Sosyal Medya

Tercüme Haber

İkinci bin yılın şafağında Rusya'nın Ortadoğu politikası

Sovyetlerin yıkılmasıyla, geçmişte etkin olduğu Ortadoğu, kısa bir süreliğine, Rusya’nın dış siyasetindeki öncelikleri arasındaki konumunu yitirdi. Toparlandıktan sonra da dış siyasetini de yeniden ciddi bir şekilde kurguladı. Fakat geçmişi ve bugünü doğrudan karşılaştırmak mümkün değildir. Bugün Ortadoğu'daki durum farklıdır, oyunun kuralları değişmiştir, tabi eğer kural varsa. Bununla birlikte tarihi incelemenin herkese faydası vardır.



Rusya 1990'ların başında Sovyetler BirliÄŸi’nin dağılmasıyla, yeni devletin inÅŸasında zorlu bir sürece girdi.
 
GeçmiÅŸte etkin olduÄŸu OrtadoÄŸu, kısa bir süreliÄŸine, Rusya’nın dış siyasetindeki öncelikleri arasındaki konumunu yitirdi.  
 
Bu dönemde OrtadoÄŸu ülkeleri Batı cephesiyle iliÅŸkilerini geliÅŸtirdi, aynı zamanda Orta Asya’da yeni müttefikler bulma yönünde çaba sarf etti.
 
Rusya'nın ikinci binyılın ilk on yılında toparlanması ve hızlı yükseliÅŸi, dış siyasetini de yeniden ciddi bir ÅŸekilde kurgulamasına olanak saÄŸladı.
 
Bu baÄŸlamda, dost olmayan ülkelerin ekonomik ve siyasi baskılarının da etkisiyle dış siyasetteki önceliklerini, OrtadoÄŸu’yu da içine alacak ÅŸekilde yeniden belirlemesi kaçınılmazdı.
 
Bağımsız Devletler TopluluÄŸu’na güney sınırları boyunca dost uluslar kuÅŸağını oluÅŸturmak, yüksek seviyeli diplomatik eylemler gerektiriyordu.
 
Buna ek olarak Rusya’ya düÅŸmanlık besleyen uluslararası aktörlerin bu bölgedeki hedeflerine karşı gelmek için de ciddi bir stratejik çaba sergilenmeliydi.
 
OrtadoÄŸu’daki yeni strateji, eski dostlarla iliÅŸkileri saÄŸlamlaÅŸtırmak, yeni dostlar edinmek ve herkesle iyi iliÅŸkiler geliÅŸtirmek üzerine kurulmuÅŸtu.
 
Birbiri ile çatışan yerel unsurlarla iliÅŸkiler geliÅŸtirmek ve çatışmalarda arabulucu rolü üstlenmek de bu stratejiye dahildi.
 
Eski ideolojik tutum terk edilmiÅŸ, bölge ülkelerinin egemenlik ve bağımsızlıklarına saygılı olan ve içiÅŸlerine karışmamayı ilke edinen bir anlayış geliÅŸtirilmiÅŸti.
 
Dolayısıyla Rusya rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi giriÅŸimlerinden yana olmamayı, bu yöndeki tehditlerle mücadelede mevcut rejimlere destek sunmayı tercih etti.
 
Tüm bu unsurlar Rusya’nın bölgedeki rolünün güçlendirilmesi sürecinde açık iÅŸaretler haline geldi.
 
Rusya diÄŸer küresel oyuncularla doÄŸrudan çatışmaya girmediÄŸi gibi onların bölgeden tamamen soyutlanmasını da hedeflemedi.
 
Böylelikle gereksiz risklerden kaçınmış ve bölgedeki devletlerin tercihlerine saygı duymuÅŸ oluyordu. Ancak aynı zamanda kritik zamanlarda ‘caydırma stratejisini’ de baÅŸarıyla uygulayabildi.
 
Rusya, kendini yeniden gerçekleÅŸtirme ve küresel düzeydeki rolünü gözden geçirme sürecinde, OrtadoÄŸu'nun da önemli bir konuma sahip olduÄŸu Asya'ya yönelimi tercih etti. Bu süreçte bölge ülkeleriyle kurduÄŸu tarihsel iliÅŸkilere odaklandı.
 
