Okur kimdir? Okuyucu neye denir?
Follow @dusuncemektebi2
Okuyucu, "oku" fiil köküne, fiilden isim yapan "ucu" yapım eki alarak oluşmuş; okur ise aynı köke fiilden sıfat yapan "r" yapım eki alarak oluşmuş bir sözcüktür. Bu dikkate alındığında özünde bir sıfat olan "okur", insana daha çok yakışmaktadır. Okuyucu kelimesiyle ise ‘tarayıcı’da yaptığımız gibi okuma işini bir görev ya da işlev olarak uygulayan programlara veya elektronik aletleri tesmiye edebiliriz.
Okuyuculuk
Kitabın içeriÄŸinin "Yazıya kağıda büründüm/ kitap diye göründüm" demesine binaen kiÅŸinin gerçekleÅŸtirdiÄŸi okuma eylemine okuyuculuk adını veriyoruz. DiÄŸer bir tabirle kitabın; nesnel olarak mevcudiyet kazanması, görsel açıdan paylaşılabilirliÄŸi ve ÅŸahsi birikimin içinde zikredilebilmesi hasebiyle okunmasıdır okuyuculuk. Böyle bir kitap okuma ediminde A ile B kitabı arasındaki fark kendisini kapak tasarımında, incelik-kalınlık oranında ve kitap künyesinin popülaritesinde gösterir. Peki, insan neden okuyucu olur? "Hiçbir tefekkür hasbi deÄŸildir. Hasbi tefekkür, tefekkür için tefekkür, sanat için sanat gibi bir yalan" der Cemil Meriç. Okumak için okumak da böyledir; hiç kimse "Ben sırf kitap okumuÅŸ olmak için kitap okuyorum" ya da "Spor olsun diye okuyorum" demez. Ancak niyetler ve hedefler ne kadar farklı olursa olsun sonuç aynıdır: Okuyuculuk. Konuyu netleÅŸtirmek adına okuyucunun özelliklerinden kısaca bahsedelim.
Kitap nesnesinin cazibesine kapılır
Çağımızda her ne kadar deÄŸerler alt üst olsa da kitap, kıymetdar bir obje olarak kıymetini muhafaza etmektedir. Kitabın bir nesne olarak karizması, kendisine okuyucu kazandırmasında baÅŸat rol oynar. Kitap okuma oranının düÅŸmesi, kitaplıklarımızda bulunan rengarenk kitapların sayısının azalacağı veya Fahrenheit 451’de olduÄŸu gibi birilerinin onları yakacağı anlamına gelmiyor. Zira "kitap okuyorum" diyebilmek, "nelerden hoÅŸlanırsınız?" sorusuna "kitap okumaktan" yanıtını vermek, evimize gelen misafire kültürlü olduÄŸumuzu gösterebilmek; ancak kitap satın almamızla ve onları itinayla kitaplığımıza dizmemizle mümkün kılınmaktadır. Bundan dolayı teknoloji ne derece ilerlerse ilerlesin ya da dijital kitaplar ne kadar yaygınlaşırsa yaygınlaÅŸsın, kitap satışlarının devam edeceÄŸini ve kitap fuarlarının canlılıklarını koruyacaklarını öngörmek zor olmasa gerek. Anlaşıldığı üzere okuyucu, kitabın iki kapak arasında toplanmış sayfalardan oluÅŸan varlığına tutkundur. Elbette okuyucunun kitap ile kurduÄŸu iliÅŸki farklı zeminde ve zamanda tezahür edebilir. Onu kah kitaplığına yerleÅŸtirir, kah çantasına koyar. Bazen elinde sokak sokak gezdirdiÄŸi gibi bazen de toplu taşımada kucağına oturtuverir ÅŸefkatle. Kimi zaman ise boy boy fotoÄŸraflarını paylaÅŸarak gurur duyar onunla. Ayrıca okuyucu, kitabın nesnesine atfettiÄŸi kutsiyeti eserin müellifine de yöneltebilir. Mesela sabah akÅŸam Risale-i Nur Külliyatını okumayı destur edinen cemaate "okuyucular" adının verilmesi oldukça isabetlidir.
