Atasoy Müftüoğlu: Gerçek ve taklit toplumlar
Follow @dusuncemektebi2
Özgün/bağımsız, toplumsal misyonu olan kültür üretemeyen, kültürel içerik üretemeyen toplumlar emperyalist kültürler tarafından kolaylıkla kuşatılabiliyor
Ä°slam dünyası toplumları biçimsel bağımsızlıklarla malûl bulundukları için, hiç bir ÅŸekilde kendilerini yeniden tahayyül edemiyor, kimi zamanlarda ve durumlarda Türkiye’de yaÅŸandığı üzere, ideolojik-seküler mitolojilerin, kimi zamanlarda ve durumlarda da muhafazakar-romantik mitolojilerin hakimiyeti altına giriyor. Seküler-ideolojik mitolojiler de, muhafazakar-romantik mitolojiler de, yaÅŸayarak tecrübe ettiÄŸimiz üzere tektip kitleler oluÅŸturuyor. Bu tür toplumlarda yapısal deÄŸiÅŸim/dönüÅŸüm/inÅŸa gündeme gelmiyor, getirilemiyor. Toplumlarımızın, maruz kaldıkları biçimsel bağımsızlıklar sebebiyle eÅŸsiz ve benzersiz yanılsamalar biriktiriyoruz. Ä°deolojik ya da romantik mitolojilerin hakim olduÄŸu toplumlarda kültürel incelikler, kültürel zarafet, yoÄŸunluk ve nitelikler gerçekleÅŸtirilemiyor.
Kültürel bir ortamda/çevrede her ÅŸeyden önce niteliklerin sesi duyulurken, kültürsüzlüÄŸün hakim olduÄŸu ortam ve çevrelerde kaba-nümayiÅŸçi-partizan tarafgirliklerin sesi yükseliyor. Hangi toplumda olursa olsun kültürel nitelikler çok yönlülük temelinde somutlaşırken, nümayiÅŸçi tarafgirlikler tek yönlülük temelinde somutlaşıyor. Çok yönlülük bir bütünleÅŸmeye iÅŸaret ederken, tek yönlülük ve tek boyutluluk parçalanmalara iÅŸaret ediyor. Kültürel yoÄŸunluklar, bilgelikler toplumları mükemmelleÅŸme yönünde biçimlendirirken, seküler ya da muhafazakar kitle mitolojileri toplumları yozlaÅŸmalara, karşıtlıklara sevk ediyor.
Hangi toplumda olursa olsun, romantik-mitolojik fantezilerden, bu fantezilerin kurbanı olan politik hareketlerden/yapılardan/iktidarlardan bir gelecek vizyonu çıkmıyor. Romantik fanteziler umutların yozlaÅŸmasına neden olabiliyor. Özgün/bağımsız, toplumsal misyonu olan kültür üretemeyen, kültürel içerik üretemeyen toplumlar emperyalist kültürler tarafından kolaylıkla kuÅŸatılabiliyor. Bir kültürün özgünlüÄŸünü koruyabilmesi için içerik üreterek, ürettiÄŸi içeriÄŸi yayması gerekiyor. Resmi ideolojilerin-resmi sınırların içerisine hapsedilen kendilerini kültürler partizanlıkla sınırlandırıyor. Ä°slam ve Müslümanlar evrensel ve kozmopolit bir kimlik bilincini, tecrübe ve pratiÄŸini inÅŸa etme imkanına sahipken, bugün, ulus-devletler yerli-milli kimlikleri tahkim etmeye çalışıyor. Ulus-devletler yerli-milli kimlikleri tahkim etmeye çalışırlarken, yeni medya düzeni, serbest iletiÅŸim, homojenleÅŸtirilen piyasalar, homojenleÅŸtirilen kültür bir dünya görüÅŸü emperyalizmi oluÅŸturarak yerli-milli kimlikleri yersiz-yurtsuzlaÅŸtırabiliyor.
Ä°slam dünyası toplumları, halkları, kültürleri, sömürgeci-narsist-kibirli entelektüel-felsefi bilincin saldırıları ile yüzleÅŸmek-hesaplaÅŸmak yerine, bu saldırılar karşısında teslimiyetçiliÄŸi seçerek, sömürgeci bilince maruz kaldığı için, ideal/özgün/bağımsız bir kendiliÄŸe sahip olamıyor. BaÅŸkalarının bilincine maruz kalanlar, kendi sözcüklerine, kavram ve kurumlarına, kültür ve medeniyet tasavvurlarına, dünya görüÅŸlerine bağımsızlık kazandıramıyor. Sömürgeci-narsist-entelektüel kibir, farklı olanı özümseyemiyor, bu nedenle de farklı’yı dışlama-etiketleme-aÅŸağılama yolunu seçiyor. Toplumlarımızda düÅŸünce ve kültür hayatı, farklı’yı yani Ä°slam ve Müslümanları dışlayan narsist ve ırkçı bir kültürle yüzleÅŸmek yerine, bu kültüre öykünme/taklit yolunu seçiyor. DüÅŸünce ve kültür hayatımız, modernliÄŸin Batı dünyasının kutsadığı bir geleneÄŸe dönüÅŸtüÄŸü için, büyük bir tıkanma ve çözümsüzlükle karşı karşıya bulunduÄŸunu, bu nedenle de yeni açılımlar yapma imkanına sahip olmadığını göremiyor.