Nitekim bugün, siyaseti güçlü bir ÅŸekilde etkileyen faktörlerden biri olarak tarihi rolü artmaktadır. Tarihin siyasetle karıştırılmasının tavsiye edilmediÄŸi söylense de, bu aslında her zaman olur.
 
Tarihi referans, Rusya'nın OrtadoÄŸu aktörleriyle iliÅŸkilerindeki en önemli faktörlerdendir. ÖrneÄŸin, Rusya ve Ä°srail'in Ä°kinci Dünya Savaşı’ndaki benzer konumları, iki ülke arasındaki iliÅŸkilerin ısınmasına olanak saÄŸlamıştır.  
 
Bugün, Rus politikacılar ve analistler, tarihi bu gözle dikkatle incelemektedir. Dış siyaseti belirleyen aktörler, Sovyetler BirliÄŸi’nin dış iliÅŸkilerini yok saymayarak, yeniden deÄŸerlendirmeye tabi tutmaktadır.
 
Bu dönemin artılarını ve eksilerini belirlemekte, böylelikle dost olmayan ülkelerin suiistimaline olanak bırakmamaktadırlar. Amerikalıların dediÄŸi gibi: GeçmiÅŸin hatıraları önem arz eder.
 
Bu baÄŸlamda, 1950'leri Nikita KruÅŸçev'in Sovyetler BirliÄŸi'nde iktidarda olduÄŸu 1960’ın başındaki olayları hatırlayabiliriz.
 
KruÅŸçev’in politikalarının sonuçları oldukça karışıktır, ancak Sovyet sınırları boyunca BaÄŸlantısız Devletler’den bir kemer oluÅŸturma stratejisini baÅŸarıyla gerçekleÅŸtirebilmiÅŸtir.
 
Rusların hitap ettiÄŸi ÅŸekliyle Nikita, Sovyetler BirliÄŸi'nin hasımlarına, Moskova'nın gerekirse nükleer silah kullanabileceÄŸini hatırlatmıştı.  
 
Sovyet karşıtı blok, Merkezi AntlaÅŸma TeÅŸkilatı CENTO’da yer alan Ä°ran ve Türkiye, 1958 yazında Sovyetler BirliÄŸi ve DoÄŸu Avrupa'daki müttefiklerinin katılımıyla gerçekleÅŸen geniÅŸ çaplı tatbikatın mesajını almıştı.
 
Sovyetler BirliÄŸi’nin hedef alınması durumunda, olası bir savaÅŸ baÅŸladığında Türkiye ve Ä°ran’ın baÅŸkentlerinin, havalimanları ve askeri üslerinin ivedilikle vurulması planlanıyordu.
 
Böylelikle bu iki civar ülke savaşın denkleminden çıkarılacaktı. Bu tatbikatın bir amacı da, Ä°ran ve Türkiye rejimlerinin, Sovyet yanlısı Irak ve Suriye’yi tehdit etmesine engel teÅŸkil etmekti.
 
Bu tehditler iÅŸe yaradı ve Ä°ran Åžahı’nın Moskova’ya yönelik politikaları deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. Åžah 1962’de, ABD'nin füze üslerinin Ä°ran topraklarına konuÅŸlanmayacağı güvencesini verdi.
 
Bir süre sonra Türk yönetimiyle de benzer bir zımni anlaÅŸmaya varıldı. Bu ÅŸekilde OrtadoÄŸu'daki NATO kanadı önemli ölçüde zayıflatılabilmiÅŸti.
 
Anti-Sovyet bloÄŸu CENTO, 14 Temmuz 1958'de Irak’ta yaÅŸanan monarÅŸi karşıtı devrimle birlikte Irak’ı kaybederek ağır bir darbe aldı.
 
Bugün, o zamanlar Sovyet ve Batı bloklarının nükleer savaşın eÅŸiÄŸine ne kadar yakın olduÄŸunu tam olarak anlamamız mümkün deÄŸildir.
 
O dönemlerde Anglo-Amerikan gizli istiÅŸarelerinde Irak’a ortak bir askeri müdahale imkânına yönelik tartışmalar yapılıyordu.
 