Sosyal medyayı iyi kullanır
Sosyal medya çarkının en büyük itici gücü, kiÅŸiye kendini pazarlama imkanı bahÅŸetmesidir. Ä°nsanın kitap ile kurduÄŸu irtibat doÄŸal olarak bu reklam piyasasının ayaklarından biri haline gelmiÅŸtir. Okuyucu, kiÅŸisel sayfasında göz attığı kitaplardan alıntılar yaparak, "nasıl kitap okurum" ÅŸeklinde tweet dizileri oluÅŸturmaya özen göstererek, kitap okurken/okuyormuÅŸçasına çektirdiÄŸi fotoÄŸrafı ya da kitaplığının resmini paylaÅŸarak kendi hakkında bir "entelektüel" algısı yaratır. Dijital kitapları görsellik açısından çekici olmadıkları için bu tür paylaşımlarda tercih etmez. Yaprakların yanına serilen ya da eski bir odaya serpiÅŸtirilen kitap fotoÄŸrafları açıkçası gayet estetik durmaktadır. Burada önemli olan, alıntı yapılan ya da kapakları resimde yer alan kitapların künyesinin ne olduÄŸudur. Otoriteler tarafından beÄŸeniyle karşılanan bir klasik, o yıl çok okunanlar listesinde uzun bir süre tutunabilmiÅŸ bir roman, kapağı muhteÅŸem tasarlanmış bir deneme; her ÅŸey olabilir. Okuyucu, kitabı sadece alıntı yapacak kadar okuyabilme ya da hiç okumama hürriyetine sahiptir. OkuduÄŸunu anlamak ve hazmetmek gibi bir derdi de yoktur. Yeri gelmiÅŸken belirtelim ki diÄŸer bir okuyuculuk türü, kitap veya dergi gibi belirli ÅŸekillere bürünmemiÅŸ; web sitesi, blog, sosyal medya paylaşımlarını vs. okumaktır. Herhangi bir gün veya saatte neye denk gelirse onu okuması kiÅŸiyi okur deÄŸil, okuyucu yapar. Okudukları zihninde uzun vadede yer iÅŸgal etmez. Okunanlar, meçhule giden bir gemi gibi kalkar bellek limanından.
Okunan kitap sayısını önemser
NiceliÄŸin nitelik karşısındaki egemenliÄŸi, kitap okuma hususunda da mevzubahistir. Yani sayıya verilen ehemmiyet, kaliteyi gözardı etmekle neticelenmektedir. Birinin kendisini överken "bu kadar kitap okudum" veya bir baÅŸkasını yüceltirken "ÅŸu kadar kitap okumuÅŸ" ifadelerini kullanması, keyfiyetin deÄŸil kemiyetin geçer akçe olduÄŸunu gösterir. Okuyucu bunu çoktan idrak etmiÅŸtir. Ä°yi okuyucular, elektronik kitap paylaşım sitelerinde "bu ay 10 kitap ve 2500 sayfa okudum" ÅŸeklinde mesajlar atarlar. Hatta kimi okuyucuların, nasıl bu kadar çok kitap okuduklarına dair sualler yönelten hayran kitleleri vardır. Okunan kitapların sayıldığı ve yorumlandığı goodreads.com gibi kitap sitelerinin "bu yıl kaç kitap okudun" ‘challenge’ları düzenlemeleri, bu tip okuyucu tiplerinin türemesinde teÅŸvik edicidir. Binaenaleyh okuyucular, ince ve çabuk okunabilecek kitapları okumaya bayılırlar. EÄŸer kitap hacimliyse, hızlıca ve üzerinde fazlaca düÅŸünülmeksizin okunmalıdır; aksi takdirde kitap bitirme sayısı düÅŸük kalacaktır. Bundan ötürü - bahusus twitter gibi - bilgiçlik taslama meydanlarında “Bir kitap maximum üç günde bitmeli, fazlası sürünme safhasıdır” ÅŸeklinde görüÅŸ beyan edenler doÄŸrudan “Bakın ne kadar entelektüelim” diyemedikleri için, "bakın ne kadar çok sayıda kitap okuyorum" izlenimi vermek suretiyle epistemolojik egzersizlerinden söz ederek baÅŸkaları tarafından takdir edilmeyi amaçlarlar.
Okurluk
Okurluk da okuyuculuk gibi kitap okuma edimidir; gelgelelim nitelik açısından farklılık arz eder. Okuyucudan farklı olarak okur için kitabın kendisi deÄŸil, kitabın muhtevası mühimdir. Yazılanların bir kitap, dergi, müstakil kağıtlar üzerinde olması ya da dijital platformda yer alması okur için - okuma zevkini etkilemek dışında - çok birÅŸey ifade etmese de bu kimseyi bir "kitap okuru" olarak nitelendiririz. Çünkü okunmayı haiz ÅŸeylerin tamamına yakını kitap formatındadır. Åžimdi ‘okuyucu’dan daha iyi bir ÅŸekilde tefrik etmek babında habercilerin kullandığı "5n1k", yani "ne", "ne zaman", "nerede", "nasıl", "neden" ve "kim" sorularını sorarak ‘okur’u tanımaya çalışalım.