Günümüz dünyası, ahlaki ve akli bir mantığı olmayan ideolojilerin ve ırkçılıkların hizmetinde olan bir aklın ve siyasetin ürettiÄŸi tehditler, ÅŸiddet ve kötülükler karşısında ahlaki bir öfkeyi somutlaÅŸtıramıyor, toplumsallaÅŸtıramıyor, siyasallaÅŸtıramıyor. Kimlik ve kiÅŸiliklerinden hangi nedenlerle olursa olsun feragat eden ve baÅŸkalarının bilincine maruz kalan bireyler ve toplumlarda tutarlı ve bütünlüklü kendilikler çıkmıyor. VaroluÅŸ ve hayatın araçlaÅŸtırıldığı bir dünyada/toplumda ilkesel tercihlerin yerini pragmatik/faydacı tercihler alıyor.
Kendilerini kendi dünya görüÅŸleri temelinde tanımlamaya çalışmak yerine, farklı’yı sorun olarak görerek, dışlayarak, etiketleyerek bir karşıtlık-düÅŸmanlık-nefret dili temelinde bir “biz” duygusu oluÅŸturmaya çalışmak, anlam-ahlak ve ilke dünyasına-iliÅŸkilerine yabancılaÅŸan kirli bir zihniyete iÅŸaret eder.
Statükoya, konfor ve iktidar alanlarına eklemlenen bir zihin-ruh dünyası, yeni tartışmalar çözümlemeler yapamaz, yeni eleÅŸtiriler ve öneriler üretemez. Bu tür bir zihin-ruh dünyası, nostaljik bir tarih yaklaşımı ile büyülendiÄŸi için yeni ve sahici tahayyüller oluÅŸturamaz. Küresel ölçekte kültürel üretim ve tüketimin yapıldığı bir dönemde içe kapanarak kültürel kabileler halinde, hamaset temelinde bir savunma durumuna geçmek, çok talihsiz yetersizlikler içerisinde bulunduÄŸumuzu gösterir. Ä°deolojik-seküler evrenselliÄŸin tehditleri karşısında, Ä°slami evrenselliÄŸin imkanlarını harekete geçirmek yerine, yerli-milli mitolojilere baÅŸvurmak ikna edici bir çözüm olamaz.
Kendi sözcükleriyle, kavram ve kurumlarına, dünya görüÅŸüne bağımsızlık kazandıramadıkları için, sömürgeci bilgi-iktidar yapılarına maruz kalan topluluklar, gerçek topluluklar deÄŸil, taklit topluluklardır. Taklit topluluklar, gerçek kimlik ve kiÅŸiliklerle deÄŸil, kırılgan kimlik ve kiÅŸiliklerle varoluÅŸlarını sürdürürler. Kırılgan kimlik ve kiÅŸilikler psiÅŸik tutarlılık ve bütünlüÄŸe sahip olamazlar. Ä°slam dünyası halkları, tek akla, tek yoruma, tek (resmi) kültüre mahkûm edildikleri için, insanlık tarihinin bütün bilgeliklerine, zenginliklerine yabancılaşıyor. Günümüzde, paramparça olan Ä°slami bünyenin yeni bütünlük ve birliktelik biçimlerine ihtiyacı olduÄŸu açıktır. Yerli-milli kimlikler ve ulus-devlet tercihleri temelinde bu bütünlüÄŸün ve birlikteliÄŸin saÄŸlanamadığını görmek gerekir. Ä°slami bilincin, baÄŸlılığın ve sorumluluk duygusunun yerel topluluklara çok özgün ve özgür evrensel tahayyüller kazandıracağı muhakkaktır. Ä°slama yabancılaÅŸtıkları için, para ve iktidar sınavında yüz kızartıcı ve utanç verici sonuçlar alan muhafazakar kesimlerin, popülist politik güncel gündeme kapanarak hayatlarını kıylükal ile geçiriyor olmaları nedeniyle, evrensel ve bağımsız bir Ä°slami tahayyül oluÅŸturmaları imkansızdır.
Evrensel Ä°slami tahayyül-tasavvur oluÅŸturabilmek için, Ä°slami bilincin bütün boyutlarıyla somutlaÅŸtırılarak özgürleÅŸtirilmesi gerekir. BaÅŸkalarının bilincine maruz kalmak daha çok ideolojik-seküler tahakküm politikalarıyla ilgili bir konudur. BaÅŸkalarının bilincine maruz kalmakla, baÅŸkalarının bilincini gönüllü olarak seçmek birbirinden çok farklı ÅŸeylerdir.
Kaynak: Ä°ktibas Dergisi / Ocak 2020
Henüz yorum yapılmamış.