: Bütün Ä°slamcı hareketlere baÅŸarısız oldukları noktaları, kendi baÅŸarılarıyla gösterecek bir devlet inÅŸa etmek… Yazarın deyimiyle MbZ, 1960’lar ve 1970’lerde Singapur’da Lee Kuan Yew’in yaptığı gibi toplumsal alanda liberal bir otokrasi inÅŸa etmeye giriÅŸmiÅŸ durumda.
 
Bu baÄŸlamda Abu Dabi’nin kadroların ÅŸiÅŸik ve verimsiz olduÄŸu, atamalarda liyakatten ziyade aile baÄŸlantılarının öne çıktığı kamu yönetimine el atarak iÅŸe baÅŸlamış. 2005-2008 yılları arasında Abu Dabi yönetiminde görev yapanların sayısını 64.000’den 7000’e indirmiÅŸ. Halen petrol dışı bir ekonomi ve yeni iÅŸ sahaları tesis etmeye çalışıyor. BAE’lileri daha disiplinli, daha rasyonel ve kendi kendine yetebilir kılmaya çalışıyor. Bunun bir ayağı da zorunlu askerliÄŸin getirilmesi. Ayrıca Avustralya’nın Özel Harekat eski Komutanı Tümgeneral Michael Hindmarsh’ı ülkesine getirerek, BAE özel harekat birliklerini dünyanın en iyilerinden birine dönüÅŸtürme çabası içinde.
 
Darbe yaptırdığına inanmak için her türlü neden var
 
MbZ, Irak’ta mezhepçi siyasi partiler kurulması ve [2006 Ocak’ında] Hamas’ın seçim zaferinden son derece rahatsız olmuÅŸ. Obama’nın 2009’daki Kahire konuÅŸmasının “Arap dünyasında beklentileri yükseltmesi”nden korkmuÅŸ. Ardından gelen Arap Baharı sürecinde Mısır’da Muhammed Mursi seçimleri kazandığında Obama bunu kabul etse de MbZ kabullenmemiÅŸ.
 
Yazar, BAE yetkililerinin Mısır’daki darbede oynadıkları rol konusunda son derece ketum davransa da görüÅŸtüÄŸü tüm diplomatların Abu Dabi’nin Sisi’ye yanaÅŸtığını ve Mursi devrilmeden evvel mali desteÄŸin ÅŸartlarını ana hatlarıyla belirttiÄŸini söylüyor. Eski bir diplomat MbZ hakkında Worth’a ÅŸöyle demiÅŸ: “Onun darbe yaptırdığına inanmak için her türlü neden var.”
 
Yazıda Obama’yı, Suriye’de isyanın Esed tiranlığından daha kötü olabileceÄŸi konusunda uyaran ve Suriye’de birlikte hareket etmesi için Ruslarla görüÅŸmeye teÅŸvik edenin de MbZ olduÄŸu vurgulanıyor.
 
Yazar Worth, hem Mısır’daki darbenin hem de Ä°ran’la nükleer müzakerelerin BAE ile ABD arasında gerilimi artırdığını ve ikili iliÅŸkilerde bir dönüm noktası olduÄŸunu belirtiyor. Amerikalı dostlarının Ä°ran’la gizli nükleer müzakereler konusunda MbZ’ye hiçbir ÅŸey söylememesini, üst düzey bir BAE’li danışman “büyük bir darbe” olarak nitelemiÅŸ.
 
“MbZ’nin kendi planları vardı ve bunların onaylanmasını artık bekleyemezdi.” diyen yazar ÅŸöyle devam ediyor: “Mursi’nin devrilmesi, MbZ’nin karşı-devrimci kampanyasının ilk büyük baÅŸarısıydı. Bu, Amerikan baskısı ve kısıtlaması olmadan neler yapabileceÄŸi konusunda kendine güvenini aşırı ÅŸekilde beslemiÅŸ gibi görünüyor…”
 
Yazar MbZ’nin Libya’da yaptıklarını da ÅŸöyle anlatıyor:
 
“Ä°slamcılar konusunda MbZ’nin duygularını paylaÅŸan bir diktatör olan eskinin kaçak generali Halife Hafter’e askeri destek saÄŸlamaya baÅŸladı. (…) 2016 sonunda BAE, Libya’nın doÄŸusunda gizli bir hava üssü kurarken Bingazi’de Hafter’in rakipleri Ä°HA ve uçaklarla bombalandı. Bütün bunlar BM silah ambargosunu ihlal ediyor ve Washington’ı ürkütüyordu.”
 
Worth, MbZ Obama yönetiminden uzaklaşırken güçlü bir müttefik kazanmaktaydı diyor ve sözü Suudi Arabistan’a ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a getiriyor.
 