Ne okur?
Bir zamanlar dilimize dolanan "herkesin hayatına kimse karışamaz" cümlesinden mülhem olarak "kimsenin okuduÄŸuna kimse karışamaz" diyebiliriz. Kimisi iyi kötü ayıt etmeksizin her eline geçeni okurken kimisi daha titizdir. Bazısı en sevdiÄŸi yazarın bütün kitaplarının sıkı bir takipçidir, bir edebi bir türün hastasıdır. Gazetenin kitap ekinde tanıtılan bir kitap künyesi, kitapçı rafında göze iliÅŸen bir kitap kapağı, her zaman kulaÄŸa çalınan bir kitap adı, hoca tarafından ısrarla tavsiye edilen bir eser, kalemi merak edilen bir yazar ya da tez yazarken incelenmesi gereken bir çalışma; okurun ne okuyacağını belirleyen sayısız faktör zikredilebilir. Okur, devamlı olarak okuma eyleminde olduÄŸundan, okunan ÅŸeyin kaliteli/kalitesiz, kalın/ince, çok bilinir/hiç duyulmamış vb. onun için okuyucuda olduÄŸu gibi dikkate deÄŸer hususiyetler olmaz. Åžayet ÅŸuurlu bir okursa, metinle arasına ne yazarı ne de diÄŸer insanların görüÅŸlerini fazlaca dahil eder. Yani yazarın bir takım siyasi düÅŸünceler taşımasına, inancına, özel hayatından ifÅŸa edilenlere pek takılmaz; yazarın ve yazar hakkında söylenenlerin metin ve kendisi arasına girmesine müsaade etmez. Önyargısız bir biçimde yazılanı muhakeme etmesi onu kalifiye bir okur yapar.
Ne zaman okur?
Okuyucu bu soruyu "boÅŸ zamanlarımda kitap okurum" diye rahatça cevaplayabilir. Bununla birlikte boÅŸ zamandan kastının ne olduÄŸu, boÅŸ olarak vasıflandırdığı vakitlerde gerçekten ne yaptığını sorgulayacak samimiyete sahip olup olmadığı tartışmaya açıktır. Okur ise bu soruya "ne zaman vakit bulursam o zaman" diye karşılık verir. Burada vakitten kastın ne olduÄŸu izaha muhtaçtır. Åžüphesiz her okur, okumak için özel bir zaman yaratır kendisine. Sabahın körüymüÅŸ, öÄŸle arasıymış, akÅŸamüstüymüÅŸ, gecenin bir vaktiymiÅŸ fark etmez. Hayatın koÅŸuÅŸturması içinde biraz azim ve fedakarlık gösterip kitap okumaya mahsus bir zaman dilimi ayırmasını bilir. Gün gelir yorgun olur, o gün her zamankinden az okur. Gün gelir misafir ağırlar, o gün yataÄŸa girdikten sonra uyuyana kadar okur. Gün gelir canı film izlemek ister, o gün kitabından biraz okumadan filme baÅŸlamaz. Kitapla arasında güçlü bir baÄŸ olan okur ömrünü okumamaya bahaneler bulmanın peÅŸinde deÄŸil; okumak için fırsatlar kovalamakla geçirir. Söz gelimi bankada numara alıp sırasının gelmesini beklerken çantasından çıkardığı kitaba gömülüp zihnen bambaÅŸka dünyalara kanat açar.
Nerede okur?
Kitap nerede okunur denince akla ilk gelen yerlerden biri, sözcük anlamı dilimizde "kitaplar evi" olan kütüphanedir. Kütüphaneler, okumak için sessiz bir ortam olmalarının ötesinde birçok kitaba -bilhassa açık raf sistemiyle çalışanları – kolayca göz atma ÅŸansını saÄŸlayan mekanlardır. Kitapseverler için adeta bir cennettir. Okur için kütüphanede bulunmak bile huzur ve mutluluk sebebidir. Mamafih okur, her yerde okumaya hazırdır; evdeyken kanepesinin üzerinde, iÅŸteyken çalışma masasında, okuldayken ders arasında, akÅŸam yemeÄŸini hazırlıyorken mutfakta, temiz hava alıyorken bahçede, ıhlamurunu içiyorken çay ocağında, köpeÄŸini gezdiriyorken parkta, bahar mevsiminin tadını çıkarıyorken çimenlerin üzerinde, Ä°stanbul’u geziyorken boÄŸaz kenarında... Sıkış tepiÅŸ gittiÄŸi otobüste düÅŸmemek için tek eliye demire tutunup diÄŸer eliyle kitabını tutarken gördüÄŸünüz kiÅŸi muhtemelen okumaya acıkmış bir okurdur.