Churchill uyarılarda bulunuyor, "Müdahale etmezsek yakında tüm OrtadoÄŸu Sovyetlerin eline geçecektir, bu durum GüneydoÄŸu Asya’da olduÄŸu gibi devrimci bir domino etkisi yaratacaktır" diyordu.
 
Buna karşılık BaÅŸkan Eisenhower ihtiyatlıydı ve genel olarak askeri doktrinlere sahip olsa da askeri güç kullanımı taraftarı deÄŸildi.
 
ABD BaÅŸkan Yardımcısı Nixon ise, ABD’nin derhal Irak’ı iÅŸgal etmesini savunuyordu. DışiÅŸleri Bakanı Dulles de iÅŸgale karşı temkinliydi, Londra’nın SüveyÅŸ serüveninin felaketle sonuçlandığını hatırlattı. Dulles aleni bir ÅŸekilde Avrupa’nın emperyalist politikalarından kaçınılması gerektiÄŸini savunuyordu.
 
Bu sırada Moskova'daki yüksek komutada Komünist Parti Merkez Komitesinin siyasi bürosunda, kapalı kapılar ardında hararetli tartışmalar yaÅŸanıyordu.
 
Gündem, Batı'nın Irak'a müdahalesinin nasıl önleneceÄŸiydi. Moskova böylesi bir müdahale durumunda güç kullanımıyla mı tehdit etmeliydi?
 
Konsey baÅŸkanı MareÅŸal VoroÅŸilov bu teklife karşı çıktı, ya bu tehdit caydırıcı olmaz ve ABD’liler Irak’a müdahale ederse, ne yapılacaktı?
 
Zorunlu olarak Batı cephesiyle savaÅŸa girilmesi gerekirdi, Irak için ABD ile doÄŸrudan bir savaÅŸ? Buna deÄŸer miydi?  
 
Bakanlar Kurulu Birinci BaÅŸkan Yardımcısı Mikoyan teklifi destekledi, Amerikalıların müdahale konusunda henüz kesin bir karar vermedikleri yönünde bilgilerin olduÄŸunu söyledi.  
 
KruÅŸçev Mikoyan’ı destekleyerek, “Batı sadece kuvvet dilinden anlar, bizim açımızdan gerçek ve kararlı bir tehdide ihtiyaç var” dedi. Böylelikle denge KruÅŸçev lehine oldu,
 
22 Temmuz’da KruÅŸçev, Cenevre'de altı ülkenin liderlerine Rusya’nın tutumunu aktardı. Akabinde Mısır üzerinden Irak'a askeri yardım saÄŸlandı. Batı müdahale etmedi ve nükleer savaÅŸ tehdidinden kaçınıldı.
 
Buna karşılık Moskova yönetimi, ABD ve Ä°ngiltere’nin Lübnan ve Ürdün’e asker göndermesine ses çıkarmadı.  Anlaşılan o ki rakipler deÄŸiÅŸken ortamlara nasıl uyum saÄŸlayacaklarını ve müzakere yoluyla gereksiz çatışmalardan nasıl kaçınılacağını zaman içinde öÄŸrenmiÅŸti.
 
1960'ların ikinci yarısında Moskova, güney komÅŸuları Türkiye, Ä°ran ve Afganistan'ın BaÄŸlantısızlar Hareketi’ne girmesini saÄŸlamak için ciddi çabalar harcadı.
 
ABD’de Sovyetler BirliÄŸi’nin OrtadoÄŸu’da, Mısır, Suriye ve Cezayir'i içeren bir dizi hayati çıkarları olduÄŸunu açıkça kabul etti.
 
Tabii ki, geçmiÅŸi ve bugünü doÄŸrudan karşılaÅŸtırmak mümkün deÄŸildir. Bugün OrtadoÄŸu'daki durum farklıdır, oyunun kuralları deÄŸiÅŸmiÅŸtir, tabi eÄŸer kural varsa. Bununla birlikte tarihi incelemenin herkese faydası vardır. 
 
 
Müellif: Vitaly Naumkin / Kaynak: Åžark'ul Avsat / Mütercim: Mustafa Yıldız

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.