Suudlulara yardım
 
MbZ’nin BAE’lilerin çoÄŸunun büyük çöl komÅŸularından tehdit hissettiÄŸi bir dönemde büyüdüÄŸünü, hatta 1950’lere kadar iki ülke arasında sınır çatışmaları yaÅŸandığını hatırlatıyor. WikiLeaks belgelerine göre 2005’te MbZ, Amerikan büyükelçisi James Jeffrey’ye en büyük endiÅŸelerinin Vehhabilik olduÄŸunu söylemiÅŸ. Suudi kraliyet ailesini beceriksiz olarak gören MbZ, bu denli derinden muhafazakar olan bir toplumda alternatifinin IŞİD benzeri Vehhabi bir teokrasi olmasından da korkmaktaymış. Jeffrey, MbZ’nin “Suud ailesi yerine kim geçerse geçsin bir kabus olur. Onların kendilerine yardım etmelerine yardımcı olmalıyız.” dediÄŸini hatırlıyor.
 
 
Yazar, MbZ’nin Suudi Arabistan’ın radikal Ä°slam’la baÄŸlarını gevÅŸetecek bir anahtar olarak gördüÄŸü, büyük reformlar yapmaya istekli Muhammed bin Selman’ı yanına çekip ona bir nevi akıl hocalığı yaptığını, Obama yönetimini Suudi mevkidaşını desteklemeye teÅŸvik ettiÄŸini de anlatmış.
 
Yazar buradan, Suudi Arabistan’ın en fazla birkaç ayda sona ermesinin beklendiÄŸi Yemen Savaşı’na geçmiÅŸ. Worth, temel amaç olan Husi yönetimini yıkma hedefinden hala daha oldukça uzak olunduÄŸuna dikkat çekiyor. BAE’nin Kuzey Yemen’i yıkan bombardımanları yapmak yerine ülkenin güney bölgesiyle ilgilendiÄŸini, yine de Yemen’deki muazzam trajediden sorumluluÄŸu olduÄŸunu belirtiyor. Eski bir üst düzey Amerikalı askeri yetkilinin “Bu savaÅŸtaki askeri baÅŸarı %95 ila %100 arasında BAE’liler sayesindedir” dediÄŸini de aktarıyor. Öte yandan BAE’nin Haziran ayında Yemen’den çekileceÄŸini ilan ederek Suud’la ortaklığına bir sınır koyduÄŸunu ve Ä°ran’la diplomasiye yanaÅŸtığını hatırlatıyor.
 
Köle kolonisi mi, aydınlanmacı liberal mi?
 
Yazar, geçen sene Papa’yı misafir edecek kadar hoÅŸgörülü bir ülke imajı vermeye çalışsa da MbZ’nin 2011’den bu yana Ä°slamcılara karşı çok sert bir tutum takındığını hatırlatıyor. Yine 2012’de BAE yetkililerinin, ABD merkezli Ulusal Demokrasi Enstitüsü’nün Dubai ofisini ve demokratik kurumları destekleyen diÄŸer yabancı vakıfları kapattığını belirtiyor.
 
Hükümetin özel kameralarla ülkede olan biten her ÅŸeyi gözetlediÄŸini, geçen sene BAE’de yaygın kullanıma giren ToTok mesaj uygulamasının son dönemde BAE istihbaratının bir casusluk aracı olduÄŸunun ortaya çıktığını anlatıyor. Kısmen eski Amerikan istihbarat ajanlarınca kurulan ve siyasi rakipleri de hedef alan Project Raven adlı, giderek saldırganlaÅŸan bir siber istihbarat programı geliÅŸtirdiÄŸine dikkat çekiyor.
 
Worth diyor ki “Batılı insan hakları örgütlerinin kriterleriyle ölçüldüÄŸünde BAE, lideri tüm muhalifleri ezmek isteyen bir aşırı kapitalist köle kolonisi olarak görülebilir. Suriye veya Mısır’la kıyaslandığında ise neredeyse aydınlanmış liberalizm modeli. Anketler de Arap gençlerin çoÄŸunun ABD ve Kanada da dahil diÄŸer ülkelerdense BAE’de yaÅŸamayı tercih ettiÄŸini gösteriyor.”
 
Demokrasi olmamasına yönelik eleÅŸtirilere ‘Burası Kaliforniya deÄŸil’ diye cevap veren MbZ, eÄŸitimsizlik ve gerici dini tavırların yaygınlığının diktatörlüÄŸü elzem kıldığında ısrarcı. Yazar buradan hareketle diyor ki “MbZ nüfusunun eÄŸitim seviyesini yükseltme ve siyasal Ä°slam’ın kökünü kazıma misyonunda baÅŸarıya ulaÅŸtığında Nahyan ailesinin mevcut rolünü meÅŸrulaÅŸtırmakta çok daha zorlanacak.”
 
 
Mütercim: Zahide Tuba / kaynak: Fikir Turu
 
Not: Robert F. Worth’un The New York Times Magazine’de yayınlanan “Muhammed bin Zayid’in OrtadoÄŸu’nun GeleceÄŸine Dair Karanlık Vizyonu” baÅŸlıklı makalesinin bazı bölümleri Zahide Tuba Kor tarafından Ä°ngilizceden Türkçeye çevrilmiÅŸ ve editoryal katkılarıyla yeniden düzenlenmiÅŸtir. Makalenin orijinaline ve tamamına ÅŸu linkten ulaÅŸabilirsiniz: https://www.nytimes.com/2020/01/09/magazine/united-arab-emirates-mohammed-bin-zayed.html

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.