Nasıl okur?
Her yiÄŸidin bir yoÄŸurt yiyiÅŸi olduÄŸu gibi her okurun da bir kitap okuyuÅŸu vardır. Bazısı hızlıca ilerleyerek, bazısı durup düÅŸünürek, bazısı altını çizilerek, bazısı kenarına notlar alarak okur. Bunu belirleyen biraz da kitabın kendisidir. Nihayetinde her kitap kendisini bir ÅŸekilde okutur; lakin okur, okuduÄŸundan azami fayda temin etmeyi ve okuduÄŸunu a’dan z’ye anlamak istiyorsa ekstradan gayret sarfetmesi lazım geldiÄŸini deneyimlemiÅŸtir. Tecrübeli okur; kitabı - çalakalem yazılanlar hariç - oluÅŸturan kelimelerin ve kavramların yazarın kaleminden bir çırpıda çıkmadığının, bir tefekkürün akabinde yazıya aktarıldığının bilincinde olduÄŸundan okuyacağı konuya yönelik ön okumalar yapmayı ihmal etmez, eline aldığı eserin yazıldığı devri inceler, kitabın müellifine dair malumat toplar, bilmediÄŸi sözcükler ve terimler için sözlüÄŸe baÅŸvurmaya üÅŸenmez. Okuyucu ise çabasını anlamaya ve kavramaya tevcih etmez; kitabın neresinden alıntı yaparsa ziyadesiyle ‘like’ alacağı ya da kitabın hangi açıdan resmini paylaÅŸmasının daha çok beÄŸeni toplayacağı üzerine kafa yorar.
Neden okur?
Kitap okumak için onlarca, belki yüzlerce neden sayılabilir. Kimi öÄŸrenme arzusuyla kavrulup her eline geçen kitabı tetkik etmeden duramaz, kimi merak duygusunun esintisine kapılıp kitap deryasına gark olur, kimi varoluÅŸsal sancılarına hemdert ararken kitaplara baÅŸvurur, kimi için ise kitapların içinde kaybolmak bu yorucu hayattan kaçışın tek yoludur. Okur, hayatının bir parçası olduÄŸundan neden okuduÄŸunu sorgulamaz. Burada bir mim koyup kitap okumayı idealize etmenin ve yediden yetmiÅŸe herkesin kitap okuduÄŸu bir ülke ütopyası yaratmanın yanlış olduÄŸunu söylemek icap ediyor. Herkes kitap okumaya ihtiyaç duymaz ve okumaktan zevk almaz. Ne var ki vatandaÅŸlık haklarından haberdar olabilmesi ve kimseye muhtaç olmadan yaÅŸamını idame ettirebilmesi için okumayı ve yazmayı bilmelidir. Hülasa okuryazarlık ÅŸarttır, okurluk tercihtir. Okuyuculuk ise ÅŸov yapmaktır. "Neden okuyorsun?" diye sorusuna "neden okumayayım ki?" diye mukabele eden kiÅŸi hakiki okurdur.
Kimdir okur?
Åžimdiye kadar okurluÄŸu anlatırken ve okurun ne olmadığını açıklarken zaten okurun kim olduÄŸunu tarif etmiÅŸ olduk. Gramer bakımından incelersek okuyucu, "oku" fiil köküne, fiilden isim yapan "ucu" yapım eki alarak oluÅŸmuÅŸ; okur ise aynı köke fiilden sıfat yapan "r" yapım eki alarak oluÅŸmuÅŸ bir sözcüktür. Bu dikkate alındığında özünde bir sıfat olan "okur", insana daha çok yakışmaktadır. Okuyucu kelimesiyle ise ‘tarayıcı’da yaptığımız gibi okuma iÅŸini bir görev ya da iÅŸlev olarak uygulayan programlara veya elektronik aletleri tesmiye edebiliriz. Ä°ÅŸte bundan ötürü okumuÅŸ olmak için okuyanları okur olarak deÄŸil de okuyucu olarak tavsif ettik. Kitap okumuÅŸ olma maksadı gütmeden, muhtelif saiklerle ve periyodik olarak kitap okuyanları ise okur olarak tanımlıyoruz. Son olarak kitaplarla samimi bir biçimde haşır neÅŸir olan, okumaya muhabbet duyan, yaÅŸamının bir kısmını okumakla geçiren okurların yerini okuyucuların aldığını üzülerek söylemeliyiz.
Müellif: Ekrem Sakar / Kaynak: Dünyabizim
Henüz yorum yapılmamış.